Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Hazine ve Maliye Bakanlığı b) Sermaye Piyasası Kurulu c) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ç) Kamu İhale Kurumu d) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu e) Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu f) Gelir İdaresi Başkanlığı g) Türkiye İstatistik Kurumu ğ) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı h) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ı) Yatırımcı Tazmin Merkezi i) Bankalararası Kart Merkezi Anonim Şirketi |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 31 .10.2023 |
CEVDET AKAY (Karabük) - Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakanım, çok kıymetli bürokratlar, değerli basın mensupları, hanımlar, beyefendiler; ben de hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, yeni görevinizde de başarılar diliyorum ekibinizle beraber.
Bugün genel bütçenin en önemli bütçesi, Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine hem genel bütçe hem de özel bütçe açısından -kendi bütçesi açısından- bazı tespitlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Gerçekten Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesi yani 4 trilyon 564 milyarlık bir bütçe, genel bütçenin yüzde 38'ine tekabül ediyor yani 11,9 trilyonluk bir bütçenin. Bu, tabii ki normal yani Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi bir bütçenin bu büyüklüğe sahip olması. Tabii ki bütçenin neredeyse yarısını görüşüyoruz şu anda fakat burada anormal olan bir durum şu: Bu bütçe içerisindeki faiz giderleri payının yüksek oluşu. Hesapladığımız zaman da aşağı yukarı 1 trilyon 251 milyarlık 2024 yılı için bir tahmini faiz giderinden bahsediyoruz, yüzde 27'sine tekabül ediyor. Yine, bu faiz, baktığımız zaman da genel bütçenin yani kamu giderlerinin toplamının yüzde 10'una, vergi gelirlerinin de yaklaşık yüzde 15'ine tekabül ediyor. Bütçe açığı açısından da kıyasladığımız zaman -tahmin edilen- 2 trilyon 654 milyarlık bütçe açığının yüzde 48'ine tekabül ediyor. Bu, sürdürülebilir bir durum değil. Konuşmalarımda hep bahsettim yani bu bütçenin en önemli sıkıntılarından biri hem borç ödemeleri hem de faiz açısından bir sarmala girişi yani borç yükünün fazla oluşu. Oransal olarak baktığınızda, standartlara göre makul oranlarda olmasına rağmen kendi bütçe büyüklüğü içerisine baktığımız zaman sürekli vadesi gelen anapara, borç ve faiz ödemeleri için tekrar refinansman, yenileme -az önce benden önceki konuşmacılar da belirtti- 100 milyarlık bir ödemeyi yapmak için 170 milyarlık tekrar bir borç gereksinimi doğması. Bunun için de ne yapmamız gerekiyor? Tabii ki borç alınacak, kullanılacak ama borcun verimli alanlarda kullanılması gerekiyor; istihdamı artırıcı, yatırımı artırıcı, ihracatı geliştirici alanlarda kullanılması gerekiyor yani net borçlanma hasılatı yaratılması gerekiyor. Bu alınan borçlarla hem faizi ödeyip hem de anaparayı aşağıya çekmemiz ve bütçeyi rahatlatmamız, bütçe açığını indirmemiz, disiplini sağlamamız gerekiyor. Bu, olmazsa olmaz, bütçedeki en çok dikkat ettiğimiz konulardan.
Şimdi, borçlanmanın niçin bu kadar önemli olduğuyla ilgili de birkaç tespitimi size ifade edeceğim. Bütçe kanununun 12'nci maddesinde borçlanma limitleri var; dış borcun ikrazı limiti var 9 milyar dolar Sayın Bakanım yani çok ciddi bir rakam bu. Devlet iç borçlanma senetlerinin ikrazatıyla ilgili yani daha doğrusu ihracıyla ilgili yine bir limitiniz var, o da bütçe büyüklüğünün yüzde 3'üyle ilgili tabir edilen bir oran, 330 milyar dolar. Yine, aynı maddenin (3)'üncü fıkrasında bir şey var, o da Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'la ilgili bir şey, 8/A maddesiyle ilgili bir şey; burada da yine, Hazine ve Maliye Bakanlığının üst taahhüt limitleri var. Yetkili arkadaşlar ne demek istediğimi anlarlar. Buradaki rakam da 1,5 milyar dolar. Yani bu rakamı yaklaşık bugünkü kurdan hesapladığımız zaman 40 milyar TL'nin üzerinde bir rakam. Bugün, sizden sonra da yarın öbür gün diğer bakanlık bütçelerini de görüşeceğiz. Bu rakam Kültür ve Turizm Bakanlığının bütçesinin üstünde bir rakam, yaklaşık 38 milyarlık bir rakam; Ticaret Bakanlığının üstünde bir rakam, o da 38,5 gibi bir rakam -yanlış hatırlamıyorsam- Enerji Bakanlığının da bütçesine yakın bir rakam. Şimdi bu taahhüt yap-işlet-devret ve KÖİ projeleri için kullanılacak. Bu 40 milyar TL'nin hangi alanlara, hangi firmalara kullanılacağını biz merak ediyoruz. Gerçekten verimli alanlara mı kullanılıyor, ihracatı geliştirmeye mi kullanılıyor? Bu konularla ilgili de bizi aydınlatırsanız memnun olurum, bunu ayrıca belirtmek istedim.
Bir de bütçede "makrofinansal istikrarı sağlamak" "mali disiplini sağlamak, yeniden tesis etmek" "enflasyonla mücadele etmek" konuları var. Tabii ki enflasyonla ilgili hedeflerimiz de bütçede ayrıntılı bir şekilde söyleniyor, hatta On İkinci Kalkınma Planı'nda da 2028 yılı sonu itibarıyla da yüzde 4,7'ye yani tek haneli rakamlara indirileceği ifade ediliyor. Uygulamaya baktığımız zaman enerji fiyatlarındaki yükselmeyi görüyoruz, enerji fiyatları sürekli artıyor. Daha yeni, yakın bir zamanda kanun çıkardık -1 Kasım itibarıyla yürürlüğe girecek- gümrük vergisi oranlarını artırdık; işte, iplik, konfeksiyon ürünlerinde, kumaşta, tekstil ürünlerinde. Burada da piyasada incelediğimiz zaman göreceksiniz zaten tekstilciler arasında da bir bölünmeye sebep teşkil etti. Yerli üreticiyi koruma açısından bir taraf bu konuda olumlu görüş belirtiyor, bir tarafta da markalaşmayı engelleyeceği açısından, mağazaların kapatılmasına kadar gidebileceğiyle ilgili endişelerini belirtiyor. Bu da maliyetleri artırdığı için fiyatlar genel seviyesini aralık ayı itibarıyla artıracak, fiyatlara yansıdığını göreceğiz. Yani maliyet enflasyonunun tetiklendiği bir ortamda enflasyonla mücadelenin yetersiz kalacağını, dolayısıyla da hedeflenen oranlara inilemeyeceğini düşünüyoruz. Bu konuda daha radikal tedbirlerin alınması hem maliye politikasının hem para politikasının eş güdümlü ve uyumlu çalışması ve uygulamada da hatalara yer verilmemesi gerekir diye düşünüyorum.
Bir de -yine- sizin bütçeyle ilgili sunumunuzda ihracatçının finansmana erişmesine kolaylık sağlayacağımızı ifade ediyoruz. Tabii ki ihracatı artırma açısından ihracatçının finansmana ulaşması çok çok önemli. Bu konuda da reeskont faizleriyle ilgili yeni bir ayarlama yapıldı, yüzde 23-24 civarında iskonto faizi var. Tabii ki referans faizi arttığı için, yüzde 35'lere çıktığı için bu oran da kısa bir süre sonra artırılacak mı? Onu merak ediyoruz. Tabii ki artırılmadan -ihracatın finansmanı açısından- devam ederse çok çok iyi olur. EXIMBANK kaynaklı kredilerin haricinde de ihracatçıların finansmana erişim kolaylığının sağlanması gerekir. Burada da yine bir taraftan bu kolaylığı sağlarken bir taraftan da 3 milyarlık gibi bir günlük kota, sınır koyuyorsunuz. Tabii ki bu rakam da artarak buralara geldi ama bu rakam da yetersiz, bunun da üçte 1'ini bankalara tahsis ediyorsunuz. Bu tür kısıtlamalar ihracatçının önünde engeller teşkil ediyor. Ben burada sigortacılık müessesesinin de geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Tabii ki Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı ve yöneticileri de aramızda bir taraftan. Burada da nasıl geliştirilebilir? İhracatçının yurt dışı satışlarıyla ilgili ön finansman imkânlarını geliştirmek gerekir EXIMBANK dışında da. Tabii ki o sunumda gördüm, hani, "ticari alacakların garanti edilmesi" gibi ibareler var, yine "temlik suretiyle KOBİ'lerin desteklenmesi"yle ilgili ibareler var fakat bu rakamların hakikaten yetersiz olduğunu görüyorum. Buradaki sistemin daha ayrıntılı ve düzgün bir şekilde yapılanması önemli. Bahsettiğiniz emeklilik sistemi dâhil sigortacılık sisteminde biriken fon miktarı 683 milyar yani bu fonların değerlendirilmesi gerekiyor. Bunların belirli bir yüzdesinin ihracatın finansmanı için bu tip garantiler aracılığıyla düşük faizli olarak kullandırılmasıyla hem sigortacılık müessesesi, kurumu bir taraftan para kazanmış olacak, bir taraftan da ihracatçının finansmanı sağlanmış olacak. Bu konuya da önem vermemiz gerektiğine inanıyorum.
Bir de tabii "Çalışanları ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz." ifadesi çok çok önemli bir ifade; bu, hepimizin de gönülden istediği bir ifade gerçekten ama uygulamaya baktığımız zaman hem emeklimiz hem asgari ücretlimiz gerçekten çok zor durumda yani hayat pahalılığı altında ayakta durmaya çalışıyorlar. Emeklimizin aldığı ücret yeterli değil, asgari ücret yeterli değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika uzatıyorum sürenizi.
CEVDET AKAY (Karabük) - Biz burada hem Komisyonda hem Genel Kurulda defalarca söyledik; emekli ikramiyesinin 15 bin TL'ye çıkarılmasını, maaşlarının artırılmasını, en az 15 bin TL olmasını, kök ücret hâline getirilmesini ve bunun da çok önemli olduğunu ifade etmek istedik. Gerçekten, emeklimiz, asgari ücretlimiz, çiftçimiz zor durumda. Onların imkânlarını kolaylaştırmamız, satın alma güçlerini artırmamız lazım. Bu konuda da tabii ki işinizin kolay olmadığını biliyorum. Çok önemli ve sıkıntılı bir pozisyonda bu görevi devraldınız ama kararlılıkla ve düzgün bir şekilde bunların üstüne gidilmesi gerekir.
Yine, ben de Sayın Tiryaki Vekilimizin bahsettiği şekliyle gri listeden çıkmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Bir an önce gri listeden çıkmamız lazım sabit sermaye yatırımının da gelmesi açısından. Orada 39 kriter gerçekleşmiş ama o 1 kriterden değil, neden olduğunu hepimiz biliyoruz Sayın Vekilimizin de izah ettiği gibi. Bu konuyu bir an önce hayata geçirip dış kaynağı daha düşük maliyetle ülkemize sokmamız lazım ve vadesi uzun şekilde sokmamız lazım. Bu konuda da sorularım olacak daha sonra, birkaç soruyla ifade edeceğim.
Teşekkür ediyorum.