Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Yükseköğretim Kurulu c) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç) Yükseköğretim Kalite Kurulu d) Üniversiteler |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 14 .11.2023 |
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, sayın milletvekillerim, değerli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bakanlık bütçemizin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Eğitim çok önemli, çok önemli olduğu kadar da bir sorunlar yumağı. Yeni Bakanımızın gelmesiyle beraber yine birçok şey değişti. Değişti derken de yanlış anlaşılmasın, çok isterdik ama olumlu anlamda değişen bir şey yok. AKP'nin eğitimle ilgili yaptığı değişiklikler hep ambalaj ve isim değişiklikleri. AKP iktidarı süresince tam 17 kez eğitim sistemi, 9 kez de Millî Eğitim Bakanı değişmiş. Yeni gelen Bakanımız okullarda yapılan sınavlarda yeni bir şey icat etti; senaryolar. Öğrenciler sınavları birinci senaryo mu, ikinci senaryo mu, üçüncü senaryo mu, ona göre yapacaklar. Öğretmen, öğrenci, herkesin kafası maalesef karışık. Ben de bu bütçe değerlendirmesini hangi senaryoya göre yapsam diye düşündüm, yine de halkın, öğretmenin, öğrencinin yaşadığı, anladığı senaryoya göre konuşmak istedim.
Sayın Bakanım, özellikle belirtmek isterim ki bütçe zorunlu ihtiyaçları karşılamaktan uzak. 2024 yılı Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi 1 trilyon 92 milyar lira olarak belirlenmiş. 2023'e göre 2 kattan fazla artmış ama işin aslı öyle mi? Tabii ki değil. Bu rakam, yüksek enflasyon ve Türk lirasında yaşanan değer kaybının etkisi. Her bütçe döneminde olduğu gibi yine "Aslan payını eğitime ayırdık." diyorlar. Öyle mi? Değil. Eğitim bütçesinin millî gelire oranı OECD ortalaması olan yüzde 6'nın yarısına bile ulaşmamış. Yirmi iki yıl içinde Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin merkezî bütçeye ve millî gelire oranı çok değişmediğinden bu yıl da eğitim harcamalarının esas yükü zaten ay sonunu getiremeyen, geçim sıkıntısı yaşayan velinin sırtına yüklenmiştir. Bakıyoruz, eğitim yatırımına ayrılan pay her yıl düşürülmüş. Şimdi, belki itiraz edeceksiniz ama okullar başlarken okul önüne giderseniz -gidenleriniz de vardır- her okulun kapısında kolilerle kırtasiye malzemesi, tuvalet kâğıdı, temizlik malzemesi taşıyan veliler görürsünüz. Veli okula sabun götürmezse inanın tuvaletlerde sabun yok.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Onlar değişti artık.
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sizin orada değişmiş olabilir, o tarafta değişiklik var.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Türkiye'nin her tarafında değişti.
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Vekilim, sizden tarafta değişiklik var.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Onu yanlış biliyorsunuz.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Güneş, lütfen...
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Okulların temizlik ve güvenlik personeli bile velilerden toplanan paralarla tutuluyor, parayı vermezlerse temizlik için velilere haftalık temizlik görevi veren okullar var değerli arkadaşlar.
Şimdi size bazı veriler vereyim Antalya'dan. 65 okulumuzda hizmetli sorunu var, güvenlik görevlisi belki de en büyük sıkıntılarımızdan biri. Önceki yıllarda İŞKUR aracılığıyla okullara güvenlik görevlisi sağlanıyordu ancak tasarruf etme gerekçesiyle artık okullarımıza güvenlik görevlisi verilmiyor yani çocuklarımız Allah'a emanet. Değerli milletvekilleri, okulların durumunu konuşuyoruz. Yine, benim ilim Antalya'da 94 okulda on binlerce öğrencimiz ikili eğitim yapan okullarda eğitim görüyor. Neden? Çünkü yeterli okul yok. İlimizde 53 okulda sınıf mevcutları 40 ve üzeri, yine, yüzlerce okulumuzda da sınıf mevcutları 30'un üzerinde. Soruyorum: Bu denli kalabalık sınıflarda sağlıklı ve verimli eğitim öğretim mümkün mü? Gerçi sizin çocuklar başka yerlerde okuyor olabilir, anlamıyor olabilirsiniz ama gerçekten bu mümkün değil. AKP eğitimi komple özelleştirdi, "Paran yoksa okuma." diyor vatandaşa. Bu mu eğitime ayrılan aslan payı?
Yine, hem kalkınma planında hem stratejik planlarda okul öncesi eğitim ve okullaşmadan bahsedip duruluyor. Sayın Bakanım, Türkiye yüzde 39'la 3-5 yaş aralığındaki okul öncesine ulaşmanın en düşük olduğu OECD ülkesi. Okul öncesine verilen bir öğün yemeği kestiniz Sayın Bakanım. Yandaş müteahhitlere milyar dolar ödemeler yapılırken çocuklarımıza bir elmayı, bir mandalinayı çok gördünüz. Bakın, değerli arkadaşlar, 4+4+4 sistemiyle düz liseleri kapattınız, sadece liselere girişlerde 5 farklı sınav sistemi denediniz, sınavlar sonucunda anadolu ya da fen liselerine yerleşmeyen binlerce öğrenciyi açıkta bıraktınız. Bu öğrenciler zorla imam-hatip liseleri, meslek liseleri ve özel okullara yönlendirildi. Bu kadar mı? Hayır. 13.800 köy okulunu kapattınız. Çocuklar "taşımalı eğitim" adı altında eğitimden uzaklaştırıldı. Yatılı ilköğretim bölge okullarının sayısını azalttınız. Yoksul ailelerin çocukları merdiven altı gerici vakıf, cemaat ve derneklerin yurtlarına mahkûm edildi. Köy okullarında öğrenim gören çocuklar, mevsimlik tarım işçileri ailelerin çocukları, yoksul aile çocukları, çalışan çocukları derken eğitimden çekilme oranları arttı. Çocuklar eğitime ulaşmakta zorluk yaşadı, eğitim dışı kaldı ve inanın, bu eğitim dışı kalan çocuklar da bu ülkenin geleceği. Başta söylemiştim ya eğitimin hangi sorununu anlatsak, nereden başlasak diye; durum aynen böyle, nereden tutsak elimizde kalıyor. Ama en önemli konulardan biri, eğitimin bir taraftan paralı hâle getirilirken zaten zorunlu olan nitelikli bilimsel eğitimden uzaklaştırılması ve gericileştirilmesidir.
Sayın Bakanım, yine, Antalyadan bir veri vereyim: Uluslararası çapta üç yılda bir 15 yaşındaki öğrencilerin başarısının sınandığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) var. Bu sınavda 2003'ten bu yana okuma, matematik ve fen bilimleri dâhil, tüm branşlarda OECD ülkelerinin altında kalmışız. Peki, bu 2023 yılı tesadüf mü? Neden 2023'ten bu yana eğitim hep gerilemiş; bunu da takdirlerinize bırakıyorum.
AKP iktidarının iktidara geldiği tarihten itibaren sistematik olarak ve senaryolar dâhilinde eğitim maalesef adım adım gericileştirilmiştir. Değerli milletvekilleri, eğitimde gericileştirme okul öncesine kadar indirildi, Millî Eğitim Bakanlığı âdeta okul öncesi eğitimi Diyanet İşlerine devretti. 4-6 yaş Kur'an kurslarının sayısı Millî Eğitim Bakanlığına bağlı anaokulu sayısını geçmiştir; 4-6 yaş grubu Kur'an kurslarının sayısı 2023 itibarıyla 5.561 iken Millî Eğitim Bakanlığına bağlı anaokulu sayısı 3.047'dir. Bununla kalmış mı? Hayır. Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumları ile yatılı bölge okullarının pansiyon kısımlarına mescit açılması zorunlu hâle getirildi. Sayıştay raporları da ortada duruyorken, pansiyonların, okulların durumu ortadayken her şey bitmiş, mescit kalmış. Pansiyonlarda revir yok, yatak yok, ısınma sorunu var, yemek sorunu var ama mescit hemen ihtiyaç. Ben böyle deyince sakın benim inancımı sorgulamaya kalkmayın.
Peki, bitti mi? Bitmedi. 4+4+4 sistemiyle birlikte "seçmeli" adı altında zorunlu din derslerini artırdınız, müfredattan toplumsal cinsiyet eşitliği, evrim teorisi, felsefe derslerini çıkardınız. Yerine ne getirdiniz? Zorunlu, seçmeli din derslerini. Şimdi, bir de yeni müfredat hazırlıyormuş Bakanımız; yeni müfredatta coğrafyadan kimyaya, tarihten biyolojiye tüm dersler dinî referansla anlatılacakmış. Böyle bilim olur mu değerli arkadaşlar? Çağdaş medeniyetlere böyle nasıl ulaşacaksınız? Gerçi Bakanımıza bıraksak kız çocuklarını da erkek çocuklarından ayıracak.
Bitti mi? Bitmedi. İktidar, gerici vakıf ve derneklere kaynak aktarmaktan, bu yapıları eğitimin içine sokmaktan vazgeçmiyor; protokol imzalıyor, imamları okullarda ders vermeye davet ediyor; protokol imzalıyor, öğrencileri bu yapıların kurslarına gönderiyor. Bu protokoller, Anayasa'mıza, yasalara, Milli Eğitim Temel Kanunu'na açıkça aykırıdır; laik, bilimsel eğitime de zarar vermektedir.
Arkadaşlar, mimarların hastanede ameliyat yaptığını düşünün, marangozun kuaförde saçımızı kestiğini düşünün; okullarda dersi öğretmenler verir, eğitim bilimiyle ilgisi olmayan, pedagojik eğitimi olmayan kişileri okullara sokmak çok tehlikelidir ve bu uygulamalardan da derhâl vazgeçilmelidir.
Değerli milletvekillerimiz, üniversite öğrencilerinin sorunları saymakla bitmez ama ben burada zaman sınırlılığı açısından bir iki konuya değinip sözlerimi tamamlayacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkanım...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - İktidarın ekonomik ve sosyal politikaları sonucunda milyonlarca öğrencinin yatacak yeri, yiyecek yemeği yok; gençler öğün atlayarak yaşıyor. Avrupa'da öğrenciler aldıkları burslarla dünyayı gezerken maalesef bizim öğrencilerimiz aç.
Öğretmenlerle ilgili de Sayın Bakanım bir müjde vermiş, öğretmenlerimize bir önlük hediyesi yapacakmış 24 Kasımda. Sayın Bakanım, gelin öğretmenlere o hediyeyi 1 maaş ikramiye olarak yasalaştırın, onların da geleceğini karartmayın diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.