KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ BOĞA (Muğla) - Sayın Bakanım, Sayın Başkan, Plan Bütçe Komisyonumuzun değerli üyeleri ve Ekonomi Bakanlığının güzide mensupları, basın mensupları; hepinize iyi akşamlar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii bugün Ekonomi Bakanlığımızın bütçesini tartışıyoruz, dünya şartlarını gözden geçiriyoruz. Ekonomi Bakanlığının da yapmış olduğu görevleri, büyüme hedeflerini, ihracattaki hedefleri, muhalefetimizi de kızdıran "Tuttu, tutmadı." tartışmalarını iyi değerlendirebilmek için dünya konjonktürünü de bilmek lazım çünkü adı üstünde dış ticaret; dışarıdan mal almak olduğu gibi dışarıya da mal satmak. Eğer dışarıdaki müşterinizin alım gücü azalmışsa, kriz geçiriyorsa sizin satışınızı da doğrudan doğruya etkileyecek demektir.

Hepinizin bildiği gibi 2008'de başlayıp 2009'da pik yapan bir kriz geçirdik. Bizim ekonomimiz 2009 türbülansını atlattıktan sonra, o tehlikeli sarsıntıdan sonra düze çıktı. O zamanki Başbakanımız krizin Türkiye'den teğet geçeceğini söylediğinde herkes gülmüş ve dalga geçmişti. Hakikaten, teğet de geçmedi arkadaşlar. Belki kızacaksınız. Siz zaten hedefler tutsa da kızıyorsunuz, tutmasa da kızıyorsunuz. Muhalefetin böyle bir şeyi var.

MUSA ÇAM (İzmir) - Neyi var?

ALİ BOĞA (Muğla) - Alışkanlığı var, alışkanlığı.

Şimdi, gerçekten krizin rahat atlatılmasında Ekonomi Bakanlığının ve özellikle reel sektörün çok önemli bir fonksiyonunun olduğunu burada kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye'de ilk stratejik plan 2004-2006, daha sonra 2006-2008, daha sonra da bugün itibarıyla 2023 İhracat Stratejik Planı yapıldı ve uygulamaya konuldu. 2004'teki durum analizine göre ihracatımızın yüzde 60'ı Avrupa Birliğine yapılıyor ve ihracatımızın yüzde 33''ünden fazlası da yani üçte 1'inden fazlası da tekstil ürünlerini ihtiva ediyordu. Dolayısıyla, stratejinin başında Türkiye hem ürüne bağımlıydı hem de pazara bağımlıydı; pazar bağımlılığı ve ürün bağımlılığı vardı. Bu ürün bağımlılığını ve pazar bağımlılığını atlatabilmek için pazar çeşitlendirmesi stratejileri uygulandı, daha sonra da aynı, buna paralel olarak da ürün çeşitlendirmesi stratejileri uygulandı. Bu uygulama çerçevesinde biraz önce Bakanımızın da belirtmiş olduğu gibi ihracatta en çok bağımlı olduğumuz Avrupa Birliğine ihracatımız yüzde 43'e kadar göreceli olarak düşmüş oldu. Bu rakamsal düşüş değil, ihracat içerisindeki kompozisyonu, yüzde 40'ı 3'e gerilemiş oldu.

Bu çeşitlendirme bize şunu getirdi: Kriz döneminde kendi muadilimiz olan ülkelere göre ihracatımızın daha fazla, gelişen ülkelere mal ihraç ederek ayakta kalmasını ve devamlı bir periyodla, istediğimiz hedeflerde olmasa bile 5, 6, 3 ve bugün itibarıyla, bu yıl itibarıyla daha başarılı bir performans sergileyerek ihracatımızı artırarak devam ediyoruz.

Ama Sayın Bakanım, burada arkanızda oturan güzide ekibin bu krizleri atlatma ve proje üretme konusunda önemli deneyimleri var. Bu geldiğimiz noktada da yeni bir sıçramaya ya da yeni bir taktiğe, yeni bir stratejiye ihtiyacımız olduğunu ben düşünüyorum ve birkaç maddede önerilerimi sıralamak istiyorum.

Şimdi, ara malı ithalatının mutlaka disipline edilmesi. Tabii, bu, ithalatın azaltılması şeklinde değil. İthalattan vazgeçmek, büyümekten fedakârlık yapmak anlamını doğuracağı için ara malını, ithalata bağımlı olan yüzde 75'ini -ara malı ithalatımızın yani 72'yle 74'ü arasında değişiyor ama işte dörtte 3'ü sayılabilir- bu ara malı ithalatının yerli malları üretimiyle ikame edilerek -ithalatı kısarak değil- frenlenmesi ve ihracata dönük ileri teknoloji ürünlerinin üretiminde ya da sanayi ürünlerinin üretiminde ithal girdi yerine yerli girdiyi sağlamasını temin edecek bir strateji uygulamamız lazım. Bu Bakanlığımızın yapmış olduğu girdi tedarik stratejisi buna çok önemli bir zemin teşkil ediyor ama daha agresif uygulamaya ben ihtiyaç olduğunu düşünüyorum çünkü biz şu anda yerli malını, yerli ara malını ithal girdilerine göre daha pahalıya mal etsek bile ülke ekonomisi açısından orta vadede daha avantajlı olacağını -uzun vadede zaten avantajlı da- düşünüyorum çünkü bir malı üretmeden ihtisas sağlayamıyorsunuz, daha ileri teknolojiye geçemiyorsunuz. Siz ürettiğiniz sürece hem insan gücünüz hem kalifiye iş gücünüz gelişmiş oluyor. O bakımdan, en çok ithal ettiğimiz ara mallarının yerli üretiminin mutlaka kendi ihraç ürünlerimizde kullanılmasının yolunu bulmamız gerekiyor.

Teşviklerde yeterli kaynak sıkıntımız var. Sizlerin de bildiği gibi teşvikin en önemli kaynağı, özellikle Ekonomi Bakanlığımızın elindeki Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu'dur. 2003 yılında o günkü yıllık ihracatımıza Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu'na ayrılan kaynaklar nokta 46 imiş yani yüzde 1 değil, nokta 46'ymış. Bu yıllar içerisinde değişikliklere uğramış, ihracatın rakamlarına ve DFİF'e ayrılan kaynaklara göre ve en sonunda, musluk daha çok işlemiş olmasına rağmen 2013 yılında binde 32 olabilmiş yani 1'in altında, 1 değil, 1'in üçte 1'i şeklinde bir kaynak. Dolayısıyla, EKK'da da kabul edildiği gibi ihracatımızın yüzde 1'inin Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu'na ayrılması gerekiyor ama burada önemli aşılması gereken bir husus daha var. DFİF kaynaklarının yüzde 55'i tarım ürünlerine gidiyor. Tarım ürünlerini desteklemek gibi bir görevinin Ekonomi Bakanlığımızın olmaması gerektiğini düşünüyorum ben çünkü Tarım Bakanlığı var. Tarım Bakanlığı kırsal...

BAŞKAN - Bunlar ihracat desteği ama.

ALİ BOĞA (Muğla) - ...desteklemelerde nasıl ürün desteği veriyorsa Tarım Bakanlığının bütçesinin içerisine DFİF'in aktarılarak ya da Tarım Bakanlığının bütçesinden tarım ürünlerine verilen portakalı teşvik etmek, limonu teşvik etmek elbette Ekonomi Bakanlığını ilgilendirir ama önce...

BAŞKAN - İhracatını...

ALİ BOĞA (Muğla) - ...ihracatını ama önce tarım ürünüdür bu. Dolayısıyla, bu şeyin Tarım Bakanlığının bütçesi içerisine kaydırılarak, DFİF kaynaklarının münhasıran sanayi ürünlerine ayrılarak daha önemli destek verilmesi gerekmektedir. Bu sağlandığı zaman bir hamle yapacaktır ve hakikaten göreceli olarak yurt dışındaki ürünlere göre rekabet gücümüze önemli katkı yapacağını ben düşünmekteyim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Fethiye'deki çiftçiler ne diyecek Ali Ağabey?

ALİ BOĞA (Muğla) - Fethiye'deki çiftçiler...

BAŞKAN - Sayın Günal, hatibin vaktini çalmayın lütfen.

ALİ BOĞA (Muğla) - Şimdi, Antalya'daki çiftçiler de, Fethiye'deki çiftçiler de buna bir şey demez, Tarım Bakanlığı aynı teşvikleri vermeye devam edecek. Ben bu kalksın anlamında söylemiyorum. Ekonomi Bakanlığımız AR-GE'ye dayalı, inovasyona dayalı, ileri teknoloji, katma değeri yüksek ürünleri teşvik etmeli ve DFİF kaynakları münhasıran buna ayrılmalı ve ihracatın yüzde 1'i düzeyine çıkarılmalı. Ben, sadece bunu ortaya koyuyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu tarımda da olabilir ama önemli bir konu, tartışılabilir.

BAŞKAN - Arkadaşlar, neyse yani bu da Sayın Boğa'nın kendi görüşü, lütfen, müdahale etmeyelim.

ALİ BOĞA (Muğla) - Bir de arkadaşlar, karar alma süreçlerinde Ekonomi Bakanlığının önünde bir engel var. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı -yeni adıyla- ya da Tarım Bakanlığı kendi uygulayacağı teşvikleri ya da birtakım kendi bütçesiyle ilgili çalışmaları kendi bütçesine koyuyor ve başka kimseye sormadan bütçeden geçtikten sonra ya da Ekonomi Koordinasyon Kurulunda kararlaştırıldıktan sonra uygulamaya koyuyor. Ama ihracat teşviklerinin mutlaka PKKK sürecinden geçmesi gerekiyor, Para Kredi Koordinasyon Kurulundan geçmesi gerekiyor. Bunu da Kalkınma Bakanlığımız koordine ediyor, hem Ekonomi Koordinasyon Kurulunun PKKK...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Boğa, bir P, üç K da...

İki dakika süre veriyorum.

Buyurun.

ALİ BOĞA (Muğla) - Yanınızdaki arkadaşınızın süresinden birkaç dakika kullanacağım müsaade ederseniz.

BAŞKAN - Buyurun. İki dakika ek süre verdim.

ALİ BOĞA (Muğla) - Teşekkür ediyorum.

Bu sürecin devre dışı bırakılarak doğrudan doğruya Ekonomi Koordinasyon Kurulunda alınan kararların Bakanlar Kurulundan ya da mevzuatın yayınlanmasını müteakip uygulanabilir hâle gelmesi gerekiyor çünkü PKK süreci tahmin edilenden çok fazla zaman alıyor.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Zabıtlara geçiyor bak.

ALİ BOĞA (Muğla) - Arkadaşlar, Para Kredi Koordinasyon Kurulunun adını şimdiye kadar değiştiren olmadı, ben de kısa söyledim, bu da kayıtlara geçiyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz önerdik ama hepsini bir araya toplamayı.

ALİ BOĞA (Muğla) - Ama ortadan kalkması gereken PKK'ysa onun da kaldırılması gerekiyor. Yani Türkiye'nin huzuru, güvenliği ve anarşinin önlenmesi için, terörün önlenmesi için onun da kaldırılması gerekiyor arkadaşlar.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onu da kaldıralım.

ALİ BOĞA (Muğla) - Benim ekonomiyle ilgili görüşümü biraz politize ettiniz ama Sayın Bakanım, herhâlde maruzatımız anlaşılmıştır.

Ben, 2015 yılı Ekonomi Bakanlığımızın bütçesinin ülkemize hayırlar getirmesi, ihracatçımız için yeni atak yılı olması, AR-GE'ye, inovasyona dayalı ihracat ürünlerimizin sıçrama yapması temenni ve dilekleriyle hayırlı olsun diyorum. İyi akşamlar diliyorum.