Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a)Kültür ve Turizm Bakanlığı b)Radyo ve Televizyon Üst Kurulu c)Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ç)Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü d)Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı e)Vakıflar Genel Müdürlüğü f)Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı g)Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ğ)Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu h)Atatürk Araştırma Merkezi ı)Atatürk Kültür Merkezi i)Türk Dil Kurumu j)Türk Tarih Kurumu k)Kapadokya Alan Başkanlığı l)Uludağ Alan Başkanlığı m)Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 15 .11.2023 |
OKAN KONURALP (Ankara) - Sayın Bakan ve değerli bürokratlarınız; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Benden önce konuşan Sayın Vehbi Bakırlıoğlu, Sayın Cevdet Akay, Sayın Sevilay Çelenk Vekillerimiz Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun istatistiksel verilerine ilişkin birtakım değerlendirmeler yaptılar. Dolayısıyla RTÜK'ün bu son bir yıldır, son iki yıldır hangi kurum ve kuruluşlara ne kadar ceza verdiğine, RTÜK'ün nasıl bir yaklaşım içerisinde olduğuna dair tabloyu ortaya koyan verileri tekrar etmeye gerek yok. Vaktinizi almak istemem ancak bir şey dikkatimi çekti, bunu konuşmam vesilesiyle kayda geçirmek isterim: Sayın RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in sunuşunu da dinledik bütçenin başında. Konuşmacıların kendilerine ayrılan sürenin tamamlanmasıyla birlikte konuşma metinlerinde bazı kısaltmalara gitmesi doğaldır ancak Sayın RTÜK Başkanının bizlere de dağıtılan konuşma metninin daha henüz başında, konuşmasının daha ilk saniyelerinde bir kısaltma yapma ihtiyacı hissetmesi son derece manidar. Kayıtlardan da görüleceği üzere, Sayın Başkan konuşma metninde yer alan "Medya demokrasilerin vazgeçilmezidir." ifadesini okumamıştır, burayı atlamıştır. Umarım, Sayın Başkanın bizzat kendi metnine uyguladığı bu sansür bilinçaltının bir tezahürü olarak ortaya çıkmamış olsun. Bunu neden söylüyorum? Çünkü RTÜK, medyanın demokrasilerin vazgeçilmezi olduğu temel ilkesinin aksine, siyasi iktidarın bir hegemonya aracına dönüşmüştür. İsrail'in Gazze'ye müdahalesini ve Filistinlilere yönelik soykırıma varan saldırılarını radyo ve televizyonlarımızın neredeyse ortaklaşmış bir yaklaşımla lanetliyor olması, dolayısıyla bu ortak tavrın bir sonucu olsa gerek, bir senedir RTÜK elindeki ceza sopasını belirli yayıncı kuruluşlar için kullanmaktan geri durmaktadır ancak hepimiz biliyoruz ki RTÜK ağırlıklı olarak TELE1, Halk TV, KRT, FOX ve TV5'e verdiği ağır cezalarla gündeme gelmeyi alışkanlık hâline getirmiş bir anayasal kurumdur. Dolayısıyla şöyle bir tabloyla karşı karşıyayız: İktidarı kayıtsız şartsız destekleyen kanallar var. Bu kanalların finansmanı bizzat iktidarın kendisi tarafından sağlanıyor. Kamu kaynakları, reklam ve sponsorluk anlaşmaları yoluyla bu kanallara milyarlarca dolara yakın bütçe aktarılıyor ve çok ilginç, bu kanallar öyle bir yayıncılık yapıyorlar ki yıllardır ve yıllardır RTÜK'ten tek bir ceza dahi almamış durumdalar. Hayatın olağan akışına, eşyanın tabiatına aykırı bir durum. Örneğin, RTÜK'e göre bu kanalların biri dahi yıllardır ırk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik etmiyor, toplumda nefret duyguları oluşturmuyor; bu kanalların biri dahi hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı yayın yapmıyor; RTÜK'e göre bu kanalların tümü insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı; RTÜK'e göre bu kanalların tümü kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadelere yayınlarında yer vermiyor. Oysa Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun Kanunu'na göre, RTÜK'ün dokunmadığı kanalların her biri Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Kanunu'nun ilgili maddelerine aykırı yayıncılığı ısrarla ve ısrarla yapıyorlar. Kral yeteri kadar çıplak fakat Radyo ve Televizyon Üst Kurulu iktidarın bir propaganda aygıtı olarak bu kanalları dokunulmaz kılmış bir şekilde, her türlü yayıncılığını serbest bir şekilde sürdürmelerine olanak tanıyor fakat özellikle Sayın Vehbi Bakırlıoğlu'nun da ifade ettiği gibi, ailenin ve çocuğun üstün yararı söz konusu olduğunda yerle yeksan edilmiş bir yayıncılık gerçeğiyle de karşı karşıyayız. Bu bağlamda, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun bu yayıncılık faaliyetlerine, uygulamalarına yönelik örnekler elbette çoğaltılabilir ancak eklenecek her bir örnek ne yazık ki ülkemiz demokrasisinin negatif tablosunu gözler önüne serecek niteliktedir.
RTÜK'e yönelik eleştirilerimi bu şekilde kayda geçirdikten sonra Sayın Bakanın belki de yanıtlamasını uygun göreceğim iki sorum var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ- Sayın Konuralp, toparlayın lütfen.
OKAN KONURALP (Ankara) - Birincisi, küresel ısınmaya bağlı olarak özellikle Akdeniz havzasının büyük bir hızla turizm destinasyonu olma vasfını kaybedeceğini savunan iklim uzmanları var. Bakanlığınızın küresel ısınmanın Türkiye'nin Akdeniz havzası merkezli turizm politikalarına yönelik olası etkileriyle ilgili bir çalışması var mı, bir öngörüsü var mı; bunu öğrenmek istiyorum.
İkincisi, elbette Gazze'de büyük bir insanlık dramı yaşanıyor ve dolayısıyla, elbette öncelikler farklı, öncelik yaşanan insanlık dramının en kısa sürede sonlandırılması ancak ilk bilgiler kapsamında Gazze'deki özellikle Osmanlı eserlerinin durumuna yönelik bir ön bilgi size ulaştı mı?
Teşekkür ederim Sayın Bakan; sevgiler, saygılar sunuyorum.