KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET ERSAGUN YÜCEL (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, sayın milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bütçe değerlendirmeme geçmeden önce cumhuriyetimizin 100'üncü yılını bir kez daha kutluyor ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Ulu Önderi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm silah arkadaşlarını saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

Değerli Komisyon üyeleri, faiz ekonomide her şeyin fiyatlanma ölçüsüdür, tüm yatırım araçları faizle fiyatlanır, kısaca faiz bir tür ölçü birimidir. Faiz piyasada arz ve talebe göre oluşur. Bankalar, ticari işletmeler, bakkallar, çiftçiler arz talepleriyle faiz oranını belirler. Elbette en çok merkez bankaları ülke ekonomisine ve yerel paranın değerine yön vermek için faize yön vermeye çalışır. "Faiz sebep, enflasyon sonuç." diye bir teori oluşturdunuz, bunun için Türkiye'yi laboratuvar olarak kullandınız. Uyguladığınız bu deney maalesef ekonomimizi perişan hâle getirdi. "Asgari ücreti artırdık." diyorsunuz, "Memura zam yaptık." diyorsunuz, alım gücünden hiç bahsetmiyorsunuz. Size klasik bir örnek vermek istiyorum, çok uzaklara gitmek gerekmiyor: 2018'deki asgari ücretle 6,05 çeyrek altın alınırken şimdi ise 3,72 çeyrek altın alınıyor. Sadece altın değil diğer tüm ürünlerde; gazda, elektrikte, ekmekte vahim bir sonuçla karşı karşıyayız.

Değerli Komisyon üyeleri, hepinizin bildiği gibi Türkiye ekonomisinin birinci olarak en büyük sorunu yüksek enflasyon ve yüksek faizdir. Yüksek enflasyonun varlığı faizlerin de yüksek olmasına yol açmaktadır. Son birkaç yılda enflasyonun temel nedeni TL'nin dış değer kaybı yaşamasıdır. Türkiye'nin üretimde kullandığı girdilerin önemli bölümü ithal ediliyor, o nedenle TL'nin yabancı paralara karşı değer kaybı bu girdinin ve dolayısıyla tüm üretim maliyetlerinin yükselmesine yol açmaktadır. Üretim maliyeti yükselince de ister istemez artışlar fiyatlara yansıyor ve enflasyona neden oluyor. Bu sorunu çözmenin ilk yolu TL'nin değer kaybını önlemektir. Sizlere bir sorum: Yerli ve millî hükûmetlerde ekonominin önemi nedir? Hangi yerli ve millî hükûmet para biriminin bu denli değer kaybetmesini görmezden gelir? Paranın değer kaybetmesi demek millî gücümüzün de aynı oranda değersizleşmesi demektir. Hayat pahalılığıyla mücadele sadece Merkez Bankasının faiz politikalarına bırakılmamalıdır. Enflasyonla mücadele ciddiyetle ve çok yönlü ele alınması gereken, istikrar isteyen bir iştir. Eğer ki enflasyonla samimi mücadele yapılacaksa işe tarımdan başlanmalıdır. Yanlış tarım politikaları sonucunda çiftçimiz artık tarlasını ekemez durumuna gelmiştir ve bilabedel bunları satmaktadır. Bu da gıda enflasyonuna sebebiyet vermiştir. Gıda enflasyonu önemli bir millî güvenlik sorunu haline gelmiştir, ekonomi çıkmaza düşmüştür ve vahim sonuçlar çıkartmıştır.

Sayın Bakan, değerli hazırun; hayat pahalılığının ülkemize getirdiği uçurumda kıt kanaat geçen milletimiz her yeni güne yeni bir masraf çıkacak korkusuyla başlıyor. Dünyaya misafirperverliğiyle nam salmış halkımız, insanımız artık misafirlerini ağırlayamıyor ve evine misafir gelmesinden bile korkuyor. İşte, böyle vahim bir tabloda hayatta kalmak bile milletimiz için artık çetin bir mücadeleye dönüşmüştür. Hayatta kalma mücadelesi veren emeklilerimize, çocuklarımıza harçlık vermekte zorlanan anne babalarımıza, karnını doyuramayan çocuklarımıza, barınma sorunu çeken üniversite öğrencilerimize uygun politika üretilmelidir. Milletimizin hiçbir ferdi geçim sıkıntısıyla ömür tüketmeyi hak etmiyor diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.