KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, siz de dikkatle dinlediniz, ben de burada olduğum süre içerisinde dikkatle dinledim; çok güzel eleştiriler oldu, katkılarda bulundu arkadaşlarımız ama kimse Türkiye'de adalet mekanizmasının çok iyi işlediğini, hiçbir sorun olmadığını söylemedi. Adalet sarayları dışında hem mahkeme safhasında hem de maalesef infaz safhasında birçok olumsuzluk söz konusu. Tabii, biz burada olumsuzlukları özellikle dile getireceğiz, olumluya giden yönleri de dile getireceğiz, işin mali boyutunu da dile getireceğiz ama ben tekrardan kaçınarak burada söylenmeyen bazı konuları da özellikle ifade etmek istiyorum.

Maalesef, biraz önce söylediğim gibi adalet konusunda iyi bir seviyede değiliz. Özellikle Cumhurbaşkanımızın "Mevzuat şöyledir böyledir. Yeri geldiği zaman koy mevzuatı bir tarafa, siz zihinsel inkılabınızı devreye sokun 'Ben bu şekilde yaparım.' deyin ve yapın." demesi çok talihsiz bir cümle olmuştur maalesef. Hani bir ara Sayın Cumhurbaşkanı Özal'ın bir cümlesi vardı ya "Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz." ya da "Memurum işini bilir." Hiç unutmadık bunları toplum olarak ve bunların çok olumsuz etkilerini de gördük; bu da öyle bir cümle. Yani bu ayaküstü, mikrofonlar uzatıldığında söylenmiş bir cümle değil, devletin kaymakamlarını çağırıp, daha önceden hazırlanmış bir konuşma metninde söylenmiş bir cümle. Onun için ağrıma gitti hakikaten ve adaletin, hukukun olmadığını, en tepelerdeki bakışla bile bunun sağlanamayacağını bu şartlar altında, sizin de işinizin dolayısıyla çok zor olduğunu gösteriyor. Ben Adalet Bakanı olsam, tepe böyle bakıyor olsa herhâlde ben de aynı sıkıntıları, üzerimde müthiş bir ağırlığı hissederim. Yapılması gereken bazı konularda ben de tereddüt ederim, mütereddit kalırım, sıkıntıya girerim, geceleri uyuyamam. Hakikaten öyle yani sizin işiniz hiç kolay değil, Allah kolaylık versin.

Sayın Bakanım, Sayıştay raporlarından çok bahsedilmedi. Çok fazla eleştiri yok ama özellikle Bakanlığınızla ilgili, ceza infaz kurumlarıyla ilgili ve yüksek mahkemelerle ilgili performans raporları güzel raporlar; onların değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Biraz önce söylediğim o eleştirileri Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nda da görüyoruz. Yani bu sadece bizim eleştirilerimiz değil ama iktidar milletvekillerinden de buna benzer, bizim yaptığımız eleştiriye benzer eleştiriler geldi. Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nda da "Türkiye, yargı sistemi olarak belirli düzeylere hazırlıklıdır." dedikten sonra diyor ki: "2014 başından beri de yargı alanında ilerleme kaydedilmemiştir. Yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı, özellikle kuvvetler ayrılığı ilkesinin gözetilmesi sekteye uğramış, hâkimler ve savcılar güçlü bir siyasi baskı altında kalmıştır. Gelecek yıl için -bu sene için özellikle bize bildirdiği- yargının görevlerinin bağımsız ve tarafsız bir şekilde gerçekleştirmesine imkân tanıyan ve yürütmenin ve yasamanın özellikle kuvvetler ayrılığı ilkesine riayet ettiği, siyasi, hukuki bir ortamın yaratılması lazım. Yine, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu üzerindeki yürütme erkinin rolünün de sınırlandırılması gerekiyor." Bunların da dikkate alınması lazım. Tarafsız ve güzel bir eleştiri var ve tavsiyeler var.

Sayın Bakanım, sunumunuzda diyorsunuz ki: "Ceza infaz kurumları da iyi bir vaziyette. Yani epey bir yatırım yaptık bu konuyla ilgili olarak." Sayılar da veriyorsunuz. Benim edindiğim bilgiye göre 173 binlik bir kapasite var şu anda, değil mi? 173 bin. Ama sizin verdiğiniz rakama göre, 2.500 küsur tutuklu ve hükümlü var, kapasite ise 173 bin kişi, çok üstünde tabii. Bu, verilen cezanın infaz edilirken kat kat artmasına sebep oluyor, insanlık dışı bir durum yaratıyor. Bunun önlenmesi için -bilmiyorum- bu elektronik takip sistemi veya bu denetimli serbestlikle ilgili bir şeyler yapacak mısınız ya da af düşünüyor musunuz? Sizin de Twitter'ınıza ya da diğer sosyal medya araçlarına... Sürekli olarak bizim bu konuyla ilgili bir şeyler yağıyor, böyle bir beklenti de var. Bu sayının azaltılması, daha insani koşulların sağlanmasıyla ilgili önemli talepler var. Böyle bir düşünceniz var mı, böyle bir çalışmanız var mı? Onu öğrenmek isteriz, kamuoyu da çok merak ediyor.

Yine, ceza infaz kurumlarımızın güçlendirildiğini söylüyorsunuz ama bakın, sizin gerçekten biraz önce sunumunuzda söylediğiniz gibi, Adalet Bakanlığı olarak genel bütçe içerisindeki payınız artmış. Ama ceza infaz kurumları ile İşyurtları Kurumunun, bakıyorum, mesela 2006'dan itibaren -ki o tarihte devreye girdi galiba- 926 milyon olan bütçe ödeneği, işte, yıllar itibarıyla 700 küsurları takip ediyor, 800; 2014'te 847, 2015'te 905, şimdi de 978 talep ediyorsunuz ödenek. Yani bir artış yok. Bunun binde olarak oranlarına bakarsanız, 2006 yılında binde 53 iken bütçe içerisindeki payı, şimdi binde 18'e düşüyor. Yani bir azalma var ceza infaz kurumlarındaki harcamayı, bütçeyi, ödeneği azaltıyoruz sürekli olarak. Niye böyle oluyor? Artması gerekir diye düşünüyorum.

Yine, ceza infaz kurumlarıyla ilgili olarak "2002'de 25.407 personel görev yaparken şimdi 51.109." diyorsunuz. Ama suç ve suçlu sayısında da tabii ki müthiş bir artış var, bunları da katmak lazım. Bakın, 2016 yılı Programı'nda Adalet Bakanlığıyla ilgili olarak, özellikle adaletle ilgili olarak bölümde ne diyor? "2016 yılı Ocak ayı itibarıyla hâkim ve cumhuriyet savcısı sayısı 14.557; mahkemelerde çalışan adalet personeli sayısı 59.128'dir. Hâkim sayısı ile diğer adalet personeli sayısı genel olarak AB üyesi ülkelerdeki ortalamanın altında kalmaktadır." Bu bir karşılaştırma da yapmış; sizin verdiğiniz sayı evet, 25 binden yani 1 misli artmış ama 100 bin kişiye düşen hâkim sayısı ve mahkemede çalışan adalet personeline bakın. Mesela 100 bin kişiye düşen hâkim sayısı Almanya'da 24,7 iken bizde 10,7; Fransa'da 10,7 -tam bizimle paralel- Hollanda'da 14,4; İsviçre'de 15,8; Portekiz'de 20 vesaire. Mahkemede çalışan adalet personeli sayısına bakıyorum. Mesela bizde 100 bin kişiye düşen 32,2; Almanya'da 66,9; Fransa'da 33, Hollanda'da 37,3; İsviçre'de 53; Portekiz'de 58; İtalya'da 40. Yani bizdeki personel sayısı çok düşük kalıyor bunlara bakarsak. Yine, adli yardıma kişi başına kamu bütçesinden ayrılan pay olarak baktığımızda, Türkiye'de bu -2012 rakamı- 1,2 iken mesela İngiltere'de 41,6; Fransa'da 5,6; Hollanda'da 28,8; İspanya'da 0,8; Portekiz'de 5,3. Yani çok daha yüksek rakamlar söz konusu. Dolayısıyla sadece bizdeki artışa bakmamak lazım, diğer ülkelerle karşılaştırdığımda düşük kaldığımızı da görmemiz lazım.

Evet, birkaç tane daha sorum olacak, onları soru bölümünde gündeme getireyim Sayın Bakanım.

Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum ama özellikle bu sosyal medya aracılığıyla gelen talepleri, af taleplerini veya bu cezaevlerindeki çok olumsuz koşulları, özellikle Veli Bey'in de bizim kurulun üyesi olarak yerinde gördüğü o kötü koşulların düzeltilmesiyle ilgili bir şeyler yapmanızı rica ediyoruz.

Çok teşekkür ederim. Hayırlı uğurlu olsun bütçeniz.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.