| Komisyon Adı | : | (10 / 2, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyonun çalışma usul ve esaslarına ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 21 .01.2016 |
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle Komisyonumuz hayırlı olsun. Başkanımıza, Başkanlık Divanımıza ve üyelerimize inşallah güzel bir araştırma Komisyon çalışması yapmayı temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Şimdi, özellikle hukukçu arkadaşlarımın ağırlıklı olarak konuştuğu, bundan sonra da konuşacağı bir Komisyon olacak. Bu, haklı bir durum çünkü araştırma Komisyonumuzun ilgi alanına giren konular daha çok nihayetinde o arkadaşlarımızın gündemine geliyor.
BAŞKAN - Yasal düzenleme ihtiyacı doğuyor.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Tabii.
Onlar olaya bir çözüm üretmeye çalışıyorlar. Fakat bu boyutundan baktığımız zaman olaya eksik bir değerlendirme yapacağımız kanaati ortaya çıkıyor. Deniz Hanım, Sait Bey de vurguladılar, olayın farklı yönleri de var. Esasında hukukçu arkadaşlarımızın gündeme getirdiği konuları sizin de vurguladığınız 2014 araştırma sonuçlarını dinlediğimiz zaman, her bir arkadaşımızın ifade ettiği konulara değinildiğini ve onların bir sebep olduğunu göreceğiz. Mahmut Bey yoksulluktan söz etti, doğru yoksulluk bir gerekçe olabilir ama Salih Bey de refahtan bahsetti. Yani eğitim seviyesinin artması ve gelir düzeyinin artmasının da boşanma sebeplerinden birisi olduğunu bahsetti, o da doğru. Dolayısıyla, bizim burada sadece ilgilendiğimiz alanın sorunlarını ortaya koymak gibi bir yükümlülüğümüz yok. Daha fazla çözüm ve bu konuyla ilgili yapılması gereken mevzuat ve uygulamada yaşanan problemlerin çözümüyle ilgili hususları özellikle dercetme zorunluluğu var. Kaldı ki araştırma komisyonları sadece bir konunun bir boyutuyla tartışıldığı bir husus olsa o zaman gerek olmaz çünkü bu ilgilendiğimiz konuyla ilgili bu konuyu versek aşağıdaki üyelerin hiçbirisini vermesek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına böyle bir konuyu çalışın ve bize bir raporlayın desek emin olun, bir hafta içinde 500 sayfalık bir rapor karşımıza çıkabilir. Ama araştırma komisyonu bir sorunu, birden çok kurum, birden çok sektörle ilişkili olması hasebiyle ve onların da fikirlerinin ortaya konması gerekçesiyle kurulan komisyonlardır. O hâlde bizim araştırma Komisyonumuzun kapsamını ve ilgi alanını birazcık daha Aile Bakanlığı ve hukukçu arkadaşlarımızın değindiği hususlarında dışına taşımamız gerektiği kanaatindeyim.
Dolayısıyla, bizim gerek yapacağımız ziyaretleri gerek buraya dinlemek üzere çağıracağımız kurumları ve uzmanları gerekse burada çalışacak uzmanları belirlerken bu perspektiften değerlendirmemiz gerektiği kanaatindeyim. Ancak onu yaparsak o zaman biz olayı çok farklı yönleriyle değerlendirebiliriz. Ben daha önce Bilişim ve İnternet Araştırma Komisyonu Başkanlığı yaptım, Sağlıkta Şiddet Araştırma Komisyonu Başkanlığı yaptım. Her ikisinde de aslında bu Komisyonumuzla ilgili hususlar gündeme geldi. Örneğin teknolojinin hayatı kolaylaştıran bir unsur olduğunu hepimiz biliyoruz ama teknolojinin aynı zamanda hayatı zehir hâline getirebilecek bir unsur hâline de dönüşebildiğini de biliyoruz. O hâlde teknolojiyi sadece imkânları değil bizim araştırma Komisyonumuzun konusuyla da ilişkili mutlaka gündeme getirmemiz gerekiyor. Yani arkadaşlarımız değinir mi diye özellikle Mahmut Bey sıralayınca Yargıtay dergisinde... Facebook, Twitter, gece boyunca İnternet'e -yani sadece erkekler değil ama kadınların da- bağlı kalmasının acaba aile bütünlüğünü, hayatını nasıl etkilendiğine değinir mi diye düşündüm ama ona vurgu yapmadı. Bunu da bizim gündeme getirmemiz lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Özür dilerim bilinçli değildi Hocam.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Estağfurullah, yok bilinçli olarak değil. Yargıtay dergisinden okuyunca ben onu konuyu da konuşabiliriz diye.
BAŞKAN - Literatüre girdi mi anlamında herhâlde söylüyorsunuz.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Evet.
Şimdi, tabii, bütün bu boyutlarını değerlendirmemiz lazım. O sebeple yani küreselleşme, seyahat imkânının kolaylaşması birtakım imkânlara kolay erişimin artması, sosyokültürel faktörler, geçici göçler -ki o geçici tarım işçileri vesaire filan- bunlar çok ama çok önemli faktörler. Bunun sadece aile bütünlüğünün boşanma boyutu değil çocukların eğitimi vesairesi boyutu da var. Yani o da aslında aile bütünlüğünü olumsuz yönde etkileyen şeyler. Yani karıyla koca birbiriyle kavga ediyor, geçimsizliğe mahal verecek bir husus yok ama ailecek taşındıkları zaman çocuğun okulu ne olacak, taşınmadıkları zaman çocuğun okulu ne olacak? Bunlar da yine keza aile bütünlüğünü olumsuz yönde etkileyen faktörler ki boşanma dışında aile bütünlüğünü olumsuz yönde etkileyen faktörler olarak değerlendirebiliriz.
O hâlde bizim birazcık daha geniş kapsamlı bir uzman heyetiyle çalışmamızın zarureti söz konusu. Birazcık daha Aile ve Sosyal Politikalar ve Adalet Bakanlığı dışındaki bakanlıklar da teşriki mesaimizin olması zarureti söz konusu. Örneğin bizler şayet bir iki yıllık bir çözüm önereceksek kanun çıkarabiliriz, yönetmelikler yapabiliriz ama biz on yıl, yirmi yıl sonra da ailenin -ki övündüğümüz bir müessesedir- bütünlüğünü güçlendirecek şeylerden bahsedeceksek o zaman mutlaka Millî Eğitim Bakanlığıyla da beraber çalışmamız lazım. Yani bugün artık "değerler eğitimi" diye bir kavram var ve ileride belki bizim çıkaracağımız mevzuatlardan daha aileyi tahkim edecek müessese o değerler eğitimidir. Yani insanların birbirine bağlanmayı ve bir ilişkiyi devam ettirmeyi, sürdürmeyi güçlü kılacak faktör olarak... Onun için birazcık daha farklı yönlere değinmek lazım.
Burada özellikle Yargıtayın bu konuyla ilgili çalışan tetkik hâkimleri mutlaka vardır ve mutlaka oradan buraya bir uzman almamız gerekiyor.
BAŞKAN - 2. Hukuk Dairesi...
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Yani ikinci kademe mahkemelerinden bu işi kendisine şiar edilmiş insanlar vardır. Yani bunları ancak arayarak bulabiliriz, sadece Adalet Bakanlığı değil barolarla filan da konuşarak. Yani ömrünü bu işe adamış ve bu konuyla belki kitap yazmamış, belki televizyonlara çıkıp demeçler filan vermiyor ama adam bunu kendisi için bir prestij meselesi hâline getirmiş ikinci kademe hâkimleri, savcıları filan olabilir. Onlardan da burada istifade etmemiz mümkün.
Arkadaşlarımız pek çok kurum ve uzman teklifinden bulundular. Şayet bizim araştırma komisyonumuzla yakın çalışacak uzman belirleyeceksek bunun Ankara dışından olmasının çok pratik bir yararı yok. Çünkü, onlar bir yandan da meslek sahibi ve bir maişet kaygısı güden insanlar, buraya düzenli olarak gelip gitmesi çok mümkün değil.
Ben son olarak da özellikle bu araştırma komisyonlarının çalışma stiliyle ilgili de bir iki hususu ifade etmek istiyorum. Bizim yaptığımız çalışmalar sadece çalışmadan ibaret kalırsa çok fazla faydası olmaz. Sadece problemin ortaya konması anlamında çalışırsa yine çok fazla faydası olmaz. Hem problem hem çözüm ama en sonunda insanlar bizi ortaya koyduğumuz raporla değerlendirecekler. O hâlde bizim sadece dinlemek, notlar almak, efendim kayıtlar tutmak değil, aynı zamanda raporlama gibi de bir fonksiyonumuz var, 3+1 aylık bir süremiz var, yani üç ay çalışıyorsunuz sonra bir ay daha uzatıyorsunuz. Raporlamaya bir an evvel başlamak lazım, yani birinci aydan itibaren raporlamayla ilgili ayrı bir ekibin çalışıyor olması lazım ki burada Mustafa Bey deneyimli bir arkadaş. Bu arkadaşımızın ona göre bir kurgu da yapması gerekiyor, bu birinci söyleyeceğim şey.
BAŞKAN - Takvimi onlar çalıştı, arkadaşlar.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - İkincisi de: Genellikle sık yapılan hatalardan birisi, hep böyle ha bire insanları dinlemek, konuşmak, işte tartışmak falan, bir şeyler yapmak. Hâlbuki bizim arada bir, tercihen birinci ayın sonunda, daha sonra son iki ayda da birazcık daha kısa aralıklarla kendimizin bir değerlendirme toplantısı, yani üyelerin ve uzmanların bir araya gelip "Ne yaptık, nereye gidiyoruz, ne yapıyoruz?" şeklinde bir değerlendirme toplantısı yapmasının çok ama çok yararlı olduğunu ve olacağını düşünüyorum. Çünkü çok detaylandırıldığı zaman bir müddet sonra toparlamak mümkün olmuyor. Bir müddet sonra da "Ya bunu da yazalım, şu da yazık olacak, heba olacak." filan gibi birtakım gerekçelerle daha sonra şişkin ama çok fonksiyonel olmayan bir raporla karşı karşıya kalabiliyoruz.
Benim bir de daha önce yaptığım birkaç tane uygulama vardı. Bir tanesi -bilmiyorum tabii Komisyonumuzun çalışma stili şey mi olacaktır- daha çok basına açık olacaksa bunun çok fazla bir zarureti olmayabilir ama bazen basına kapatmanız gerekebiliyor. Ben basın bürosundan bir basın müşaviriyle çalıştım ve bunun çok faydasını gördüm, en azından derli toplu bir özet anlamında.
Bir şey daha söyleyecektim, bir de büyük rapor yanında küçük bir rapor özetinin yapılmasının da hem milletvekillerimizin hem ilgili kurumlarımızın değerlendirmesi ve rapordan daha fazla faydalanılması açısından yararlı olacağını düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Affedersiniz, şimdi, tabii, burada Emine Hanım da bahsetti, artık "aile" dediğimiz zaman, özellikle çekirdek aile; anne, baba, çocuklar, onlar belli aralıklarla otururlar konuşurlar, sohbet ederler, muhabbet ederler, belli bir zaman sonra da herkes odasına, yatağına çekilir ve yatar, değil mi? Yani, klasik tarif o. Ama şu anda bir kompartıman sistemi var âdeta. Yani, bir trendeki kompartıman gibi herkes... Aslında herkes de çok bir araya gelemiyor, mutfakta işte alelacele birileri bir şey atıştırıyor, bilmem ne yapıyor filan, herkes kendi dünyasına çekiliyor. Birisi dizi, birisi haber, maç, öbürü Facebook, Twitter veya başka bir şey.
Şimdi, burada önemli aktör esasında ailenin öncü güçleri anne ve baba. Anne ve baba şayet bu konuda bilinçli değilse o zaman olayı sevk ve idare etmekte sıkıntı çekiyor. Adana'da bir televizyon programı var, sokak röportajı yapmış, 30-35 yaşlarında, aslında baktığınız zaman da aklı başında bir hanımefendi, diyor ki: "Benim kızım ben yokken hiç İnternet'e girmez, bilgisayar açmaz, hep benim yanımda yapar." "Peki, sen kontrol edebiliyor musun?" Yani, bu dijital okuryazarlık anlamında 8 tane kaide var. Yani, bir bilgiyi bir başkasıyla mukayese edebilme, bir bilgiyi veya bir siteyi sık kullanılanlara ekleyebilme, kendi İnternet geçmişini silebilme filan gibi 8 tane uluslararası kriter var ve bu kriterden 2011 sonu yapılan "Euro Kids" diye bir araştırmanın sonucu -şu anda güncel veriyi bilmiyorum ama- 25 Avrupa ülkesi arasında dijital okuryazarlık anlamında en yüksek Finlandiya çıktı, 8 üzerinden 5,8 civarında; en düşük de tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye çıktı. Çünkü Türkiye'de anne, baba, ebeveynlerin bilgisayarla ilişkisi çok sağlıklı değil. Yani "Ben bilgisayardan çok iyi anlıyorum." diyenlerin de anladığı şey Facebook'a girip orada kendisine gelen mesajlara böyle bozuk bir Türkçeyle cevap vermekten ibaret. Dolayısıyla, bu söylediğiniz husus çok ama çok önemli ve belki bugün önemli, yarın çok daha önemli. Onun için, mutlaka bizim Komisyonumuzun gündeminde olması gerekiyor ve asıl ailenin o ana aktörlerini de eğitmemiz lazım. Bir küçük esprili anekdotla da konuşmamı bağlayayım: Bir düğündeyiz, 2 ayrı masada oturuyoruz ve masanın ana aktörü konumunda bir arkadaş var, sürekli insanlar böyle konuşuyor falan, o telefonuyla oynuyor falan, ben de ona şöyle mesaj yazdım: "Telefonunla fazla oynarsan telefonun bozulur, gözün bozulur, parmakların bozulur, bir de beraber oturdukların bozulur." Bunu okudu, ondan sonra döndü baktı, tebessüm etti ve hemen koydu şeyi.
Onun için, bizim ana aktörleri eğitmemiz çok önemli ama erişkin eğitiminin de çok zor olduğunu kabul etmemiz lazım. Çünkü "Gördük geçirdik." diyor, "Ben bu kadar yıllık tecrübeliyim." falan diyor. Benim 80 yaşında annem var, günde 2 tane gazete okur, düzenli kitap okur, benim kütüphanemde benim okumadığım kitapları filan okur, bir şey söylediğim zaman "Bu kadar yıllık tecrübem var, sen bana bir şey mi öğreteceksin?" filan diyor mesela annem, haklı.
Onun için, erişkin eğitimi ve o özellikle medya okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, sağlık okuryazarlığı, bilmiyorum aile okuryazarlığı filan var mı? Belki yoksa da böyle bir kavramı da bizim şey yapmamız lazım yani insanlara koymamız lazım. İşte, evlilik okulları gibi şeyler ama işte okulda iki haftalık böyle kargacık burgacık kurslarla neyi ne kadar öğretebilirsin? Belki onu yeniden dizayn etme gibi bir öneriyi de ortaya koyabiliriz, koymalıyız. O yüzden, bağışlayın, tekrardan söz aldım.
Teşekkürler.