KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli Komisyon üyeleri, Bakanlığın değerli bürokratları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının yıl dönümünde sevgi, saygı ve şükranla anıyorum.

Sayın Bakan, 2023 yılını bitirirken görüyoruz ki tıpkı 2022 yılı ve önceki yıllarda olduğu gibi, doğamızın, çevremizin, kentlerimizin başına gelenler hiç değişmedi, aksine artarak devam ediyor. Depremler, orman yangınları, sel felaketleri yüz binlerce insanımızın hayatına mal olmaya devam ediyor. Bunun sebebi de siyasi kararlar alan ve uygulayan AKP iktidarının ta kendisidir diyoruz. Daha bu hafta Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Teklifi Meclisten geçti. Görüşmelerimizde de belirtmiştik, bu kanunda riskli yapıların tespitinde, tahliyesinde, yargı aşamasında, yıkım süreçlerinde Anayasa'ya aykırılıklar söz konusu; muhalefete, sendikalara, meslek odalarının görüşlerine hiçbir şekilde yer verilmemiş ve de verilmiyor. Peki, sonra sonuç ne oluyor? İçinde afet tanımına bile yer verilmeyen bir kanunla sadece ranta hizmet eden bir düzenlemenin bedelleri ödeniyor.

Sayın Bakan, insanı merkez alan, hizmet belediyeciliği, sosyal belediyecilik ve marka şehirler hedefiyle hareket ettiklerini söyledi. Son yıllarda bakıyorsunuz, bakanların burada, Plan ve Bütçe Komisyonlarında yaptıkları sunumlarda ne çevre var ne şehircilik var ne de iklim var, sadece vaatler sıralanıyor, bir hizmet üretilemiyor, bir çevre politikası yok, şehircilik politikası yok.

Şimdi, bakıyoruz Türkiye'nin hâline, depremlerde yüz binlerce insanını kaybetmiş, deprem sırasında halkını yalnız bırakan, afet anında sınıfta kalan bir yönetim anlayışı var. Sayın Bakanın da sunumunda ifade ettiği gibi, resmî rakamlara göre Türkiye, son yüz yılında toplam 130 bin vatandaşını yitirmiş. Ne yazık ki çok acı bir durumu aktarmak istiyorum, Sayın Bakanın burada en azından bir öz eleştiri yapmasını beklerdik. Çünkü yüz binlerce insanımız 6 Şubat depremlerinde kaderine terk edildi, kurtarma ekipleri birçok bölgeye ulaşamazken AFAD ekipleri gönderilemedi, enkaz altında binlerce insanımız kaldı, depremzedeler birçok ilde kendi başlarına bırakılırken yakınlarını enkaz altından çıkarmaya çalıştılar. Sosyal medyada yüzlerce kişi eş ve dostların enkaz altında kaldığını ve kurtarma çalışmalarının başlamadığını belirterek isyan etmişlerdi ama Sayın Bakan "Depremin ilk dakikasından itibaren sahadaydık, afet bölgesindeydik." diye belirtti, bu doğru değil maalesef. Çünkü yakın bir bölge olarak biz tamamen bunun böyle olmadığına şahit olanlardanız. Sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkını tesis etmekle görevli olan iktidar, bu sorumluluğunu yerine getirmek bir yana, binlerce depremzedemizi mağdur etmiş, hâlâ da sorunlarını çözememiştir.

Depremin ilk anından itibaren seçim bölgem Mersin Büyükşehir Belediyemiz başta olmak üzere, Cumhuriyet Halk Partili 11 büyükşehir belediyemiz ve ilçe belediyelerimiz deprem bölgesine ilk el uzatanlardan oldular. 6 Şubat depremleri sonrası Mersin Büyükşehir Belediyemiz binlerce depremzedeye de ev sahipliği yapmıştır. Olağanüstü bir dönem yaşadık; ulaşım, içme suyu, kanalizasyon, arıtma gibi ilave teknik altyapı yatırımlarına acil ihtiyaç duyulduğunu, yerel yönetimlerin mevcut bütçeleriyle kısa vadede bunların hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını defalarca ilettik. Mersin'deki sivil toplum örgütleri ve kurumlar, Mersin'e özel statü verilmesini ya da afet bölgesi ilan edilmesini önermişti, davet mektubu yazılmıştı ancak Mersin'imizin bu çağrısı da yanıtsız kalmıştır. Yerel yönetimler projelerin tamamlanmasını bekliyor, bahsettiğiniz desteği siyasi amaç gütmeksizin yerel yönetimlerin sizden beklediğini buradan belirtmek istiyorum.

Mersin'in nüfusu göçlerle bir yılda yaklaşık yüzde 35 artmıştır. Çöp depolama alanları ve arıtma tesislerinin kapasiteleri iki üç yıl içerisinde kapasitelerini dolduracaklardır. Bu nedenle Bakanlık olarak yeni yapılacak olan altyapı projelerine destek beklenmektedir.

Yine, Mersin'de Büyükşehir Belediyesi ve diğer ilçe belediyeleri arsa sahipliği konusunda da çok mağdur durumdalar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Başkanım lütfen...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayın sözlerinizi.

Buyurun.

GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Tabii ki.

Belediyelerin elinde sosyal konut yapabilecek bir arsa stoku da bulunmamaktadır. Son dönemde, özellikle Maliye hazinesine ait birçok mülkiyet arsa vasfı kazanmış, ancak bu arsalar TOKİ kanalıyla satışa sunulmaktadır. Mersin kent merkezi sahil şeridinde 250 bin kişinin yaşamakta olduğu binaların ortalama yaşı 50-60 civarında olup, dönüşüm yapılması beklenmektedir. Bu nedenle Mersin özelinde planlı alan içerisinde yer alan Maliye hazinesine ait arsaların satışlarının durdurulması gerekmektedir. Çarpık kentleşme, denetimsizlik, ranta yönelik uygulamalar gibi birçok etkeni bir arada değerlendirdiğimizde sonuç olarak, bilimi ve mühendisliği yok sayan anlayışın can ve mal güvenliğimizi tehdit ettiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Kentleşmeden imara, yapılaşmadan afet sonrası planlamaya, yapı denetiminden kentsel altyapıya kadar her alanda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Kış.

GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Başkanım bitireyim sözümü.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bitirmeniz için uzattım.

GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Bir cümle, bitiyor.