Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a)Millî Savunma Bakanlığı b)Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 16 .11.2023 |
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan ve çok kıymetli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekle olduğumuz Millî Savunma Bakanlığı bütçesi şüphesiz ki bizim için çok önem taşıyan, göz bebeğimiz ordumuzun bütçesi ve biz ordumuzun her zaman güçlü ve iyi yönetilir olmasını istemekteyiz. Maalesef ki 15 Temmuzda yaşanan hain darbe girişiminden sonra korkuyla ve telaşla bir daha darbe olmasını engellemek adına yapılan düzenlemeler birçok yanlışa yol açmış durumda. Konuşmamda, Sayın Bakana, uyarı niteliğinde, gördüğümüz bu aksaklıkları dile getirmek istiyorum.
Sayın Bakan, bahsettiğimiz bu düzenlemelerden biri sizin de daha önce görev yaptığınız Genelkurmay Başkanlığının yetkileriyle ilgili. Bildiğiniz gibi, yapılan düzenlemeyle, ordunun başı olması gereken Genelkurmay barış zamanlarında artık kuvvet komutanlıklarına hükmedemez hâle geldi. Kara, Deniz ve Hava Kuvvet Komutanlıkları ayrı ayrı Millî Savunma Bakanlığına bağlandı. Bu durum ordu bütünlüğünü direkt tehdit eder bir nitelik almıştır. Türk ordusunun en büyük özelliği olan emir komuta zincirinin bozulma tehlikesi vardır. Genelkurmay Başkanının, savaşta emrindeki birlikleri müşterek harekât içerisinde sevk ve idare edebilmesi için birliklerin savaşa hazırlanmasında da sorumlu olması gerekmektedir. Çıkarılan KHK'yle, Genelkurmay Başkanının, barışta bu komutanlıkların harbe hazırlanması için gerekli emirleri verme, planlama ve denetleme yetkisi elinden alınmıştır. Personel hizmetleri, özel kanununa göre yönetilecek, lojistik ve tedarik hizmetleri için ihtiyaçlar ile askerî okullar için eğitim öğretim hizmetlerine ilişkin öneriler Millî Savunma Bakanlığına iletilecektir.
Soruyorum size: Genelkurmay Başkanı barışta kuvvetleri harbe hazırlayamayacağına göre bu birlikleri savaşta nasıl sevk ve idare edecektir?
Bir diğer konu da askerî yargı. Askerlik kendisine has bir disiplin anlayışı ve buna bağlı olarak uzman bir yargılama sistemi gerektirmektir. 2017 Anayasa değişikliğiyle askerî mahkemeler, askerî yargı teşkilatının sadece savaş hâlinde faaliyete geçecek şekilde kapatılması ve mevzuatın genel yargıya devredilmesiyle fiilen kapatılmıştır. Mesleğin doğası gereği askerleri askerlerin yargılaması en doğru olanıdır. Askerlikle ilgili suçları bütüncül bir disiplin anlayışıyla değerlendirmek, evrensel hukuk doğrularından ayrılmadan, sivil hayatta karşılaşılan suçlardan farklı ele almak gerekmektedir.
Ayrıca, askerî yargının en önemli konularından biri ihale ve tedarik konularının yargılanmasıdır. Yapılan lojistik ve tedarik sözleşmelerinde alınan hizmet ya da mala ilişkin her türlü denetim yetkisi TSK'nin alanında uzman personelindeydi ve ihtilaflarda askerî yargı etkiliydi. Bu mahkemelerin sivilleşmesiyle milyonlarca dolarlık malzeme temin ve diğer iş ve işlemlerin üstünden yolsuzluk düzeninin de önü açılmıştır.
Yine çok önemli bir konu da askerî eğitimdir. Bildiğiniz gibi "Askerî vesayeti kaldırıyoruz." diyerek askerî liseler, harp okulları ve harp akademileri kapatılmış, daha sonra "Millî Savunma Üniversitesi" adı altında, dünyada örneği olmayan garabet bir yapılanmayla astsubay meslek yüksekokulları, harp okulları, harp akademileri yeniden açılmıştır. Askerlik bir yaşam biçimidir. Verilen eğitim sadece harp sanatına özgü stratejik, taktik eğitim ve öğretim değil, aynı zamanda ağır silah sistemleri ve mühimmat kullanımını da gerektiren uygulamalı eğitimleri gerektirmektedir. Lise seviyesinde verilen bu eğitimler subay ve astsubay seviyesinde ordumuza bugünkü kabiliyetini kazandırmıştır. Üniversiteden asker yetişmez. Okulların kuvvet komutanlıklarıyla ilişkilendirilmesi, askerî okullar komutanlıklarının çağın gereklerine uygun şekilde yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
Yine, çok önemli bir konu da askerî sağlık sistemi. Güçlü bir ordusu olup askerî sağlık sistemi olmayan dünyada bizden başka bir ülke bulunmamaktadır. GATA niye kapatılmıştır? Pire için yorgan yakılmıştır. Askerî tıp başlı başına bir uzmanlık alanıdır. Çarpışmada yaralanan bir askerimize yapılacak cerrahi müdahale çok zor ve uzmanlık gerektiren bir konudur. Yapılan düzenlemeye kadar, TSK'nin aldığı tedbirlerle askerî hastanelerin yetenek üstünlükleri sayesinde çatışmalarda yaralananların kayıpları dünya ortalamasının çok altında bir rakam olan yüzde 3'tü.
Sayın Bakan, yüzde olarak bahsettiğim için şehitlerimize saygısızlık olarak algılanmasın ama tüm saygımla, acaba bu oran şu an yüzde kaçtır? Yalnız bu da değil; askerî hastaneler, sahra hastaneleri kurma görevinden tutun da yüksek gerilimli görev şartları ve terörle mücadeleyi içeren barış ortamında ve savaşta muharebe stresine, fiziksel ve psikolojik travmalara maruz kalan askerin tedavisi ve rehabilitasyonu için de çok önemli işlevlere sahiptir, acilen yeniden açılmalıdır. Bu konuda bir çalışma var mıdır? Cevabınızı bekliyoruz.
Bunlar yapısal sorunlar Sayın Bakan, bunların yanında bir de güncel sorunlarımız var; fırsat bulmuşken size bu soruları da yanıtlamanız için sormak istiyorum. İlk sorum: Milyonlarca dolar ödeyerek aldığımız S-400'lerin son durumu nedir? Orta Doğu'da savaş tamtamlarının çalındığı bu dönemde kurulmuş, aktive edilmiş, savunma sistemimize dâhil edilmiş durumda mıdır yoksa bir depoda çürümeye mi sevk edilmiştir? F-35 programından çıkarılmamızla ilgili son durum nedir? Bu programla ilgili ödediğimiz paranın akıbeti ne olmuştur? Yirmi bir yıllık AKP iktidarı boyunca F-16 modernizasyonu dışında tek bir savaş uçağı alınmadığı, envanterimize girmediği doğru mudur? Elimizdeki uçakların durumu hâlâ ihtiyacımızı karşılayabilecek durumda mıdır? İHA ve SİHA'lar konusunda devlet eliyle belli bir şirketin tekeli mi yaratılmak istenmektedir? Bayraktarlara tanınan imkânlar ve pazarlama çabaları TUSAŞ'ın projelerinden ANKA ve AKSUNGUR İHA'larına da tanınmakta mıdır? Bu projelerin sürüncemede bekleyen... Siz gerçi sunumunuzda envantere girdiğini söylediniz ama HÜRKUŞ ve HÜRJET'in son durumu nedir? Envantere girdiyse kaç adet girmiştir? Üretim planı nedir? Daha önce 2023 yılında seri üretime başlanacağı açıklanan 5'inci nesil Millî Muharip Uçak'ımız KAAN'ın geç de olsa prototipi üretilerek hangardan çıkmıştır. Uçuş yapmasa da motor testleri yapıldı bildiğimiz kadarıyla, gurur duyuyoruz. En son, TSK'ye tesliminin 2028'e ertelendiğini duyduk. Son durum nedir? Gecikme neden kaynaklanmaktadır? Sakarya'daki Tank Palet Fabrikasında son durum nedir? Millî Tank Üretim Projemiz ALTAY prototipleri çok başarılı olmasına rağmen bir türlü üretilemedi. Ne zaman üretilecek? Üretilemediği gibi, milletimize ait Tank Palet Fabrikası da elimizden gitti; ortada tank da yok, fabrika da yok. Orada son durum nedir? Katar sermayesi olduğu için Almanların motor vermediği, Güney Kore'nin vermeyi kabul ettiği ama sonra vazgeçtiği, motor ile transmisyon arasındaki sorunun bir türlü giderilemediği doğru mudur?
Sayın Bakan, projeleriyle gurur duyduğumuz Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı eliyle başarılı olmasını istediğimiz savunma sanayisinde Hayra Davet Vakfı diye bir vakfın rastlantıyla açıklanamayacak kadar kadrolaşmasını neye bağlıyorsunuz? Öyle ki savunma sanayisiyle ilgili tüm kurumların üst ve orta kademe yönetim kadrolarının neredeyse tamamı bu vakfa mensup şahıslardan oluşmaktadır. Örneğin, şimdiki Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, önceki Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir; Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü, Tersaneler Genel Müdürlüğü, MKE AŞ'den sorumlu Millî Savunma Bakan Yardımcısı Celal Sami Tüfekci, TUSAŞ Uzay Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Doktor Selman Nas hep bu vakfın kurucu isimleri arasında yer almaktadır. Bunu nasıl açıklıyorsunuz Sayın Bakan, tesadüf bu kadar olur mu? Bilmediğimiz bir örgütlenme mi var? Savunma sanayimiz liyakatli atamalar yerine yandaşa nüfuz ve rant sağlamak için mi kullanılıyor? Bütün bu görevlendirmelerden haberiniz var mı?
Son olarak, Avrupa Birliği 2023 Türkiye Raporu geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Raporun 78 ve 80'inci sayfalarında Türkiye tarafından Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne ait olduğu iddia edilen münhasır ekonomik bölge içerisinde sözde tartışmalı bölgelerde sondaj ve araştırma faaliyeti yapılmadığı, Ege'deki Atina FIR'ına bildirim içeren yani ihlal olarak kabul ettikleri uçuşların veya egemenliği tartışmalı meskûn adaların üzerinde uçuş faaliyetlerinin tamamen kesilmesi Avrupa Birliği için olumlu hususlar olarak belirtilmektedir. Aynı konu bir dönemin Yunan Savunma Bakanı Dendias tarafından da Nisan 2023'te gündeme getirilmişti. Bu durum yıllardır basından takip ettiğimiz Ege Denizi'ndeki caydırıcılığımıza katkı sağlayan uçuş faaliyetlerimizin sonlandırıldığı anlamına mı gelmektedir? Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerimiz bitmiş midir? Bunlar cevaplamanızı istediğimiz sorular.
Bir de bütçeyle ilgili TSK personelinin özlük hakları sorunları var ki bunları da iletmeden geçemeyeceğim. Sayıları çok da fazla olmayan emekli binbaşılarımız büyük zorluklar çekiyor Sayın Bakan. Diğer üstsubaylara verilen makam görev tazminatı onlara verilmediği için görevdekilere göre yüzde 41 maaş bağlanma oranıyla aldıkları emekli maaşı yetmiyor, geçim sıkıntısı çekiyorlar.
Astsubaylarımızın bir türlü çözülemeyen özlük sorunları bulunmakta. Astsubaylara makam görev tazminatları hâlâ verilmemiş durumdadır, verilmesi gerekmektedir. Kademe ilerletme konusunda 9'a 1'den 9'a 2'ye geçiş konusunda yapılan düzenleme eksik kalmış, astsubay meslek yüksekokulu intibakları yok sayılan astsubaylarımız bu düzenlemeden yararlanamamışlardır. Rütbe bekleme sürelerinin subaylarla eşitlenmesi, 55 yaş üzeri çalışarak emekli olan astsubaylarımıza kadrosuzluk tazminatının verilmesi de yine bizi bekleyen konular.
Uzman çavuşlarımızın kadro istekleri de yerine getirilmelidir. Aralarındaki astlık üstlük ilişkilerinin düzenlenmesi, TSK Sağlık Yönetmeliği'nde adilane değişiklikler yapılması uzman çavuşlarımızın talepleridir. Sözleşmede erlerimizin de çalışma şartlarını iyileştirmeliyiz. Mevcut izin ve tazminatların büyük bir bölümünden yararlanamamaktadırlar. Eş atamalarında yedi yıl görev yaptıktan sonra memur kadrolarına geçişte sorun yaşamaktadırlar. Belli şartları taşıyanların askerlik hizmetlerine geçmesinin önü açılmalıdır.
TSK'de görev yapan sivil memurlarımızın da sorunları var Sayın Bakan. Yardımcı hizmetler sınıfındakilerin teknik hizmetler sınıfına alınması, eğitimleri uygun olanların genel idare hizmetleri içerisine yerleştirilmesi, "savunma ve güvenlik hizmeti" iş kodu adı altında örgütlenmelerine izin verilmesi talepler arasında. Askerin her faaliyetine katkı sunan memurların tazminatlardan, sosyal imkânlardan faydalanamıyor oluşu da ilgilenilmesi gereken bir diğer konu.
Son olarak da şehit yakınları ve gazilerimizin yaşadığı sıkıntılardan söz etmek istiyorum. Er statüsündeki şehit yakınları ve gaziler son yapılan seyyanen zamdan maalesef faydalanamadılar. Zor durumdalar Sayın Bakan, 10-12 bin lira gibi maaşla geçinmeye çalışıyorlar. Bir iyileştirme yapmak şart. Şehit yakınlarına ödenen maaşlarda da bir karmaşıklık var. Emsal maaş uygulaması gibi bir düzenlemeyle bu karmaşa bitirilebilir, bizim bu konuda bir kanun teklifimiz de bulunmakta. Şehit yakın yakınları gibi gazilerde de maaş konusunda sorunlar bulunmakta. Ayrıca 15 Temmuz gazileri ile diğer gazilerimiz arasında "gazilik" unvanının elde edilmesiyle ilgili adaletsiz bir durum söz konusu. 15 Temmuz gazilerinin yaralanma derecelerine bakılmaksızın verilen "gazilik" ünvanı terörle mücadelede yaralananlar için oldukça zor elde edilen bir ünvan olmakta. Öyle ki mevzuat kapsamında gazi sayılmayan yaklaşık 20 bin civarında asker ve polis haklarını aramak için "Malul Sayılmayan Gaziler Derneği" adı altında örgütlenmiş, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bu konuda Anayasa'nın eşitlik ilkesi gözetilerek adilane bir çözüm üretilmesi gerekmekte. Şehitlerimizin yakınlarına ve gazilerimize yapılacak iyileştirmeler bizlerin manevi borcudur, bir an önce ele alınmalıdır.
Konuşmamın sonuna gelirken Bakanımız, sorduğumuz soruları cevapsız bırakmayacağınız umuduyla görüşülen bütçenin Millî Savunma Bakanlığımıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum.