Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Gençlik ve Spor Bakanlığı b) Spor Toto Teşkilat Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 03 .11.2023 |
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, kıymetli bürokratlar; hepiniz hoş geldiniz.
Bu sene itibarıyla 171 milyar 30 milyonluk bir bütçeyle karşımızdasınız. Geçen senelere baktığımızda gözle görülür bir artış olduğu yadsınamaz ama şunu da ifade etmem lazım: Bu sene içerisinde tüm gençlik ve spor alanlarına ayırdığımız bu 171 milyar her ne kadar bir artış gibi görünse de bu sene yine Avrasya Tüneli, şehir hastaneleri, kuş uçmaz kervan geçmez havalimanları gibi yerlere garanti ödemesi olarak 160 milyar havadan para ödeyeceğiz. Gençlere değil bu insanlara ödenecek bu paralar yine.
Yine, bütçe kalemlerini incelerken enteresan bir cümleyle karşılaştım Sayın Bakan: 2024'te bağımlılıkla mücadele için ayırdığınız ödenek bu sene 33 milyon TL yazıyor. Bu ülkede Diyanet İşlerinin bindiği makam aracı Mercedes 22,5 milyon lira yani sizin uyuşturucuyla mücadele için ayırdığınız bütçeyle Diyanet İşleri Başkanına 2 tane Mercedes alamıyoruz şu anda. Ya da mesela 2022 bütçenize baktım, kullanmadığınız...
(Uğultular)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın milletvekilleri...
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
2022 bütçenize baktım, kullanmadığınız 160 milyon TL'yi geri iade etmişsiniz, bunun dörtte 1'i bile değil. Bizim zamanımızda metamfetamin falan gibi şeyleri biz anca Breaking Bad gibi dizilerden izlerdik, şu an ilkokulların önünde satılıyor. Gençlik Bakanlığının nasıl oluyor da bir Diyanet İşleri Başkanının arabası etmeyen bir bütçeyle uyuşturucuyla mücadele etmesi bekleniyor? İlginç.
Yurtları konuşacağım ben asli olarak, teşekkür de edeceğim bu konuyu gündemimize soktukları, sokmak zorunda kaldıkları için Gençlik Örgütleri Forumu'na, Barınamıyoruz Hareketi'ne ve elbette TİP'li öğrencilere yani yoldaşlarıma.
Sayın Osman Bey, sizin seçildiğiniz 2011 senesinde AKP'nin bir seçim beyannamesi var, diyorsunuz ki: "2023'te gençlerin en fazla 3 kişilik odalarda konaklamasını sağlayacağız." Sizin seçim beyannameniz, 2023'ü görerek söylemişsiniz bunu. Bu sene verdiğiniz sunumda şunu diyorsunuz: "Başvuran öğrencilerin yüzde 96'sını yurtlara yerleştirdik." Doğrudur, az önce Orhan'ın dediği şey de doğrudur, evet yerleştirdiniz. Burada bizim size sorduğumuz asli soru şu: Hangi şartlarda yerleştirdiniz? Çok açık ve net, sizin sunumunuzdan aldığım rakamlar: 2020 yılında 793 yurt varmış, 700 bin yatak kapasitesi, yurt başına 880 öğrenci düşüyormuş. 2022 yılına geldik: 776 yurt; artmamış, düşmüş yurt sayısı; 850 bin yatak kapasitesine çıkmışız, yurt başına düşen öğrenci sayısı 1.095. Hatta az önce Orhan Vekilin verdiği rakam, 950 bin rakamı doğruysa yurt başına düşen rakam bin falan artmış durumda şu anda yani şu anda her yurtta artı 200 insan yaşamak zorunda. Bu şekilde yerleştirdiniz siz bu insanları çünkü geçen sene çok ciddi eylemler yapıldı, "Barınamıyoruz!" eylemleri yaptı gençler, çadırlar kurdular, çok haklıydılar ve saray size dedi ki "Bunları yerleştirin de nasıl yerleştiriyorsanız yerleştirin." Siz de ne yaptınız öğrencileri? Balık istifi gibi üst üste dizdiniz, şu an yaşadığımız şey bu. Biz size şu anda yurtların kapasitesini, yurtların içindeki yaşam şartlarını anlatmaya çalışıyoruz. Bu insanlar 8 kişilik odalarda, çamaşır için bir hafta önceden isim yazdırmak zorunda kalarak, berbat yemeklerle beslenmeye çalışarak, ders çalışacak bir yer bulamayarak ve sonsuzluğa uzanan duş ve tuvalet sıralarında bekleyerek yaşamaya çalışıyorlar. Bizim dönemimizdeki gibi kiraya çıksalar mümkün değil, sırf benim şehrimde yüzde 800 arttı.
Sayın bürokratlar, öyle eskiden olduğu gibi şey yok artık "4-5 öğrenci buluşalım da bir ev tutalım." Yok, yok; geçti o günler, öyle bir şansı yok buradaki öğrencilerin. Ve bu yaptığınız eziyet sadece maddi bir eziyet değil burada manevi bir eziyet yapıyorsunuz siz. Geçtiğimiz bir haftada bu ülkede 5 öğrenci intihar etti, canına kıydı "Geçinemiyoruz!" diye, "Barınamıyoruz!" diye, "Ben bu ülkede yaşayamıyorum!" diye. Sizin bu toplam 800 tane yurdunuzda sadece 52 psikolog var ama bir şeyi başarmışsınız, her birine bir din görevlisi atamayı başarmışsınız. Belli ki hiçbir işe yaramıyorlar çünkü çocuklar canına kıyıyor şu anda, canına kıyıyor bu yurtlarda.
Ve gelelim tarikat yurtlarındaki artışa. Hani övünüyorsunuz ya "Biz şu kadar artırdık, 190'dı, şimdi 800'dü..." falan. 2002 rakamını bulamadım ama 2006 rakamını buldum, onu söyleyeceğim: Tarikat ve cemaatlere ait olan yurtlar 1.723'müş, bu sayı 2022'de kaç biliyor musunuz? 3.331. Artış kaç biliyor musunuz değerli Bakanlık üyeleri? Yüzde 93 yani sizler tarikatlar kadar çalışmıyorsunuz bu ülkede. Açık açık söylemem lazım çünkü sizler tarikatlara çalışıyorsunuz bu ülkede. Bunun da bir sebebi var, liderinizin verdiği dindar ve kindar gençlik yetiştirme ülküsü; bu çerçevede çalışıyorsunuz ve tam olarak bu yüzden bunlar geliyor başımıza, bu yüzden...
Gülmeyin hiç! "Enes Kara" diye bir çocuk öldürüldü, canına kıydı haberiniz var mı? Uğradığı dinî baskı yüzünden oldu. Bir de gülüyorsunuz, Sayın Bakanın yanındakine söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kadıgil, ilave bir dakika veriyorum.
Toparlayın lütfen.
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Devam edeceğim ben.
Gelelim burslarınıza. Dolar bazına vurduğunuzda son on yılın en düşük seviyesinde ama hiçbir çocuk şu anda yurt dışına çıkma hayali bile kuramıyor çünkü on senelik pasaportun bedeli 8 bin lira oldu. 3 bin liraya ne yiyecek, ne içecek, ne okuyacak, ne giyecek ben bilemiyorum burada. "İş bulayım, çalışayım." dese, genç işsizliğini dün konuştuk, her 5 çocuktan biri işsiz şu anda. "Bir iş buldu çalışıyor." desek... İş cinayetlerine geleceğim, dün yine bunun rakamlarını verdim, bugün size özel "sadece gençler" olarak ayırdım bunu.
Sayın Bakan, kıymetli bürokratlar; sadece geçtiğimiz dokuz ayda 15-30 yaş arası 312 genç öldürüldü, iş cinayetlerinde öldürüldü. Neredeyse günde 1 genç... Şu an biz burada konuşurken çalışmak zorunda olan bir genç daha öldü, iş cinayetlerinde öldü. Bugün bunlar bizim ülkemizin gerçeği ve sadece bu değil yurtlardaki cinayetler... Az önce Sayın Orhan Bey bir şey söyledi "Talihsiz bir olay, elim bir vaka." dedi. Kim için dedi? Zeren Ertaş için. Ben açık açık söyleyeyim, ben hukukçuyum, bu böyle talihsiz bir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Ben bugün biraz konuşacağım Başkanım. Tek temsilciyim, bir dakika daha müsaade istiyorum.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Böyle bir şey yok ya!
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Böyle bir şey var. Bakın, çeşitli gruplar...
RESUL KURT (Adıyaman) - Böyle bir usul yok Sayın Başkan.
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Korkmayın, cevap verirsiniz, merak etmeyin; sözle cevap verirsiniz. CHP Kurultayından daha önemli bu anlattıklarım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan yönetiyor burayı.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, Sayın Kurt, olabildiğince...
Sayın Kadıgil, siz de toparlamaya çalışın lütfen.
Buyurun.
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - Elbette.
Yani her bakanlıkta yaptığım bir şey de değil bu sevgili arkadaşlar ama gençlik mevzusundan daha önemli bir mevzu yok ve benim genç bir kardeşim Zeren Ertaş öldürüldü. Bunun adı "olası kastla adam öldürmek"tir. Az önce sordu "Sorumlusu kimse ortaya çıksın..." Sorumlusu orada. Bilmiyorum, yüzü var mı gelmeye? KYK Müdürü Recep Ali Er, burada mı? Orada sorumlusu. Hâlen nasıl görevde bu insan, bu insan hâlâ nasıl görevde oturabiliyor?
Bakın, siz daha Bakan olarak yeni atandınız, arkanızdaki müdürler nasıl hâlâ oradalar ya? Güya asansör tadilattan geçmiş, çocuklar bas bas bağırıyor, asansör düşüyor, bir kız çocuğu ölüyor; KYK Müdürü o koltukta oturmaya hâlâ devam edebiliyor. Bunu benim aklım havsalam almıyor.
Ve gidiyorlar bu ülkeden. TÜİK verisi -Orhan Bey gitti- söyleyeyim ben size: Son üç yılda 300 bin genç gitti bu ülkeden. Bugün buraya gelirken sosyal medyadan sordum ben ya, "Karşımda Bakan oturacak, ona ne demek istersiniz?" dedim. Söyledikleri böyle, çok bilmediğiniz şeyler değil; "Geçinemiyoruz." diyorlar, "Okuyamıyoruz." diyorlar, "Barınamıyoruz." diyorlar ama iki şey var, onu yazmışlar, çok içim acıdı, onu söyleyeceğim size. Biri diyor ki: "Bu ülkede genç olmanın en kötü tarafı aç kalmak, daha kötüsü hayalsiz kalmak." Başka bir genç kardeşim şöyle yazmış bana Sayın Bakan: "Bu ülkede doğmuş olmak." Bu ülkede doğmuş olmayı bir talihsizlik olarak nitelendiriyor bu ülkenin gençleri çünkü intihar ediyorlar. Bakın, sadece Zeren değil, Zeren'inki bir kaza görünümlü cinayet olabilir; bu hafta ya sevgili arkadaşlar, bu hafta 5 öğrenci intihar etti bu ülkede. Geçtiğimiz bir hafta içinde oluyor bunlar, isim isim de verebilirim ve bunlardan biri 31 Ekimde Hacettepe Tıp Fakültesinde yaşamını yitirmiş hâlde bulundu. Buradan MHP vekillerine sesleneceğim, aslında onun için şey yaptım. Hacettepedeki arkadaşlarımız bu 5 intihar vakası için dediler ki: "Bir ses çıkarmamız lazım." Bu şartlarda yaşamayı hak etmiyor bu ülkenin gençleri, eylem koymamız lazım. Kendisini MHP'nin teşkilat başkanı olarak tanıtan, belli ki bir Polat Alemdarcık, genç bir kadın öğrenciyi, benim bir yoldaşımı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kadıgil...
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - "Biz 60'larda, 70'lerde gereken neyse yaptık." diyor. MHP'li erkek vekillerden gerçekten rica ediyorum, bu tutumu takdir etmeyeceğinizi düşünüyorum. Kendini Polat Alemdar sanan bu Teşkilat Başkanı Alparslan Türk hâlâ görevde mi ve hâlâ böyle hareket etmeye devam ediyor mu?
Son sorum da size Faruk Bey, az önce HEDEP'e cevap verirken şöyle dediniz: "Bu ülkedeki tüm kişi ve kurumlar Anayasa'ya uymakla mükellef." Ne kadar güzel bir laf söylediniz, belli ki artık sarayla da bağını kesip tamamen MHP'yle bağ kurmuş İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesini ve Yargıtay 3. Ceza Dairesine de...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Başkanım, bu korsan konuşmaya...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Ne korsanı, milletvekili ya! Milletvekili mi korsan konuşuyor?
SALİHA SERA KADIGİL (İstanbul) - ...Anayasa'ya uymanın herkesin görevi olduğunu hatırlatırsanız son derece bahtiyar olacağım.
Teşekkür ediyorum.