KOMİSYON KONUŞMASI

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli hazırun; herkesi saygıyla selamlıyorum.

Bazı yanıt haklarımı da konuşmamın içinde kullanacağım. Ben de Cumhuriyet Halk Partisinin kongresine saygı gösteriyorum ama ileride CHP'den dakikaları geri alırız diye de umuyorum.

Bir kere, her şeyden önce Milliyetçi Hareket Partisi sözcüsünün kadın vekilimize yönelik hakaretini kabul etmiyoruz ve kınıyoruz. Tutanaklara da geçmiştir. Sayın Başkan, sizin de bilginiz dahilinde.

İkinci olarak bugün 3 Kasım. Adalet ve Kalkınma Partisi bugüne dair kendi tarihlerine bir gönderme yaptılar. 3 Kasım aynı zamanda Susurluk'un da yıl dönümü. Dolayısıyla hafızaları canlı tutmakta yarar var diye düşünüyorum. Ne zaman bu ülke yeni şeylere umutlansa -bu vesileyle Sayın Erbakan'ı da rahmetle anıyorum- ne zaman ki farklı sesler çıkmaya başlasa, toplumda umuda dair bir şeyler, beklentiler yükselse bir melanet bu toplumun başına geliyor. Susurluk vakası da böyle bir vakaydı. Sonrasında yaşananları da çok iyi hatırlıyoruz. Aynı şeyleri Kürt sorununun çözümü meselesinde maalesef 2015 yazında da yaşadık. Dolayısıyla, bu anlamıyla bu tarihi çok iyi bilmek, yakın tarihi çok iyi bilmek önemli. Susurluk kazası sonrası Meclis komisyonu tarafından hazırlanan rapor çok önemli bilgileri içinde barındırıyor.

Sayın Bakan, çok önemli bir Bakanlığınız var, Gençlik ve Spor Bakanlığı; birçok açıdan önemli. Bir kere "gençlik" deyince maalesef biz gençlere yukarıdan bir dille, biraz da bu yaş konusunda gençlere bir mobbing, bir baskı uyguladığımızı düşünüyorum çünkü gençlere siyaset açısından yaklaştığımızda gençlerin siyasete katılımı açısından "gençlerin önünü açmak gerek" gibi bir lafı çok kullanıyoruz. Bence gençlerin önünden çekilmeliyiz. Evet, siyaset çok yaşlandı. Siyaset yaşlandıkça daha fazla statükoyu savunur hâle geldi. Değişim, dönüşüm konularındaki en büyük sıkıntıyı belki de buralarda yaşıyoruz. O yüzden siyasete gençlerin katılımının çok çok önemli olduğunu düşünüyoruz fakat gençlerin siyasete katılımının önünde çok fazla engel var, baskılar var, engellemeler var; işte, bugün, biraz önce konuştuğumuz büyük tartışmaların çıktığı mevzular var -geleceğim onlara- ekonomik sıkıntılar var yani siyaset yapmak çok pahalı bir şey. Oysa, gençlerin büyük bir çoğunluğunun yoksul olduğunu biliyoruz; bu, bizzat Bakanlığınız rakamlarında da çok net ortaya çıkıyor. Dolayısıyla gençlerin siyasete katılımı bizim için çok çok önemli. Biraz önce genç vekilimize bile tahammülsüzlükte bunu öyle ya da böyle izlemiş olduk. Bu, toplumun her kesiminde maalesef mevcut bir durum; gençlerin konuşmasına, söz hakkını kullanmasına, siyaset yapmasına yönelik hep yukarıdan bir aklın düzenlemesi söz konusu oluyor. Özgürlükçü bir yaklaşım, siyaseti geliştirecek bir yaklaşımın maalesef olmadığını görüyoruz. Oysa, eğer gerçekten Türkiye'de bir şeylerin değişmesini istiyorsak ve değiştiremiyorsak bu yaşlı siyaset, bu statükoya teslim olmuş siyaset değiştiremiyorsa gençlerin önünden çekilmek gerekiyor.

Bir başka önemli konu... Gençlik konusunda diğer arkadaşlarım da ayrıntılı konuşacak. Ben biraz spor kısmıyla, sizin de sporcu kimliğinize bağlı olarak biraz konuşmak istiyorum. Türkiye'de sporun çok önemli bir işlevi var, olmalı daha doğrusu, maalesef bu işlevinden de yoksun kalıyor spor. Spor "toplumsal barış" dediğimiz meselede çok çok önemli bir rol oynar; halkları barıştırır, kesimleri barıştırır, birbirinden çok farklı, asla bir araya gelemeyecek insanların bir araya gelebildiği belki de yegâne iki şeyden biri spordur, diğeri de sanattır. Bu çok kıymetli bir şey fakat bizdeki spor anlayışı bırakın buluşturmayı, bırakın toplumsal barışı desteklemeyi âdeta gerginlikleri besleyen bir zeminde gelişiyor. Bunun da en önemli nedenlerinden biri endüstriyel futbol.

Endüstriyel futbol bütün spor alanlarını bir kere yutuyor, önemsizleştiriyor, tali hâle getiriyor, amatör sporun ruhunu çalıyor; sporun yaygınlaşmasını, daha eşitlikçi, herkesin katılacağı bir zemine doğru yayılmasını engelliyor; tam, böyle, şirketlerin tekelleşmesi gibi bir şey. Spordaki bu endüstriyel futbol anlayışı bence çok ciddi bir toplumsal sorundur, siyasi sorundur, iktisadi sorundur. Bu açıdan endüstriyel futbol konusunda yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğunu çok net söyleyebilirim.

Bir kere, Futbol Federasyonunun özerk olması çok kıymetli bir şeydir. Özerklik gerçekten hem demokratik anlamda hem de o alanların gelişimi anlamında çok çok kritik role sahip bir anlayış. Fakat, Futbol Federasyonu özerklik değil sanki bir derebeylik; astığı astık, kestiği kestik. Futbol Federasyonu Başkanı, yayıncı kuruluşun âdeta savunucusu, gözü bundan başka bir şey görmüyor. Yayıncı kuruluşun talimatları neyse ona göre, kimin reytingi yüksekse ona göre hareket eden bir zihniyet var. Bu da tabii, sporun bir kere ruhuna aykırı. Düşünün, bir federasyon başkanı, bir kulüp başkanını seyircilerin önünde tehdit ediyor; ya, bu, sporun ruhuna, ahlakına aykırı bir şey. Sadece Federasyon Başkanı mı?

Merkez Hakem Kurulu bambaşka bir şey. Her hafta sonu toplumda bir infial var, insanlar maçları seyrediyorlar, bir infiale kapılıyorlar; biz "toplumsal barış" diyoruz, onlar neredeyse milleti birbirine kırdıracaklar. Tribünler küfürden geçilmiyor, kavgadan geçilmiyor; ya, buna bir çözümü muhakkak üretmek zorundayız. Federasyon başkanlarının tarafsızlığı, Hakem Kurulunun tarafsızlığı önemli. Endüstriyel futbolu bu denli endüstrinin içinden çıkarmamız lazım.

Her maç İstiklal Marşı'yla başlıyor Sayın Başkan fakat her kulüp 3 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oynuyor diye yakınıyorlar, neredeyse 11 yabancıyla çıkacaklar, transfer ücretleri de cabası. Yani esas sorun burada. Amatör branşlara katkı sağlıyorlar mı? Hayır.

CAVİT ARI (Antalya) - İstiklal Marşı'nı bilen oyuncu yok neredeyse.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - İşte, yani... Mesele, oradaki ikiyüzlülüğü tarif etmek için söyledim.

Diğer taraftan, baktığınızda amatör branşlara bildiğim kadarıyla bir tek Fenerbahçe Kulübü önem veriyor, diğer kulüpler bir futbol kulübünün ötesinde bir şey yapamıyorlar maddi olanaksızlıktan. Şimdi, amatör sporla bunun kaynaklarının düzenlenmesi de çok çok önemli.

Bir de lige baktığınızda, sporun gelişmemesi meselesine, valla Türkiye Ligi'nden çok İstanbul Ligi'ne benziyor. Neden bunu çok fazla dile getiriyorum? Şimdi, bütün Türkiye'nin katıldığı, dâhil olduğu bir ligi tasarlamak lazım. Şimdi, Ege Bölgesi'nden şu anda kulüp yok, ara ara onlar çıkıp iniyor fakat bölgesel eşitsizlik anlamında dün Vekilimiz Adalet Kaya yoksullukla ilgili bir harita gösterdi, o haritadaki bölge illerine biz "Kürt illeri" deyince arkadaşlar itiraz ediyor ama ayrımcılığı resmetmesi açısından önemli bir haritaydı. Bakanlığınız bir harita yapsa aynı haritayla benzer harita ortaya çıkacak. Bölgedeki illerden hiçbir kulüp, Süper Lig'de değil. Nasıl olacak? Süper Lig değil, 2. Lig'de Amedspor var, ısrarla toplumsal barışa katkı koymak açısından sporun içinde kalmaya devam eden bir kulüp, nereye gitse şiddetle karşılaşıyor çünkü sporun içine o nefret söylemi, o ayrımcılık bir şekilde yerleşmiş, zerk edilmiş. Bundan sporu kurtarmamız lazım, bundan kurtarabilmenin adına bazı tedbirlere ihtiyaç var.

Bakanlığınızın bence bu bütçesi yetersiz, bu bütçe mutlaka artırılmalı. Bakanlığınıza gerekli önem verilmiyor çünkü neden? Kalkınma planının modeline de baksak, OVP'ye de baksak, bütçeye de baksak hep öncelikli yatırım alanları, öncelikli harcama alanları nedense insani olan, insana ait olan yönleri öncelikli olarak tercih edilmiyor hâlbuki Bakanlığınızın çok ciddi fonlara ihtiyacı var hem öğrencilerin hem gençlerin hem de sporcuların bu anlamda gelişimini sağlayabilmesi için. İşte, gençlik bankası kuruluyor, evlilikleri fonlayacak, ondan sonra bunların nasıl geçineceği, nasıl kiralarını ödeyecekleri gibi bir dertleri yok tabii.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bitiriyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Biz şunu öneriyoruz: Bedelli askerlik var, gençler askere gitmek yerine bedelini ödüyorlar. Bu kaynak, Gençlik ve Spor Bakanlığına aktarılmalı. Gençler arasında bir dayanışmanın da aslında yolu bu şekilde sağlanabilir. Bu fonlar sayesinde de ihtiyaç duyulan amatör alanda sportif faaliyetlere bu kaynağın aktarılması da böylece mümkün olabilir.

Konuşmanızda "tarım kampları" denen bir şeyden bahsettiniz. Gerçekten Türkiye ekonomisinin gelişimi, Türkiye toplumunun gelişimi açısından tarım çok çok önemli bir alan. Tarım Bakanlığını da konuşacağız. Ben bu girişimin önemli olduğunu düşünüyorum, bunun yaygın bir şekilde gerçekleştirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bölge illerinde özellikle tarımın engellenmesi, meraların, mezraların, yaylaların engellenmesi nedeniyle çok ciddi bir yoksulluk yaşanıyor ama şunu da sormak istiyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen toparlayalım.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Acaba bu model Cumhuriyet Halk Partisinin köy enstitüleri modelinden esinlenerek mi hayata geçiriliyor yoksa farklı bir model midir, bunun da açıklamasını duymak istiyorum.

Teşekkür ederim.

Başarılar dilerim.