KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli hazırun; Kamu-özel iş birliği projelerine 2017-2023 yılları arasında bütçeden toplamda 221 milyar lira harcandı. 2024 yılında şehir hastanelerinin kiralarına merkezî bütçeden 83 milyar 697 milyon lira ödenecek. 2017-2023 yılları arasında bütçeden 102 milyar 206 milyon lira ödeme yapılmıştı. Bütçede kara delik olan kamu-özel iş birliği uygulaması bu dönem bütçede de delik yaratmaya devam edecek.

Sağlık Bakanlığı denetim raporunda, kamu-özel iş birliği modeliyle yaptırılan şehir hastanelerine yönelik garanti ve yükümlülükler ile borçlanma maliyetlerine yer verilmedi. Raporda, kamu-özel iş birliği modeliyle yaptırılan şehir hastanelerinde fiilî tamamlama tarihleri üzerinde, sözleşmede öngörülen süre geçmiş olmasına rağmen, nihai tamamlama süreçlerinin yürütülmediği kaydedildi. Sayıştay Başkanlığı, iktidarın kamu-özel iş birliği modeliyle yaptırdığı şehir hastaneleriyle ilgili çok sayıda usulsüzlük tespit etti ve Bakanlıktan bunların düzeltilmesini istedi. Özellikle kamu-özel iş birliği modeliyle yaptırılan sağlık tesislerine ilişkin, çok sayıda sözleşmeye, aykırılık tespit edildi. Hastanelerinin kamuya yükü 81,2 milyar dolar ve 2040'lı yıllara kadar bunun ödemesi sürecek. Daha doğmamış çocuklarımızı bile borçlandırdınız.

Şehir hastanelerine para sağlayan, finansman sağlayan bankalar, müteahhitler bu paraları Sağlık Bakanlığından tahsil edeceklerini biliyorlar çünkü açıklanmayan gizli sözleşmeler var. Daha da önemlisi, AKP iktidarı şehir hastanelerini kamudan yandaş şirketlere para aktarmanın bir paravanı olarak kullanmaktadır. Bu hastaneler aracılığıyla yandaş sermayeye gelir kapısı sağlanarak servet aktarımı yapılmaktadır. Diğer yandan, devletin şehir hastaneleri için tahsis ettiği arsalar üzerindeki inşaat maliyetleri abartılmaktadır. Bu hastanelerdeki hizmetler de özel şirketlere ihale edilmektedir. Dolayısıyla bu hastaneler hastalara müşteri muamelesi yapılan bir sistemle işletilmektedir.

Sağlığı ticarileştirdiniz; ne kadar para, o kadar sağlık. Örneğin, 2020-2021 yıllarında resmî dokümanlar üzerinde yapılan bir çalışmaya göre, o sırada enflasyon yüzde 14 düzeyinde gösterilmesine rağmen 10 hastanenin inşaat maliyeti yüzde 65,6 artırılarak müteahhitlerin kamudan alacağı pay olağanüstü yükseltilmiştir. Özetle, 2020-2021 yıllarında şehir hastanelerinde de birbiriyle örtüşmeyen ve enflasyon oranlarının en az 4 kat üzerine çıkan maliyet artışları yapıldı.

13 şehir hastanesi işleten 4 şirket bulunuyor. Şehir hastanelerine 2022 yılı Sağlık Bakanlığı bütçesinden ayrılan kira ve hizmet bedeli 21,5 milyar TL. Bu miktarın 14 milyarı dolara endeksli kira bedelidir. Diğer yandan, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Cebimizden 5 kuruş çıkmayacak." dediği şehir hastanelerine 2023 Ocak-Mayıs döneminde harcanan para dudak uçuklattı. Şehir hastanelerinin kiraları, 2023 yılı bütçesine konulan toplam ödeneğin yüzde 81'inin yılın ilk yarısı dahi tamamlanmadan kullanıldığı belirlendi. Şehir hastanelerinin kira bedeli olarak bilinen bütçede ise "kullanım bedeli" olarak belirtilen harcama kalemi için 2023 yılında toplam 27,5 milyar TL'lik bütçe ayrıldı.

Uzmanlar, Türkiye'de MR, BT, ultrason gibi görüntüleme cihazlarının gereğinden fazla kullanıldığını söyleyerek bunun tehlikelerine dikkat çekmektedirler. İzmir Tabip Odası Başkanı, Radyoloji Uzmanı Profesör Funda Obuz "Hastaya gereksiz yere X ışını verilmiş oluyor." derken bir başka riski de ekliyor... "Bir radyolog günde 20, en fazla 30 rapor yazabilir. Kamuda bu sayı 100-200'ün altına düşmüyor."

Sağlık Bakanlığının 2018 Sağlık İstatistikleri Yıllığı'na göre Türkiye'de bir yılda 88 milyon 426 bin 734 görüntüleme yapıldı. Gereksiz ve standartlara uygun olmayan tetkikler hastaların defalarca radyasyona maruz kalmasına sebep oldu. Şehir hastaneleri ve Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerin tamamına yakınında özel şirketlere yaptırılan görüntüleme hizmetleri sonuçların okunamaması ya da hatalı olması gerekçesiyle tekrarlandı.

Türkiye'de doktorlara gösterdikleri performansa göre maaş ödenmektedir. Yeterince klinik bilgi alamadan ve muayene etmeden karnı ağrıyana ultrason, öksürene tomografi, başı ya da beli ağrıyana MR yazıldığı için tetkik sayılarında patlama yaşanmaktadır. Hastanın şikâyetleri hakkında hikâye alma, dinleme, muayene etme ve ayrıca tanı yapma yerine direkt ultrason, tomografi, MR istenmesi alışkanlık hâline gelmiştir. Bu, maliyeti artırdığı gibi hastanın sağlığını da olumsuz yönde etkilemektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - Toparlıyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun lütfen.

HÜSEYİN OLAN (Bitlis) - Performans sistemi bu duruma yol açsa da genç doktorlar ya muayene etmeyi unuttular ya da hiç öğrenemediler. Tedavi yapmayı bilen ama tanı koymayı bilmeyen doktorlar giderek çoğalmaktadır. Zaten tam anlamıyla doktorluk yapanlara da Sayın Cumhurbaşkanı "Ülkeyi terk edin." dedi.

Sonuç olarak şehir hastanelerinin kamu-özel iş birliği modeliyle kısa ve uzun vadede savunulacak hiçbir tarafı yoktur. Sağlık sektöründe özelleştirmeye, piyasalaştırmaya ve sağlığın ticarileştirilmesine son verilmelidir. Şehir hastaneleri acil olarak kamulaştırılmalıdır.

Teşekkür ediyorum.