KOMİSYON KONUŞMASI

CEVDET AKAY (Karabük) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakanım, çok kıymetli bürokratlar, çok değerli hazırun; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten, Sağlık Bakanlığı çok çok önemli bir Bakanlık, kurum. Ben öncelikle bu görüşmelerimizin sağlıklı geçmesini ve bundan sonraki hayatımızda da hepimize sağlıklı günler diliyorum.

Bütçeye baktığımız zaman, genel bütçe içerisinde Sağlık Bakanlığının bütçesine yani merkezî bütçe olarak baktığımızda Sağlık Bakanlığına 732 milyarlık bir bütçe var. 11 trilyon 911 milyarlık genel bütçe büyüklüğü içerisinde de yüzde 6,15 civarında bir büyüklüğe sahip. Tabii ki alt kalemlerde baktığımız zaman burada önemli gördüğümüz bazı hususlar var. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna ayrılmış bir bütçe var, 1 milyar 298 milyon. Bu rakamı düşük bulduk, gerçekten biz kendi ilaçlarımızı da üretmeyi başarmalıyız, lisanslamalıyız ki az önce ihracat rakamlarından da Sayın Bakanım bahsetti, bu rakamların yukarıya çıkması açısından da buradaki ödeneklerin aktarılması, lisans başvurularının artması ve Sağlık Bakanlığının da uygun görülen lisanslama işlemlerini yapması önem arz ediyor.

Şöyle bir şey dikkatimi çekti: 2022 yılının kesin hesabında Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğüne 1 milyar 22 milyonluk bir bütçe ayrılmışken burada bu rakam aşağıya çekilmiş, 718 milyon. Hani genelde hep bütçeler yukarı doğru çıkar, acaba burada iç bünye içerisinde, departmanlarda başka bölümlere aktarmalar mı var, yoksa bütçe gereksinimi mi az oldu? Ben de bu birimin önemli bir birim olduğunu düşünüyorum çünkü. Niçin böyle bir aşağıya çekiş olmuş, 718 milyona düşmüş? Bu enflasyonist ortamda 1 milyar 298 milyonlardan daha aşağıya doğru düşmüş; bunu özellikle vurgulamak istedim.

Sayın Bakan, sunumunuzda özellikle hekimlerle ilgili, sağlık personelleriyle ilgili rakamlarda açıklamalarda bulundunuz; hekim sayımızın 205 bin civarında olduğunu, toplam sağlık personelinin de 1 milyon 420 bin civarında olduğunu ifade ettiniz. Gerçekten son zamanlarda yaşanan bazı olumsuz olaylardan dolayı da bir beyin göçü yaşıyoruz yurt dışına. Özellikle Almanya'ya veya dış ülkelere doktorlarımız maalesef göçüyorlar, oraya gidiyorlar. Bir uzman doktorun maliyetinin hakikaten yıllara baktığınız zaman kimilerine göre 1 milyon doları bulduğu ifade ediliyor yani rakam da burada çok önemli değil, konularında uzman olan doktorlarımızı bizim kaybetmememiz gerekiyor; bunun için tabii ki önlemler alınmaya çalışıldığını görüyorum. Üniversite kontenjanları artırılmış gördüğüm kadarıyla, bazı bölümler açılmış fakat üniversitedeki hocaların da yeterli sayıda olmadığı dolayısıyla burada yetişen hekimlerin, asistanların da uygulamada gerekli şekliyle pratik yapmadıklarını görüyoruz.

Yine, hemşire gibi, tekniker gibi diğer birimlerle alakalı olarak da... Bunlar mezun olduktan sonra... Şöyle ifade edeyim size: Sağlık bilimleri fakülteleri gibi branşlar var biliyorsunuz, bu üniversiteler altyapıları yani hastaneleri olmadığı hâlde öğrenci kabul ediyorlar ve staj yapacakları yer yok yani bir serum takmadan mezun olan öğrenciler var. Özel hastanelere geldiğinde burada yetişiyorlar, oradan da bir ihtiyaç hasıl olduğu için de yüksek paralarla diğer yerlere tekrar transfer ediyorlar; bunu sağlık sektöründe önemli bir sorun olarak görüyoruz, bunu da özellikle ifade etmek istedik.

Yine, burada ayrıca ifade etmek istediğim önemli bir husus da sağlık turizmiyle ilgili. Şimdi, sağlık turizmiyle ilgili yurt dışından gelen hastalarımız var fakat uygulamada baktığımız zaman buraya ticari olarak intikal etmiş, böyle aracılar var yani 3-4 aracı var; tedaviye geliyorlar, sorun olmadığı zaman tedavilerini yapıp gidiyorlar fakat bir sorun olduğu zaman ortada bu sorunla ilgilenen kimse yok; Sayın Bakanım, bu, pratikte yaşanan bir sorun. Bu konunun özellikle denetlenmesi, Sağlık Bakanlığı tarafından buraya eğilinmesinde fayda olduğunu görüyorum. Gerçekten Avrupa'da seyahatlerimizde baktığımız zaman bazı ülkelerde bu konuyla ilgili inanın reklamlar var, afişler var. Örneğin Fransa'da sağlıkla ilgili "Türkiye'ye gitmeyin." diye afiş asmışlar. Hakikaten sağlık turizmi hepimiz için önemli ama sağlık her şeyden önemli, bu konudaki boşluk üzerine gidilip engellenmesinde fayda var diye görüyorum.

Şiddet gören doktorlarımız var, sağlık personellerimiz var biliyorsunuz. Bu yüzden doktorlarımız hastalar muayeneye geldiklerinde gerekmediği hâlde de bazı tahlilleri yapıyorlar. İşte, MR, tomografi çektiriyorlar ki herhangi bir problemde kendileri sorumluluk almasın. Gerekli MR, tomografi cihazlarımızın Avrupa ülkelerinden fazla olduğunu ben biliyorum fakat bu yüzden yığılmalar oluyor, randevularda gecikmeler oluyor. Demek ki sağlıkla ilgili şiddet sorununu çözmeden birtakım problemleri de çözmemiz mümkün değil; bu konuya da özellikle eğilmemiz gerektiğini ifade ediyorum.

Ülkemizde bir kişinin yıllık olarak hastaneye gitme süresi ortalama 11,7 yani bir hastamız, bir kişi yılda yaklaşık 12 kere hastaneye tedaviye gidiyor; bu rakam da yüksek bir rakam. Bu rakamın da önüne geçmek için koruyucu hekimlik sisteminin geliştirilmesi gerekir diye düşünüyorum yani aile hekimlerine de burada çok önem düşüyor, hastamızın tedavisi orada problemlerini giderecek tarzda olmalı. Eskiden olduğu gibi sevk sisteminin getirilip bir disipline edilmesinde fayda var çünkü ufak rahatsızlıklarla bile acilden giriş rakamlarını az önce Değerli Vekilimiz verdi, çok ciddi rakamlar var; bu rakamların düşürülmesi lazım.

Performans sisteminde de -az önce bahsetmişti Sağlık Komisyonu sözcümüz, Sayın Vekilimiz- bakılan hasta sayısına göre değil... Esasında, bir kriter olarak da yurt dışında, özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde bir aile hekiminin sorumlu olduğu diyelim 2 bin kişi var, geçtiğimiz yıl bin kişi kendisine tedaviye gelmiş olabilir, bir ertesi yıl 800'e düştüyse demek ki güzel tedavi yapmış, hastalanmamış, burada aile hekimi ekstra performansla ödüllendiriliyor; bizde de böyle bir ödüllendirme sisteminin ortaya konulmasının iyi olacağını düşünüyorum. Yani birinci aşamada sevk sisteminin tekrar gözden geçirilmesi hastanelerdeki yığınlaşmanın, yoğunlaşmanın önlenmesini sağlayabilir.

Bağımlılıkla mücadele önemli. Buradaki BAHAR merkezleri uygulamanızı gerçekten olumlu bulduk, bunun daha da yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi için bu branşla ilgili, bu bölümle ilgili ödeneklerin aktarılması gerekir.

Tabii ki eskiden askerî hastanelerimiz vardı, şimdi GATA gibi kuruluşlar Sağlık Bilimleri Üniversitesi bünyesi içerisinde görevlerine devam ediyor. Biz bu sistemin tekrar uygulamaya geçmesinde fayda olduğuna inanıyoruz çünkü askerî hastanelerdeki uzman doktorlar hakikaten kolay yetişen doktorlar değil, bunlar sahada, terörle mücadelede veya çatışmalarda tecrübe kazanmış doktorlar, sıradan doktorların yapabileceği işler değil; her ne kadar seyyar hastaneler kurulsa da acil birim merkezleri kurulsa da böyle ihtisas hastanelerimizin tekrar faaliyete geçmesini önemsiyoruz.

Yoğun bakımdaki hastaların sağlık verilerinin e-nabız üzerinden günlük olarak paylaşılması çok iyi bir uygulama. Hepimizin yoğun bakımda hastaları oluyor, oradaki hastamızla ilgili bilgiyi almamız bazen problem yaratabiliyor; e-nabız sistemi üzerinden bu verilerin paylaşılması güzel bir uygulama, onun için teşekkür ediyoruz.

Az önce ifade etmiştim, üretilen ilaçların 185 ülkeye ihraç edilmesiyle ilgili 2 milyar avroluk bir rakamdan bahsettiniz, buradaki lisanslama işlemlerini tekrar vurguluyorum ki yerli üretimi teşvik edelim diye. Tabii ki hıfzıssıhhayla ilgili, aşı üretimiyle ilgili faaliyetlere yoğunlaştınız fakat Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitümüz keşke kapatılmasaydı -yanılmıyorsam 2011 yılında atıl duruma geldi- ne kadar önemli bir enstitü olduğunu hep beraber anladık. Dolayısıyla, buradaki aşı üretimiyle ilgili çalışmalarınıza hız vermeniz, AR-GE harcamaları için ödenek tahsis etmeniz çok çok önemli. Buradaki ödenek miktarlarının da artırılması gerektiğini düşünüyorum, bunu da yetersiz bulduk.

Yine, bir problem de... Sosyal medyada "ınfluencer"lar var biliyorsunuz, çeşitli sağlık ürünlerini pazarlama faaliyetleri içerisindeler. Burada da hakikaten kazaya kurban giden, sağlığını kaybeden hatta ölümle sonuçlanan vakalar var; bunlar popüler kişiler olduğu için buna da halkımız inanıyor. Buradaki sistemin özel olarak denetlenmesi lazım yani bunun İçişleri Bakanlığıyla koordineli bir şekilde Sağlık Bakanlığının da denetim elemanlarıyla beraber yapılmasında fayda görüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Akay, toparlayın lütfen.

CEVDET AKAY (Karabük) - Tabii ki sürem kısıtlı ama önemli bir konuya değineceğim. Sağlık yönetimi bölümüyle ilgili bizzat Sağlık Bakanlığının kurduğu bölümler var üniversitelerde. Yaklaşık 146 üniversitede 100 bine yakın öğrencimiz mezun oldu, şu anda okuyan da 50 bin kişi var, her yıl da ilave 50 bin öğrencimiz buraya kaydoluyor, geliyor; bunların işe yerleştirilmeleriyle ilgili, atamalarıyla ilgili talepleri var; bunu buradan özellikle belirtmek istedim.

Bir de maalesef şöyle bir durum var: Aile hekimliğinin geliştirilmesiyle ilgili, gerekli ödeneklerin artırılmasıyla ilgili, hizmet binalarının kendisine ait olmasıyla ilgili, kamu binalarıyla ilgili siz geçen yılki bütçede aile hekimliği bünyesinde diş hekimliği ünitesinin kurulacağını ifade etmişsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEVDET AKAY (Karabük) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

CEVDET AKAY (Karabük) - Karabük'teki Diş Hastanesinde -eski devlet hastanesinin yerinde- çocuk diş hekimliği birimi kuruldu. Yetişkinlere ilişkin böyle bir birim henüz kurulmadı diye biliyorum, kurulduysa bizimle paylaşırsanız çok çok sevinirim.

Teşekkür ederim, sağ olun.