KOMİSYON KONUŞMASI

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Sayın Bakanım, Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekillerimiz, değerli bürokrat arkadaşlar, basınımızın kıymetli mensupları...

(Uğultular)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, sükûneti bir tesis edelim lütfen, milletvekillerimiz konuşuyorlar.

Teşekkür ediyorum.

Buyurun, lütfen.

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - ...ben de hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.

Sözlerime başlarken -mübarek bir gündeyiz- dün gece Filistin'de yaklaşık 2.500 insanın daha katledildiğine dair bilgiler geldi, size de geldi. Şu an verilen rakamlarda sadece 4.600 çocuk katledilmiş, 2.500'e yakın kadın katledilmiş. Tabii, bu toplantıları yaparken, o coğrafyaya baktığımızda, tekrar milletin Meclisinden siyonist zalimleri ve onları destekleyen büyük zalimleri lanetliyorum, onları Rabb'ime havale ediyorum. Bu ülkenin birlik ve beraberliği adına meselelerimizi konuşurken Filistin'e bakıp düşünmemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum. Allah zalimlere fırsat vermesin inşallah.

Şimdi, tabii, çok önemli bir Bakanlığın bütçesini konuşuyoruz. Dünyada bütün toplumlar, bütün medeniyetler, bütün değişimler gençlerle başladı. Yani Hazreti Peygamber'in (AS) Mekke'deki devrimi de böyledir, İskender'in de böyledir, Fransız İhtilali de böyledir, Amerikan Devrimi de böyledir. Dolayısıyla gençler değişime karar vermişse bir ülkenin gençleri her şeyi değiştirebiliyor. Bugün gençlerin Bakanlığıyla ilgili konuşuyoruz, dolayısıyla geleceğimizi emanet ettiğimiz bir Bakanlık.

Türkiye nüfusunun yüzde 15,2'si 18 ile 24 yaş arasında ve böyle bir ortamda, Sayın Bakanımız "Genç ne sever?" diye kendi sunumunda ifade etti. Ben "Genç ne sever?"den, oradan kopya çekerek "Genç ne ister?" diye başlamak isterim. Doğrusunu söylemek gerekirse hepimiz genç olduk, üniversitelerde olduk. Ben on yıla yakın futbol oynadım yani gençlerin hayli içindeyiz. Mecliste iki gün önce, yaklaşık 56 farklı üniversiteden gençle Zoom toplantısında sohbet ettim.

Şimdi, genç ne ister? Genç, kendi dünyasını yaşayabileceği bir iklim ve ruh hâli ister o ülkede, huzurlu ve mutlu olmak ister yani öyle bir iklim ister ki... Gençler orada, o topraklarda yaşarken mutlu olmak istiyor; birincisi bu.

İkincisi de gençler onurlu bir yaşam sürmek için bir kariyer planlaması yapıyor; iş istiyor, aş istiyor, elbette bir hayat kurmak istiyor. Dün Çalışma Bakanlığımızla ilgili olarak konuşurken yine burada da ifade etmiştik; maalesef bugün gençlerin temel sorunları, özellikle ekonomi ağırlıklı sorunları genel ekonomiyi ilgilendiren şeyler yani istihdam ve işsizlik meselesi. Bugün Türkiye'nin bir ev genci problemi var. Bazı istatistiklere göre 6,5-7 milyonu bulan bir ev genci problemimiz var yani çocuklar evde kalıyor, üniversitede değiller, işte de değiller. 3 gencimizden 1'inin istihdam problemi var. Dolayısıyla gençlerle ilgili genel ekonomi meselemiz aslında Gençlik ve Spor Bakanlığımızın, en önemli sorunlarından biri olsa gerek.

Tabii, gençlerle ilgili -biraz önce ifade etti- TÜİK'in yapmış olduğu şeyler var, notlarımda var, ben onu da ifade edeyim. İşte, Türkiye gençlik araştırmaları her yıl yapılıyor. En son 2022'de yapılan bir araştırma var, Türkiye'de gençlerin yüzde 17'si "Bu ülkede yaşamaktan mutluyum." diyor. Başka ülkeye gitme isteği TÜİK'te yüzde 70'lere varıyor, orada yüzde 63 düzeylerinde. Tabii, şu soruyu sormamız lazım: Evet, genel ekonomik konjonktür böyle bir tablo ortaya koyuyor da...

Bugün tabii çok özel bir gün, bugün 3 Kasım, AK PARTİ'nin iktidara gelişinin 21'inci yılı; bu önemli. Ben her daim şunu ifade ederim... Sonuçta burada bir toplantı yapıyoruz ama birlikte siyaset yaptığımız insanlar da var. Ben şu an, AK PARTİ'nin kurucu ilkelerine geri dönüşü ve 1994 ruhuyla Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir probleminin olmadığını düşünenlerdenim; yeter ki ahlak, aidiyet ve adalet şeyine bu işi sokalım.

Sayın Bakanım, Sayın Cumhurbaşkanımız söz verdi; mülakat meselesi... Genç şunu istiyor: "Ya kardeşim, bir yere gittiğimde benim aidiyetim, partim, bölgem sorgulanmasın. Ya, mülakatla gidip birinin önüne oturmayayım." Şimdi bunu çözmek lazım, bu zaten söz verildi.

"Gençler neden yurt dışına gidiyor?" sorusunun temelinde "Ekonomik nedenler çok ağır ama ben bu ülkede kaldığımda burada bir gelecek tesis edemem çünkü şurada şu 'tweet'i attım, bu benim önüme konulur, bu incelenir." Ya, bu kötü iklimden, kötü ruh hâlinden gençlerimizi mutlaka kurtarmak lazım.

Şimdi, çok önemli bir konu, siz de üzerinde durdunuz. Ben, özellikle bütçe teklifinizle ilgili olarak 2 notu da birlikte götürmek istiyorum. Öncelikle teşekkür ediyorum yani bir önceki bütçede bağımlılıkla mücadele 7,8'di sanırım, yaklaşık 4 katına çıkarılmış bu bütçede yani 33-34 milyonlara varmış. Bakanlığın bütçesi 2,5 kat artırılırken bağımlılıkla mücadelenin 4 kata çıkarılması güzel bir şey.

Şimdi, özellikle AMATEM ve ÇEMATEM'in çalışmalarında görüyoruz, bağımlılık ve uyuşturucu konusunda Türkiye'de 1 milyonu aşkın insanımız var. Bu kurullarda, özellikle ÇEMATEM'de olanların önemli bir bölümü, yüzde 70'e yakını genç. Dolayısıyla Gençlik ve Spor Bakanlığımızla konuşurken, ben açık söyleyeyim yani Kredi Yurtlara ve diğer bütün harcamalarınıza baktığımda cari harcamalar bütçenin çok önemli bir bölümü. Dolayısıyla siz, zaten aldığınız bütçenin bir bölümünü buralara veriyorsunuz. İlk defa bir Bakanlığa... Ki ben bütün bakanlıklara şunu söylüyorum: Yani ekonomik sıkıntılar varsa önce bu devleti yönetenler bir kemer sıkacak ki millet buna baksın "Evet, bu ülkenin bazı sorunları var ve ortaklaşıyoruz." duygusuna sahip olsun ama ben Gençlik ve Spor Bakanlığı için aynı şeyi söylemiyorum. Ben, Gençlik ve Spor Bakanlığının daha fazla proje üretmesi noktasında -gençlerden de aldığım bazı bilgileri sizinle paylaşacağım- bütçesinin yetersiz olduğunu düşünüyorum çünkü "on binde"li rakamlarla eğer bağımlılıkla mücadele edeceğinizi düşünüyorsanız... Hatırlayın Sayın Bakanım, biz İstanbul'da ne yapmıştık? Baktık ki sivil toplum kuruluşlarıyla olmuyor, bütün ilçelerde evler açmıştık ki şu çocukları kurtaralım bu işten. Şu anda ilkokul yaşına inmiş bir bağımlılıktan, uyuşturucudan bahsediyoruz. İçişleri Bakanlığımızın raporlarını okuduğumuzda dehşete düşüyoruz. Dolayısıyla burada bağımlılıkla mücadele eğitimi verilen genç sayısının 2022'de gerçekleşme rakamı var. 2023'te planlanan ve sonraki planlanan rakamlara baktığımda inanın bunu çok yetersiz buluyorum. Şu anki mevcut durumda hakikaten bu çok yetersiz.

Şimdi tabii, gençler normalde bir ümitsizliğe düştüklerinde, dün de ifade ettim... Bu "ev genci" dediğimiz çocuklar, gençler gece ayaktalar, gündüz uyuyorlar çünkü artık babalarından, dedelerinden harçlık alıp dışarı çıkmak istemiyorlar. Şimdi bu çocuklardan -Allah muhafaza, çok intihar vakası duyuyoruz, buraya girmek istemiyorum- eğitimi iyi olanların bir kısmı bu ülkeden gitmek istiyor. Bakın, biz, iki ay önce Boğaziçi Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesinden 120'ye yakın gençle sohbet ettik; gençlerin yüzde 76'sı dışarıda gidecekleri üniversiteleri bile belirlemişler, iş imkânlarıyla birlikte. Şimdi, buradan dönerek, ben özel bir talepte bulunacağım. Tabii, bu bütçe teklifi, bir program bütçe ve bazı programlar var. Ben daha fazla proje üretmemiz gerektiğini düşünüyorum. Mesela, Sayın Bakanım, bizim yurt dışı timleri kurmamız gerektiğini düşünüyorum. Şöyle bir hatırlayın; 2002, 2003, 2004'e bir gidin; ya, biz o dönem bazı büyüklerimizi, ağabeylerimizi, bu ülkedeki bürokratları dünyanın bazı ülkelerine gönderdik, orada gençleri üniversitelerde bulduk ve Türkiye'ye getirdik, onların bazıları bu ülkede bakan oldu. Bu ülkenin en büyük gücü beşerî sermayesidir. Bugün bir hekimin, 100 bin dolar ile 150 bin dolar arası ifade ediliyor... Yetiştirdiğimiz, para harcadığımız, belli bir noktaya getirdiğimiz bu kaynağı eğer biz yurt dışına bu şekilde transfer edersek buna birinin tedbir alması lazım; gerekirse -yani bu yapılmıştır- devlet bunları dışarıda da kucaklamalı. Onun için ben Gençlik ve Spor Bakanlığımızın bu konuda çok özel bir çalışma yapması gerektiğini düşünüyorum.

Tabii, çok olağanüstü bir depolitizasyon süreci var gençlerde yani siyasetçilere bakış sadece gençlik toplantıları, gençlik teşkilatlarından ibaret değil. Çalışan nesil var, üniversite gençliği var; siyasetle ilgilenen gençlik biraz daha politize olmuş gençlik ama 2000'li yıllar, 1990'lı yıllarla karşılaştırıldığında, bir ülkenin gençliği siyasetten ümidini keserse demokrasiden ümidini kesmiş demektir. Onun için ben, gençlerin politikaya olan ilgisini çok daha farklı planlamamız gerektiği kanaatindeyim.

Tabii, gençler, Türkiye'de... Biraz sonra ifade edeceğim. İşte, internet hızı meselesi hangi şeyi konuşursak konuşalım gündeme geliyor ve buradan da işte, KYK yurtlarıyla ilgili olarak... Gerçekten çok önemli çalışmalar yapıldı hatta geçen bir tanesini de ben ziyaret ettim. İstanbul'da, en son, açılan 2 tane yurt vardı. Yurt çok kaliteli, içeride yeni birtakım şeyler yapılacak ama çocuklar şunu söylüyor: "Üniversite kampüslerinde ve yurtlarda şu internetin hızını bir artırın yani KYK'lerle ilgili olarak en temel şeyimiz bu." İfade edildi, ben tekrar KYK'lerle ilgili devam edeyim.

Yani bu kredi meselesi, mesela, 2020 yılında, yanlış hatırlamıyorsam, kredi verdiğimiz öğrenci sayısı 1 milyonun üzerindeydi. Şimdi, sizin tekliflerinize baktığımızda bu rakamların azaldığını görüyoruz. Önce 1 milyonun altına indi, şimdi 2026 hedefimiz 960 bine çıkmış durumda. Tabii, bu gençlerin, özellikle üniversiteyi bitirmiş ve geri ödemeyi yapan gençlerin en önemli talebi... "Ya, bu vadeleri biraz uzatalım yani çalışıyoruz, biz buna yetişemiyoruz." diyen gençler var.

Tabii, burada şunu söylemek lazım: KYK yurtlarıyla ilgili olarak bence Gençlik ve Spor Bakanlığımızın en temel hedefi Avrupa Birliği standartları olmalı. Şu anda Avrupa Birliğinin birçok ülkesinde rakam yüzde 17, 18 yani üniversitede okuyan çocukların yüzde 17'si, 18'i devletin yurtlarında kalıyor. Bakın, biraz önce... Yani Zeren kızımıza Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine başsağlığı diliyoruz. Yıllarca şirketlerde yöneticilik yapan biri olarak, bazı şeyleri özelleştirdiğimizde -bu bazen kamuda da olabiliyor- yani bir asansörün CE belgesi ya da asansörün teknik analizini yıllık veya altı aylık yapmaya gelen insanların sadece imza atıp gittiklerini bilebilecek kadar bu işin nasıl olduğunu çok biliyorum. Dolayısıyla burada, sizin hassasiyetinizi anlıyorum ama orada kameralar vardır, bu işin yapılıp yapılmadığı mutlaka incelensin çünkü sonuçta hepimizin çocukları, devlete emanet edilen bu çocuklar devletindir; bunun mutlaka bir şeyi olacaktır.

Şimdi, ben yine KYK'yle devam edeyim. Tabii, gençlerimiz çoklu menü istiyor; bunlar size de geliyordur. Bununla ilgili olarak şöyle bir talebi de iletmekte fayda var: Şimdi, gençlerin üniversitelerde, özellikle yurtlarda en fazla dile getirdikleri şey "Muhatap bulamıyoruz." Bu neden kaynaklanıyor diye orada yurt müdürleriyle yapmış olduğumuz görüşmelerde tek bir tane nedeni var: Çünkü oraya istihdam ettiğimiz arkadaşlarımız orasıyla ilgili olarak bir mesleki eğitim almamışlar, iletişim becerileri çok gelişmemiş. Dolayısıyla bu yurtlarda görev verdiğimiz insanların böyle bir şeye de ihtiyacı olduğunu düşünüyorum doğrusu.

Şimdi, bu bağımlılıkla ilgili olarak bir öneride bulunmak istiyorum. Geniş tanımlı işsizlikten bahsedildi, girmeyeceğim ona. Biliyorsunuz, milletvekillerimiz -geçen dönem olanları- hatırlar, sanıyorum geçtiğimiz yıldı, bir spor yasası geldi ve spor yasası oy birliğiyle geçti. Sayın Bakanım, bağımlılık ve uyuşturucuyla eğer bu ülkede bir bakanlık bunu dert edinecekse bence bunun birinci şeyi sizsiniz yani diğer bakanlıklarda da elbette bunu yapanlar olacaktır. Bu konuda, bağımlılık ve uyuşturucuyla mücadele konusunda bir kanun hazırlansın, cezalar başta olmak üzere... Buna siz öncülük edin aynen spor yasasında olduğu gibi. Ya, burada bunu istişare edelim, bütün siyasi parti grupları şey yapsın. Ya, düşünün, bu ülkede eğer bugün ilkokullara varıncaya kadar bu, mesele olmuşsa ve Türkiye, Küresel Organize Suç Endeksi'nde 14 ülkeden biri olmuşsa yani 10 liralık o Çin uyuşturucularını bu çocuklar enjekte ediyorlarsa... Bakın, bende fotoğrafları var, size gösteririm, ağlarsınız; böyle bir rezalet olmaz. Dolayısıyla unutmayın, biz millî ve manevi değerlerle bezenmiş bir gençlik istiyoruz, böyle diyoruz. Dolayısıyla bu gençlik bize emanetse ve bu ülke, bu cumhuriyet gençlere emanetse en önemli emanetimizi korumak zorundayız. Bununla ilgili olarak sizden ricam, ne olur böyle bir çalışma yapalım inşallah.

Şimdi, tabii, yurtlarla ilgili şeyi konuştuk. Şöyle bir şey var: Şimdi, biraz önce İYİ Parti'den arkadaşımız da ifade etti, arazisi müsait olan üniversitelerin mutlaka içine yurt yapılmalı. Neden? Çünkü bu çocukların gidip gelmesi hem zaman kaybı hem maliyet kaybı. Ya, bu konuda özel bir çalışma yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bir Karadenizli olarak inşaattan biraz anlıyorum yani elbette bütçenize baktığımızda böyle bir maliyeti üniversitelerde kaldıracak bir bütçeniz olmadığını da görüyorum. Bence Gençlik ve Spor Bakanlığımızın hedefi şu anda 800-850 bin olan öğrenci kapasitesini o 1 milyon 200 bin, 1 milyon 300 binlere, Avrupa standartlarına getirmek olmalı.

Biraz önce -konuşmanıza baktım- Millî Eğitim Bakanlığıyla yürüttüğünüz projelerden bahsettiniz yani beceri konusunda -dün Ümit Hocam çok güzel bir sunum yaptı- özellikle sizin bu Deneyap projenizin mutlaka Millî Eğitim Bakanlığımızla birlikte oralara da üniversitelere de geçmesinin önümüzdeki dönem teknoloji konusunda bize çok fayda sağlayacağını düşünüyorum yani Sanayi Bakanlığımızla yaptığınız projeyi oraya inşallah geçirmiş oluruz.

Tabii, olimpiyatlarla ilgili konuşuldu. Evet, yüz yıl sonra Paris'te olacağız, tabii bu çok kıymetli bir şey ve 2020 yılında Tokyo Olimpiyatları'nda bence muhteşem bir başarı elde edildi. Bunun üzerinde çok dinleyemedik sizi yani bir hedef var mı, ne yapacağız? Çünkü hakikaten olimpiyatlar bu noktada önemli.

Tabii, ben burada bir soruna dikkat çekmek istiyorum. İki hafta önce konutların turizm amaçlı kullanılmasıyla ilgili olarak Meclise bir yasa teklifi geldi ve orada "Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA)" denilen bir ajans var Turizm Bakanlığımıza bağlı. Ben şöyle bir sorunu olduğunu düşünüyorum Gençlik ve Spor Bakanlığımızın: Tanıtım konusunda bir sorun var yani bu şu anda turizme açılacak konutlarla ilgili olarak bu Ajans yine ciddi bir sermaye çekecek. Sizden rica ediyorum: Bu sporcular, bu yapılan faaliyetler, elde edilen başarılarda TGA ile Gençlik ve Spor Bakanlığımızın tanıtım konusunda mutlaka bir şey yapması lazım, yapıyorsa bilmiyorum ama TGA'nın bütçesi artıyor, sizin bütçenin... Yani yapacağınız faaliyetleri düşündüğümüzde, dediğim gibi bana az geliyor.

Tabii, ben bu vesileyle Filenin Sultanlarını tekrar tebrik ediyorum.

Tarımla ilgili bir şey söylediniz. Tarım meselesinde de yine proje kapsamında yani bu genç çiftçi meselesinin alanının büyütülmesi lazım. Hazine arazileriyle ilgili bu çocuklara belli bir, en az iki yıl bunlardan geri ödeme almadan bunlara bir kapı açmamız gerektiğini düşünüyorum çünkü sonuçta gençlerin tarımla olan ilgisi, hayvancılıkla ilgisi kesildiğinde -Türkiye'nin en büyük meselesinden biri tarım- burada daha büyük problemler yaşarız diye düşünüyorum.

Diğer bir konu, yine projeler noktasında -yani yapılıyorsa tabii ifade ederseniz memnun olurum- spor liselerinden bahsettiniz. Şimdi, bizim millî sporcularımız var, olimpiyatlarda başarı elde etmiş sporcularımız var. Ya, bunların, yani ne bileyim, Türkiye'nin bir marka elçisi... Bu tür bir çalışma var mı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Temurci, toparlayalım lütfen.

Buyurun.

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Toparlıyorum.

Bir başka konu da sporcularımız 30 yaşına, 35 yaşına kadar spor yapıyorlar. Çok başarılı olanlar var. Bunların eğitime kazandırılması gerektiğini düşünüyorum çünkü bunlar kendileri eğitime gelirlerse kendileri gibi şampiyon sporcular yetiştirebilirler. Bu konuda herhangi bir çalışma yapılıyor mu? Yani ben şunu söylemek istiyorum: Bütçe yetersiz ve daha fazla projeye ihtiyacımız var çünkü Türkiye'de tarım, şu bu falan konuşuyoruz ama aslında, Türkiye'nin en önemli sorunları gençlik sorunlarıdır.

Kredilerden bahsettik. Tabii, ben bunu niçin söyledim? Yani bursa kaysın bu; Türkiye'nin derin yoksulluğunun en fazla etkilediği kesimin maalesef gençler olduğunu biliyoruz.

Ben bu vesileyle, tekrar, yapacağınız çalışmalarda Allah yardımcınız olsun diyorum. Bütçeniz hayırlı uğurlu olsun inşallah.