Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç)Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı d)SBT Sağlık Bilim ve Teknolojileri Anonim Şirketi |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 09 .11.2023 |
KAYIHAN PALA (Bursa) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aynı saatte Sağlık Komisyonu toplantısı da konulduğu için maalesef, biraz acele etmeye çalışıyorum, oraya da gideceğim. Sayın Bakan, sizi de bekleriz Sağlık Komisyonuna; onu da ayrıca dile getireceğim.
Bakın, Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla getirilen noktada, özel sektörün desteklendiğini, kamunun geride bırakıldığını gösteren kanıtları buraya koyuyorum. Ayrıntılarına girmeyeyim, zaten hepiniz biliyorsunuz ama bu özel sektör desteğinin -geçenlerde buradaki bir toplantıda söylendiği gibi- özel sektör daha verimli olduğu için değil, özel sektöre kaynak aktarmak için olduğunu söyleyelim. Özel sektörün daha verimli olmadığını söyleyen Dünya Sağlık Örgütü. Bakın, kanıtını oraya koyuyorum. Bu, yalnızca...
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Beklerseniz, son on yıldaki değişimi ayrıntılı vereceğim, değişimin nasıl olduğunu göstereceğim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bakan da dinlemiyor Başkanım.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Sayın Bakanım, sizinle daha sık bir araya gelmek isteriz.
Bunları süreden düşmenizi rica edeceğim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ekleme yapacağım.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Son on yılda özel sektördeki değişimi hem hekim sayısı hem yatak sayısı boyutuyla nasıl bir değişime, nasıl bir azalmaya gittiğini anlatacağım.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Çok teşekkür ederiz, bunu dinlemek isterim ancak tekrar edeyim: Aynı saatte, maalesef, benim komisyon sözcüsü olduğum bir komisyon toplantısı konulmuş durumda.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - O zaman, sizi bir gün çağırayım.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Çok memnun olurum ama daha sık bir araya gelmenin de özellikle değerli olduğunu burada... Bu arada...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bakanım, o zaman siz Sağlık Komisyonumuzu davet edersiniz.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Davet edeceğiz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir kahvaltı programında...
KAYIHAN PALA (Bursa) - Çok iyi olur. Soru önergelerimize de lütfen zamanında ve kapsamlı yanıt verirseniz çok memnun olurum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, "sağlıkçı vekilleri" diyelim, sadece Sağlık Komisyonu demeyelim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sağlıkçı milletvekillerimizi Sayın Bakanım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, Komisyon gitmez, Komisyona Sayın Bakan gelir, ayağına.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Allah Allah!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Öyle, Orhan; burası Parlamento.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Bakan, o zaman keşke...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Pala'yı kesiyoruz ama.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yok, bir dakika.
Sayın Bakan, o zaman keşke yapsaydınız burada. Burada bütçe görüşüyoruz yani gelip de burada "Şunu yaptık, bunu yaptık." gibi... Bunun için de buna ilişkin bir kısım şeyler ifade etseydiniz.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - "Yaptık." demiyorum, "Son on yıldaki değişimin cevabını vereceğim." dedim.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sunumda son dört yılın...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır. Burada konuşmanız içinde keşke oturup buna bir beş dakika ayırmış olsaydınız, sanıyorum Komisyon Başkanı da buna izin verirdi.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, şöyle yapalım...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ama zaten sunumda...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlarım, bir saniye.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır, kendisi söylediği için söylüyorum Sayın Bakanın. (Gürültüler)
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ne münasebet.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Ben burada anlatacağım zaten.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bakan...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır, konuştunuz zaten, sizin sözünüz en son Sayın Bakan.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Kayıhan Bey doğruları anlatacak diye konuşturmak istemiyorsunuz. Bırak, adam bir konuşsun arkadaş ya!
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bir saniye.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan, hatibimizin konuşması kesildi.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, lütfen.
Bakın, 2 kere Sayın Pala'nın konuşması kesildi, hiç hoş olmadı yani şimdiye kadar hiçbir konuşmacımız başladıktan sonra kesilmedi konuşması. Sizden rica ediyorum.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Orası kesti zaten Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Kesen herkes üzerine alınıyor zaten, Sayın Yegin, ben ortaya konuşuyorum, herkes hesabına geleni alıyor.
Teşekkür ediyorum.
Sayın Pala, lütfen devam edin, ilave süre vereceğim size.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dolayısıyla, özel sektörün daha verimli olmadığını biliyoruz.
Bu arada yeri gelmişken şunu söylemek isterim -Sayın Bakan da söz etti ama- dirençli bir sağlık sistemine ihtiyacımız var. Ülkemiz, maalesef deprem ülkesi ama bakın, ben Hatay'da -Sayın Bakanım, 6'ncı gün oradaydım, bir hafta orada kaldım- 2 tane hastaneyi görmekten ötürü hayatım boyunca unutamayacağım can sıkıntısı ve üzüntü yaşadım; bir tanesi eski Hatay Devlet Hastanesidir, bir tanesi İskenderun Devlet Hastanesi. Ayrıca, yeni Eğitim ve Araştırma Hastanesinin de kullanılamaz durumda olduğunu söyleyelim. Burada şöyle bir problem var: 2012 yılından beri depreme dayanıksız olduğu bilinen hastanelerin çalışmasına neden izin verdiniz? TMMOB raporlarına rağmen, uygun olmayan zeminde neden hastane inşa edilmesine izin verdiniz? Ve burada şu soru da çok önemli... Biliyorsunuz, yine TMMOB tarafından bir açıklama yapıldı, Türkiye'de şu anda 4 hastanenin fay hattında olduğuna ilişkin; bir tanesi Bursa'da. Lütfen bu hastaneleri açıklayın çünkü toplumun bunu bilme hakkı var. Örneğin, ben fay hattında olan bir hastaneden yararlanmak istemeyebilirim.
Şimdi, bakın, bu şehir hastaneleri meselesine biraz gireceğim. 2002'de Dünya Bankasının verdiği bir ödevdir bu ve o zaman Dünya Bankasının -Türkiye de içinde olmak üzere- bugünkü şehir hastaneleri modelini önerdiğini görüyoruz. Şimdi, bakın, şehir hastaneleriyle ilgili birazdan kesin rakam vereceğim ama Sayın Bakanım, bunları şehrin dışına yapmakla ilgili nasıl sıkıntı yaşattığımıza tipik bir örnek: Bursa Şehir Hastanesini şehrin dışına yaptınız; Bursa Şehir Hastanesine raylı sistemi götürmek için 2 milyarlık bir yatırım yapıldı. O 2 milyarlık yatırımla oraya raylı sistemi götürmek yerine, şehir içinde hastane yapılacak olsa -sizin ihale bedellerinizdir- 1.300 yataklı hastane yerine 1.700 yataklı 3 tane hastaneyi şehrin içine yapabilirdik. Gerçekten bunlar maalesef toplum yararına yatırımlar değil.
Evet, şimdi şehir hastaneleriyle ilgili çok konu var ama bunun yüksek maliyetini birazdan Uğur Emek Hoca'nın rakamlarıyla söyleyeceğim fakat 2024 bütçesine baktığımızda kullanım bedelinde Sayın Bakan, yüzde 108'lik bir artış öngörüyorsunuz. Hizmet bedelinde bu artış yüzde 38; bunu açıklamanız gerekir. Bu aradaki bu kadar büyük fark nereden kaynaklanıyor? Öyle anlaşılıyor ki buradaki hastanelerin döner sermayesine daha fazla yüklenilecek, o da döner sermaye kaynaklarının dağıtımında problem yaratma potansiyeline sahip. Şunu söylemek lazım: Maalesef ki şehir hastaneleri, Sağlık Bakanlığı bütçesini rehin almış durumda bugün itibarıyla çünkü sizin rakamlarınıza göre bütçenin yüzde 11'inden fazlasını 14 hastaneye veriyorsunuz; geri kalan yüzde 90'la 900 küsur hastane, 8 bin aile sağlığı merkezi, 800 binin üstünde sağlık çalışanının ücretini ödemeye çalışıyorsunuz. Bu arada şunu da söylemek lazım: Yani 30 küsur olacak şehir hastanesi...
Yine gireceksiniz söze, buyurun isterseniz ama bilmiyorum...
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Şehir hastanelerinin yatak oranı toplamda kaç biliyor musunuz?
KAYIHAN PALA (Bursa) - 28 bin yatağınız...
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Yüzde 17.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Doğru.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Toplamın yüzde 17'si. Bütçe ne kadar dediniz?
KAYIHAN PALA (Bursa) - Yüzde 11'i.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Teşekkür ediyorum.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Tamam. Ben de şunun için teşekkür ediyorum: Bu geri kalan yüzde 90'ın harcama kalemlerinize baktığınızda, bunun çalışanlara kaynak aktarmak da içinde olmak üzere, yatırım harcamaları da içinde olmak üzere sıkıntı yarattığı aşikâr. İzin verirseniz birazdan bunları söyleyeceğim, karşılıklı da istediğiniz zaman, istediğiniz yerde konuşabiliriz ama burada Başkan bize istediğimiz zamanı vermeyecektir diye çekiniyorum. Şunu söylemem lazım...
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Versin, sabaha kadar konuşalım.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Ben de konuşabilirim Sayın Bakan, hiç sorun değil. Bu fırsatı bulmaktan da memnunum ayrıca.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Biz sabaha kadar konuşamayız, yarın gene bütçemiz var.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Bakan istekli, bu güzel ama...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Ama şunu söylemem gerekir: Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı 30'un üstünde kamu-özel ortaklığıyla şehir hastanesi yapılacağını açıklamıştı ama Sağlık Bakanlığı bu yanlıştan geri döndü; 18'le sınırladı. Dolayısıyla, kamu bütçesine dönülmüş olması nedeniyle kutluyorum, bu önemli bir karardır. Kamu kaynaklarının -birazdan göstereceğim- çok daha fazla aktarılmasının önüne geçilmiştir; bunu doğrusu, iyi, güzel bir girişim olarak buluyorum.
Sayın Bakan, Sayıştayla ilgili şeylerden söz ettiniz, süre sınırlılığı nedeniyle gündeme getiremiyorum. Bunların hepsi Sayıştay raporlarındaki hatalar, elimizde yüzlerce sayfa Sayıştay bulguları var. Bir tek şey soracağım size, örnek olsun diye: 2019 Sayıştay Raporu'nda Yozgat'taki şehir hastanesi ile Yozgat Sorgun'daki çamaşır ortalama birim fiyatı arasındaki 14 kat fiyat farkı, bir tek örnek. Aynı çamaşır aynı şirkete yıkatılıyor, şehir hastanesi 14 kat daha fazla para ödüyor; bu, Sayıştay raporu, benim bulgum değil. Ne yaptınız? Bunun yanıtını öğrenmek isterim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Deterjanları farklı, deterjanları.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Ama izin verirseniz...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Kendi arkadaşlarınız...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ - Arkadaşlar, hatibimiz konuşurken lütfen bizim grup bir şey yapalım...
KAYIHAN PALA (Bursa) - Bakın, şehir hastaneleriyle ilgili biliyorsunuz bu konuda Türkiye'de çalışan çok sayıda uzman var, bunlardan biri sevgili Profesör Uğur Emek'tir; bunun yirmi beş yıllık maliyetinin 81,2 milyar dolar olacağını hesaplıyor.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Lütfen akşam dinleyin beni.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Tamam, sizi dinleyeceğim.
Uğur Hoca'yla da konuşuruz ama herhâlde şunu da inkâr etmeyeceksiniz değil mi Bakanım...
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - 81,2 milyar euro.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Dolar.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Dolar, tamam.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Bu zaten yayınlanmış bir şey, benim bulgum değil.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Kaç olduğunu söyleyeceğim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ya, böyle karşılıklı konuşmayla olmuyor.
KAYIHAN PALA (Bursa) - 2045 yılına kadar bu ödemeyi yapacağız ama, değil mi? Dolayısıyla bizim çocuklarımızın çocukları dâhil Sağlık Bakanlığı bütçesinden maalesef uluslararası sermayeye bu kaynaklar aktarılacak.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Rakam doğru değil, ben söyleyeceğim.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Bakan, en son siz konuşacağınız zaman...
KAYIHAN PALA (Bursa) - Sayın Başkanım, bunları ben sizden talep edeceğim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlarım, bir saniye ama... Soru-cevap kısmı onun için var Sayın Bakanım.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır ama, soru-cevap kısmına geçmedik. Sayın Bakanı anlıyorum ben, cevap vermek istiyor ama en son...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ama değerli arkadaşlarım... Değerli arkadaşlarım, cevap vermek istemiyor, en son, bakın...
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Cevap vereceğim diyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Cevap vereceksiniz zaten, verin.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Bakan, Sayın Türeli, bir müsaade edin...
Değerli arkadaşlar, ilk defa böyle bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Sayın Bakanım, görüşmelerin sonunda size süre vereceğim, bu söz taleplerini, soruları alırsınız, orada cevaplayın lütfen ama bu müdahalelerle...
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Sayın Kayıhan Hocam'ı iyi biliyorum, cevapları akşam vereceğim için...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamam, tamam.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - ...verdiğim dönemde bulunmasını özellikle istiyorum, dinlesin diye.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Gelecek, gelecek Sayın Bakan.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Televizyona da söylüyorsunuz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar... Sayın Gürer, Sayın Gürer... Bir müsaade edin değerli arkadaşlarım.
Şimdi, Sayın Pala konuşmasını yapsın, diğer milletvekilleri de yapsın; en son, görüş, eleştiri, değerlendirmeler için Sayın Koca'ya söz vereceğim.
Şimdi, lütfen, şu müzakereyi sağlıklı bir şekilde yönetelim ve normalde otuz dakika süre veriyorum, Sağlık Bakanına daha fazla vereceğim.
Buyurun lütfen Sayın Pala.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Çok teşekkürler.
Ben de geleceğim Sayın Bakanım, gelmeye çalışacağım diğer Komisyonla koordineli olarak.
Dolayısıyla, iki şey söyleyeceğim size; bir tanesi, gerçekten bu uluslararası sermayeye kaynak aktarmaktan vazgeçin, şehir hastanelerini kamunun üstünde yük olmaktan çıkarın. Bu, gerçekten sizin de bizim de çocuklarımızın da geleceği açısından, Sağlık Bakanlığı bütçesi açısından büyük bir tehdittir. Bir bölümünü kabul etmiş görünüyorsunuz, çok güzel ama geri kalanında da sizden bir çaba bekliyoruz.
İkincisi, lütfen burada açıklayın "Kapatılan devlet hastanelerinin tamamını açacağım." deyin çünkü örneğin, bu konuda Bursa -Ankara da içinde olmak üzere- büyük sorun yaşayan kentlerden bir tanesi. Bursa merkezde devlet hastanesi kalmadığı için insanlar çok zorlukla oraya ulaşmaya çalışıyorlar, oraya ulaşamadıkları için de maalesef özel hastanelere gitmek zorunda kalıyorlar. Kamunun bıraktığı boşluğu özel sektör doldurmaya çalışıyor, sizin de bunun farkında olduğunuzdan eminim ama lütfen burada biraz daha ivedi çabaya ihtiyaç var.
AHMET EŞREF FAKIBABA (Ankara) - Urfa ve Ankara da dahil.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Gelelim aile hekimliği meselesine...
AHMET EŞREF FAKIBABA (Ankara) - Urfa ve Ankara da dahil.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Sınırlı zaman...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Devam edin.
Sayın Fakıbaba, size söz vereceğim.
Buyurun Sayın Pala, devam edin.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Sayın Bakan, aile hekimliği sisteminde ciddi sorunlarımız var, bunları uzun bir zamanda ayrıca tartışabiliriz ama size birkaç şey söylemek isterim: Biliyorsunuz, sizin Bakanlığınızdan önceki bakanların 2023 yılı için hedefi -aranızda eski bürokratlar da var, bileceklerdir- aile hekimi başına 2 bin kişi düşecek şekilde yayınlamışlardı, bunlar Sağlık Bakanlığı raporlarında var. Fakat, yıllar geçtikçe bu 2 bin kişi uzadı, uzadı, uzadı; siz de şimdi bunu uzun zaman sonra 2.700 diye planlıyorsunuz. Bu, doğru bir yöntem değil. Bir aile hekimine 2.700 kişi vererek aile hekimliği sisteminin doğru düzgün çalışmasını sağlayamazsınız; bunu önce 2 bin kişiye, sonra 1.500 kişiye indirmek lazım, tabii ki risk değerlendirmeyle birlikte. Dolayısıyla, burada önemli bir çabaya ihtiyaç var. Hekim sayımız var mı, yok mu; birazdan göstereceğim ama iki şeyi söylemek isterim: Biri, aile sağlığı merkezlerinin de Sağlık Bakanlığı binaları olması lazım, buraların hekimler tarafından kiralanan binalar biçiminde olması, oradaki kamu hizmetini sıkıntıya sokan bir yaklaşımdır, standardizasyonu etkiliyor. İstanbul başta olmak üzere, verilen rakamlarla uygun binalar bulunamadığı için birinci basamağın etkinleştirilmesi maalesef gerçekleştirilemiyor.
İkinci söylemek istediğim, bu grup elemanları... Ben size bir soru önergesi yazdım, siz de "Grup elemanları bizi ilgilendirmiyor." dediniz ama grup elemanları hepimizi ilgilendiriyor. Sayın Bakan, bir örnek vereyim: Geçen, beni ziyaret ettiler, bir lisans mezunu hemşire bir aile hekiminin yanında yarım gün çalışarak ayda 4 bin lira alıyor, bordrosunu gördüm. Bu, hepimizin utancıdır arkadaşlar. Dolayısıyla, ben Sayın Bakanın da bu konuda duyarlı olacağından eminim. Grup elemanlarını bir an önce kamu çalışanı olarak istihdam etmek için çaba göstermek lazım.
Peki, aile hekimi başına düşen nüfus azaltılabilir miydi? Bakın, bu uygulama 2011 yılında devreye girdi. 2011'den 2020'ye kadar 75 binin üzerinde hekim mezunumuz oldu, siz de gösterdiniz, son üç yılı da katarsanız mezun hekim sayımız 100 binin üzerinde. Evet, Sayın Bakan, inisiyatif kullanıp bu 100 bin hekimin yalnızca 4'te 1'ini birinci basamakta ek olarak istihdam etseydiniz bugün aile hekimi başına düşen kişi sayısı 2 binin altına düşmüştü, elbette ki aile hekimlerinin özlük haklarında bir sıkıntıya yol açmadan. Dolayısıyla, kişi başına ücretlendirme de dahil, risk grupları da dahil, bu sorunu konuşmamız lazım.
Sayın Bakan, bir de bir şey daha söyleyeyim, sizi şuradan çok eleştiriyorum: Birinci basamakta performans aile hekiminin baktığı hasta üzerinden verilemez, aksine aile hekiminin koruyucu hizmetlere ağırlıklı olarak yönlendirilmesi gerekirken siz "Fazla hasta bakın, 75'in üstünde hasta bakın, daha fazla para vereceğim." derseniz bu, doğru bir yöntem değil.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - İkisi de var.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Bakın, bu, doğru bir yöntem değil; bu alanın akademisyeni, yıllarını bu işe vermiş bir meslektaşınız olarak söylüyorum.
Pandemiye gelince, sizden farklı düşünüyorum, maalesef pandemiyi iyi yönetemediniz, keşke iyi yönetebilseydiniz. Niye böyle düşündüğümü siz de biliyorsunuz ama burada bir kez daha söylemek isterim. Mesela, ilk mRNA aşısıyla ilgili yaptığınız açıklama bugün hâlen Türkiye'de mRNA aşılarıyla ilgili bir tereddüdün oluşmasına yol açtı; saha araştırmalarında görüyoruz, biz de bulduk. E, şimdi, biliyorsunuz mRNA aşıları en geç on yıl içinde, belki beş yıl içinde kanserde kullanılacak, o zaman ne diyeceksiniz topluma? Dolayısıyla, o dönemki, en baştaki tutumunuzu ilk alkışlayanlardan birisi bendim, hatırlayacaksınız ama sonrası gelmedi. Maalesef "Bir vaka, salgın değildir." diyerek yaptığınız açıklamalarla birlikte bu süreç iyi yönetilemedi. Niye öyle söylüyorum? Bir tane kanıt, olguları gizlediniz "Vaka ve hasta aynı şey değil." dediniz, bütün hekimler hayrete düştü çünkü biliyorsunuz "case" bizim için aynı zamanda "patient"tır yani biz "olgu sunumu" diyoruz. Şuradaki kırmızı çizgide olan hastaları gizlediğiniz için bizim zorlamamız sonucunda bir günde 1 milyon 190 bin kişiyi eklemek zorunda kaldınız, bütün dünya "Türkiye'de ne oluyor?" diye ayağa kalktı. Ölümleri de çeşitli gerekçelerle eksik bildirdiniz, Ayrıntıları keşke zaman olsa konuşsak. Kim "Eksik bildirdiniz." diyor? Ben demiyorum. Bakın, kanıt koyuyorum oraya. Dünya Sağlık Örgütünün geçen yıl 5 Mayısta yayınladığı rapor, linkleri de var burada, bakabilirsiniz. Dünya Sağlık Örgütü diyor ki: "Sizin 31 Aralık 2021'e kadar 82 bin civarında açıkladığınız ölüm o tarihe kadar Dünya Sağlık Örgütü tarafından 264 binin üstünde tahmin edildi; 3,2 kat daha fazla." Tekrar ediyorum: Dünya Sağlık Örgütü verisi. Tabii, Türkiye'nin açıkladığı verilerin güvenilir olmadığı değişik yerlerde karşımıza çıktı.
Tedavi protokolünde de sorunlar oldu hidroksiklorokin ve favipiraviri gereksiz erken kullanıp kanıtlar ortaya çıktıktan sonra bile kullanılmasına devam ettiğiniz için.
Bir de gerçekten tarihe geçtiniz. Keşke böyle geçmeseydiniz. Yani aktif Covid-19 vaka sayısı negatif, eksi 4.716 olduğunda buna "Senkronizasyon hatası." dediniz. Siz de biliyorsunuz, epidemiyolojide böyle bir şey yok. Bu, tamamen Bakanlığın veri tabanının yönetimiyle ilgili bir problemdi. Bunu böyle sahiplenseniz çok daha iyi olurdu diye düşünenlerdenim.
Bu arada maalesef temel üreme sayısı, hatırlayın, ilk zamanlarda 9'un üstüne çıktı. Dünya literatürüne en yüksek sayı olarak geçti. Bunun önemli nedenlerinden birisi, filyasyona maalesef geç başladınız. Bu slayt sizin slaytınız Sayın Bakanım, benim değil, Sağlık Bakanlığının slaytı. Filyasyonun yüzde 90'lara geldiği tarih mayıs. Sizin ilk vakayı açıkladığınız tarih Martın 10'u civarı, 11'i, 12'si. Dolayısıyla bu eksikliklerin ciddi problem yarattığını görüyoruz. Sonuçta performans indekslerine baktığımızda görüyorsunuz en alttaki Türkiye'dir; dünyadaki ülkeler arasında performansı en düşük ülkelerden biri olarak karşımıza çıkıyorsunuz Amerika Birleşik Devletleri'yle birlikte. Performansı yüksek ülkelere bakın: Yeni Zelanda, Küba, Güney Kore gibi ülkeler.
Nasıl bir yük çıktı Türkiye'de? Maalesef 550'den fazla sağlık çalışanını yitirdik, 300 binden fazla vatandaşımızı yitirdik, yaşam beklentisi düştü ve meslek hastalığı sayısı da bugüne kadar henüz açıklanabilmiş değil. Covid-19'un dağılımlarını hâlen açıklamadınız. Yani yaşa, cinsiyete, ile, sosyal sınıfa, mesleğe göre niye açıklamadığınızı anlayabiliyor değilim. Kızamık olgu sayısındaki polemik devam ediyor, açıklamıyorsunuz. Kuduzdan ölenler var, bu bence utanç kaynağıdır bu yüzyıl açısından ve uyuzla ilgili açıklamalarınız da tatmin edici değil. Bunları epidemiyolojik raporlar olarak ortaya koysanız bu polemikler ortadan kalkabilir.
Ben Hatay'da çok ciddi, beklenenden fazla uyuz vakası olduğunu gözlemiş birisiyim dolayısıyla. Yani şu açıdan da sizi ve ekibinizi kutluyorum: Orada da söylemiştim, depremden sonra çok yakınımızda, Suriye'de kolera salgını olmasına rağmen Türkiye'nin deprem bölgesine bunun yansımaması bence büyük başarıdır; bir halk sağlıkçı olarak söylüyorum. Başta siz olmak üzere emeği geçen herkese de teşekkür ederim. Ama koleranın olmaması yanında oradaki yaşam koşullarının zorluğu nedeniyle başka problemlerimiz var. O problemleri çözmek için daha etkin çabalara ihtiyaç var.
Ateş Hocam da burada. Belki akşam yanıt verirsiniz. Türkiye'deki aşıların etkililiğiyle ilgili hiçbir açıklama yapmadınız; etkinliğini biliyoruz, bilimsel araştırmalar var ama gerçek hayattaki verilerin sonuçları nedir Türkiye'de kullanılan 3 aşıyla ilgili, bunu henüz bilmiyoruz. Neden çocuklara aşı getirmediniz, bunu açıklamadınız.
Yeni aşı versiyonlarını özellikle risk grupları için, yalnızca risk grupları için neden getirmiyorsunuz? Bunların da yanıtlarını vermeniz lazım.
İller arasında ciddi farklılık var. Bunun 18 yaş üstünde gösterilmesi doğru değil ama bu farklılıkların nereden kaynaklandığını da sizden duymamız lazım.
Söz verdiniz geçen yıl, hâlâ HPV aşısını uygulamaya koymadınız.
Ambulanslarla ilgili ciddi problem var. Siz Türkiye verisi olarak 14.600'ü işaretliyorsunuz ama nüfusu en fazla 10 ile baktığımızda ciddi problem var. Bursa bunlardan bir tanesi. Bu kadar yüksek sayıda kişiyi aktararak yalnızca özel sektöre gizli bir destek vermiş oluyorsunuz İstanbul başta olmak üzere, bunu da söylemiş olayım.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Özel sektörde ücret alınmıyor.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Hayır, şöyle: Sizin doldurmadığınız alanı özel sektör doldurduğu için.
Bunların hepsini ekleyeceksiniz değil mi Sayın Başkanım? Çünkü gerçekten daha devam etmem lazım.
Sayın Bakanım, konuşmanızda şaşırtıcı bir şey duydum sizden, sanırım bir dil sürçmesi oldu, dediniz ki: "Koruyucu hizmetlere aktardığımız kaynağı sürekli artırıyoruz." Ama sizin verdiğiniz verilere göre azaltıyorsunuz. Bakın, sizin verdiğiniz veriler: Bunun yerine tedavi edici hizmetleri destekliyorsunuz. Bu, Türkiye açısından kabul edilebilir değil. Ayrıntılara girmeyeceğim.
"Kişi başına hekime başvuruyu 2026 için 11,8'e çıkaracağız." diyorsunuz. Bu, gerçekçi değil iki açıdan. Bir, şöyle bir analiziniz var mı: Gerçekten bütün ihtiyaçlar nedeniyle mi insanlar hekime başvuruyor yoksa kışkırtılmış bir talep mi var? Ben kışkırtılmış talep olduğu konusunda iddialıyım, araştırmalarımız da var. Önce kışkırtılmış talepten uzaklaşmamız lazım yoksa Türkiye'deki hekim ve hemşire sayısıyla bu süreci yönetemeyiz.
Değerli arkadaşlar, kırmızı olan Almanya, mavi olan Türkiye. Türkiye'den gidenlerin Almanya'ya gittiğini...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Pala, sürenize üç dakika ekliyorum.
Buyurun lütfen.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Yapmayın Başkanım, üç dakika gerçekten... Yani en az on dakika vermeniz gerekiyor.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hayır Sayın Pala, ben kaydettim hepsini.
Buyurun lütfen.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Bakın "Giderlerse gitsinler." dedi Sayın Cumhurbaşkanı. "Giderlerse gitsinler."in tablosunu görüyorsunuz; arkadaşlarım bu konuda size ayrıca çok ciddi sorular soracaklar.
Sayın Bakan, sağlık çalışanlarının temel taleplerini bugün karşılamıyorsunuz. Can güvencesi, iş güvencesi, gelir güvencesi ve mesleki bağımsızlıkla ilgili sorunlar var. En düşük aylık gelir, yoksulluk sınırının hâlen çok altında, siz de biliyorsunuz. Aylık gelirin tamamı emeklilik dönemine yansımıyor, siz de biliyorsunuz ve çalışan sağlığı ve güvenliği önlemleri konusunda ciddi problem var.
Bir de Sayın Bakan, sizin görüşünüzü merak ediyorum. Siz demiştiniz ki: "Performansa dayalı ek ödeme sisteminin fişini çektik." Fakat bu salonda On İkinci Kalkınma Planı konuşulurken fişi yeniden taktılar, haberiniz var mı? Dolayısıyla performansa dayalı ek ödeme sisteminin tekrar gündeme geleceği On İkinci Kalkınma Planı'nın içerisine girmiş oldu; bunu da size söyleyeyim.
Şimdi, izin verirseniz, birkaç slaytta performansınızla ilgili birkaç şey söyleyeceğim ama verilerinizi gözden geçirmeniz gerektiğini hatırlatmak isterim. Bizim de araştırmalarımız var ama onları geçiyorum. Bakın, Cumhurbaşkanlığının yayınladığı TNSA verilerine baktığımızda sizde yüzde 96 görülen aşı oranının sahada yüzde 81 olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla çok büyük fark var, bu da Sağlık Bakanlığı verilerine güvenmemizi engelliyor; bunu da burada söylemiş olayım.
Şimdi, toplumun tamamını genel sağlık sigortası kapsamına maalesef alamadık; Çalışma Bakanına da sordum. Bu, tabii, karşılanamayan tıbbi gereksinim diye bir şey yaratıyor Sayın Bakan. Toplumun yüzde 15'i maddi gerekçelerle, diğer gerekçelerle de üçte 1'i maalesef gereksinimlerini karşılayamadığını açıklıyor; biliyorsunuz EUROSTAT'taki araştırma verisi...
Karşılanmamış aile planlaması ihtiyacında da hepimizi şaşırtan bir şey çıktı. Biz 2003'teki yüzde 10'dan yüzde 6'ya inmeyi memnuniyetle karşılarken şimdi yüzde 12 ciddi problem. Arkasında kamunun artık bunları sağlamaması var; yine, rakamlar TNSA'dan. Başka bir problem Suriyeli göçmen kadınlarda, bu yüzde 12, yüzde 21'e kadar çıkıyor. Dolayısıyla ülkemiz açısından ciddi bir sorun alanı.
Az önce söylemiştim; bir kışkırtılmış talep var, beş dakikada randevu meselesine bir tıp doktoru olarak asla ve asla izin vermemeniz gerektiğini söylemek isterim, bunu mutlaka çözmek gerektiğini vurgulamak isterim.
Biliyor musunuz Sayın Bakanım, ben The Lancet'e bir görüş yazdım, cümle şu: "Türkiye, dünyada nüfusundan fazla acil başvurusu olan tek ülkedir." The Lancet editörleri döndüler bana, dediler ki: "Sayın Pala, böyle bir şey olabilir mi? Biz bunu inceleyeceğiz." İncelediler, incelediler, sonra The Lancet'te bastılar. Bu, Türkiye adına utanç verici bir şeydir. Nüfusundan fazla acil başvurusu olan dünyadaki tek ülke Türkiye. Neden insanlar bu kadar acile gitmek zorunda kalıyorlar? Sizinle bunu ayrıca ayrıntılı konuşmak isterim.
Gelelim şiddete. Sayın Bakan, biz milletvekilleri olarak kendi bölgemizde haftada iki ya da üç hastanede şiddet görmüş meslektaşlarımızı ziyaret etmek zorunda kalıyoruz. Siz şiddetle ilgili bir eylem planından...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Pala, sürenizi bu sataşmadan dolayı baştan başlatmıştım. Size ilave üç dakika verdim; bir dakika daha vereceğim, lütfen toparlayın.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Sayın Başkanım, bir dakikada bitiremem, lütfen.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Pala, bakın, burada çok yoğun bir talep var ve bu milletvekillerimizin hepsi konuşacaklar. Ben sürenizi baştan başlattım, toplama vurduğunuz zaman çok daha fazla konuşma hakkı vermeye çalıştım ve istifade de etmeye çalışıyorum söylediklerinizden.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Sizin adaletinize inanıyorum Sayın Başkan ama...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Lütfen toparlamaya çalışın, bakın, bütün arkadaşlarımız...
KAYIHAN PALA (Bursa) - Toparlamaya çalışayım ama lütfen...
CAVİT ARI (Antalya) - Grup adına konuşuyor, biraz idare edelim Başkanım.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan, şöyle bir durum var: Sağlık Komisyonu çalışacak, ona rağmen Sayın Pala buraya gelip Plan Bütçe Komisyonuna katkı vermek istedi. Onun için kendisine birazcık daha süre verirseniz...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Pala'ya.
Sayın Pala, buyurun, toparlayın.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Şiddet konusunda Sayın Bakanım, sizden daha ciddi çabalar bekliyoruz. Lütfen, Sağlık Komisyonuna gelin, bu sorunu birlikte çözelim, mevcut yasal düzenlemelerle çözülemediği artık ortadadır. Yeni bir meslektaşımızın şiddet görmesine, hastanede yatmasına ve ölmesine tahammülümüz yok.
Türkiye'de yatak doluluk oranı çok düşük, biliyorsunuz, özel sektörde daha düşük ve özel hastanelerdeki kaba ölüm hızı artışı dikkat çekici. Türkiye nüfusa göre en çok tomografi çekilen ülkelerden bir tanesi; bunun zararlı olduğunu biliyorsunuz meslek örgütleri de söylüyorlar.
Sezaryen doğumların oranı çok yüksek ve özel sektörden hizmet almanın maliyeti çok yüksek. Bebek ölüm hızında büyük bir azalma olduğundan söz ettiniz, haklısınız ama binde 9 olan bizdeki bebek ölüm hızı Avrupa Birliğinde binde 3. Hâlen binde 6 bebeğimiz daha fazla hayatını kaybediyor. Üstelik sosyal sınıflar arasında ciddi fark var; yoksulların çocukları, maalesef, daha fazla ölüyor. Suriyeli göçmen nüfusta bebek ve çocuk ölüm hızı ise Türkiye'dekinden 2,5 kat daha fazla, bunu da söylemem lazım. İller arasında ciddi eşitsizlik var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Pala, toparlayın lütfen.
Buyurun.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Her bin bebekten yalnızca 4'ü Çanakkale'de ölürken bu, Siirt'te 17'ye çıkıyor.
Hane halkı refah düzeylerine göre aşılanmada farklılık var, aşılama oranlarımız maalesef düşüyor. Hasta yatağı sayısında, yoğun bakım yatağı sayısında, hekim sayısında, hemşire sayısında iller arasında çok ciddi eşitsizlikler var ve maalesef sağlık hizmetlerinin kalitesiyle ilgili OECD bir kitap yayınlayarak Türkiye'deki sağlık hizmetlerinin kalitesinin düşük olduğunu söylemek zorunda kaldı. Siz memnuniyetin yüksek olduğunu söylüyorsunuz ama uluslararası araştırmalarda OECD ortalamasında yüzde 71 olan memnuniyet düzeyi bizde yüzde 62'lerde. Dolayısıyla, daha da yükseltmek için hep birlikte çaba göstermek gerektiğini vurgulamak için bunu özellikle koyuyorum. Bunun da birinci aşamalarından bir tanesi...
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Verilen bütçeye göre dedim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bak, yine kesti Başkanım.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Sayın Başkanım, bunları ekleyeceksiniz herhâlde.
Peki, dolayısıyla bütçeyi artırmaktan başlayarak bu sürece mutlaka katkıda bulunmamız lazım.
Türkiye'de tedavi edilebilir nedenlere bağlı ölümler çok yüksek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Pala...
KAYIHAN PALA (Bursa) - 2 slayt göstereyim bitireyim Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Pala, sözlerinizi toparlamak üzere son defa açıyorum mikrofonu çünkü diğer arkadaşlarımız bekliyorlar.
Buyurun lütfen.
KAYIHAN PALA (Bursa) - Bakın, Almanya'da yüz binde 66, Türkiye'de yüz binde 113; bu kadar ciddi bir problem var.
Şimdi size birkaç harita gösterip bitireceğim. Bunlar bizim Sağlık Endeksi harita çalışmalarımız. Türkiye'nin Sağlık Endeksi'ndeki durumunu görüyorsunuz Sayın Bakanım. Bu Sağlık Endeksi'ndeki sınıflarda Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda ciddi bir problem var, sağlığın belirleyicilerine ilişkin haritaya baktığımızda problem daha da büyüyor ve sağlık çıktılarına baktığımızda Türkiye'nin batısında da göreli olarak örneğin, Manisa, Balıkesir, Kütahya, Uşak ve Afyonkarahisar'da azalma var ama Türkiye'nin doğusunda ve güneydoğusunda ciddi problem var.
Sayın Başkan, ilginize çok teşekkür ediyorum. Sayın Bakan, size de teşekkür ediyorum ama gelin hep birlikte bu sağlıktaki eşitsizlikleri azaltmak için bir çaba gösterelim çünkü sağlık en temel insan hakkıdır. Hepimizin de bu alanda üstümüze düşeni yapmamız gerektiğini düşünüyorum.
Hepinize çok teşekkür ederim.