KOMİSYON KONUŞMASI

CEVDET AKAY (Karabük) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, çok Değerli Cumhurbaşkanı Yardımcımız, değerli bürokratlarımız, değerli basın mensupları; ben de hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Uzun bir maraton dönemine başlıyoruz. Bu dönemde, bu çalışmalarımızda birbirimizi kırmadan dökmeden, karşılıklı anlayış içerisinde, fikirlerimize değer verilmesi doğrultusunda ve önerilerimizin de bütçede gerekli revizyonların yapılması şekliyle sonuçlanmasını temenni ederek konuşmama devam ediyorum.

2018 yılında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçmeyle beraber kamu bütçemiz yeni bir noktaya evrildi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bütçe hakkında bir zedelenme oldu. Bu bütçeyle makro ekonomik ve finansal istikrarı güçlendirmeyi, yüksek katma değerli üretimi teşvik etmeyi, yeşil ve dijital dönüşüm odağıyla verimliliği arttırmayı, ihracat artışını sağlamayı, bu yolla da büyümeyi teşvik etmeyi, cari işlemler dengesini oluşturmayı, enflasyonda orta vadede tek haneli rakamlara düşmeyi, iş ve yatırım ortamını iyileştirmeyi, afetlerle mücadele ederken de disiplinli bir mali bütçeyi sağlamayı, ayrıca gelirler politikasını da fiyat istikrarını ve gelir dağılımındaki bozukluğu giderecek şekilde maliye politikası ve para politikasıyla eş güdümlü çalışmayı hedeflemiş görünüyor. Ama bu nasıl olacak? Baktığımız zaman geçmiş yılın bütçelerinde de aynı hedefleri koydunuz fakat bu hedeflere ulaşmada başarılı olamadık, inşallah bu bütçeyle bu hedeflere ulaşmada başarılı oluruz.

Bu bütçenin borç ve faiz sarmalı içerisinde kıvrandığını görüyoruz. Bütçe açığını düşüremediğimiz gibi enflasyonu tek haneye indiremediğimiz, işsizliğin arttığı, büyümenin istikrarının sağlanamadığı, mali disiplinin bozulduğu bir bütçe olarak görüyoruz.

Enflasyonu nasıl düşüreceğiz? Yani enflasyonu -On İkinci Kalkınma Planı'nda da söyledik- 2028 yılı sonu itibarıyla tek haneye düşürmeyi planlıyoruz fakat bir taraftan bakıyoruz enerji fiyatlarındaki yüksek artışlar... Hakikaten dünya piyasasındaki konjonktürel durumla ilgili olarak da enerji fiyatları yükselme eğiliminde, biz de dışa bağımlı olduğumuz için bu bizim için olumsuz bir durum. Yine aynı şekliyle gümrük vergilerindeki bazı artışlar, özellikle tekstil ve konfeksiyon ürünündeki artışlar fiyatlar genel seviyesinin yükselmesini ve maliyet enflasyonunu da tetikliyor. Yani bini aşkın üründe 1 Kasımdan geçerli olmak üzere gümrük vergilerini çok ciddi oranda artırdık, bu da Aralık ayı itibarıyla fiyatlar genel seviyesinin yükselmesine sebep teşkil edecek. Bu ortamda nasıl enflasyonu düşüreceğiz?

2023 yılında 1 trilyon 600 milyar bütçe açığı olacağı tahmin ediliyor, belki biraz daha üzerine çıkacak. 2024 yılı bütçesinde de 2 trilyon 652 milyarlık bir bütçe açığı öngörülmüş. Maalesef, bu sene de öngörülen bütçe açığının çok üzerinde bir bütçe açığıyla karşılaşacağız. Niçin mi? Çünkü geçen yılın bütçesinde de -hedefimiz- aşağı yukarı 659 milyar civarında bütçe açığı belirlemiştik, yaklaşık 2,5 katı oranında gerçekleşecek; bu açık da önümüzdeki dönem içerisinde -aynı kıyaslama olmasa da- çok çok yukarılarda olacak.

Bir de biliyorsunuz, geçtiğimiz temmuz ayında Cumhurbaşkanımıza borçlanma limitiyle ilgili bir yetki vermiştik; işte, yüzde 5 Maliye Bakanının, yüzde 5 Cumhurbaşkanının borçlanma yetki oranlarının üstüne de 3 kat borçlanma yetkisi verdik, bu da yaklaşık 2 trilyon 186 milyarlık bir rakama tekabül ediyordu; bunun da nasıl kullanıldığını, nasıl değerlendirildiğini zaman zaman konuşuyoruz. Keşke bu borçlanma limitinin ihracatı, istihdamı artırıcı, yatırımları geliştirici şekliyle kullandırılması mümkün olsaydı veyahut da bir kısmının en azından -Genel Kurulda da burada da defalarca gündeme getirdiğimiz şekliyle- burada çalışan emeklilerin devre dışı kalması nedeniyle aradaki 8 milyar boşluktan bahsetmiştik, buralara kullanılmasını, 15 bin TL'lik teklifimizin kabul edilmesini... Buradaki 208 milyarlık rakamın zaten 61 milyarını bu Hükûmetimiz, iktidarımız bulmuş; aradaki 137 milyar için de Cumhurbaşkanımız bu yetkisini emeklilerimiz için kullansaydı, emeklilerimize de 15 bin TL ikramiye verseydik. Dün kanun geçti, maalesef bunda başarılı olamadık, devam edemedik. Peki, bu 2024 yılı içerisinde bu yetki tekrar kullanılacak mı? Bu önemli bir sorun, geçici maddeyle konulmuştu, eğer bu yetki tekrar kullanılacak olursa ve 3 kat olarak da kullanılacak olursa yaklaşık 8 milyar 768 milyonluk bir rakam... Ya, bu çok ciddi bir rakam. Bütçe büyüklüğümüz zaten 11,9 trilyon TL. 8 trilyon 768 milyar, bütçe büyüklüğünün yani gider kalemlerinin yüzde 73'üne tekabül ediyor; vergi gelirleriyle yani bütçe gelirleriyle kıyasladığımızda da yüzde 94'üne tekabül ediyor. Böyle bir büyüklük, muazzam bir büyüklük. Önümüzdeki dönem içerisinde -bu enflasyonist ortamda- bu yetkiyle ilgili tekrar bir torba yasa önümüze gelecek mi veya ek bütçede bu konu gündemimize gelecek mi, ben de merakla bekliyorum; gelmemesini temenni ediyoruz, inşallah gelmez diyoruz.

Şimdi, az önce konuşmamda söylemiştim bütçenin borç ve faiz sarmalına girdiğini. Bütçe rakamlarına baktığımız zaman 1 trilyon 254 milyarlık bir faiz giderinden bahsediliyor. Bu, yine bütçe büyüklüğünün -az önce sayın vekilimiz de bahsetmişti faiz giderinin çok düşük rakamlarda olduğundan- yüzde 10,52'sine tekabül ediyor, vergi gelirlerini oranladığımız zaman da yüzde 14'üne tekabül ediyor. Bunlar çok ciddi rakamlar. Bütçe açığına oranladığımız zaman da bütçe açığının da yüzde 48'ine tekabül ediyor. Biz bu bütçedeki ana para, borç ve faiz sarmalından nasıl kurtulabiliriz? Burada biz net borçlanma hasılatı yaratmak zorundayız yani kullandığımız dış kaynaklı kredileri verimli hâlde kullanmamız, oradan elde ettiğimiz hasılatla... Bunu da nasıl verimli kullanacağız? Sizin de hedeflerde belirttiğiniz şekliyle; ihracatı artırıcı, yatırımları artırıcı, istihdamı geliştirici projelerde kullanıp oradan elde ettiğimiz hasılatla hem ana parayı ödeyeceğiz hem faizi ödeyeceğiz. Yani faizi ödemekle kalmayıp ana parayı da aşağı çekmemiz lazım ki biz bütçedeki dengeyi sağlayalım, mali disiplini sağlayalım. Bu konuyla ilgili bu bütçede açıkçası bir umut görmedik, bunu da ayrıca ifade etmek istedim.

Bir de iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesini öngörüyorsunuz. Oysa bütçeden yatırımlara ayrılan pay yani sermaye giderleri olarak baktığımızda sermaye transferlerini de buna dâhil etseniz -ki bu bütçe dışı bir kalem- sermaye mallarının finansmana aktarılması şekliyle oranın çok düşük olduğunu görüyoruz.

Bir de sabit sermaye yatırımlarının geliştirilmesi gerekiyor, yurt dışından sabit sermaye yatırımlarının ülkemize kanalize olması gerekiyor; bunun için de... CDS'lerimizin ne hâlde olduğunu görüyoruz, ülkemize güven zedelenmiş durumda, bir de gri listedeyiz. Tabii ki İçişleri Bakanlığımız, Emniyet teşkilatımız çok önemli operasyonları gerçekleştiriyor; Hükûmet çok kararlılıkla bu konunun üstüne gidiyor. Biz kendilerine teşekkür ediyoruz ama burada Maliye Bakanlığı yetkililerimiz mevcut, burada hepimiz bir aradayız; işte, maliye politikası ve para politikasıyla da burada gri listeden çıkmak için somut birtakım hamleler yapılırsa ülkemiz açısından çok faydalı olacağını söylüyorum çünkü başka türlü bu sabit sermaye yatırımlarının ülkemize gelmesi mümkün değil. Sayın Şimşek ve ilgili yetkililer sürekli fon arayışıyla ilgili Körfez dâhil, Avrupa dâhil, Amerika'da muhtelif fon kaynaklarıyla görüşmeler yapıyorlar ama zorlandıklarını görüyoruz. Bunun için de burada, hep beraber, iktidar partileri ve muhalefet partileri vekilleriyle beraber ne yapmamız gerekiyorsa ülkemiz için yapmamız gerektiğine inanıyorum; bunu da özellikle ifade etmek istedim.

Yatırım olmadan büyüme nasıl olacak? Yani tüketim amaçlı bir büyüme de enflasyonu körükleyecektir, enflasyonu düşürmeye çalışırken bir çelişki oluşturacağız. Bir de ihracatla ilgili gelişmeyi nasıl sağlayacağız? Yani ihracatın finansmanı olayı çok çok önemli. İhracatçılarımız gerekli şekliyle finansmana erişemiyorlar, ham madde bulmada... Ve ham madde fiyatlarıyla ilgili bu vergilerin de artışıyla beraber gümrük vergilerinin maliyetleri de artıyor. Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ihracat yapmak da kolay değil o öneriliyor ama pratikte bu çok mümkün olmuyor. Bu konuda da ihracatı geliştirme açısından gerekli tedbirlerin alınması, finansal desteklerin sağlanması, buna uygun olarak EXIMBANK dışında da sigortacılık müessesesinin geliştirilmesi, ön finansman ihtiyaçlarının temin edilmesi gibi kararların hayata geçirilmesinde fayda olduğunu görüyorum çünkü 2028 yılı için hedeflediğimiz 375 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmamız başka türlü mümkün olmaz. Sadece turizm gelirleriyle de buna ulaşmamız mümkün değil çünkü yarın öbür gün etrafımızda, ülkemizde, dünyada neler olacağıyla ilgili de bir muğlaklık var, her türlü karışıklık ortada. Turizm gelirlerimiz de başka türlü etkilenebilir, bunu da buradan vurgulamak istedim.

Vatandaş zaten vergi yükü altında eziliyor. Yine bu bütçede gelir dağılımındaki bozukluğun giderilmesi ve vergi gelirlerinin tabana yayılmasıyla ilgili ifadeler var. İncelediğimiz zaman vergi gelirlerinin yüzde 68,5'inin dolaylı vergilerden olduğunu görüyoruz. Hâlbuki biliyoruz ki dolaylı-dolaysız vergiler yani vasıtalı-vasıtasız vergiler ayrımında dolaysız vergiler lehine bu oranın gelişmesi lazım. KDV'nin, ÖTV'nin, diğer dolaylı vergilerin yüksek olduğu ortamda yani mal ve hizmet fiyatlarının içerisinde gizlenen bir ortamda vatandaşımız da ne kadar vergi ödediğini anlayamıyor. Biz buna "mali anestezi" diyoruz. Dolayısıyla bu haksız durumun ortadan kalkması gerekiyor; az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması gerekiyor. Bu konu da bütçemizin en önemli sorunlarından biri; maalesef, bütçede bu oranı yakalayamamış durumdayız. Bu konuyla ilgili de ciddi önlemler almamız gerekir.

Bir de kaynakların etkin ve verimli kullanılmasıyla ilgili ifadeler var. Kaynakların etkin kullanılması gerçekten çok güzel, ihtiyaç duyulan alanlara aktarılması güzel; yatırımı, istihdamı, ihracatı geliştirecek alanlara aktarılması çok güzel. Biz buraya baktığımız zaman -zaten az önce de bahsettim- yatırımlara ayrılan rakamın, bütçenin oransal olarak da düşük olduğunu ifade ettim; bunu da önümüzdeki bir sorun olarak görüyorum.

Yine, burada ayrıca ifade edeceğimiz bazı konular da var.

Yeterli vaktimiz var mı Başkanım, ne durumdayız?

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika daha veririm.

CEVDET AKAY (Karabük) - Tamam.

O zaman, bu bir dakikada seçim bölgem Karabük'ten bahsedeyim, diğer ifade edeceklerimi sonraya...

Daha önceki Komisyon toplantılarında da bahsetmiştim, bu İRAP olayını ben çok önemsiyorum afetlerle ilgili. Depreme 1 trilyon 28 milyar ayrılmış, AFAD'a çok ciddi bütçeler ayrılmış; bu İRAP'ta...

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Akay, otomatik sisteme göre altı dakika vaktiniz var, ben bir an bir dakika dedim ama vaktiniz var.

CEVDET AKAY (Karabük) - Öyle mi? Tamam.

Netice olarak bu İRAP'ta belirtilen -Karabük dâhil- Batı Karadeniz Bölgesi'ndeki diğer illerde, Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki illerde sel felaketinden dolayı büyük zararlar görülüyor. Bu İRAP'ta belirtilen hususlar yerine getirilmediği için bu sel felaketlerinde mağduriyetler oluyor. Yani buraya ilgili ödeneklerin aktarılması ve bu tavsiye edilen, tespit edilen noksanlıkların giderilmesi için çalışmak gerekiyor. Buradan özellikle de bunu ifade ediyorum, önümüze bütçe geldiği zaman, bakanlıklar bütçesi geldiği zaman buraya ödenek aktarılmasının çok çok önemli olduğunu buradan ifade etmek istiyorum.

Bütçeye genel olarak baktığımızda, bütçenin emekliyi zora soktuğu, esnafı zora soktuğu, işçiyi zora soktuğu; ücretlilerin vergi yükü altında ezildiği, hakikaten asgari ücretlinin çok zor durumda olduğu bir bütçe ve bütçe hakkının zedelendiği bir bütçe olarak görüyoruz.

Yine, ziyaretlerim esnasında, Karabük bölgesindeki bir emekli ağabeyimiz, emekli aylığı yetmediği için -60 yaşının üstünde- ikinci bir işte çalışmak zorunda kalıyor; ağır sanayide, haddehanede hayatını tehlikeye atarak, kaza yapma riski olarak evine ekmek götürmek için çalışıyor. Emeklilerimizin de tekrar buradan mağduriyetini ifade ediyorum. Keşke en az asgari ücret seviyesine -ki 15 bin TL'ye- emeklilerimizin maaşını çıkarabilseydik ve ocak ayında da bu 15 bin TL üzerinden bunu kök ücret kabul edip gerekli zammı yapabilseydik fakat yapamadık.

Buradan, önümüzdeki dönem içerisinde bütçedeki bakanlıklarla ilgili detay konuşmalarımızda da bizim önerilerimizin, tavsiyelerimizin dikkate alınmasını özellikle rica ediyoruz çünkü biz bu tavsiyelerimizi ülkemiz daha iyi noktaya gelsin, ülkemiz kalkınsın, gelişsin, gelir dağılımındaki bozukluk giderilsin diye yapıyoruz.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, sağ olun.