KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN ERDEM (Konya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, çok Değerli Komisyonumuzun üyeleri, değerli milletvekilleri, çok değerli bürokratlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında... Fırsat buldukça her konuşmamda ifade ediyorum, tutanaklara geçsin. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı bugün 39'uncu gününde; ne yazık ki İsrail'in Filistin'de yaptığı soykırım, katliam bugün de bütün gücüyle devam ediyor. Düne kadarki verilerde 4.630 çocuğun, 11.240 kişinin öldüğü bildirildi; Gazze Sağlık Bakanlığının verilerine göre de hâlâ 3.250 kişi ya kayıp ya da enkaz altında. Dünyanın duyarsızlığına, başta Amerika ve AB ülkelerine, İngiltere'ye diyecek söz bulamıyor, kınıyorum; Filistin'deki vatandaşlarımıza Allah'tan yardım diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkelerin en önemli ve sürdürülebilir sermayesi beşerî sermayesidir. Ülkemiz AK PARTİ'yle, dönemimizde bu konuya çok fazla önem verdi çünkü bizim beşerî sermayemizden başka bir şeyimiz yoktu; şimdi, çok şükür, Karadeniz'de doğal gaz, Gabar'da petrol müjdeleriyle, ileriki günlerde daha başka zenginliklerimiz de oluşacak ama cumhuriyetimizin yüz yılında bizi bu duruma getiren beşerî sermayemizdi, bunun da ne kıymetli olduğunu... Zenginlikleri olsa da beşerî zenginliği olmuyorsa bir ülkenin kalkınamadığına şahit olduğumuz çevremizdeki Irak'ı, Suriye'yi, Libya'yı verebiliriz; birçok kaynakları var ama yetişmiş elemanı olmadığı için bugün çok kötü durumdalar. Bakanlığımızın duvarında güzel bir tablo vardı bir ara. Orada yazardı: "İnsan insanın gölgesinde yetişir." Gerçekten bu konuda Millî Eğitim Bakanlığı öğretmenlerinin gölgesinde, Bakanlığın çalışanlarının gölgesinde bu beşerî sermayeyi artırmak adına önemli görevler yapıyor.

Sürdürülebilir kalkınma ve rekabetçi ekonomiye sahip, evrensel kültüre sahip sağlıklı bir nesil iyi bir eğitim politikasıyla ancak sağlanabilir. Bu amaçla, tabii Cumhurbaşkanlığımızın da liderliğinde, 2002'li yıllardan bu yana her kademede okullaşma oranları, derslik başına düşen öğrenci sayısı OECD ortalamalarına ulaşmış veya yaklaşmıştır. Böylece fırsat eşitliğini artırma çabaları da sonuç vermeye başlamıştır. Bu işlerin başında iktidara gelir gelmez bilhassa kız çocuklarını eğitime kazandırmak için şartlı eğitim programı başlatılmış, bizzat anneye çocuğunu okula göndermesi kaydıyla her kademede eğitim desteği bir miktar ödenmişti. Yine ücretsiz kitap verilerek -inşallah daha artırılacak- ücretsiz yemek verilerek ve pansiyon kapasiteleriyle de bu konuya imkân verilmiştir. En sonunda yardımcı kaynakları da ücretsiz vermeye başlayan Bakanlığımız, sosyal politikalarımız olarak önemli uygulamalara imza atmıştır.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; diğer bir konu da her yıl en büyük bütçeyi -Sayın Bakanımız da ifade etti- 2002'den önce Millî Savunma Bakanlığı alırdı Türkiye'de; AK PARTİ iktidarlarında, 2002'den bu yana her zaman Millî Eğitime verilmeye başlandı. Bu dönemde, yirmi yılda 798.735; neredeyse 800 bin öğretmen atandı; toplam öğretmen sayımız kamuda 1 milyon 34 bin 946'ya çıktı; 74.502 okul, 742.323 derslik sayısına ulaşıldı. Bu sayıları vaktim olursa vereceğim. Cumhuriyet tarihinde yapılanın üzerinde sayılara ilave ulaşıldı.

Cumhuriyetimizin ilk yüzyılının son yirmi yılı bütçesi bize nasip oldu. Bugün ikinci yüzyılının ilk bütçelerini de biz yapıyoruz. Bu sürede geçmişten bugüne görev yapan tüm Bakanlarımıza ve dönemimizde mesuliyeti olan Bakanlarımıza ve bugün de görevde olan değerli Bakanımıza başarılar diliyorum, görev yapanlara da minnetimizi, teşekkürlerimizi iletiyorum.

İlk bütçesini yapan Sayın Bakanımız ve tüm çalışma arkadaşları inşallah başarılı bir hizmet dönemine sahip olacaklar ve deneyimleriyle inşallah beşerî sermayemizi geliştirmek adına yeni hizmetler yapacaklar. Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Türkiye Yüzyılı vizyonunu gerçekleştirmek de inşallah ilk önce bu ekibe nasip olacak. Üreten, ürettiğini katma değere dönüştüren nesiller yetiştirebilmek için en önemli görev Millî Eğitim Bakanlığımızdadır, bunu bir daha vurgulamak istiyorum. Yeni dönemde Bakanlığın açıkladığı öğretmenlerin mesleki gelişimi, temel eğitimde fırsat eşitliği ana temalar olarak alınmış; yine mesleki eğitimde iyileştirmeler 3 ana temayla, alt başlıklarla inşallah uygulamalara geçecek.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz biliyoruz ki geleceğimizi ve nesillerimizi inşa eden öğretmenlerimize ne yapsak az olur, hiçbir ücretle haklarını ödeyemeyiz ancak devletimizin imkânları ölçüsünde gerekli adımlar atılmış ve -ücretlerini de biraz sonra söyleyeceğim- 2002'den bu yana imkânlarımız ölçüsünde önemli katkılar verilmiştir. Şikâyet edilen kariyer mesleği olarak öğretmenlerimize aday öğretmen, uzman, başöğretmen olarak çıkarılan kanun tabii ki iyileştirilebilir. İnşallah, yeni Bakanımız bu konuda kapsamlı bir öğretmen meslek kanunu hazırlar, buna bir ihtiyaç var ama bu yapılanı az görmenin ve bunu eleştirmenin haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bu sayede öğretmenlerimize -her şey para değil ama- konu açıldığında hepiniz ne kadar az verildiğini, bazı imkânların yaratılmasını ifade etmekteydiniz. Hem kariyer basamakları açısından hem de öğretmenlerimizin kamudaki diğer görevlilerden farklı olmasını bu sayede sağlamış olduk. Maliye Bakanlığı ciddi bütçeler ayırdı ve bugün yeni başlayan bir öğretmen ek dersiyle 26 bin lira alırken, uzman öğretmenlerimiz 35-36 bin liraya ulaşan maaşlara geldiler. Yeter mi? Yetmez ama 2002'de bu ülkenin 407 liradan bugün bu rakamlara getirmiş olması öğretmenlerimize verdiği kıymetin bir değeridir.

Yine, bu kariyer basamakları çıkarılırken bütün dünya incelendi. Yeni bir şey değil, biz daha önce 2010'larda bu kanunu çıkarmıştık ama tüm öğretmenlere eşit uygulama imkânı olmadığı için Anayasa Mahkemesi iptal etmişti; şimdi daha kapsamlı yaptık. Bakanlığı yine tebrik ediyorum, Allah bize de nasip etti, içinde bulunduk; Türkiye Cumhuriyeti'nin en birikimli insanlarının olduğu, diğer bakanlıklara da çok önemli arkadaşları yönlendirebilen bir bakanlık. Bu işleri de beş ayda yaptı, beş ayda. Talebini aldı, eğitimini yaptı, sınavını verdi ve atamalarını, yeni kariyerlerini oluşturdu. Bunu dünyada başka örneklerde görmek mümkün değil.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 2002-2003 yılında Bakanlığın 13 milyon 675 bin öğrencisi vardı. Geldiğimiz noktada 19 milyonun üzerinde bir öğrenciye sahibiz. Bunun içinde -biraz önce söylediğim- öğretmen atamaları sayesinde, resmî ve özel 1 milyon 160 bin öğretmenle Allah'a şükür, okullaşma oranlarında ve her kademede iyileşmeleri sağlamış olduk bu kadar yükselen öğrenci sayısına rağmen.

Bazı verileri ben de paylaşmak isterim. Bunları derken her şeyin bittiğini, her şeyi çok güzel yaptığınızı söylemiyorum; ben hep diyorum, iyi var, daha iyi var, çok daha iyi var. İyi bir noktaya getirdik, daha iyisine uğraşacağız, çok daha iyisi de bizim ulaşmak istediğimiz bir amacımız olacak. 5 yaşta 2002'de yüzde 11'den, 2023'te brüt oranlarla yüzde 95'e ulaştırmışız; ilköğretimde yüzde 91'den yüzde 98'e, ortaöğretimde yüzde 50'den brüt yüzde 120'lere, nette yüzde 91'lere ulaştırmışız. Okul sayımız da 2002'de 43.496 okulumuz varmış, bugün, 74.458 -kurum- okula ulaşmışız. Cumhuriyet tarihi boyunca, seksen yılda yapılanın üzerine bir o kadar daha okul yapmışız.

Tabii, Sayın Bakanım, bu konuda ben katıldığımız bütçede arkadaşları hep uyardım ama... Şimdi, Millî Eğitime çok ciddi bir bütçe ayırdık ve bunun oranlamalarını muhalefet, bizler kendi açımızdan söylüyoruz. Millî Eğitimin bütçesine Aile ve Sosyal Hizmetlerdeki taşıma ve diğer katkıları, yine, il özel idarelerinin yüzde 20 ayırdıkları bütçeleri, büyükşehirlerin katkılarını ve -katılsa da olur katılmasa da- hayırseverlerinkini de kattığınızda, inanın, çok farklı rakamlar çıkacak. Biz çok mütevazı, sadece Millî Eğitim rakamlarını vererek ek katkıları konuşmuyoruz. Bunun da aslında ayrı bir hesaplanması gerekir.

Tabii, bu iyileşmeler sadece inşaatla, fiziki yapılarla değil bu dönemde alınan kararlarla, kapsayıcılıkla, eğitimde eşitlik ve kalite yönünde kararlılıkla, eğitimde belli bir ölçülebilir oranlarla OECD ortalamalarını yakalamıştır. OECD eğitim raporuna göre, 2003'te 27 olan derslik başına düşen öğrenci sayısı 2021'de 23'e; öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 2003'te 26 iken, 2021'de 13'e düşmüş. Eğitim kurumlarına yapılan toplam harcama, gayrisafi yurt içi hasıla içindeki oranla 2002'de 3,8'miş, OECD ortalaması 5,8'miş, 2020'de biz bunu 4,7'ye çıkarmışız, OECD ortalaması da 5,1'miş. Herhâlde şu anda bu oranları yakaladığımızı veya geçtiğimizi düşünüyorum.

Yine, öğrenci başarı araştırmasıyla ilgili de OECD'nin 15 yaşta yapmış olduğu tüm araştırmalarda, son yirmi yılda sürekli döngüde puanını artıran bir ülkeyiz. Yine, daha iyi olabiliriz, olmak için gayret ediyoruz. TIMMS ve PISA sınavlarında da bu ilerlemeleri görüyoruz. Bütün derdimiz eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması; bunu vurguluyoruz, buna uğraşıyoruz. Okul öncesi eğitimin -biraz önce oranları söyledim- niye üzerinde durduk, niye Bakanlığımız bu konuda kararlı? Uzun vadede getirisi maksimum ama yatırım maliyetleri minimum olan bir eğitim kademesi. Son dönemde atılan adımlarla OECD ortalamalarına ulaştık hatta geçtiğimizi düşünüyorum çünkü 2.354 kurum bugün 18.244'e çıkarılmış; Bakanlığımızı tebrik ediyorum.

6 Şubatta hepimizin içini yaralayan, 11 ilimizde ağır hasarlar bırakan, bilim insanlarının "dünyada karada meydana gelen en şiddetli deprem" olarak ifade ettikleri bir depremi yaşadık. Bakanlığımız bu konuda da önemli işler yaptı; MEB AKUB kurtarma ekibini tebrik ediyoruz. Bakanlığın öğretmenleri illerde seferber oldu, birçok yardım faaliyetine öncülük ettiler. Okullar güzel örneklemelerle, örneğin Konya'da mesleki eğitim okulumuz seyyar fırınlar yaparak deprem bölgesine hizmet verdiler. Ne yazık ki 93 okul binamız yıkıldı; 1.022 ağır hasarlı, 476 orta hasarlı, 4.675 az hasarlı okul tespit edildi Çevre Bakanlığı verilerine göre, hasarsız 9.473 ama Bakanlığımız yine özveriyle 2023-24 eğitim dönemini aksatmadan başlattı. Bu arada da kısa sürede 117 bin derslik ilave etti; aldığım bilgilere göre de 2024 yılı sonuna kadar da bütün derslik ihtiyaçlarının bir kısmını çelik konstrüksiyon olarak yaparak bitirecek. Yine, bölgeye ciddi öğretmen atamaları yapılmış ve öğretmenlerimizin adaptasyonu için psikolojik destek ve motivasyon eğitimleri yapılmış; kalmaları için de öğretmenlerimize ciddi sayıda konteyner temin edildiğini görüyoruz.

Değerli Başkanım, çok değerli üyeler; Millî Eğitim Bakanlığının konusunu saatlerce konuşabiliriz. Ben ara ara söylüyorum, Allah nasip etti; vekil olarak 2002'de başladığımızda katsayı uygulaması olan, başörtüsü sorunları olan, eğitimde vesayetin farklı uygulamalarıyla karşı karşıya olan bir ülkeden bugün her kademede özgürce eğitimin olduğu, arkadaşlarımızın şikâyetleri olsa da seçmeli derslerle Kürtçe, Zazaca, her ana dilde seçmeli eğitimin verilebildiği ve ücretsiz kitabıyla her yıl ciddi kaynaklar ayrılan, yeni spor salonlarıyla, pansiyonlarıyla, laboratuvarlarıyla önemli hizmetleri sürdüren bir Bakanlığımız var.

Tabii, sözlerimi bitirmeden, buradaki en büyük payın öğretmenlerimizde olduğunu biliyoruz. Konya'da büyüğümüz Hazreti Mevlâna der ki: "Bir mum bir mumu yakarak ateşinden bir şey kaybetmez." Bu Bakanlığın 1 milyon 160 bin öğretmeni de her gün yeni bir mum yakarak ülkemizi aydınlatmak için hizmet ediyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Erdem, toparlayın lütfen.

Buyurun.

ORHAN ERDEM (Konya) - Bakanlığımız da bu noktadaki koordinasyonuyla önemli işlere imza atıyor. Dediğim gibi, Meslek Kanunu'yla, 3600 ek göstergesiyle birçok eksiği giderdik, yapacaklarımız var.

YÖK ve ÖSYM'ye vaktim kalmadı ama orada da iyileşmeleri, rakamları biliyoruz. YÖK'ün 2002'deki bütçesi 2,5 milyar, bugün gelinen noktada 129 milyar. Her kademede çok büyük ilerlemeler var. ÖSYM, dünyada birçok ülkede olmayan sınav yapabilme kapasitesine sahip.

Tüm kurumlarıyla Millî Eğitim Bakanlığımızı tebrik ediyorum, ekibinize başarılar diliyorum. İnşallah, akşam oylamamızla yeni bütçeniz hayırlı olur. Sizlere ve tüm Komisyon üyelerine saygılarımı, selamlarımı ileterek konuşmamı bitirmek istiyorum.