Komisyon Adı | : | (10 / 2, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyonun çalışma usul ve esaslarına ilişkin görüşmeler |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 21 .01.2016 |
DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Ben de kısaca şunu ifadeyim, arkadaşlar aslında çok değerli fikirler ifade ettiler, çok önemli görüşler ve öneriler de belirttiler ama ben tekrar şunu söylemek istiyorum: Bütün bu öneriler ve görüşlerin aslında biz temeline cinsiyet eşitliğini koymadığımız müddetçe açıkçası bu sorunun çözüleceğini ben çok düşünmüyorum yani yapacağımız çalışmanın da bu anlamda sorunun çözümüne ciddi katkılar sunmayacağını belirtmek istiyorum. Onun için de cinsiyet eşitliği talep etmek aileyi reddetmek anlamına gelmiyor, aileyi inkâr etmek anlamına da gelmiyor ya da sadece kadının güçlendirilmesi anlamına da gelmiyor. Cinsiyet eşitliğinin aslında aile içerisinde konumlanan her bireyin eşit bir ilişki içerisinde olmasını ifade ettiğini düşünüyorum. O açıdan, eğer Komisyonumuzun ismi değişecekse ben de bir öneri yapmak istiyorum.
BAŞKAN - İsim değişmeyi konuşmadık ama kısaltma konuşuldu.
DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Bir öneri geldi. Kısaltma ya da eğer farklılaşacaksa bu bir öneri, tekrar değerlendirebiliriz.
BAŞKAN - Görüşünü bildirdi Ali Bey, evet.
DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Bence aile ilişkilerinin demokratikleştirilmesi olarak ifade edebiliriz. Burada da aslında tam da tartıştığımız olguları konuşuyoruz yani kadınların, erkeklerin... Yani, evet, kadın-erkek boşanabiliyor ama işte, kardeşler boşanamıyor ya da aile içerisinde dedenizden, nenenizden siz bu ilişkiyi koparamıyorsunuz. Dolayısıyla, bu bir ilişki biçimidir, bu sürekli yeniden eşitsizlikleri üreten bir ilişki. Buradan bakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Küçük bir şey daha söyleyeceğim bu İnternet ve Facebook'la ilgili. On yıl önce boşanmanın gerekçesi kısa etekti, bugün işte Facebook. Ayrıca, bozuk Türkçeyle kullanılıyor üzerinden bir şey de ifade edildi. Bence buradan da bakmamak lazım, artık buradan da çıkmamız lazım.
BAŞKAN - Ben bozuk Türkçeyi şöyle anladım: Hani kısaltmalar, "canım ya", "di mi ya"lar var ya, ben öyle anladım.
DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Yok, yok, ben çok bir şeyleri üstüne alınmak...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Türkçe bizim dilimiz, bizim ana dilimiz Türkçe.
DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Hayır, hayır, bozuk... Hayır, bir coğrafya üzerinden de, Kürtler üzerinden de hiç algılamadım.
BAŞKAN - Yani, ben coğrafi anlamadım onu.
DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Şuradan algıladım, cehalet, cahillik üzerinden algıladım yoksa hani öyle bir problem olarak algılamadım.
BAŞKAN - Yok, yok, gençler arasında yeni bir medya dili oluştu, yazışma dili. Tamamı sesli harfleri kullanmadan oluşan bir dil oluşturdular.
DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Bir kendimi doğru ifade edeyim, herhâlde anlaşılmış olacak. Yani, aslında imlayı çok düzgün kullananlar, Türkçeyi çok düzgün kullananlar -yani bu Facebook ve Twitter açısından söylüyorum- onlar da çok ciddi sorunlar yaşıyorlar. Yani, boşananlar sadece problemli, geri kalanlar oh çok güzel, mutlu değil. İnanın, geri kalanlar belki çok daha ciddi sorunlar, kaos ve krizler yaşıyor. Biz buradan bakmadığımız müddetçe yani bu boşanma gidecek, yeni bir boşanma süreci başlayacak. Bu açıdan da biraz böyle bakmanın daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.
Teşekkür ederim.