KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ KARAOBA (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - O yüzden bu kadar cesursunuz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Ben de size "Sera Hanım" demiyorum.

SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Adımı ağzınıza almayın zaten!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Sen de benim adımı ağzına alma!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kadıgil, süreniz doldu, Sayın Karaoba konuşuyor.

ALİ KARAOBA (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan ve bürokratlar; kurucu Önder'in ve liderin "Cumhurbaşkanı olmasaydım Millî Eğitim Bakanı olmak isterdim." dediği bir koltukta bugün bizlere Millî Eğitim Bakanlığının bütçesini sundunuz. Arkadaşlarımızın da söylediği gibi bu koltukta beş aydır oturuyorsunuz, beş yıllık Müsteşarlık deneyiminizin dolaylı faaliyetlerini az önce sayın hatip anlattı. Ne yazık ki yirmi bir yıllık AKP iktidarının bize getirdiği noktada en güzide kurum olması gereken, en sağlam temellere sahip olması gereken Bakanlığımız büyük bir yapboz ve deney tahtasına dönmüştür. Öğretmenlerimiz temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak kalan özlük haklarıyla siyasi bir baskı ve sürekli değişen müfredatla mücadele etmekten bitap düşmüşlerdir. Genç öğretmen adaylarımız, çalınan sınav sorularıyla, "Kaldırılacak." denen mülakatlarla mücadele etmekten yorulmuştur. Her yaştan öğrencimizin eğitim sistemine güveni kalmamış, zorla konulan seçmeli dersler ve bilimden uzaklaşan anlayış yüzünden PISA skorları yerlere düşmüş, çocuklarımız âdeta yarış atına çevrilerek sınavdan sınava koşmaktadır. Deprem bölgesindeki öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz, eğitim emekçilerimiz ve velilerimiz unutulmuş, afet bölgesinde cumhuriyetin 2'nci yüzyılına yakışacak eğitim öğretim planlaması hâlâ tamamlanamamıştır. Her ay okullarımızdan şiddet haberleri gelmekte, okullardaki şiddet olayları sürekli artmaktadır. Tüm bunların yanında Millî Eğitim Bakanlığı maalesef tarihteki en büyük taraflı sendikacılık anlayışıyla hareket etmekte, EĞİTİM-BİR-SEN üyesi öğretmenler ile diğer sendikalara üye öğretmenler arasında açık bir şekilde taraf tutmaktadır.

Seçim bölgem olan Uşak'tan bazı örnekleri Sayın Bakana ve bürokratlara aktarmak isterim. Uşak'ta en büyük sorunumuz depreme dayanıksız okulların hızlı bir şekilde yapılamaması. Öğrenciler ve öğretmenlerden her hafta telefon alıyoruz. Bozkuş'ta ilk ve ortaokul iki yıldır yapılamamıştır. Ömer Bedrettin Uşaklı Ortaokulu, 23 Nisan Ortaokulu, Miralay Halit Akmansü İlkokulu tadilatları, şehrin birçok bölgesinde tadilatta olan okullar ikili eğitim yüzünden yüzlerce öğretmenimizi ve binlerce öğrencimizi mağdur etmektedir. Sayın Bakanı ve değerli bürokratlarımızı istedikleri zaman Uşak'ta ağırlar, bu okulların yerlerini gösterir, tarihî Uşak tarhanasından da içirebiliriz. Kurulduğu günden bu yana sayısız başarıya sahip olan Uşak Orhan Dengiz Anadolu Lisesi, Uşak Lisesi öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz için Uşak'ın en ulaşılabilir yerindeyken, en tercih edilen okullar arasında gösterilirken millet bahçesi ısrarıyla yok olan birer tarih yarattınız.

Çok ama çok önem verdiğim bir konuyu daha paylaşmak istiyorum. Millet bahçesi için yıkılan, içinde özellikle öğrencilerimizin birçok materyali kullandığı Endüstri Meslek Lisemiz şehrin dışına taşınmıştır. Ancak bu taşınma sırasında öğrencilerin malzemeleri, okulun kullanılabilir durumda olan hurdaları resmî olmayan bir şekilde satılmış, kamu kaynakları talan edilmiştir. Bu konuyu gündeme getirmek isteyen namuslu öğretmenlere baskı yapılmış, maalesef konu kapatılmıştır. Bunun takipçisi olmanız gerektiğini düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu kaynaklar hepimizin kaynakları. Bu kaynakları savunanlar da bu ülkenin el üstünde tutulması gereken dürüst insanları. Bizler, az çok demeden bu kaynaklara sahip çıkmalı, bu insanları el üstünde tutmalıyız. Üzerinden ne kadar zaman geçmiş olursa olsun, Bakanlığınızın bu konuya dâhil olmasını ve gerekli soruşturmaların yapılmasını talep ediyorum.

Bir diğer önemli konu, az önce de bahsettiğim gibi sendika konusu. Uşak'ta uzun yıllardır EĞİTİM-İŞ üyelerine haksızlık yapıldığıyla ilgili sürekli şikâyetler ve belgeler gelmektedir. EĞİTİM-İŞ üyelerinin haksız yere cezalandırıldığı, en ücra yere sürüldüğü görülüyor. Neden "haksız yere" diyoruz? Çünkü bu öğretmenler sürekli davaları kazanıp hak ettikleri yere tekrar geri dönmektedir. EĞİTİM-BİR-SEN üyeleri ceza aldığında, yer değişikliği teklif edildiğinde daha iyi yere getirilerek ödüllendirilmektedirler hatta yer değişikliği teklifi uygulanmamaktadır.

Bazı örnekleri vermek isterim: Banaz Yenice Köyü'nde Okul Müdürü olarak görev yapan N.K. EĞİTİM-İŞ üyesine uyguladığı şiddet ve mobbing yüzünden ceza almış, bu değişiklik ve cezaya rağmen daha düşük puanlı bir yere verilmesi gerekirken Dikilitaş merkeze verilmiştir. EĞİTİM-BİR-SEN üyesi Nuri Şeker İlkokulundan E.B. ve A.Ç. ceza alıp yer değişikliği verilmiş, bu öğretmenler altı ay geçmesine rağmen hukuksuz bir şekilde okulunda görev yapmaya devam etmektedir, merkez dışına gönderilmemişlerdir. EĞİTİM-BİR-SEN üyesi Borsa İstanbul Ortaokulu Müdür Yardımcısı E.Ç. ceza alıp yer değişikliği istenmesine rağmen altı aydır hukuksuz bir şekilde görevinin başında ve merkez dışına bir yer değişikliği yapılmamıştır. Sendikasına bakılarak taraf tutulmaktadır. Ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine çıkarılacağını umuyor ve bekliyorum. Bu yüzden yapıcı eleştirilerimize kulak vermenizi, bu eleştirilerimizi dikkate almanızı öneriyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Evet, tamamlayalım.

ALİ KARAOBA (Uşak) - Yaklaşan 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü, başta eşim olmak üzere tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.

Öğrencilere öğle yemeğini mutlaka verin. Ücretli öğretmenlerin sorununu çözün, 100 bin atama yapın.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.