| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Türkiye Büyük Millet Meclisi b) Kamu Denetçiliği Kurumu c) Sayıştay Başkanlığı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 27 .10.2023 |
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli basın emekçileri ve değerli Komisyon üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kamu harcamalarının kapsamı, niteliği ve Sayıştay denetiminde revizyonu hesap verilebilirlik açısından her ülke için zorunludur. Sayıştay, kamu harcamalarının şeffaf bir şekilde sağlanmasını denetlemek için var olan bir kurumdur; siyasetin hiçbir rengine taraf olamaz ve hükmü altına giremez, kamu kurumlarını her yıl düzenli olarak denetleyerek ortaya çıkan sonucu açık ve şeffaf bir şekilde açıklamak zorundadır. Bugün, bu ülkede, gelinen noktada ise Sayıştay denetçilerinin görevleri bir anlamda sınırlandırılarak sadece kamu iradesinin koyduğu politikaya göre denetim yapabilen, TSK dâhil hiçbir kurumu hedeflerinin gerçekliği konusunda sorgulamayan bir noktaya getirilmiştir. Sayıştay, bugün görevini mali tabloların doğrultusunda sınırlamış durumda, yolsuzluğun bulgularına ise raporların "diğer bulgular" başlığı altında yer veriliyor. Sayıştayın denetim yetkisi neredeyse elinden alınarak Sayıştay içi boş bir kurum hâline getirilmiştir. Hiçbir kurum özellikle iktidarın yönettiği hiçbir belediyeyi denetlemiyor; "iktidarın" derken "kayyumların" demek istedim, iktidarın da dâhil tabii.
Mesela, Bingöl İl Özel İdaresi ve AKP'li Bingöl Belediyesi 2019'dan bu yana Sayıştay tarafından denetlenmemiş. Denetlenmeme gerekçelerini öğrenmek için yönelttiğimiz soru önergelerine Bakanlık tarafından cevap olarak "Denetleme gereği duyulmamıştır." denildiği hâlâ kayıtlarda duruyor. Bunca yolsuzluğun, rantın ve talanın döndüğü bir dönemde ranta ve yolsuzluğa en açık kurumlardan bazıları olan bu iki kurumun denetlenmeme gerekçeleri bu kadar basit bir şekilde geçiştirilemez. Sayıştayın denetim mekanizmasının en fazla işlemesi gereken dönemde maalesef Sayıştay pasif ve itibarsız bir kurum hâline getirilmiştir. Kısacası, Sayıştay bugün iktidarın, yolsuzluklarını örtmek için kullandığı bir protez kol hâline gelmiştir.
Diğer bir mesele ise Mecliste Kürtçe'ye karşı tahammülsüzlük ve Kürt kimliğine karşı çelişkili yaklaşımdır. Meclisin bütün faaliyetlerinde Kürtçe'ye karşı gösterilen bir tahammülsüzlük söz konusudur. Meclis Başkanlığının yasama Genel Kurulu konuşmaları ve Meclis İçtüzüğü yazışmalarında Kürtçe'ye karşı tahammülsüzlüğünü, iktidarın Kürtlere, Kürt kimliğine karşı geliştirdiği inkâr politikasının bir parçası olarak görüyor ve bu tavrı kabul etmiyoruz. Kürdistana "kürdistan" dememiz, kürdistan illerini gerçek isimleriyle belirtmemiz; mesela, "Çevlik" ya da "Amed" dememiz sizi korkutmasın.
Ben ilk, vekil olduğum zaman bir kartvizit bastırmıştım. Burada Çevlik vekili olarak -Çevlik parlamenteri olarak- kart basmıştım ama partimizin adı değişti, bugün tekrar yeni bir kart basımına başvurduğumda bize "Çevlik yazamazsınız." diye bir şey söylediler. Şimdi, az önce Meclis Başkanımız da 12 Eylüldeki haksızlıklardan, parti kapatmalarından bahsetti. Bizim de partimiz sürekli kapatıldığı için biz her zaman 12 Eylülü yaşıyoruz, her zaman 12 Eylülde kalmışız. Daha önceki konuşmalarımda da Meclis konuşmamda da bunu dile getirdim, AKP'li vekiller arasında da birçok Kürt milletvekili var ve seçim çalışmalarında bütün seçim propagandalarını Kürtçe yaptılar, seçim otobüsünün üstünde Kürtçe konuştular, tüm köylerde seçmenlerinden Kürtçe oy istediler ama her ne hikmetse Ankara'ya geldiklerinde gerçekten bu dili unutuyorlar ve Kürtçeyi hiçbir şekilde konuşmuyorlar.
Şimdi, sizin TRT Şeş'i dile getirdiğinizi hep duyuyoruz. Biz Meclisteki konuşmalarımızda Kürtçe konuştuğumuzda kesiliyor ve bilinmeyen bir dil olarak geçiriliyor. Bizim konuşmalarımızı TRT Şeş'ten izleyen bir kişi o kanalı Kürtçe izlemesine rağmen bizim Kürtçe konuşmalarımızı dinleyemeyecek, kanalın tamamı Kürtçe konuşuyor ama bizim Meclisteki konuşmamız TRT Şeş'te yayınlandığında kesiliyor; bu tamamen kendinizle çeliştiğinizin göstergesidir.
Yine, bir yandan Kürtçenin seçmeli ders olarak verilmesini desteklediğinizi, bunun önünü açtığınızı övünerek söylerken diğer yandan da Kürtçe verdiğimiz önergelere cevap vermiyorsunuz, tarafımıza geri gönderiyorsunuz. Bu kadar çelişkinin içinde hiçbir şey olmamış gibi davranmayı nasıl kabul edip içinize sindiriyorsunuz? Bu çelişkilerle siyaset yapmanın zorluğuna nasıl katlanıyorsunuz? Bunları anlatmakta gerçekten güçlük çektiğimizi belirtmek istiyor ve bu tutumdan bir an önce vazgeçmenizi diliyoruz. Eğer Meclis Başkanlığı bu konuda samimi ve şeffaf bir tavır ortaya koyarsa ve cesur davranırsa belki de bazı sorunlar kısa sürede çözülecek ve bu düşmanca tutum son bulup yaşadığımız coğrafyanın karanlığını aydınlığa çıkarabileceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Bitti zaten Başkanım.
Teşekkürler.