KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, değerli bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sunumunuz için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.

Konuşmamın başında cumhuriyetimizin kurucusu, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, bölücü terör örgütü PKK tarafından şehit edilen Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmaz Öğretmenlerimizi rahmetle ve saygıyla anıyorum. Ebediyete irtihal eden, elleri öpülesi tüm öğretmenlerimize de Cenab-ı Allah'tan rahmet niyaz ediyorum.

Eğitim, sürdürülebilir kalkınmanın en önemli unsurlarından biridir. Bu doğrultuda, 2024 yılı merkezî yönetim bütçesinden en büyük pay yüzde 14,6'yla eğitime ayrılmış ve Millî Eğitim Bakanlığına 1 trilyon 90,2 milyar lira ayrılması öngörülmüş, yükseköğretim dâhil eğitim yatırımları ise yüzde 105 artışla 146,6 milyar liraya çıkarılmıştır. Bütçeden en büyük payın eğitime ayrılması eğitime, eğitim hizmetlerinin yaygın ve erişilebilir olmasına ve fırsat eşitliğinin sağlanmasına verilen önemin göstergesidir. En temel kamu hizmetlerinden olan eğitimin ülkemizin her yerinde, milletimizin her ferdi bakımından erişilebilir olması eğitimin temel amaçlarından biridir. Eğitimde fırsat eşitliğinin tüm paydaşlar bakımından tam erişim ve eşit faydalanma imkânı doğrultusunda sağlanması ve bu amaçla destek mekanizmalarının geliştirilmesi eğitim politikalarının önemli hedeflerinden biridir. Bakanlığınızın 2023 Eğitim Vizyon Belgesi'nde okullar arası farklılıkların azaltılması, okulların çocuklar için yaşanabilir alanlar hâline dönüştürülmesi, sınav baskısının azaltılması, niceliğe dair atılımların nitelikle tamamlanması gibi hedefler öne çıkarılmıştı. Bütçenin gerekçesinde de eğitim alanındaki temel hedefler "Tüm bireylerin kapsayıcılık ilkesi esasında nitelikli bir eğitime ve hayat boyu öğrenme imkânına eşit şartlarda erişimi sağlanarak; akademik, sosyal ve mesleki becerilerinin uluslararası standartlara uygun bir şekilde geliştirilmesi; analitik düşünme, iş birlikçi çalışma ve liderlik alanlarında yetkinlik sahibi olmaları; millî, ahlaki, insani ve toplumsal değerleri içselleştirmiş, ait olduğu aile ve topluma karşı sorumluluk sahibi olarak yetişmeleri." şeklinde belirlenmiştir. Temel eğitim her Türk vatandaşının hakkıdır ve eğitim kurumlarımız hiçbir ayrım gözetmeksizin herkese açıktır. Çocuklarımıza dinî inanç, etnik köken ve felsefi düşüncelerine bakılmaksızın eğitim ve öğretimde imkân ve fırsat eşitliğinin sağlanması, toplumun bütün fertlerinin ilgi, eğilim ve yetenekleri doğrultusunda öğrenim görmesi esastır. Eğitim politikaları, yüksek medeniyet perspektifine dayanan bir anlayışla kurgulanmalıdır. Bize göre, Türk milletine mensubiyetin gurur ve şuuruna sahip, manevi ve kültürel değerlerimizi özümsemiş, düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş, sorumluluk duygusu ve toplumsal duyarlılığı yüksek, yeni gelişmelere açık, bilim ve teknoloji üretimine yatkın, girişimci, demokrat, kültürlü, erdemli ve inançlı nesillerin yetiştirilmesi eğitim politikamızın temel amacı olmalıdır.

Eğitim sistemi çocuklarımızın hayatının her alanında milletimize değer kazandıracak, onu geliştirecek ve kalkındıracak bir donanıma sahip olmasını, bilgi toplumunun gerektirdiği beceriler ile uluslararası rekabet yeteneğine sahip, teknoloji kültürü gelişmiş insan gücü olmasını sağlayacak şekilde yapılandırılmalıdır. Çocukların ruhsal ve bedensel gelişimlerini gözeten, çocuk güvenliğini ve çocuğun iyi olma hâlini destekleyen eğitim ortamlarıyla eğitim dışına çıkma ve okuldan kopma riski bulunan öğrencilere yönelik önleyici mekanizmalar oluşturulmalıdır. Çocukların erken yaşlarda yenilikçi düşünme becerilerini geliştirmeye, yaratıcı fikirler ortaya koymaya yönelik çizgi film ve eğitici içerikli bilgisayar oyunlarıyla eğitim teknolojileri geliştirilmeli ve uygulama yaygınlığı sağlanmalıdır.

Disiplinlerüstü bir yaklaşımla, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma tüm öğretim programlarına dâhil edilmek suretiyle çevre duyarlılığı okul öncesi eğitimden başlayarak öğretilmeli, doğal kaynak kullanma bilinci geliştirilmelidir. Bu çerçevede, müfredat, eğitim mekânları, eğitim teknolojileri ve insan gücü imkânlarının nitelik ve nicelik açısından yeterli standartlara yükseltilmesi gerekmektedir. Öğretim programları bilgiyi analiz edip işleyerek değer süreçlerini aktarma yetenekleri geliştirilmiş, ekip çalışmasına uyumlu bireylerin yetiştirilmesi hedeflerine dönük olarak ele alınmalıdır.

Üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklarımızın özel eğitim imkânlarına kavuşturularak bu öğrencilere yönelik stratejik bir kariyer planlaması ve yönlendirme sistemi uygulanmalıdır. Özel eğitime ihtiyaç duyan bireylerin tanımlanması, sınıflandırılması, özel eğitim kurumlarının yaygınlaştırılması ve denetlenmesi ile eğitim programlarının günün ihtiyaçlarına göre güncellenmesi, özellikle özel kurumlarda çalışan bu yöndeki öğretmenlerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Sağlıklı bir eğitim politikası öğrenci, öğretmen, aile ve devlet gibi eğitim bileşenlerinin bütüncül bir yaklaşımla ele alınması, aynı zamanda fiziki, teknolojik ve idari kapasitenin yeterliliği, müfredatın millî ve çağdaş gelişmelere duyarlılığı, sağlıklı bir eğitim-istihdam ilişkisi kurulması ve öğretmenlerimiz ile eğitim çalışanlarımızın mali ve sosyal haklarının yeterli hâle getirilmesiyle yakından ilişkilidir.

Ülkemizde son yıllarda eğitimde beşerî ve fiziki kapasitenin artırılmasına yönelik önemli iyileşmeler kaydedilmiştir. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 2022-2023 öğretim yılında ilköğretimde 16, ortaöğretimde 12'ye düşmüştür; derslik başına düşen öğrenci sayısı da ilköğretimde 23, ortaöğretimde ise 22 olmuştur. Eğitime yapılan yatırımlar sonucu okullaşma oranında ciddi iyileşmelerle birlikte eğitime erişim de artmıştır. Net okullaşma oranı bir önceki eğitim öğretim yılında temel eğitimde yüzde 94,3; ortaöğretimde yüzde 89,6 iken 2022-2023 eğitim öğretim yılında sırasıyla yüzde 95,3 ve yüzde 91,7 seviyesine çıkmıştır. Önümüzdeki dönemde ise eğitim süreçlerinin daha nitelikli hâle gelmesi yanında eğitim-istihdam ilişkisinin dünyayla rekabet edebilecek, Türkiye'yi küresel bir güç, lider ülke yapacak nesillerin yetiştirilmesine katkı sağlayacak şekilde planlanması hayati önemdedir.

Mesleki eğitim müfredatı sektörün ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlenmeli, KOBİ'lere yönelik beşerî sermaye güçlendirilmeli, imalat sanayisinin ikiz dönüşüm çerçevesinde ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücü yetiştirilmeli, turizm ve imalat sanayisi başta olmak üzere sektörlerin ihtiyacının karşılanmasına yönelik uygulamalı eğitim programları geliştirilmelidir.

Öğretmenlerimiz eğitim sisteminin en temel ögesidir. Sorunsuz öğretmen sorunsuz eğitim, huzurlu öğretmen huzurlu öğrenci ve aile demektir. Bu doğrultuda, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı olarak, öğretmenlerimizin özlük haklarının ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi, maddi ve manevi beklentilerinin mümkün olan en üst seviyede temini amacıyla gayret gösterdik. Bu kapsamda, öğretmenlerimize 3600 ek göstergenin getirilmesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun çıkarılması ve kariyer imkânlarının genişletilmesi ile mali ve sosyal haklarda iyileştirmeler gibi önemli düzenlemeler yapılmıştır. Bunun yanı sıra, atanamayan öğretmen sorununun kademeli olarak çözülmesini ve bu konunun sorun olmaktan çıkarılmasını gerekli görüyoruz. İlave olarak, ilerleyen zaman içinde öğretmenlerin mesleki olarak kendilerini geliştirme ve yenilemeleri, çağın hatta çocukların gerisinde kalmamaları için alanlarıyla ilgili gelişmeleri yakından takip etmelerine imkân sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda da parti olarak öğretmenlerimize "araştırma-geliştirme tazminatı" adı altında ilave bir ödenek verilmesinin doğru olacağını değerlendiriyor ve öneriyoruz.

Öğretmen yetiştirme eğitimi uzun yıllardan beri yükseköğretim çatısı altında devam etmektedir. Öğrencilerin iyi yetişmesi öncelikle nitelikli öğretmen yetiştirmeyi gerekli kılmaktadır. Bununla birlikte, öğretmen yetiştiren lisans programlarının bu anlayışa uygun olup olmadığı yine eğitimciler tarafından tartışılagelen bir husustur. Öğretmen yetiştirecek yükseköğrenim kurullarına uygun müfredat ve yeterli bilgi, beceri kazandırma yanında, mesleği seven, yeteneği bu yönde olan öğrencilerin alınması daha sonrasında da öğretmenlik mesleğinin ekonomik ve sosyal yönlerden desteklenerek cazip hâle getirilmesi; nitelikli, istekli ve memnun öğretmen profilini güçlendirecektir diye değerlendiriyoruz. Sunumunuzda YÖKAK'ın bu tür araştırma ve değerlendirmeler yaptığını belirttiniz; bu konuda yapılmış YÖKAK'ın bir değerlendirmesi var mıdır, bunu da bilmek isterim.

Kalkınma planı ve yıllık programda öğretmen yetiştirme ve geliştirme sürecinin mesleğe kabulden önceki eğitimden başlanarak mesleğe kabul, mesleki gelişim ve kariyer gelişimi gibi tüm aşamalarının ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yapılandırılması; böylece öğretmenlik mesleğinin niteliğinin ve toplumsal statüsünün güçlendirilmesi ihtiyacının devam ettiği önemle vurgulanmıştır.

Beşerî sermayenin ekonominin ihtiyaçlarıyla uyumlu bir şekilde geliştirilmesi ve becerilerinin güncellenmesi hususunda mesleki ve teknik eğitimin kritik bir rolü bulunmaktadır. Mesleki ve teknik eğitimde niteliğin artırılması ve özel sektörün ihtiyaç duyduğu alanlarda müfredatın güncellenmesi rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayacaktır. Diğer yandan, mesleki ve teknik liselerin fiziki altyapısını güçlendirmeye yönelik atölye ve laboratuvar donanımlarının teknolojik gelişimlere uygun olarak süreklilik içerisinde yenilenmesi de gerekmektedir. İmalat sanayisi başta olmak üzere her sektörde yeterli sayıda ve nitelikli eleman bulunamaması şikâyet edilen konuların başında gelmektedir. Türkiye, kalkınma hedefleriyle uyumlu olarak bu sorunu çözmek, başta ara eleman olmak üzere, yeterli nicelik ve nitelikteki personel ihtiyacını giderecek eğitim yönlü tedbirleri almak durumundadır. Özellikle, Covid-19 sürecinde mesleki eğitimdeki üretim kapasitesi artışının ihtiyaç duyulan ürünlerin karşılanmasında önemli katkılar sağladığı görülmüştür. Bu kapsamda, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda 25 Aralık 2021'de yapılan değişiklikle mesleki eğitim merkezine devam eden öğrencilere ilişkin bir düzenlemeyle işveren üzerindeki maddi yükün kaldırılarak öğrencilere işletmeler tarafından ödenen tutarın devlet desteği kapsamına alınması üretim çerçevesinde mesleki eğitimin güçlendirilmesi açısından olumlu katkı yapmıştır.

Küresel ölçekte yaşanan ve özellikle son yıllarda beceri temelli eğitimin ön plana çıkmasıyla birlikte dijital, analitik ve sosyal becerilerin bireylere kazandırılmasında eğitim sistemine önemli bir görev düşmektedir. Dijitalleşmeye bağlı olarak öğrenci ve öğretmenlerimize yönelik eğitim sürecini destekleyecek, çağdaş gelişmelerle çocuklarımızı buluşturacak platformlar oluşturularak eğitim sisteminde ileriye dönük yapısal birtakım düzenlemelerin yapılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. 2024 yılı Cumhurbaşkanlığı yıllık programında da eğitimde teknolojinin doğru kullanımının sağlanması, teknoloji okuryazarlığının artırılması ve teknoloji kullanımından kaynaklı eşitsizliklerin azaltılması yönünde teknoloji odaklı öğrenme senaryoları geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu kapsamda, eğitim sisteminin bilgi toplumunun gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatılmış, uluslararası rekabet yeteneğine sahip, teknoloji kültürü gelişmiş insan gücünün geliştirilmesini sağlayacak şekilde yapılandırılması ile eğitim mekânlarının, eğitim teknolojilerinin ve insan gücü imkânlarının nitelik ve nicelik açısından bilgi toplumunun gerektirdiği standartlara yükseltilmesi ve kapasitenin artırılması gerekmektedir. Eğitim yeniliklere açık olmalı ve teknolojiyle birlikte ele alınmalı, gelişen teknolojiye uygun olarak eğitim müfredatından eğitim araç ve yöntemine, öğretmen kalitesinden fiziki ve teknolojik donanım kapasitesine kadar eğitimin her alanında uyumlaştırmaya dönük değişiklikler yapılması gerekmektedir.

Türk milletinin en büyük güç kaynağı kuşkusuz tarihin her döneminde koruduğu ve yücelttiği millî bağlılığı ve kardeşliğidir. Eğitim sisteminin bu anlayışın tesisine ve teşvikine katkı sağlaması gerekmektedir. Eğitimin her kademesinde müfredatın millî ve çağın gereklerine uygun bir şekilde planlanması ve uygulanması esas olmalıdır. Türkçenin doğru ve güzel kullanımını teminen ana sınıfı ve ilköğretim kademesinde Türkçenin iyi öğretilmesine önem verilmelidir. Çocuklarımıza erken yaşlarda vatan ve millet sevgisinin, feragat ve fedakârlık duygularının, sevgi ve hoşgörünün, devlet malına sahip çıkmanın, iyi insan olmanın erdeminin öğretilmesi gerekmektedir. Türklüğün ve İslam'ın millî ve manevi değerlerini yaşayan ve yaşatan Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli, Mevlânâ, Hacı Bayram Veli ve Yunus Emre gibi şahsiyetlerin hayatı ve felsefesi ortaöğretimde seçmeli ders olarak okutulmalı, manevi ve kültürel yozlaşmaya ve sapkın akımlara karşı Anadolu'da mayalanan bilgi ve hikmetin genç kuşaklara aktarılması sağlanmalıdır. Yurt dışındaki Türk çocuklarının millî kimliklerini korumaları ve geliştirmeleri için sağlanan eğitim imkânları artırılmalıdır. Millî bilincin güçlendirilmesi, ahlaki değerlerin kazandırılması ve ileriki süreçte eğitim başarısının daha da artırılması amacıyla okul öncesi eğitimin yüzde 100'e çıkarılması, buna yönelik gerekli altyapı imkânlarının süratle oluşturularak yeterli kapasitenin tesis edilmesi gerekmektedir. Son yıllardaki yaygınlaştırma faaliyetleri neticesinde bu oranı sunumunuzda da yer aldığı gibi yüzde 85'lere ulaştırmış bulunuyorsunuz. Başta İstanbul olmak üzere bu amaçla atılan önemli adımları takip ediyor ve teşekkür ediyoruz.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; son yıllarda yükseköğretim kademesinde de eğitime erişimi destekleyen önemli adımlar atılmıştır. Eylül 2023 itibariyle 129 devlet üniversitesi, 78 vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 207 yükseköğretim kurumu bulunmaktadır. Bunu biz "208" diye biliyorduk, sunumunuzda 207 olarak ifade ettiniz, herhâlde 1'i kapandı. 8 milyon 300 bin öğrenci bu kurumlarda öğrenim görmektedir. Aynı şekilde bu kurumlarda 2022 itibarıyla 184.702 öğretim elemanı da bulunmaktadır. 2022-2023 döneminde toplam 1 milyon 846 bin 654 kişi yeni kayıt yaptırmış, bunlardan 620.688'i devlet üniversitelerine, 221.494'ü vakıf üniversitelerine, 4.472'si de vakıf meslek yüksekokullarına kaydolmuştur. Bu tablo dikkate alındığında üniversite sayısının artırılmasıyla geçmişte en büyük sorunlardan biri olan yükseköğretime ulaşılabilirlik sorunu çözülmüş ve fırsat eşitliği büyük ölçüde sağlanmış görünmektedir. Bu şekilde Türkiye sınavsız üniversiteye geçişi başarabilecek üniversite zenginliğine ve yeterliliğine de sahip hâle gelmiş görünmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak üniversite giriş sınavının kaldırılması, bunun yerine ilköğretim ve ortaöğretimde öğrencilerin ilgi, yetenek ve beceri kabiliyetlerini dikkate alan etkili bir yönlendirmeye bağlı olarak uygulanacak müfredatla ortaöğretim başarısını ve ortaöğretim sonunda yapılacak olgunlaşma sınavını esas alan ve fırsat eşitliğini gözeten üniversiteye geçiş sisteminin uygulamaya konulmasını öngörüyoruz. Bu çerçevede, çocuklarımızın okul öncesi eğitimden başlayarak ilgi, yetenek ve becerilerine göre etkin bir rehberlik desteğiyle yükseköğrenimde istedikleri bölümlere sınavsız girebilmelerini mümkün kılan adımların atılmasını, üç saatlik sınavla Türk gençliğinin geleceğinin şekillenmesinin doğru olmadığını değerlendiriyoruz. Ayrıca, üniversitelerin ülkemizin ihtiyaç duyduğu insan gücünü yetiştiren, araştırma yaparak bilim ve teknoloji üreten, toplumsal gelişmeye önderlik eden, bilimsel yöntemlerle meselelere çözüm üreten, dünya üniversiteleriyle yarışan eğitim kurumları hâline getirilmeleri esas olmalı; temel fonksiyonlarının yanı sıra, bilgiyi sanayileştiren ve ticarileştirilen bir yapıya büründürülmelerinin de temin edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, uluslararası rekabet gücünü artırmak amacıyla, Araştırma Üniversiteleri Destek Programı'nın etkin bir şekilde devam ettirilmesi önem arz etmektedir. Dünya üniversitelerinin akademik başarı sıralamasında, 2053 yılı itibarıyla, en az 5 üniversitemizin dünyanın ilk 100 üniversitesi arasında yer alması yönündeki kalkınma planı hedefine ulaşılması, hatta bunun daha önce başarılarak hedefin aşılması arzumuz ve de beklentimizdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Aksu, süreniz doldu, iki dakika ilave süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sağ olun efendim.

On İkinci Kalkınma Planı'nda ve yıllık programda da belirtildiği gibi, yükseköğretim kontenjanlarında arz talep dengesinin yanı sıra, eğitim-istihdam bağlantısının da dikkate alınması, özel eğitime ihtiyaç duyan bireylerin eğitim hizmetlerinden istifade edebilmeleri için beşerî ve fiziki imkânların güçlendirilmesi, mesleki ve teknik eğitimde üretime yönelik yapısal dönüşüm ve istihdam seferberliğine başlanması, tüm eğitim kademelerinde okulların nitelik ve imkânları artırılarak okullar arası başarı farkının azaltılması, çocukların ruhsal ve bedensel gelişimlerini gözeten eğitim ortamlarının oluşturulması önemli hususlardandır. Üniversitelerin bulundukları bölgedeki kalkınma potansiyellerini harekete geçirmeleri amacıyla, tarım, hayvancılık, sağlık, tekstil, turizm, imalat ve ileri teknolojiler alanlarında üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesi şarttır.

Özetle, Türkiye'de fiziki kapasite, okullaşma, eğitim teknolojileri, öğretmen sayısı gibi konularda eğitimin her kademesinde ve düzeyinde önemli mesafeler alınmıştır; bu durum erişilebilirliği ve fırsat eşitliğini artırmıştır. Bununla birlikte, eğitimin her kademesinde niteliğin ve yükseköğretim sisteminin kalitesinin artırılmasına yönelik ihtiyacın devam ettiği plan ve program yaklaşımlarıyla da ifade edilmiştir.

Bu belirttiğim amaçlarla yapacağınız her çalışmaya Milliyetçi Hareket Partisi olarak her türlü desteği vereceğimizi belirterek bütçenizin eğitim paydaşlarına, milletimize, ülkemize hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.