KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, Bakan Yardımcılarımız, değerli milletvekili arkadaşlarım, saygıdeğer bürokratlar, basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, tarım, ülkemizin olmazsa olmazıdır ve ayrıca, zaten insanlığın olmazsa olmazıdır. Tarım ve üretimin olmadığı bir hayat düşünülemez.

Ben genel sunuşuma geçmeden önce Antalya'da yaşanmakta olan bir sorun var, öncelikle onu sizinle tekrar paylaşmak istiyorum. Soru önergeleriyle sizlere bu konuyu sordum ama bir cevap alamadım. Antalya'da 2014 yılında yapılan bir balıkçı barınağımız var, o dönemin en büyüğüydü, bugün de belki Türkiye'nin 2'nci büyük balıkçı barınağı. Daha önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından burası kullanılmaktayken Bakanlığınıza devredildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı döneminde on yıl süreyle orada faaliyette bulunan iki balıkçı kooperatifi tarafından kiralama yöntemiyle kullanılmakta. Ancak Bakanlığınız tarafından burada birtakım uydurma gerekçelerle kooperatifler buradan çıkarılmak üzere. Dolayısıyla da Antalya'da hayatını balıkçılıkla, buradan elde ettiği parayla kazanmaya çalışan, alın teriyle hayat mücadelesi vermeye çalışan 400 balıkçımız buradaki gelirini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Bir taraftan da Antalya'nın balıkçılığı bu gelişmeyle risk altına girmiş durumda. Bu balıkçı barınağı bir taraftan Antalyalı balıkçılar, bir taraftan da Antalya'ya gelen balıkçılar barındığı için çok önemli bir yerdir. Tabii, en büyük tehlike ve kamuoyundaki algı, bu yerin... Daha önce ülkemizde kötü emsalleri olduğu için kamuoyunda "Burası yat marinası olarak mı kiraya verilecek, devredilecek?" şeklinde bir algı var. Bu konunun düzeltilmesi ve balıkçılarımızın burada rahatlıkla faaliyetlerine devam etmesi gerekmekte. Bu konuda bir gelişme sağlanırsa Antalya adına memnun olacağız.

Tarımla ilgili söylenecek çok şey var ama en önemli şeyi söyleyeyim: Bakın, çok sorun var ama bu sorunu en iyi bilen kim? En iyi bilen çiftçi, üretici. Yani biz sorunu ne kadar paylaşırsak paylaşalım aslında sorunun ne olduğunu en iyi şekilde bilen üretici. Çözüm ne? Esasen, sorun belli, çözüm ne? Çözüm, ülkemizde bir devlet politikası olarak tarıma nasıl baktığımızda yatmakta. Üretimle ilgili en önemli sorunun aslında bir plansızlık olduğunu daha önce de defalarca söyledik, hâlâ da söylemeye devam ediyoruz. Çünkü zaman zaman Bakanlık tarafından "Tarımı planlıyoruz." denilse de hâlâ bir plansızlık had safhada. Örneğin, hâlâ hangi bölgede hangi ürünün ne şekilde ekileceği, bu ürüne ne şekilde alım garantisinin olacağı konuları belirsizliğini korumakta. Stratejik ürünlerin ekimi, dikimi; bunların da nerede, nasıl olacağı hâlâ belirsizliğini sürdürmekte. İşte, bu konuların netleşmesi hâlinde hem üretim alanında netleşmesi hem de alım garantisinin sağlanması -örneğin, fındık, çay, şeker pancarı, tütün başta olmak üzere ve yine belli bölgelerde sebze ekimlerinde- çiftçimizin en büyük teminatı olacaktır. AKP iktidarında yani yirmi iki yıldır bunları başaramadınız. İktidarınız döneminde bir tarım envanteri dahi yapılamamış durumda. Sayın Bakan, bunun neticesinde, örneğin, nasıl bazı gelişmeler oluyor, ben size söyleyeyim. Ben Antalya Milletvekiliyim, Antalyalıyım, narenciye ağırlıklı bir bölgeyiz, şehrimizde çiftçimiz yakın bir tarihte, on beş yirmi sene önce narenciyeden çıkmaya başladı. Neye yöneldi? Nara, her bölge nar dikmeye başladı. Yaklaşık beş yıldır nardan para kazanamıyor, bu sefer, muz seracılığına yöneldi. Muz seracılığının ayrı tehlikeleri, riskleri var, bir tarafa koyuyorum; örneğin, suya ve çevreye verdiği diğer yan etkileri bir kenara koyuyorum. Muz yetiştiricisi de sera yaparak muz yetiştirmeye çalışanlar da şimdi sıkıntı yaşamaya başladılar, fiyatlar düşmeye başladı, yeni seralar kurulmaktan vazgeçiliyor. Bakalım, yakın tarihte mi, ne zaman olacak, muz ne zaman sona erecek, o da belli değil yani buna benzer belirsizlikler, dönemsel dikimler ya da ekimler tarımın en büyük sorunudur diye ifade etmek istiyorum.

Tarımda önemli sorunlar var, evet, devletin direkt desteği olmalı. Tarım ve hayvancılık ülkemiz açısından bir taraftan üretim bir taraftan en önemli ekonomik kaynağımız ve ayrıca ülkemiz adına da sosyolojik ve kültürel özellikleri olan bir konudur. Israrla tarımla kalkınmaya çalışan, tarımda kalmaya çalışan insanlarımız var yani bizim o geleneksel, özellikle kırsal yaşamımızın bir parçası olarak üretimde bulunmaya çalışan, işte, bir taraftan hayvancılık yapmaya çalışan, bulduğu yere ekim yapmaya çalışan insanımız var yani zaten tarımı da bu küçük aile işletmeleri ayakta tutmakta, bugüne kadar onlar sayesinde gerçekten tarım ayakta kalmaya çalıştı ancak gelin görün ki -bilinen bir gerçek- her geçen gün tarımdan çıkan nüfus sayısı artmaya devam ediyor çünkü şartlar zorlaştıkça artık bu zor şartlara direnemeyen bizim çiftçimiz, özellikle gençlerimiz orada mücadele etmek yerine geliri düşük de olsa çalışma yöntemi olarak sabit bir işi tercih etmekte; işte, şehre gelip belediyede, sitede güvenlikçi olmayı sabit geliri olduğu için tercih ettiği bir duruma geldik. İşte bu da tarımımız açısından gerçekten tehlike arz etmekte ve ayrıca bunun en önemli sebebi ne dersek tarımda çalışanların ekonomik anlamda gelirinin riskli olduğu kadar çoğunlukla sosyal güvencesinin olmayışı da gerçekten tarımı etkileyen, tarımda bulunanları etkiyen en önemli konulardan biri. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Genel Başkanımızla birlikte bizim en önemli vaatlerimizden bir tanesi de kırsalda bulunan gençlerimizin ve kadınlarımızın sosyal güvenceye kavuşturulmasıydı. Bu konuda siz de destekleyici olmak ve ayrıca gençlerimizi ve kadınlarımızı orada, tarımda tutabilme yöntemlerini geliştirmek zorundasınız.

AYTEN KORDU (Tunceli) - "Kadınlarımız" değil, "kadınlar."

CAVİT ARI (Antalya) - Yani tarımda bulunan kadınlar.

En önemli sorun yüksek maliyet diyoruz. Bakın, yüksek maliyet gerçekten en önemli konu ve bunun yanı sıra bir taraftan yüksek maliyet bir taraftan da fiyatların düşüklüğü konusu çok önemli. Bakın, son günlerde, örneğin, Antalya'da domates fiyatlarının, biber fiyatlarının dibe vurduğunu görüyoruz. Bunun en önemli sebebi son dönemde ihracatta yaşanan sıkıntılar; ihracatla ilgili zaman zaman yaşanan kota sıkıntısı ve bunun zaman zaman iç siyasete malzeme edilmesi nedeniyle ihracat konusunda yaşanan sıkıntılar üreticimiz açısından gerçekten büyük risk oluşturmakta. İşte, zaman zaman ihracat yaptığımız ülkelerle yaşanan sorunlar böyle sonuçları da yaratmakta, kotalara getirilen sınırlamalar sonuçta bizim üreticimize büyük zarar vermekte çünkü o yurt dışı pazarlar öyle çok kolay oluşmuyor, oluşan o yurt dışı piyasayı kaybetmememiz gerekiyor.

Şimdi, üreten kazanamıyor, tüketen alamıyor, böyle bir çelişki içinde bulunduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu arada süremiz dolmak üzere, hemen özet geçiyorum. Bakın, geçtiğimiz yakın tarihte tarım politikası olarak siz şunu öncelediniz: Üretimden ziyade ithalatı öncelediniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Arı, toparlayalım.

CAVİT ARI (Antalya) - Yine, bu Komisyondan ve Meclisten bir kanun, Toprak Mahsulleri Ofisinin kolay bir şekilde, Devlet İhale Kanunu hükümlerini baypas edecek şekilde ithalat yapabileceğine dair bir yasal düzenleme geçti. Ben o zaman da söyledim "Ya, bakın, Toprak Mahsulleri Ofisinin görevi çiftçisiyle rekabet etmek değildir." diye söylemiştik. İşte, sonuçta o günkü eleştirilerimizde biz haklı çıktık. Anayasa Mahkemesi bu düzenlemenin doğru olmadığına dair karar verdi ve bu maddeyi iptal etti. Yani burada ithalatı önceleme yerine, ithalatı destekleme yerine, gerek Toprak Mahsulleri Ofisinin gerekse devletin üretimi desteklemesi, üretimi öncelemesi gerekir diyorum. Bugüne kadar tarım iktidarınız döneminde ihmal edildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Kim ne derse desin, rakamlar burada farklı gösterilebilir ama sonuçta gidin, çiftçi gerçekten büyük sıkıntı içerisinde ve sonuç itibarıyla şunu söylemek istiyorum: Tarımı hor gören, yarını zor görür diyorum. Hep birlikte tarıma sahip çıkalım diyorum.

Teşekkür ederim.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Demek ki hor görmemişiz Cavit Hocam.

CAVİT ARI (Antalya) - Hor gördünüz.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Hor görsek burada mı oluruz?

CAVİT ARI (Antalya) - Hor gördünüz, çiftçiyi bitirdiniz.