Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c) Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d) Göç İdaresi Başkanlığı e) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 08 .11.2023 |
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakanım, değerli ziyaretçiler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İlk önce, Sayın Bakanım, size ve ekibinize teşekkür ederiz. Geldiğiniz günden beri uyuşturucu çetelerine, organize suç örgütlerine karşı gösterdiğiniz operasyonlardan dolayı, başarılardan dolayı teşekkür eder, başarılarınızın devamını dileriz. O bakımdan, hem kendim hem de partim adına sizlere teşekkürü bir borç biliyorum.
Bununla beraber bir iki tane nokta var tabii. Sizdeki bu kararlılığı biz daha geniş platformlarda görmek istiyoruz. Mesela, dün bizim partimiz bir araştırma önergesi verdi. Bugün hepimizin, bütün partilerin, Cumhur İttifakı'nın ve diğer muhalefet partilerinin, hepsinin üzerinde hassaslıkla durması gereken bir nokta var: Kara para aklama, vergi kaçakçılığı. Bütün bunlar şu anda toplumun vicdanını çok yaralıyor. Biz bir araştırma önergesi verdik ve dedik ki: Bu kara para, vergi kaçakçılığı, bütün bunlarla ilgili Meclis bir araştırma komisyonu kursun. Bakın çünkü burada çok fazla insan, çok fazla parti, çok fazla kurum zan altında kalıyor. Tekrardan reddedildi ama biz bunun çok önemli bir öneri olduğunu düşünenlerdiniz.
İkinci nokta, benden önce değerli konuşmacıların da bahsettiği şeylerden bir tanesiydi Sayın Bakanım, bu vatandaşlık verilmesi. Biz her seferinde, bu ülkemizin topraklarının bu ülkenin vatandaşları tarafından, şehitler tarafından, şehitlerin kanı tarafından çizildiğini söylüyoruz. Daha sonrasında da 400 bin dolara siz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı veriyorsunuz, bu anlaşılır bir şey değil. Bakın, genel seçimler sırasında bizler saha ziyaretlerindeyken başka ülkelerden "deport" edilen, başka ülkelerden atılan, orada yüz kızartıcı suç işleyen insanların Sakarya'da, Kocaeli'de bir ev karşılığında vatandaşlık alıp...
(Uğultular)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Özlale, bir saniye...
Değerli milletvekilleri, salonda bir uğultu var, lütfen sayın hatibin konuşmasını bozacak şekilde görüşmelerimizi yapmayalım.
Sayın Özlale, buyurun.
İlave süre vereceğim size.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Teşekkürler.
Bu 400 bin dolara vatandaşlık verilmesi, toplumda toplumun vicdanını yaralayan başka bir şey çünkü bu ülkenin vatandaşlığı -bizler böyle inanıyoruz, bütün partiler böyle inanıyor- dünyanın en değerli vatandaşlığı. Bunun, herhangi bir bedeli yok bu ülkenin vatandaşı olmanın. O yüzden, bu vatandaşlık... Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma koşullarını mutlaka gözden geçirmenizi istiyoruz parti olarak.
Bu uyuşturucuyla mücadele meselesi bence önemli. 2 tane anekdotla ben başlamak istiyorum, bir tanesi oğlumla ilgili. Geçen sene sigaraya başladığını öğrendim -17 yaşındayken- üzüldüm tabii. Ondan sonra laf lafı açtı ve bana dedi ki: "Ya, baba, senin bana duacı olman lazım, en azından keyif verici madde kullanmıyorum." "Oğlum ne diyorsun sen!" dedim çünkü Çankaya ilçesinde oturuyoruz ve bana bir yer tarif etti, bir restoran zincirini, "Bak, bugün bu restoran zincirinin kuryeleri evlere kadar direkt olarak ot ya da uyuşturucu madde taşıyor baba." dedi. Sizin yaptığınız bir operasyonla bu çete çökertildi fakat bu anekdot geçen sene oldu ve o organize suç örgütünün lideri iki üç senedir benim 17 yaşındaki sporcu oğlumun bile radarına girmişti. Şimdi, benim oğlumun bana isimle, adresle verdiği bu kişiyi Emniyetin, İçişleri Bakanlığının bilmemesi mümkün mü? Mümkün değil. Her yere gittiğiniz zaman, konuştuğunuz zaman size verilen isimleri daha sonra sizler operasyonlarda yakaladınız. Dolayısıyla arkadaşlar, AK PARTİ'li arkadaşlar, biz bir önceki İçişleri Bakanını eleştirirken bunun gerçekten bir gerekçesi var. Yani bu ülkenin orta yerinde, başkentinde, Çankaya ilçesinde gençlere uyuşturucunun nasıl satıldığını, kimler tarafından satıldığını bizler biliyorduk; bizleri bırakın, çocuklarımız biliyordu. O yüzden size hem teşekkür ederim hem de gerçekten çok büyük bir enkazı devraldınız, umarım başarılı olursunuz.
Bir başka şey de şu: Son dönemlerde, bildiğiniz gibi, güzellik salonları üzerinden kara para aklayan çeteler türemeye başladı. Bu güzellik salonlarının dışarıdan ithal ettiği kozmetik ürünlerde de benzer bir uyuşturucu var, bunu da herkes biliyor, bunu da herkes söylüyor. Dolayısıyla bizim bildiğimizi, sokaktaki insanların konuştuğunu sizin birimlerinizin bilmemesi mümkün değil. O bakımdan, çok ağır bir yükün altına girdiniz. Bütün siyasi partilerin -bakın, burada farklı siyasi yelpazede olan bütün partilerin- üzerinde hassasiyetle durduğu şey uyuşturucuyla mücadeledir. Bu konuda bizler elimizden geleni yapmaya hazırız.
Bir başka nokta da şu: Burada 2 tane slayt göstermek istiyorum size, bunlardan bir tanesi nasıl bir enkaz devraldığınıza dair. 193 ülke arasında suç endeksi skoru en yüksek 14'üncü ülke Türkiye ve baktığınız zaman, bizden daha suçlu ülkelere baktığınızda hiç de olmak istemediğimiz ligde. Peki, nelerden bahsediyoruz? Mesela insan kaçakçılığında ilk 5 ülkeden bir tanesiyiz, eroin ticaretinde ilk 5 ülkeden bir tanesiyiz. Bu ülkede bir önceki İçişleri Bakanı "Ben yılda 5 bin uyuşturucu kaçakçısı yakaladım." dediği zaman, bu, mücadelede başarılı olduğu anlamına gelmiyor, eğer bu ülkede 5 bin uyuşturucu taciri varsa demek ki bu ülkede ipin ucu çoktan kaçmış anlamına geliyor bu; bir de böyle düşünmek gerekiyor.
İkinci slayta geçelim, bir başka nokta da şu: Kara para aklama ve terörizmin finansmanında biz hâlâ maalesef hiç istemediğimiz ülkelerle o gri listedeyiz. Bakın, burada 23 tane ülke var, Türkiye de bir tanesi. Bizim el birliğiyle bu gri listeden nasıl çıkacağımıza kafayı yormamız gerekiyor ve 2022 tarihli raporda Türkiye de 40 tavsiyenin 12'sine uyduğu, 22'sine büyük ölçüde uyduğu, 4'üne kısmen uyduğu, 2'sinde de "uyumsuz" notuyla değerlendiriliyor. "Kırmızı uyarı" alan tavsiye başlığına dikkatinizi çekiyorum: Siyasi nüfuz sahibi kişiler. Bu bir bağımsız rapor.
Dolayısıyla, Sayın Bakanım, burada bizim önümüzde uluslararası raporlar varken, bizzat çoluğumuzun çocuğumuzun, arkadaşlarımızın bize verdiği ihbarlar varken bu konuya hiçbir partinin ve sizlerin duyarsız kalmayacağını biliyoruz. Bu uyuşturucuyla mücadele, kara para aklama, vergi kaçakçılığı; bunlar şu anda Türkiye'nin ilk başta gelmesi gereken konulardan bir tanesidir.
Şimdi, bunun dışında bu iş birliğini de gerektiriyor Sayın Bakanım, bu konuda da bizler, sizlerle beraber çalışmaya hazırız. Ama özellikle, uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili sizin sunumunuzda eksik gördüğüm şeylerden bir tanesi: Bizler, eskiden bağımlı olan ve daha sonrasında topluma kazandırılacak olan bireylerle ilgili çok daha sıkı çalışmalar yapmalıyız. Biliyoruz ki bir kez uyuşturucu kullandığınız zaman, daha sonra tedavi edildiğinizde tekrardan başlama olasılığımız yüksek. O yüzden bizim size tavsiyemiz, diğer bakanlıklarla beraber, İŞKUR'la beraber, diğer kurumlarla beraber, geçmişte uyuşturucu kullanan kişilerin tekrar başlamaması için istihdam programları düzenleyin. Eminim, diğer bakanlıklar da bunun için mutlaka gönüllü olacaklardır.
Türkiye'nin bir başka problemi de kayıt dışı. Şimdi, bu kayıt dışılıktan biraz göçe geçmek istiyorum ben izninizle. Projeksiyonlarımız bize şunu gösteriyor: Bu doğurganlık oranlarıyla beraber 2053 yılında yani çok değil bundan otuz sene sonra Türkiye'de zamanında düzensiz göçle gelen ve burada olan 35 milyon insan olacak, 35 milyon. Biz, o zaman, bundan otuz sene sonra yani bizim çocuklarımız, yeğenlerimiz burada oturduğu zaman başka hiçbir şey konuşamıyor olacağız; bu çok önemli. Eğer biz buna hemen bir çözüm bulmazsak otuz sene içerisinde burada düzensiz göçle gelen ve hiçbir şekilde topluma uyum sağlayamamış 30-35 milyon insandan bahsedeceğiz. Bu düzensiz göç -tarihe de biraz meraklıyımdır- Roma İmparatorluğu'nu yıktı, koskoca Roma İmparatorluğu'nu, bizi yıkması elli seneyi almaz. O bakımdan burada problemin farkında olup bununla çok daha sıkı bir şekilde mücadele etmemiz lazım.
Ben, bu göç konusunda siyasete girmeden önce saha çalışmaları yapan bir akademisyendim. Birkaç tane anekdot anlatıp bu göçle nasıl mücadele edeceğimiz konusunda belki bir fikir vermek isterim. İnegöl'deydik, mobilyasıyla ünlü bir yer. Orada İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı bize dedi ki: "Allah Suriyelilerden razı olsun. Onlar sayesinde maliyetimiz düştü ama onları eşimin, kızımın dolaştığı sokaklarda görmek istemiyorum." Daha sonra Erzurum'da hayvancılıkla uğraşan bir köye gittiğimizde bize aynen şu söylenmişti: "Allah Afgan çobanlardan razı olsun, bize de çok büyük kolaylık sağlıyor. Zaten memnun kalmadığımız zaman da jandarmayı arıyoruz, sınır dışı ettiriyoruz." Benzer bir anekdotla Trakya'da karşılaştık. Kahramanmaraş'ta bir sanayi sitesinde şunu söylediler: "Türkler ücreti beğenmediği zaman direkt olarak Suriyeli çalıştırıyorum." Gelmek istediğim nokta şudur Bakanım: Sizler İçişleri Bakanlığı olarak bu düzensiz göçle mücadele ediyorsunuz, bunu görüyoruz, etmeye çalışıyorsunuz en azından, takdirle karşılıyoruz fakat kayıt dışı ekonomiyi biz kurutmadığımız sürece -ki burada Hazine ve Maliye Bakanlığıyla çok daha etkili bir şekilde çalışmalısınız- bizler düzensiz göçü engelleyemeyiz. Hepimizin, bence şapkayı önüne koyup kabul etmesi gereken bir şey var. Bu ülkede küçük ve orta ölçekli sermayeler, özellikle Anadolu'daki, çatır çatır Suriyeli ve Afganları insan haklarına da aykırı bir şekilde kullanıyor; bizim temel problemimiz bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Özlale, ilave süre veriyorum, buyurun lütfen.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Biz sınır güvenliği konusunda endişelerimizi dile getiriyoruz ama bence daha endişe verici bir şey daha var: Bizim Türkiye'deki işletmelerimiz kayıt dışı Suriyeli, Afganlı kullanmaya bayılıyor, istihdam etmeye bayılıyor. "Kullanma"yı müstehzi bir açıdan söyledim. O bakımdan kayıt dışı ekonomiyle mücadele etmediğimiz sürece, sizler düzensiz göçle ne kadar mücadele etmeye çalışırsanız çalışın, o mutlaka yarım kalacaktır.
Bir başka nokta da şu: Daha önce bir ara suç ekonomisini çalışmış birisi olarak ve daha önce de İstanbul'da bununla ilgili anketler yapmış birisi olarak sokak aydınlatmalarının artırıldığı yerlerde -ki burada belki belediyelerle iş birliği yapabilirsiniz- suç oranının düştüğü tespit ediliyor. İngiltere'de, Amerika'da bununla ilgili yapılan birçok deney var. Sokak aydınlanması yüksekse eğer suç oranı düşüyor. Bir başka nokta da şu: Özellikle kadın emekçilerimiz açısından söylüyorum, toplu ulaşımı siz mahallelere kadar götürebilirseniz -orada da belediyelerle çalışabilirsiniz- o zaman da suç oranları düşüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Dolayısıyla benim burada gelmek istediğim nokta şudur: Eğer bizler, gerçekten hepimizi kaygılandıran uyuşturucuyla mücadele, düzensiz göç, bu gibi konularla mücadele edeceksek bir, siyasetüstü bir söylem geliştirmeliyiz. Bu arada Meclis de bunun için en uygun ortam yani uyuşturucunun Türkiye için bir problem olduğunu hepimizin kabul edip -ki burada bütün partiler kabul ediyor- bununla beraber Meclis olarak size destek vermeliyiz; araştırma önergeleri...
İkincisi, sizler, diğer bakanlıklarla beraber çok daha sıkı iş birliği yapmalısınız; Hazine ve Maliye Bakanlığıyla kayıt dışılığı nasıl engelleyeceğinize dair, yerel yönetimlerle sokak aydınlatması ve mahallelerde toplu ulaşıma dair, daha sonrasında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla eskiden uyuşturucu kullanmış ve topluma kazandırmamız gereken gençlerin bir iş sahibi, meslek sahibi olmasına dair diyorum; bu 2 meselenin de bizim için siyasetüstü bir mesele olduğunu ve bütün partiler olarak da size yardıma hazır olduğumuzu belirtiyorum.
Beni dinlediğiniz için saygılarımı sunuyorum.
Teşekkürler.