KOMİSYON KONUŞMASI

RIDVAN UZ (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, kıymetli hazırun; cari işlemler açığı, Türkiye'nin ekonomik istikrarını ve büyümesini tehdit eden en önemli unsur, ülkemizin daha istikrarlı bir ekonomik yapı ve yüksek ekonomik büyüme oranlarına ulaşma hedefine karşı bir engel oluşturuyor. Bu açığın temel nedenleri arasında enerji, ara mal ve sermaye mallarına olan dış ticaret bağımlılığı bulunuyor. Aynı zamanda, düşük tasarruflar ve döviz kuru politikaları da bu sorunun birer parçası. Çözüm yolları da mevcut tabii ki. Özellikle enerji konusunda, nükleer enerji ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yeni bir enerji planlaması enerji ithalatımızı azaltarak cari açığı düşürebilir. İhracatta katma değeri yüksek ürünlere odaklanmak ve ürün ve pazar çeşitliğini arttırmak dış ticaret dengesini iyileştirmek için de önemli bir adımdır.

Değerli milletvekilleri, cari işlemler açığı ekonomimizi etkileyen kritik bir meseledir. Ülkemizin ekonomik istikrarını sürdürmek ve büyümeyi desteklemek için bu konuya odaklanmamız gerektiğini ifade etmek isterim. İhtiyacımız olan şey, birlik ve iş birliği içinde çözüm yolları aramaktır.

Madenciliğin Türkiye ve ekonomimiz için stratejik önemi üzerinde durmak isterim. Şimdi ise, bu önemli sektörü geliştirme ve yer altı kaynaklarımızı daha etkili bir şekilde kullanma konusundaki sorumluluğumuzu tekrar vurgulamak isterim. Türkiye yer altı zenginlikleri açısından oldukça zengin bir ülkedir. Dünya genelinde ticareti yapılan 90 farklı mineral türünün 70'i Türkiye'de üretilebilmekte ve dış ticarete konu edilebilmektedir ancak hâlâ, maden ithalatı sebebiyle cari açık oluşmaktadır. Özellikle altın ve bakır gibi kıymetli madenlerin ithalatı Türkiye'nin yer altı kaynaklarını kullanamamasının önemli bir sonucudur.

Ülkemizin maden potansiyeli sadece ekonomimiz için değil aynı zamanda enerji güvenliği ve stratejik bağımsızlık açısından da kritik bir rol oynamaktadır. Madenler, sanayi üretiminin ilk halkasıdır ve ekonomik büyümeyi desteklerler. Yer altı kaynaklarımızı daha etkin bir şekilde kullanarak cari açığı azaltabilir, istihdamı arttırabilir ve ekonomik büyümeyi destekleyebiliriz. Bunun başarılı olabilmesi için bilimsel araştırmalara ve yatırımlara ihtiyacımız var. Madencilik sektörü, yatırımlarını modern teknoloji ve çevresel sürdürülebilirlik ilkelerine dayandırmalıdır. Madenler gelecekteki ekonomik kalkınmamız ve sanayileşmemizin temel taşlarından biri olmaktadır. Yer altı kaynakları Türkiye'nin ekonomik geleceği ve enerji güvencesi için büyük bir potansiyele sahiptir.

Tabii ki bütçeyle ilgili, ülkemiz, her alanda olduğu gibi ekonomide de bir vasatlığa mahkûm edilmiş durumdadır. Seçim öncesi, aylarca, yıllarca uygulanan akıl dışı ekonomi politikalarının bir kısmından vazgeçilmiş olmasına rağmen, bu, işlerin düzeleceği anlamına gelmemektedir. Politikanızın merkezini faizleri yükseltip dışarıdan döviz bulmak konusunda oluşturduğunuzda, bugünden daha iyi bir gelecek olmayacaktır. Sayın Mehmet Şimşek ve Sayın Gaye Erkan'ın öncülüğünde sahte iyimserlik havası yaratılırken sokakta moraller bozuk, umutlar kaybolmaktadır; nedeni de açıktır, toplumun geniş kesimleri hiçbir sorumlulukları olmamasına rağmen ağır bedeller ödüyor ve yoksullaşıyorlar.

Emeklilerimiz çok zor koşullarda yaşam mücadelesi veriyor, öğrencilerimizin gıda ve barınma sorunu devam ediyor, kamu ve özel sektör yoksulluk sınırı altında enflasyonla boğuşuyor.

Peki, ne yapmalıyız? Kamuda ciddi tasarrufa gidilmeli, bütçede şeffaflık ve disiplin sağlanmalıdır. Krizin yükü bir an evvel orta ve dar gelirli kesimin üzerinden alınmalıdır. İhtiyaç olunan kaynağın bir kısmı son dönemde servet ve gelir transferiyle zenginleşen kesimlerden temin edilmelidir. Verimlilik artışını, vergi reformunu, hayatın her alanında fırsat eşitliğini ve sosyal devlet anlayışını içeren kapsamlı bir ekonomik program uygulanmalıdır. Tam teşekküllü bir istikrar programı devreye sokulmazsa vatandaşımızın yaptığı bunca fedakârlık da ziyan olacaktır.

Şimdi, konumuz bütçe olduğu için bütçeye yönelik konuşmalar yaptık fakat Orhan Bey burada değil, burada olsaydı ona bir cevap vermek isterdim ama kıymetli hazıruna söylemiş olalım: Gabar'la ilgili, petrolle ilgili, bütün iktidar mensupları bir rakam vermektedir ama bölgede sismik bir çalışma yapılmadığından mütevellit, burada doğru bir sismik çalışma hiç yapılmadığından dolayı ne kadar rezerv olduğunu bilmemiz mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - İlave bir dakika veriyorum.

Buyurun lütfen.

RIDVAN UZ (Çanakkale) - Teşekkür ederim.

İkincisi de yetirince kuyu açılmadığından rezervleri tam olarak bilmek mümkün değildir. Dolayısıyla, bu, yerel seçime yönelik bir hamle midir, bu da tarafımızca çok merak edilmektedir.

Bir diğer husus, Orhan Bey yapılan hizmetleri söyledi, teşekkür ederiz. Biz hizmete karşı değiliz, biz ranta karşıyız. Bununla ilgili şunu söylemek isterim: Bizim, biliyorsunuz, ROKETSAN'ımız var, ASELSAN'ımız var, gurur duyduğumuz TUSAŞ'ımız, MKE'miz var; dolayısıyla bunlar çok kıymetli ve hepimizin gurur duyduğu, güvenle baktığımız noktalar. Peki, şimdi, böyle bir durum var iken ve bunların her birinin başında kıymetli genel müdürlerimiz var iken SAHA diye bir dernek kuruluyor arkadaşlar, havacılık adına, savunma sanayisi adına bir dernek kuruluyor. Derneğin başına Haluk Albayrak getiriliyor. Devletin diğer bütün saydığımız ASELSAN'ının, ROKETSAN'ının, HAVELSAN'ının, MKE'sinin genel müdürleri de altında yönetim kurulu üyeliğine getiriliyor. Anlatmak istediğim şu: Devlet bir tarafa, özel teşebbüs bir tarafa; bunu belirtmek istedim.

Teşekkür ediyorum.