YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Çok saygıdeğer Bakanım, çok kıymetli Bakan Yardımcılarımız, çok değerli bürokratlarımız, kıymetli AFAD Başkanımız, Emniyet Genel Müdürümüz ve Değerli Arif Paşam, çok kıymetli basın mensupları, değerli milletvekillerim; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Bakanım, 2024 yılı bütçenizin hayırlı ve bereketli olmasını temenni ediyorum.

Şimdi, tabii, gerek öğleden önceki gerekse öğleden sonraki konuşmalardan birkaç hususa değinmek istiyorum özellikle muhalefetten gelen eleştirilerle ilgili.

Tabii, değerli arkadaşlar, çok zor bir coğrafyada yaşıyoruz, gerçekten jeopolitik ve jeostratejik açıdan diğer ülkelerle benzer olmayan bir coğrafyada yaşıyoruz. Yaşamış olduğumuz coğrafyada tarihî ve kültürel sorumluluklarımız var, elbette bunları da taşıyoruz, taşımak zorundayız; öyle gözüküyor ki kıyamete kadar da bu sorumluluğumuzu devlet olarak taşıyacağız. Tabii, yaşamış olduğumuz bölge düzensiz göçün olduğu, özellikle savaşların yaşandığı, yine, enerji merkezlerinin var olduğu, terör örgütlerinin vekâlet savaşlarını yürüttüğü, yine, beşerî ve fiziki sermayenin de en hareketli olduğu bir alan. Dolayısıyla güvenlik politikalarıyla ilgili, güvenlik politikalarına ayırmış olduğumuz bütçelerle ilgili bazı çok ciddi eleştiriler oluyor. Tabii, yaşamış olduğumuz coğrafyanın gereği olarak mutlaka hem güvenlik politikalarına hem millî savunma bütçelerine ciddi anlamda ayırmamız gereken bir miktar olduğunu ifade etmek istiyorum. Aslında bunun az olduğunu... Bütçe olanaklarımız keşke biraz fazla olsa da millî savunma bütçemize biraz daha bütçe ayırabilmiş olsak.

Yine, teröre karşı mücadele anlamında, terörle mücadele noktasında gerçekten yirmi bir yılda -arkadaşlar da değindi- Türkiye'nin nereden nereye geldiğini burada defalarca anlatmaya hiç gerek yok çünkü buradaki herkes bunu yaşayarak gördü. Ayrıca burada "savaş bütçesi" benzeri cümleler kullanıldı ve kullanılıyor. Bunu kabul etmemizin mümkün olmadığını ifade etmek istiyorum. Biz burada terörle mücadele ediyoruz; başta PKK olmak üzere FETÖ, DEAŞ ve onlarca terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Tabii ki bizim buraya ayıracağımız bütçe ve uygulamış olduğumuz güvenlik politikaları burada hiçbir şekilde yadırganmamalı çünkü yaşamış olduğumuz bölgede Irak, Suriye, Libya, Filistin, Afganistan gibi ülkelerin bugün millî savunma politikaları olmuş olsaydı; güvenliğe, savunmaya ciddi proje ayırmış olsalardı bugün o devletlerin varlıkları devam ediyordu, güvenlikleriyle ilgili herhangi bir sıkıntı yoktu. Bizim bu bütçeleri ayırmamız sadece barış için ve kendi ülke güvenliğimiz için, bölge ülkelerinin güvenliği için.

Yine, savaş olmayan kıtalara ve bölgelere bakıyoruz, buralarda refahın ve huzurun olduğunu görüyoruz, zenginliğin olduğunu görüyoruz ama bizim ülkemiz on binlerce kilometre öteden gelen büyük devletlerin, süper güçlerin vekâlet savaşlarını, ticaret savaşlarını yürüttüğü alan oluyor. Buradaki güçlü bir Türkiye'nin, güçlü bir Suriye'nin veyahut da bölgedeki başka güçlü bir devletin varlığı burayı savaş alanı ilan edecek veya etmiş olan bu büyük devletleri mutlaka caydıracaktır. Burada, Türkiye'nin varlığı ve Türkiye'nin gücü gerçekten çok büyük geri dönüşümleri oluyor. Bugün, İsrail'in terör devleti hâline gelmiş olması ve bölgede bir terör estiriyor olması da yine bölge ülkelerinin özellikle millî savunma açısından zayıf olduklarının bir neticesi olarak göz önünde bulunuyor, bunların hepsine özellikle dikkat etmekte fayda var.

Yine, tabii, konuşmamın başında ben, Sayın Bakanım, kahraman güvenlik görevlilerimizin, mülki idare amirlerimizin... Görevleri başında şehit olan tüm güvenlik görevlilerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize de yine acil şifalar diliyorum. Büyüyen ve güçlü Türkiye'nin 2053 ve 2071 vizyonunu destekleyici faaliyetlerimiz ve çalışmalarınızdan ötürü sizi ve ekibinizi milletimiz adına kutluyorum. Dünyanın çoğu da yakın çevremizde yaşanan siyasi, ekonomik, sosyal ve askerî krizlerle boğuştuğu bir dönemden geçiyor, Türkiye'nin böyle bir zeminde asli hedeflerinden kopmadan kalkınmasını sürdürmesi çok önemli bir başarı. Ülkemiz ve milletimizi bir gün dünyada hak ettiği seviyeye çıkarmayı hayal ederek çıktığımız bu kutlu yolda vesayetle kavgamızı da darbe teşebbüslerine direnişimizi de yedi düvele karşı verdiğimiz mücadeleyi de hep aynı gayretle yürüttük. Terörle mücadelede özellikle doğu ve güneydoğuda günlük hayatın seyrine olumlu şekilde yansıyan bir başarının söz konusu olduğunu belirtmek istiyorum. Birilerinin çizmeye çalıştığı o karanlık tablonun doğru olmadığını Sayın Bakanımız ve ekibinin yaptığı çalışmalardan görmek elbette mümkün. Valilerimizin, kaymakamlarımızın yapmış olduğu toplantılar, ev ziyaretleri ve çalışmalar bölge halkı tarafından takdirle karşılanıyor. PKK terör örgütünü nasıl sınırlarımız içerisinde bitirme noktasına getirdiysek, nasıl sınırlarımız dışında peşini bırakmıyorsak örgütün siyasi uzantılarını ve onlarla aynı çuvala girenleri de milletimize ifşa etmeye devam edeceğiz.

Bizler, birliği tarihin her noktasında defalarca ispat etmiş bir milletin evlatlarıyız; birbirimize omuz vermiş, zor zamanlardan geçmiş ve geleceğe hep gönlümüzün bütün güzelliğiyle bakmış güzel bir milletin evlatlarıyız. Cumhuriyetimizin ilk yüzyılının en kritik demokrasi ve kalkınma atılımını her türlü siyasi, sosyal sınıflamaların ötesine geçen bir ortak akılla, ortak iradeyle, ortak vicdanla gerçekleştirdik. Aşkla çalışarak, millî iradeyi güçlendirerek vesayeti bu ülkede yirmi bir yılda adım adım geriletmeyi başardık. Demokrasiyi kökleştirerek darbelere zemin hazırlayan şartları yine birer birer ortadan kaldırdık, güvenliği sağlayarak insanımızın bugününü huzurla yaşamasını, geleceğine de umutla bakmasını temin ettik.

Sayın Bakanım, Türkiye Yüzyılı vizyonunun öncelikli hedeflerinden birinin de ülkede huzurun kökleşmesi olduğunu bir kez daha huzurlarınızda ifade etmek isterim. Bunun için de insan hak ve özgürlükleriyle, can ve mal güvenliğinin her türlü fiilî ve potansiyel tehdide karşı güvence altına alınmasına verdiğiniz öneme özellikle dikkat çekmek istiyorum. Biz, ülkemizi bugünlere her karış toprağına dokunan, her ferdine ulaşan eser ve hizmetlerimizle getirdik. Ülkemizin tamamını kalkındırarak, zenginleştirerek, büyüterek Türkiye'nin dünyanın en gelişmiş ilk 10 ülkesi arasındaki yerini alması için mücadele ettik, mücadelemize de devam ediyoruz. Türkiye'yi demokrasi ve kalkınma rayından çıkartıp yeniden eski günlerine döndürmek için pek çok deneme yapıldı, hamdolsun birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sarılarak bu alçak gayretlerin hepsini de boşa çıkarmayı başardık. Dünyanın en etkin afet yönetim kurumu olan AFAD'ı kurarak arama kurtarmada zararların telafisine kadar her konuda vatandaşlarımızın yanında olduk.

Düzensiz göçle etkin mücadele için 18 bin kişi kapasiteli 30 geri gönderme merkezi kurduk, Suriye'de oluşturduğumuz güvenli bölgelere gönüllü dönüş yapılmasını da bu sayede temin ettik. Yine, afet yönetiminden eğitim ve yardım faaliyetlerine kadar geniş bir alanda sivil toplum kuruluşlarımızın sayısını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kırkpınar, bir dakika ilave süre vereceğim, uzatmayacağım.

Buyurun lütfen.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

...70 binlerden 120 binlere kadar yükselttik; kurumsal kapasitelerimizi genişleterek, maddi destek vererek etkinliklerini de bu sayede artırmış olduk.

Maziden atiye kurduğumuz köprüyü ne kadar sağlam tutarsak Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirme azmimiz de o kadar güçlü olacaktır. Evet, bizler bu gayretle yirmi bir yıldan beri çalıştığımız gibi, inşallah bundan sonraki süreçlerde de birlik ve beraberlik içerisinde ülkemizi büyütmeye ve hedeflerimize ulaşmaya çalışacağız.

Sayın Bakanım, 2024 yılı bütçesinin her kuruşunun vatanımıza, milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyor, heyeti saygıyla sevgiyle selamlıyorum.