KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, sayın basın mensupları; öncelikle ben de hepinizi selamlıyorum.

Sayın Bakan, önce Antalya'yla ilgili bir talebimiz var, onu daha öncesinde de soru önergesiyle Bakanlığınıza taşımaya çalışmıştım. Antalya ili Kepez ilçesi Karşıyaka Mahallesi 15.500 nüfusuyla ilçemizin 9'uncu büyük mahallesidir ve yaklaşık bin civarında ilkokul çağında çocuğumuz var ancak bu büyük mahallede, bir ilçe büyüklüğündeki mahallemizde bir ilkokul yok. Bu bin civarındaki çocuğumuz ana arterlerden, ana yollardan karşıdan karşıya geçmek suretiyle başka mahallelerdeki okullara gitmek zorunda kalıyorlar. Acilen Kepez Karşıyaka Mahallesi'ne bir ilkokul yapılmasında ve bir an evvel de programa alınarak başlanmasında fayda olduğunu ifade etmek istiyorum.

Sayın Bakan, sunum kitapçığınızda "Türkiye'de eğitim sisteminde yaşanan dönüşüm kalite odaklı gerçekleştirilmiştir." şeklinde bir cümleniz var. Aslında, eğitim sisteminin temelinde, bugün yaşanan sorunun temelinde kalite yatmakta. Yani eğitimle ilgili çok şey söylendi, söylenmeye de devam edilecek. Özellikle iktidarınız döneminde her bakan sanki iktidar değişmiş gibi yeni bir eğitim politikası uygulayarak geldi; bürokratlar değişti, eğitim sistemi değişti, her şey değişti. Öyle ki AKP iktidarı döneminde bir çocuk okula başladığında aynı eğitim sistemiyle okulunu tamamlayamadı yani böyle bir dönemi yaşıyoruz. Bununla birlikte, bu sistem içerisinde yetişen, bu sistem içerisinde okuyan çocuklarımızın maalesef en önemli sorunu kaliteli bir eğitime ulaşamama sorunudur. Bugün ülkenin en temel sorunu budur; gerek ilkokulda, gerek lisede ve özellikle de üniversitede kaliteli bir eğitim sorunu her şeyden daha önemli bir durumdadır.

Şimdi, Sayıştayın geçtiğimiz dönemlerde bazı bulguları vardı, bunlardan bir tanesi ilçe millî eğitim müdürlüğü kadrolarına gerekli koşulları sağlamayan kişilerin atandığı ve yine akademik kadro ilanlarında objektif olmayan ek koşullara yer verildiği yani kısacası adrese teslim işe alımlar yani kadro verilme hususları Sayıştayın raporunda yazılıydı. Yani bu bulgu dahi, eğitimde sadece siyaseten kendinize yakın ama liyakati olmayan, torpilli kişilerin gerek müdür kadrolarına, gerekse üniversiteye öğretim üyesi olarak alındığının açık göstergesidir.

Sayın Bakan, üniversiteye giriş sınavlarındaki ortalamalara baktığımızda, aslında, bugün, kaliteyle ilgili durum kendisini açıkça göstermekte. Neredeyse 0, 1, 2 matematik sorusu çözmeyle mühendislik fakültelerine girildiği bir dönemi yaşıyoruz yani böyle bir başarıyla hangi seviyede öğrenci yetiştirebileceğimizi ben sizlere ve kamuoyuna soruyorum.

(Uğultular)

CAVİT ARI (Antalya) - Değerli arkadaşlar, biraz sessiz olabilir miyiz?

Sayın Bakan, taşımalı eğitim konusu, önce onu da söyleyeyim, geçtiğimiz yıllarda... Bu dönemki sunum kitapçığınızda taşımalı eğitim faslına direkt kaç para ayrıldığı yazılı değil ancak diğer hususlarla birlikte toplayarak bir rakam vermişsiniz. Daha öncesinde de çok söyledik, bakın, taşımalı eğitimin bir taraftan zorunlu olduğu bölgeler var ancak bir taraftan da taşımalı eğitimden kademe kademe çıkılması gerektiğini her fırsatta söylüyoruz çünkü taşımalı eğitime ayrılan bütçeyle gerçekten yerinde bir okul yapılması ve de bu okullara atanamayan çok sayıda öğretmenimizin atanması yöntemiyle mezun olan gençlerimize de yeni iş alanlarının açılması imkânı doğacaktır.

İktidarınız döneminde 20 bin köy okulu kapatıldı -bunlar geçen dönemin verileri- sadece eski okulların onarılmasıyla 2 bin köy okulu tekrar açıldı, yenisi yapılmadı, sadece eski okulların onarılmasıyla. Yeni okullardan bahsedildi, evet, yeni okullar yapılıyor, yapılmıyor değil ancak ben buradan soruyorum: Ülkemizde bu yeni okulların -özellikle başta ilimiz Antalya olmak üzere- kaçı hayırseverler tarafından yapıldı? Bunun da yeni yapılan okullar arasında çok ciddi bir sayıyı ifade ettiğini hepimiz biliyoruz, hayırseverler yeni okul yapımına çok büyük katkıda bulunmakta ülkemizde.

Bununla birlikte, Bakanlığınızın bir uygulaması var Sayın Bakan, imar planında okul alanı yani eğitim alanı olarak ayrılan taşınmazların satıldığı, özel okullara satıldığı bilinen bir gerçektir; bu uygulamanızdan vazgeçin. Önceki Bakan buradayken kendisine de söyledim, size de isim vermeyeyim ama çok sayıda alanların satıldığı bilinen bir gerçek; ben size nereler olduğunu da söylerim. Birilerinin arkasından konuşmayı sevmem, önceki Bakanın yüzüne karşı da söylemiştim, nereler olduğunu size de ada, parselini vererek... Gerek Antalya'da gerekse başka yerlerde de çok sayıda olduğunu ifade etmek istiyorum.

Değerli Bakan, değerli arkadaşlar; eğitimde kalite dedik, eğitimde sistem aslında tartışılmalı bir taraftan da. İktidarınız döneminde gelinen nokta şu: Maalesef sizin eğitim anlayışınızda bilim, teknoloji yani fen önceliği yerine, eğitimin dinselleştirilmesine dönük uygulamalar yapıldığını hepimiz görüyoruz, izliyoruz. "Yatılı bölge okullarının pansiyon kısımlarında ibadethane açılmasıyla başlayan okul öncesi eğitim ve ilköğretim okullarında talep edilmesi hâlinde ibadet ihtiyaçlarını karşılayacak uygun mekânlar açılabilir." Şimdi, Sayın Bakanım, ben şunu anlamıyorum: Bakın "Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumları..." Ya, bu okul öncesi çocuklarının kendini idare edecek bir hâli yok, daha bu çocuklar bakıma, ilgiye ihtiyaç...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI YUSUF TEKİN - Lütfen yönetmeliği okuyun ya, öğretmenler için olduğu yazıyor orada, öğretmenler için.

CAVİT ARI (Antalya) - Bunlar bu kurumların eğitim kalitesini zedeleyen konulardır. Biz de okullarda dinî eğitim, din dersleri aldık ancak bu çocuklara bu uygulamaların yapılması sonuçta eğitim kalitesini etkileyen faktörler olarak karşımıza çıkıyor.

Sonuç itibarıyla, şunu söyleyeyim: Eğitimin bütçesinin artırılması, öğretmenlerin hak ettiği şekilde ücrete kavuşması, atanamayan öğretmenlerin ihtiyacı karşılayacak seviyede atanması mutlaka çok önemli ama eğitimin doğru planlanması her şeyden daha da önemli. Bugün, bütün öğrencileri üniversiteye yönlendirerek teknik eleman açığı yaşanan bir ülke hâline getirdiniz. 207 üniversitesi olmasıyla övündüğümüz bir ülkedeyiz ancak 207 üniversitenin... On İkinci Kalkınma Planı'nı bu Komisyonda da görüştük. Önümüzdeki yıllarda ilk 100, ilk 500 üniversiteyi daha kaç yıl sonrasına planlandığı bir ülkedeyiz. Önemli olan, çok sayıda üniversite açmak değil, önemli olan açılan bu üniversitelerin kalitesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, süreniz doldu.

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir dakika ilave veriyorum.

Buyurun.

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Bakan siz de biliyorsunuz, bilhassa, hepimiz kendi dönemlerimizin sayısı az olan devlet üniversitelerinde okuyarak yetiştik ama o üniversitelerin hepsinde belli bir eğitim kalitesi vardı. Örneğin, ben İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum, o dönemlerde sayısız profesör vardı. Şimdi, özel üniversitelerin veya vakıf üniversitelerinin çoğunda ana derslerinde profesör olmayan fakülteler var. Bu konularla ilgili doğru düzenlemelerin yapılması ve eğitim kalitesinin artırılmasıdır esas olan, yoksa "Çok sayıda üniversite açtık." diye övünmenin kimseye bir faydası olmayacağını ifade ediyorum.

Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim.