| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 11 .11.2014 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu saatinde konuşmak zor olacak, dinlemek de zor tabii ama mecburuz çünkü Ekonomi Bakanlığı dış ticaretle özellikle uğraşan, teşvik sistemiyle uğraşan çok önemli bir bakanlık. Sayın Bakanın da henüz bir senesi -hatırladığım kadarıyla- tamamlanmamış durumda. Önemli bir görevi üstlenmiş vaziyette.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - On bir ay tamamlandı.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - On bir ay mı tamamlandı? Evet.
Sayın Bakan, güzel, kapsamlı bir de sunum yaptı konusuyla ilgili olarak. Kendisine teşekkür ediyorum. Fakat Sayın Bakanım, genel olarak ne yapmak istediğinizi, nasıl bir felsefeye sahip olduğunuzu ben henüz çıkaramadım, onu itiraf edeyim. Neden bunu söylüyorum? Bu felsefenizi anlayamamam, hedefinizin ne olduğu, hangi yoldan gitmek istediğiniz konusundaki tereddüdüm şuna dayanıyor: Mesela, sık sık bu Moody's, Fitch gibi kuruluşları, bu kredi derecelendirme kuruluşlarını eleştiriyorsunuz. Şimdi, bunlar bizimle, hazinemizle sözleşme yapan kuruluşlar. Eğer bunlarla sözleşme yapmak istemiyorsak iptal edelim, parasını da ödemeyelim, parasını da biz ödüyoruz bunların. Tabii, ekonomi yönetimi çok önemlidir, ağırdır, ağırlıklıdır... Bu tür eleştiriler bu konuyu biraz hafifletiyor, sık sık yapmamanız gerekir diye düşünüyorum. Mesela, Merkez Bankasıyla ilgili olarak da, faiz konusuyla ilgili olarak da benzeri şekilde sık sık dile getiriyorsunuz. Maliye Bakanıyla veya Başbakan Yardımcısıyla da bu konuda çelişkiye düşebiliyorsunuz zaman zaman. Hâlbuki, biz, sizin iktidarınız döneminde yani 2002-2014 döneminde -hatırladığım kadarıyla, Hurşit Hocam daha iyi bilir ama- 200 milyar dolara yakın faiz ve kâr transferi yaptık yani bu, cumhuriyet tarihinin rekorudur, tarihin rekorudur. Bakın, 200 milyar dolara yakın faiz ve kâr transferi yapmışız bu dönemde, 200 milyar dolar, çok büyük bir para. Faiz bu dönemde bu kadar önemli olmuş, bu kadar yurt dışına faiz ödemesi yapmışız ama hâlâ bunun politikasını yapıyoruz. Hatırladığım kadarıyla, mesela, birkaç ay önce yine "Yüzde 7,5 enflasyon hedefimiz var, yüzde 5 de büyüme hedefimiz var." dediniz. Arkasından, büyüme rakamları açıklandı, revize edildi, düştü büyüme rakamlarımız; aynı şekilde enflasyon da yükseldi. Yani ekonomiden sorumlu Bakanın sık sık bu tür açıklamalar yapmaması lazım. Kendi alanınızla ilgili de değil bunlar, başka bakanları ilgilendiren ya da kurumları ilgilendiren alanlar. Çok fazla bunlara girmemeniz lazım. Hatta, mesela bir tanesi de İsrail'le ilişkiler. İsrail'le -siz de açıkladınız- galiba 5 milyar doları aştı ticaret hacmimiz bu dönemde ama orada da çelişkiye düşüyoruz. Yani, bir ülkeyle ticaret hacmimizin artmasının bir mahzuru yok ama bunun sık sık eleştirilmesi, iç politikaya yönelik eleştirilmesi özellikle doğru değildir diye düşünüyorum. Onun için felsefenizi anlamakta zorluk çekiyorum.
Biraz da başka konulara gireceğim müsaade ederseniz. Mesela, bunu "TTIP" olarak mı telaffuz ediyorsunuz ya da "titip" mi diyorsunuz Türkçe telaffuzuyla? Amerika'yla bir serbest ticaret anlaşması Avrupa'nın var ya, Avrupa Birliğinin. Bizim de buna girmemiz... Amerikan Ticaret Bakanıyla olan görüşmeleriniz konusunda bilgi vermediniz. Orada gerçekten antidamping konusu dışında neler oldu? Yani, bu konuyla ilgili bize bir şey gösterilecek mi, imtiyaz tanınacak mı, farklı bir tavır içerisinde olacaklar mı? Çok önemli bir konu. Bir serbest ekonomi anlaşması yapmamızı hedeflemiştiniz, o konuda bir gelişme oldu mu? Arkasından da bu konuyla ilgili net bir açıklama gelmedi. Bu sunumunuzda da o ek bölümde değiniyorsunuz ama sunumunuzda yoktu bu konuyla ilgili. Bilgi verebilirseniz çok memnun olurum.
Bir de bizim ticaretimizi, ihracatımızı artırabilmemiz için sanayi ürünlerinin payının da artması gerekir. Hâlbuki bizim 2000'den beri millî gelir içerisindeki sanayi ürünleri payı düşüyor. Daha önce, 2000 yılında 28,3 diye hatırlıyorum, şimdi 21,5'a düştü bu sene. Sanayi ürünlerinin payı millî gelir içerisinde bu kadar düşerken, irtifa kaybederken bizim katma değeri yüksek, yüksek teknolojili ürün, AR-GE'ye dayalı ürün ihracatı yapmamız kısa zamanda mümkün değil. Siz diyorsunuz ki bir açıklamanızda: "Yakın zamanda orta gelir düzeyinden yüksek gelir grubu ülkeler kategorisine geçeceğiz." Biz 2009'dan beri 10 bin dolar düzeyinde millî gelire sahibiz, bunu bir türlü aşamadık, bu orta gelir tuzağını bir türlü geçemiyoruz. Kısa zamanda da sanayi üretiminde, özellikle sanayi ürünleri üretimindeki bu seyrimizle bunu devam ettiririz, yüksek gelir grubu kategorisine geçmemiz mümkün değil kısa zaman içerisinde diye düşünüyorum.
Yine, bir konu daha var. Teşvikli yatırımlarda da gerileme söz konusu. Bu da önemli. Buna değinmediniz ama eylülde teşvik belgeli yatırımlar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 32,4 oranında azaldı, 3 milyar 330 milyon liraya indi. Yatırımlarda öngörülen istihdam sayısı da yüzde 15,5 azaldı, 9.724'e geriledi diye biliyorum. Yine, teşvikli yatırımlar aylık ortalama olarak 5,2 milyar liraya düştü.
Bunlar varken hedefleri tutturmak çok zor. Zaten siz de bir açıklamanızda diyorsunuz ki: "Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşması son derece zor." Ekim ayında böyle bir açıklama yapmışsınız. Türkiye'nin en önemli probleminin inovasyon, AR-GE, bilgi üretme ve bu ürettiği bilgiyi üretime dönüştürme problemi olduğunu söylüyorsunuz ve devamında, "Türkiye'nin hedefleri çok büyük. Türkiye 2023 hedeflerini ortaya koydu. Dünyanın 10'uncu, Avrupa'nın 3'üncü büyük ekonomisi hedefini koydu. Kişi başına düşen millî gelirini 25 bin doların üzerine çıkarmak gibi bir hedef koydu. Bunu yapabilir mi Türkiye? Şu andaki şartlarla, fason bir üretici ülke olarak -bu tespit doğru tabii- Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşması son derece zordur." Çok doğru bir tespit bu. Dolayısıyla, epey bir sıkıntı olacak bu hedefleri yakalayabilmemiz.
Yine, gelir dağılımının sunumunuzda hızla iyileştiğini söylüyorsunuz ama şöyle: Mesela, geçenlerde Credit Suisse'in bir açıklaması vardı, gelire değil de servete yönelik, servetin millî gelire dağılımıyla ilgili bir tespit yapmışlar; Rusya'dan sonra Türkiye 2'nci sırada en kötü servet dağılımının olduğu ülke olarak. Bunu da dikkate almamız lazım.
Bir de "İstanbul'un payı yüzde 58'den 50'ye düştü." diyorsunuz, "Anadolu'nun sesi artık daha gür çıkıyor." dediniz sunumunuzda. Tabii, bu bir hesaplama yöntemi yani Türkiye'nin ihracat kapısı İstanbul aynı zamanda, oradan ihracat ağırlıklı olarak yapılıyor. Nasıl bir kıyaslama oldu, onu bilmiyorum. Onunla ilgili de bilgi verebilirseniz memnun olurum. Yani o, sadece İstanbul'dan yapılan ihracat mı, yoksa İstanbul orijinli ihracat mıdır?
Bir konu da bu DEİK. Diğer arkadaşlarım da değindiler ama siz diyorsunuz ki: "DEİK'ten son TİM ve TOBB'un da kanunu değişmeli, aynı şekilde onların da daha farklı hâle gelmeleri lazım. Düşük ihracat yaptığımız dönemlere göre şimdi çok yüksek ihracat yapıyoruz, bu kurumların da yapılarında değişikliğe gidilmeli." Ben torba kanun sırasında hatırlıyorum, bundan daha geç bir saatte birdenbire bu konu gündeme geldi. Biz DEİK'le ilgili olarak TOBB'la, sivil toplumla bu konuyla ilgili olarak uzlaştığınızı, konunun konuşulduğunu düşünmüştük, herhâlde bu saatte getirdiklerine göre bir uzlaşı var, görüşme uzlaşma, söz konusu olmuştur diye düşünmüştük. Hâlbuki öyle bir şey yokmuş. Birdenbire böyle bir emrivaki yapılmış. Bu tür konular da tabii sıkıntı yaratan hususlardır, olmaması gerekir. Ayrıca hangi amaçla yapıldı mesela, bununla ilgili de... Çok anlayamadık, kamuoyu da... Bu konuyla ilgili açıklama yaparsanız memnun olurum.
Bir de TİM ve TOBB'la ilgili olarak da benzeri şekilde düşünceniz var, onun gerekçesi nedir, onu da izah edebilirseniz memnun olurum.
Birkaç konu daha var. Sayıştayla ilgili... Bilmiyorum dikkate aldınız mı, gördünüz mü; Sayıştayın 2013 Denetim Raporu var. Burada dört tane bulgu var Bakanlığınızla ilgili. Bunlarla ilgili de son bölümdeki konuşmanızda bilgi verebilirseniz memnun olurum.
Çok teşekkür ederim.
Hayırlı olsun bütçeniz.