KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlarımız, basınımızın çok değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çalışma hayatı üzerine bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz. Bütçenin milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Burada, günlerdir, On İkinci Kalkınma Planı ve 2024 bütçesi dâhilinde bütçenin geneli ve bakanlık bütçeleri üzerinde görüşmeler sürdürüyoruz. O nedenle, sadece Bakanlık sürecinizle ilgili değil aslında tüm AK PARTİ iktidarı dönemiyle ilgili genel eleştiriler ve öneriler sunuyoruz ama görüyoruz ki muhalefetin her önerisi sadece dinleniyor ve dikkate alınmıyor. Bu nedenle şunu tekrar söylemek istiyorum: Bu bütçe halkın bütçesi değil Sayın Bakanım; bu bütçe, çalışanın, emekçinin, emeklinin, işsizin, güvencesiz çalışanın, çocuk işçilerin, iş cinayetlerine kurban gidenlerin, kadın emeğinin bütçesi değil. Bu ülkede emeğin değersizleştirilmesinin temelleri AKP iktidarı öncesinde başlasa da en kıymetsiz hâle getirildiği dönem maalesef AKP iktidarı dönemi olmuştur. Siz emeği, emekçiyi ve emekliyi bir seçim zamanı oy isterken hatırlıyorsunuz bir de ceplerindeki parayı vergi olarak isterken.

2023 Eylül dönemine ait TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi 3 Ekim 2023'te yayınlandı. Sadece üç aylık tüketici enflasyonu yüzde 25,1 oldu. Yılın ikinci yarısı için memur maaşlarına ve emekli aylıklarına yapılan zam eridi gitti. Resmî enflasyondaki tırmanış maalesef sürüyor. TÜİK, Eylül 2023 döneminde gıda enflasyonunu yüzde 75,14 olarak açıkladı ancak bu enflasyon halkın hissettiği gerçek enflasyonu yansıtmaktan oldukça uzak bir oran. Emeklilerin ve dar gelirlilerin gıda enflasyonu yüzde 92 ile yüzde 118 arasında değişiyor. Yani çalışan, emekli, ücretli, temel gıda harcamalarını yapamaz hâle gelmiş durumda. İktidar her fırsatta "Çalışanları ve emeklileri yüksek enflasyon altında ezdirmeyeceğiz." diyor ama tablo ortada. Vatandaş, temel gıda ve barınma harcamaları gibi harcamaları bile yapamaz hâle gelmiş. Anneler, beslenme çantalarını dolduramıyor Sayın Bakanım. TÜRK-İŞ'e göre, bu ay 4 kişilik aile için açlık sınırının 13.648 lira, yoksulluk sınırının 44.573 lira olduğu bir dönem. Dar gelirlinin, beslenmek için değil karnını doyurmak için yediği makarnanın fiyatı bile bir ayda yüzde 12 artmış. Siz bir eliniz yağda, bir eliniz balda, 2-3 maaşla geçiniyorsunuz ama vatandaşa makarnayı bile çok görüyorsunuz.

Sayın Bakanım, siz bu ülkedeki bir kısım sermayedar ve yandaşlarınızın dışında herkesi asgari ücretli yaptınız. Bu ülkenin yarısından çoğuna 11.402 lira ücret verip bir de "Amma zam verdik." diye övünüyorsunuz. Vallahi, bu parayla geçinen bir vatandaş bulursanız ben sizden özür dileyeceğim. Gerek resmî veriler gerekse bağımsız araştırmalar Türkiye'de asgari ücretle çalışanların kapsamının oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Özel sektör çalışanlarının yüzde 65'i, kadın çalışanların yüzde 60'ı asgari ücret alıyor, emekliyi söylemiyorum bile. Milyonlarca işçi asgari geçim için yetersiz olan asgari ücretle geçinmeye çalışırken işçilerin bir bölümü de yasal asgari ücrete dahi erişemiyor. Avrupa Birliği ülkeleri içinde asgari ücretle çalışanların oranının en yüksek olduğu ülke maalesef AKP Türkiye'si. Tabii, burada, enflasyonun sebebini çalışanın aldığı maaşa bağlayan bir Ekonomi Bakanımız varken bu durumun böyle olması da maalesef kaçınılmaz. Bu, sadece Bakanın değil aslında bir nevi AKP iktidarının da düşüncesi. AKP döneminde, emeği değersizleştirmeye yönelik politikalar sürekli hâle geldi. Kamu ekonomisi özelleştirilirken kamu hizmetleri de ticarileştirildi. Sağlık, sosyal güvenlik ve eğitim alanları başta olmak üzere sosyal haklar zayıflatıldı, kısmen paralı hâle getirildi yani ticarileştirildi. Türkiye büyüyor ancak emeğin büyüme payı maalesef azalıyor.

Tek adam rejimi döneminde bölüşüm ilişkileri de bozuldu yani tek adam rejiminde 2016'da emeğin payı yüzde 36,3'ken 2022'de 10 puan gerileyerek yüzde 26,3'e düştü. Sermayenin büyümeden aldığı pay ise 2021'e göre 1,4 puan artarak 2022'de yüzde 53,7'ye yükseldi. Emekçiler ve emekliler, insanca yaşam koşulları için gerekli bir ücret talep ediyor. AKP'nin yanlış ekonomi politikalarının bedelini emeklilere ödetmek zorunda değilsiniz.

Sayın Bakanım, ücretlileri kemiren bir başka konu ise gelir vergisi. Bu bütçede yine gördük ki sizin tek gelir kaynağınız vatandaşın cebi. Temmuz ayında verilen ücret zamları maalesef gelir vergisine gidiyor. Son yıllarda, yüksek enflasyon nedeniyle büyük alım gücü kaybı yaşayan çalışanların eline geçen net ücretleri de yılın ikinci yarısında artan vergi ve kesinti yükü nedeniyle giderek düşüyor. Gelir vergisi tarife dilimlerinin yeniden değerleme oranının da artırılması yerinde olacaktır.

Öte yandan, son yıllarda çalışma hayatında güvensizlikler arttı. Esneklik uygulamalarıyla işçi sınıfının kazanımları ve iş hukukunun temelini oluşturan koruyucu düzenlemeler zayıflatıldı. Bugün, 2023 ikinci çeyreği itibarıyla, Türkiye'de çalışabilir 65 milyon kişiden yalnızca 22 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alabiliyor. TÜİK verilerinden yararlanarak yapılan hesaplamaya göre, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı ise Ağustos 2023'te 8 milyon 839 bin kişi olarak gerçekleşti ama lafa gelince "İstihdamı arttıracağız, işsizliği bitireceğiz..." Siz, bu ülkede, bunu diyerek işçiyi bitirdiniz Sayın Bakanım. Sözde, kamuda taşeron sonunu çözecektiniz, ne oldu? Bugün, kamuda çalışan, belediyelerde çalışan, hastanelerde bilgi işlemde çalışan, PTT'de çalışan, Karayollarında çalışan yüzlerce taşeron işçi kadro bekliyor. Bu arkadaşlarımız iş güvencesinden mahrum, yarın eve ekmek götüreceğim endişesi taşıyor. Seçim dönemi bunları hatırlıyorsunuz, seçim bitince maalesef aklınıza gelmiyor. Bu ülkenin çalışanları kadrolu-kadrosuz ve sözleşmeli-sözleşmesiz diye bölündü. Seçim öncesi verdiğiniz sözler maalesef tutulmadı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız "Söz konusu insan canı olduğunda maliyet hesabının hiçbir anlamı yoktur çünkü en büyük maliyet hiç kuşkusuz çalışanlarımızın canıdır. Bunu, özellikle işverenlerimiz başta olmak üzere tüm paydaşlarımızın çok iyi bilmesi gerekiyor." dedi. Çok doğru. Peki, durum böyle mi? Çalışma yaşamı, sadece güvencesiz değil güvensiz bir hâl de aldı. Çalışırken ölüm, iş cinayetleri, muazzam bilimsel ve teknik gelişmeye rağmen azalmak bir yana arttı. Dinî değerler bile çarpıtılarak kader olarak sunuldu; sen önlem alma, yasal düzenlemeleri uygulama, sonra çık "Bu işin fıtratında var." de. Can bunlar Sayın Başkanım, can.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Raporu'na göre 2023 yılının ilk dokuz ayında bile en az 1.409 işçi yaşamını yitirmiş. AKP'li yıllarda en az 888 çocuk işçi hayatını kaybetmiş. Sayın Bakanım, bu konularda ciddi önlemler alınması gerekiyor.

Yine, staj, çırak mağdurları söz konusu; BAĞ-KUR tescil mağdurları söz konusu, söz verdiğiniz BAĞ-KUR'lulardaki 7200 günle ilgili yasal düzenleme söz konusu.

Bir de çok somut önerim Sayın Bakanım: Serbest meslekte mesleğe girişte staj yapmak zorunda olan stajyerlerin SGK yükünün kurum tarafından karşılanması yönünde bir uygulamaya ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Bu konuda bir düzenlemenin getirilmesini talep ediyor ve görevinizde başarılar diliyorum.

Saygılarımla.