KOMİSYON KONUŞMASI

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Uzun bir çalışma süresinden sonra bir aradayız.

Ali Şir Nevaî'nin güzel bir sözü var: "Güzel konuşmak iyidir ama kısa konuşmak mükemmeldir." diye, mümkün olduğu kadar kısa konuşmaya çalışacağım.

Başkanım, arkadaşlarımın kendilerini tanıtmasını ister misiniz?

BAŞKAN - Efendim, iyi olur ya da sunumdan sonra da olabilir, size bırakıyorum.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Önce tanıtsınlar.

(Komisyona katılan bürokratlar kendilerini tanıttılar)

BAŞKAN - Efendim, tüm bürokratlarımıza da hoş geldiniz diyoruz.

Buyurun Sayın Bakanım.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Dünya ve bölgemiz çok hızlı bir değişimden geçmektedir. Mevcut küresel ve bölgesel düzenlerin sorgulandığı, siyasi ve iktisadi boyutta krizlerden etkilenen tarihsel bir döneme tanıklık etmekteyiz. Krizler, ülkelerin sınırlarını aşmış, etki sahasını genişletmiştir. Sanayileşmeyle birlikte enerjiye olan ihtiyaç artmış, kaynakları elinde bulunduranlar, enerjiyi stratejik bir silah olarak kullanmaya başlamışlardır. Küreselleşmenin de etkisiyle radikalizm ve terör, tüm dünyayı tehdit eder hâle gelmiştir. Terör ve şiddet, salgın hastalık gibi yayılma eğilimi göstermektedir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve fakirlik durumu söz konusu ülkelerle sınırlı kalmayıp diğer bölge ve ülkelerin güvenliğini tehdit eden kitlesel göç hareketlerine yol açmaktadır.

Bu kapsamda, dünya üzerinde var olan 20'ye yakın çatışma bölgesinin yarısından fazlası Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada yer almaktadır. İsrail-Filistin arasında yarım asır geçmesine rağmen çözülemeyen sorun, Azerbaycan-Ermenistan çatışması, Balkan ülkelerinde yaşanan krizler, Rusya ile Ukrayna ve Gürcistan arasında tırmanan gerilim, Kırım'ın Rusya tarafından ilhakı, Irak ve Suriye'de DEAŞ ve diğer radikal terör örgütleri, Yemen'de yaşanan iç çatışmalar, Arap Baharı sonrası bir türlü istikrar kazanamayan Kuzey Afrika ülkeleri, Orta Doğu'daki otorite boşlukları ve bundan beslenen radikal akımların yarattığı tehditler, ülke güvenliği yapılanmasında dikkate alınması gereken unsurlar olmaktadır.

Özellikle Suriye krizi, bölge dışı aktörlerin de katılımıyla Doğu Akdeniz ve güney bölgemizde önemli gelişmelere yol açmaktadır. Bu bağlamda, Rusya Federasyonu'nun 2014'ten itibaren bölgedeki donanma varlığını ve askerî gücünü artırması, bölgedeki bozulmuş olan dengeyi daha da karmaşık hâle getirmiş, bu gelişmeler, enerji güvenliği de dâhil bölge güvenliğine ilişkin değerlendirmelerimizin çok yönlü ve daha hassas yapılmasını gerektirmiştir.

Tüm bunlar dikkate alındığında, ülkemiz; küresel rekabetin yoğun olarak yaşandığı Afro-Avrasya bölgesinin merkezinde, kuzey-güney ve doğu-batı eksenlerindeki jeostratejik etkileşimlerin tesirlerine açık kritik bir coğrafyada bulunmaktadır. Stratejik olduğu kadar istikrarsız da olan bu bölge, güvenlik ihtiyaçlarımızın sürekli gözden geçirilerek güncel tutulmasını gerekli kılmaktadır.

Bulunduğu coğrafyada güçlü bir Türkiye'nin, güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olması esastır. Bölgemizdeki istikrarsızlık ve belirsizlik ortamında, risk ve tehdit odakları üzerinde caydırıcı etki sağlayarak ülke güvenliğinin sağlanması, aynı zamanda bölgemizdeki anlaşmazlıkların barışçı yollarla çözümü, gerginliğin azaltılması, bunların silahlı çatışmaya dönüşmesinin önlenmesi veya mütecavizin sınırlandırılmasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin her zaman hazır olması, güvenlik stratejimizin en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır.

Bu kapsamda, konjonktürel gelişmeler, değişen güvenlik algılamaları ve bulunduğu jeopolitik konumu dikkate alındığında Türkiye, bekasının ve ulusal menfaatlerinin temini için, etkin güvenlik politikaları üretmek, kararlı ve duyarlı davranmak, muhtemel risk ve tehditleri zamanında ve doğru algılayarak gerekli önlemleri almak, maruz bulunduğu risk ve tehditlerle orantılı, caydırıcı ve etkili silahlı bir güce sahip olmak zorundadır.

Bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetlerinin muharebe gücü ve beka kabiliyeti yüksek, azami ölçüde millî sanayiye dayanan, ileri teknoloji silah sistemleriyle teçhiz edilmiş, bilgi ve eğitim üstünlüğüne sahip, modüler, esnek ve her türlü ortamda gece ve gündüz kesintisiz görev yapabilecek bir kuvvet yapısına sahip olması gerekir. Ayrıca, dünyada barışın tesisi ve idamesine yönelik ulusal ve uluslararası harekâtlarda kendisine verilen görevleri etkin bir şekilde yerine getirmesi her zamankinden daha önemli hâle gelmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gün geçtikçe karmaşıklaşan ve belirsizleşen güvenlik ortamında tek bir devlet ya da organizasyonun tüm güvenlik sorunlarının üstesinden gelmesi mümkün değildir. Bu nedenle, ülkeler ve uluslararası organizasyonlar arası iş birliği bu dönemde daha çok önem arz etmektedir.

Bu kapsamda, ülkemizin ulusal güvenliği açısından, NATO'nun askeri ve siyasi etkinliğinin muhafazasına büyük önem vermekteyiz. Yeniden şekillenmekte olan güvenlik ortamında, özellikle NATO üyesi ülkelerin askerî yeteneklerini geliştirmeleri ve buna yönelik olarak savunma harcamalarını artırmaları yönünde iradeleri mevcuttur. Nitekim 2014 yılı Eylül ayında Galler'de icra edilen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde bu görüş kabul görmüş ve üye ülkeler tarafından on yıl içerisinde, gayrisafi yurt içi hasılalarının en az yüzde 2'sini savunma harcamalarına, savunma harcamalarının ise en az yüzde 20'sini ana silah sistemlerinin tedarikine ayırmaya yönelik bir bildiri kabul edilmiştir. Bu minvalde, diğer üye ülkelerle birlikte ülkemiz de savunma harcamalarını gayrisafi yurt içi hasılamızın yüzde 2'sine çıkaracağını taahhüt etmiştir. NATO hesaplama yöntemlerine göre, Türkiye'nin savunma harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılasına oranı 2014 yılında yüzde 1,70 seviyesinde gerçekleşmiştir. Türkiye, bu oranla NATO üyesi ülkeler içinde 7'nci sırada yer almaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh." sözünden hareketle, küresel ve bölgesel tüm meselelerde barışa katkıda bulunmak öncelikli amacımızdır. Bu çerçevede Türkiye, birçok uluslararası iş birliği mekanizmasında yer almakta ve barışı destekleme görevlerine, uluslararası yükümlülükleri, millî menfaatleri, imkân ve kabiliyetleri çerçevesinde azami oranda iştirak etmektedir.

Bu kapsamda, Türkiye, Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücünün deniz görev kuvvetine, mevsimsel şartlar da göz önünde bulundurularak kırk beşer günlük periyotlarla hücumbot, korvet ve Tuzla sınıfı karakol gemileriyle katkı sağlamaktadır.

Bir diğer görevimiz, deniz haydutluğuyla mücadele faaliyetlerine, NATO Okyanus Kalkanı Harekâtı ve Birleşik Görev Kuvvetine verdiği katkılarla destek sağlanmaktayız.

Türkiye, Afganistan'da NATO'nun komutasında yürütülen Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvvetine, Afganistan'la olan dostluk ve kardeşlik bağlarımız temelinde başlangıcından itibaren destek vermiş ve imkân ve kabiliyetler ölçüsünde katkıda bulunmuştur.

2015 yılı itibarıyla başlatılan Kararlı Destek Misyonu kapsamında da ülkemizce Afganistan'a gerekli destek sağlanmaktadır. Bu kapsamda, Türkiye, Kabil Bölgesi Eğitim Yardım Danışma Komutanlığı görevini üstlenmiş olup bu görevi 2016 yılı sonuna kadar yürütecektir. Ayrıca, Afganistan'ın en önemli ulaşım noktası olan, başkent Kabil'deki Hamid Karzai Uluslararası Havaalanı ülkemiz tarafından işletilmektedir. Kararlı Destek Misyonu kapsamında 744 personelimiz Afganistan'da görev yapmaktadır.

1999 yılından beri Kosova'da sürdürülen Kosova gücü harekâtına hâlen 369 personelimizle katkı sağlanmaktadır.

NATO'nun Etkin Çaba Harekâtı, diğer üye ülkelerle birlikte Türkiye'nin katkıları ve NATO Daimi Deniz Görev Gruplarının desteğiyle 2001 yılından bu yana Akdeniz'de icra edilmektedir.

NATO'nun Transformasyon Komutanlığı yapısı altında kurulmakta olan mükemmeliyet merkezlerine, NATO'nun çok yönlü dönüşümüne katkı inancıyla büyük önem vermekteyiz. Bu doğrultuda, Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi ve Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezlerinde eğitim ve kurs faaliyetlerimiz uluslararası topluma da açık şekilde devam etmektedir.

Liderliği Türkiye tarafından yürütülen Çok Uluslu Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi ise 2012 yılında kurulmuştur. Kurulduğu günden bugüne kadar da faaliyetlerini sürdürmektedir.

Avrupa Birliği üyelik süreci çerçevesinde, birliğin ortak güvenlik ve savunma politikası içerisinde yer almak Türkiye için önem taşımaktadır. Bu kapsamda Türkiye, Avrupa Birliğinin Bosna Hersek'teki ALTHEA Harekâtına 246 personelle katkı sağlamaya devam etmektedir.

Söz konusu katkıların yanı sıra, Balkanlarda barış ve istikrarın sağlanması amacıyla, Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları Sürecine de aktif katkı sağlamaktayız. Bu kapsamda, 11 Eylül 2013 tarihinde devralınan Güneydoğu Avrupa Barış Tugayı Komutanlığı görevi, 2017 yılına kadar Türkiye tarafından yerine getirilecektir. Ayrıca, 2015-2017 döneminde Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları Sürecinin Sekretarya Başkanlığı da yine ülkemiz tarafından üstlenilmiştir. 2015-2017 döneminde Sekretarya Başkanlığı ve Güneydoğu Avrupa Barış Tugayı Komutanlığı görevlerini üstlenmemizin bölgedeki görünürlüğümüzün artırılmasına katkı sağlayacağını da değerlendirmekteyiz.

Gerek bölgesel gerekse küresel güvenlik ortamında yaşanan gelişmeler karşısında Türkiye, Karadeniz'de deniz güvenliğinin, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerce alınacak tedbirlerle sağlanması prensibinden hareketle çeşitli güvenlik girişimlerine öncülük etmiştir. Bu prensip ışığında, Türkiye'nin liderliğinde 2001 tarihinde, Ukrayna, Rusya Federasyonu, Bulgaristan, Gürcistan ve Romanya Deniz Kuvvetlerinin katılımıyla, kıyıdaş ülkeler arasında iş birliğini ve birlikte çalışabilirliği geliştirmek amacıyla Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu oluşturulmuştur. Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubunun yanı sıra, Deniz Kuvvetlerimizin öncülüğünde 2004 tarihinde başlatılan Karadeniz Uyumu Harekâtına da devam edilmektedir.

Bununla birlikte, 2014 yılında ortaya çıkan Ukrayna krizi, bölgesel mekanizmaların üzerine inşa edildiği karşılıklı güven ortamını da zedelemiştir. Türkiye bu süreçte, Karadeniz'de kıyıdaşların güvence arayışlarının güvenlik ortamına göre uyarlanan NATO faaliyetleriyle karşılanmasına katkı sağlamıştır ve sağlamaya da devam etmektedir.

Akdeniz'in deniz güvenliğine ilişkin olarak ise, özellikle Doğu Akdeniz'de, NATO'nun bölgedeki deniz güvenliği çabalarına da destek verilmesi amacıyla, Akdeniz Kalkanı Harekâtı icra edilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölgesel ve küresel önceliklerin yanı sıra, askerî anlamda ikili ilişkilerin geliştirilmesine de büyük önem vermekteyiz. Bugüne kadar, 72 ülkeyle askerî alanda eğitim, teknik ve bilimsel iş birliği anlaşması, 65 ülkeyle savunma sanayii iş birliği anlaşması, 56 ülkeyle de askerî eğitim iş birliği anlaşması imzalamış durumdayız.

Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar ve Afrika'da tarihî dostluk ve kardeşlik bağlarımız bulunan birçok ülkeye 1992 yılından bu yana kadar yardım faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Bu kapsamda, 2015 yılında 13 ülkeyle askerî mali iş birliği anlaşması ve nakdî yardım uygulama protokolünü imzaladık.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizde gerçekleştirilecek insani amaçlı mayın ve patlamamış mühimmat temizliğine yönelik faaliyetleri yürütecek olan Milli Mayın Faaliyet Merkezi Başkanlığı geçen yıl şubat ayı itibarıyla kurulmuş olup hâlen Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Tandoğan yerleşkesinde tahsis edilen hizmet binasında çalışmalarını sürdürmektedir. Milli Mayın Faaliyet Merkezi Başkanlığınca İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen Doğu Sınırlarının Mayından Temizlenmesi Projesi, İçişleri Bakanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı arasında imzalanan bir protokolle teslim alınmıştır. Doğu sınırlarının mayından temizlenmesine yönelik ihale süreci, Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansıyla koordineli olarak yürütülmektedir. 2017 yılı sonuna kadar doğu sınırlarındaki mayınların temizlik faaliyetinin tamamlanması amaçlanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımın bir diğer faaliyet konusu asker alma faaliyetlerini gerçekleştirmektir. 2015 yılı içerisinde vatandaşlarımıza kolaylık sağlayacak şekilde, asker alma faaliyetleri ile 1111 sayılı Askerlik Kanunu'nda birçok değişiklik yaptık. Bu kapsamda, Silahlı Kuvvetlerimizin teknolojik kapasitesinin güçlendirilmesi ile toplumdaki talepler de göz önüne bulundurularak çıkartılan bedelli askerlik yasasından toplam 203.950 vatandaşımız faydalanmıştır ve bu bedelli askerlik kapsamında alınan 3 milyar 671 milyon 100 bin TL ise Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na aktarılmıştır.

Günümüzde teknoloji ve bilgi sistemlerinin etkin kullanımına bağlı olarak askerlik yükümlülüğü bulunan vatandaşlarımıza daha kaliteli hizmet verilmesini sağlamak ve askerlik şubelerinde geçirdikleri zamanı kısaltmak için askere alma konularında e-devlet üzerinden veya elektronik ortamda veri paylaşımı çalışmaları sürekli olarak devam etmektedir. Bu kapsamda, 2015 yılında, askerlik durum belgesinin askerlik mükellefiyeti bulunan tüm vatandaşları kapsayacak şekilde e-devlet kapısı üzerinden verilmesine başlanmıştır. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın dövizle askerlik ve erteleme talepleri "konsolosluk.net" üzerinden alınarak elektronik ortamda tamamlanmış ve ilgili konsolosluğa aktarılmaya başlanmıştır. Askere alma sistemiyle ilgili yapılan iyileştirmelere ilave olarak, 2016 yılı içerisinde yoklama işlemlerinde yükümlülerin askerlik şubelerine asgari seviyede müracaatlarını sağlayarak muayene sürecinin Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna bağlı aile hekimleri kanalıyla başlatılması ve sağlık durumlarının daha doğrulukla ortaya konulabilmesine yönelik tasarlanan "e-yoklama sistemi"nin uygulamaya geçirilmesi ve vatandaşlara askerlik işlemlerine ait her aşamadaki bilgilerin SMS ve e-postayla gönderilmesi planlanmaktadır.

Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri; Millî Savunma Bakanlığı Harita Genel Komutanlığı, kuruluş yasası gereği ülkemiz için ihtiyaç duyulan standart altlık haritaları üretmektedir. Millî haritacılık kurumu olması sıfatıyla üretime yönelik bilimsel AR-GE çalışmalarını hayata geçirmekte, ülkemizi ulusal ve uluslararası alanda temsil etmekte, ülkemize haritacılık alanında teknoloji transferine öncülük etmekte, böylece kamu kaynağının en etkin şekilde kullanılmasını sağlamaktadır. Birçok kamu kurumuyla müşterek üretim ve veri değişimi çalışması hayata geçirilmiştir. 2015 yılında, bünyesinde haritacılık bölümü barındıran 39 üniversiteyle imzalanan iş birliği protokolüyle; eğitim, AR-GE ve veri paylaşımı, ülke haritacılığının ileri seviyelere çıkarılması, haritacılık alanında karşılaşılan problemlerin üniversitelerimizin katkılarıyla çözülmesine yönelik adımlar atılmıştır. Yurt dışı faaliyetler kapsamında çok uluslu ortak üretim çalışmalarında yer alınmıştır. İş birliği protokolü imzalanan dost ve müttefik 14 ülkeye bilgi ve deneyimlerimizi aktarmışız.

Son olarak, 2015 yılında, Azerbaycan'da NATO standartlarında üretim bandı tesis etmiştir.

Harita Genel Komutanlığı, ülke haritacılığının gelişmesi amacıyla, ulusal boyuttaki çalışmaları koordine etme, yönlendirme ve ulusal coğrafi veri merkezi oluşturma çalışmalarına da devam etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde savunma sanayisi faaliyetlerimizde geldiğimiz nokta hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum.

Türk savunma sanayisi Hükûmetimiz döneminde stratejik bir dönüşüm yaşamaktadır. Bundan on üç yıl önce yüzde 80 oranında dış teknolojiye bağımlı olan savunma sanayimizin bağımlılık oranı, yürütülen teknolojiyi haiz, ulusal, çok uluslu ve ortak girişim savunma sanayi projeleri sayesinde yüzde 40'ın altına inmiştir. Bu anlayış savunma sanayisini teknolojik, sınai ve ticari hedeflere hizmet eder bir sektör hâline getirmiştir. Dünyanın en büyük 100 savunma sanayisi firması arasında şimdilik 2 firmamız bulunmaktadır. Firmalarımızın her yıl sıralamada daha yüksek yerlere çıkmasını amaçlamaktayız. ASELSAN bir önceki yıl 67'nci sıradayken geçen yıl 62'nci sıraya çıktı, TUSAŞ ise 80'inci sıradan 78'inci sıraya yükseldi.

Savunma sanayimiz 2015 yılında yıllık 5 milyar doları aşan üretim gücüne ve 1,6 milyar dolar ihracat kapasitesine ulaşmıştır. 2002 yılında ihracat rakamının sadece 60 milyon dolar olduğunu göz önüne alırsak katedilen mesafe dikkate değer, altı çizilecek bir seviyededir. Diğer taraftan, savunma sanayisi sektörümüz, yıllık 1 milyar dolar seviyesinde AR-GE harcamasıyla Türkiye'nin en fazla AR-GE ve teknoloji yatırımı yapan sektörü konumuna gelmiştir. Savunma programlarımızda kaydettiğimiz başarılarla beraber, savunma ve güvenlik alanında emniyet güçlerimizin ve Silahlı Kuvvetlerimizin teknolojik kabiliyetleri artırılmıştır.

2002 yılında göreve gelinen dönemden bugüne gerçekleştirilen dönüşüm ile bazı projeler hakkında bilgi vermek istiyorum.

Ana Muharebe Tankı Projesi kapsamında ALTAY tankımızın 2 adet prototipi ortaya çıkmıştır. Prototipler bir yılı aşkın süredir yoğun test ortamında test edilmektedir, sonuçlar olumludur, yakında seri üretime de geçilecektir. Bugüne kadar, mayına karşı koruma amaçlı üretilen 614 adet Kirpi aracı Silahlı Kuvvetlerimize teslim edilmiştir. Kirpi araçları sadece kendimize değil, dost ülkeler için de üretilmekte ve ihraç edilmektedir. Türkiye'nin ilk millî savaş gemisi olan ve tamamen ülkemizde tasarlanarak inşa edilen MİLGEM savaş gemileri "HEYBELİADA" ve "BÜYÜKADA" donanmamızın envanterine girmiştir. Gemilerimiz gerek kendi kara sularımızda gerekse uluslararası sularda görevlerini başarıyla icra etmektedir. Hâlihazırda, bu projenin 3'üncü ve 4'üncü gemileri "BURGAZADA" ile "KINALIADA"nın inşasına İstanbul Tersanesi Komutanlığında devam edilmektedir, 2018 ve 2020 yılları arasında donanmamız envanterine -3'üncü ve 4'üncü gemilerin- girmesi de planlanmaktadır. 2017 yılı içinde 4 adet "İ" sınıfı fırkateynin inşasına başlamayı da planlamaktayız.

Asgari bir tabur büyüklüğündeki bir kuvveti ana üs desteği gerektirmeksizin kriz bölgesine intikal ettirebilecek havuzlu çıkarma gemisinin tedarikine yönelik proje kapsamındaki sözleşme 1 Haziran 2015 tarihinde imzalanmış olup 18 Eylül 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. "ANADOLU" ismine sahip olacak geminin 2021 yılında envantere alınması hedeflenmektedir.

Ülkemizde savunma sanayimizin ürettiği mini insansız hava aracı sistemlerinden bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri hizmetine 164 adet insansız uçak sunulmuştur. Ayrıca, Emniyet Genel Müdürlüğümüz için 15 adet mini insansız hava aracı teslim edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin taktik sınıfı insansız hava aracı ihtiyacının karşılanması maksadıyla Bayraktar İnsansız Hava Aracı Sistemi Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim edilmiştir. İlk uçuşunu Aralık 2010'ta gerçekleştiren insansız hava aracı ANKA'nın üretim faaliyetleri de devam etmektedir. Bu meyanda, Hava Kuvvetlerimizin ihtiyacına binaen 10 adet insansız hava aracı için ANKA-S Projesi Sözleşmesi imzalanmıştır. Gerek tasarım ve üretim gerekse harekât ve lojistik anlamında ülkemize önemli kabiliyetler kazandıracak 10 adet A400M stratejik ulaştırma uçağının ilk 3'ü teslim alınmıştır, kalan 7 uçağın bu yıl ile 2018 yılına kadar teslim alınması planlanmaktadır.

F35 uçaklarının, F16'ların yerini alacak F35 uçaklarının Müşterek Taarruz Uçağı Programı kapsamında geliştirme ve test faaliyetleri devam etmektedir. Millî mühimmatlarımızın da entegre edileceği F35 savaş uçağının, bilgi füzyonu, görünmezlik ve ileri algılayıcı teknolojileri gibi gelişmiş yetenekleriyle 2020'li yıllarda Türk Hava Kuvvetlerinin önemli bir muharip unsuru olması öngörülmektedir, hâlihazırda ilk 6 uçağın siparişi verilmiştir. Yeni nesil millî bir savaş uçağı geliştirilmesi için başlatılan projede kavramsal tasarım çalışmalarında 3 alternatif konfigürasyon belirlenmiştir. Projenin ön tasarım aşamasını dört yıl içinde bitirmeyi ve uçağımızın ilk uçuşunu 2023 yılında gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz.

Genel Maksat Helikopter Projesi'yle 6 farklı kurumumuzun 109 adet genel maksat helikopter ihtiyacını karşılamayı amaçlamaktayız. Bugüne kadar doğrudan tedarik edilen Black Hawk helikopterinin, ilk olarak bu proje kapsamında, Sikorsky lisansı altında üretimi Türkiye'de yapılacaktır. İlk defa bu helikopter projesi için yaklaşık yüzde 60 oranında yerli sanayi katılımı gerçekleşecektir.

Özgün Helikopter Programı, eğitim helikopteri ve hafif sınıf genel maksat helikopteri ihtiyacının özgün tasarım bir platformla karşılanması amacıyla başlatılmıştır. Program kapsamında hafif sınıf bir genel maksat helikopteri millî imkânlarla tasarlanacak, geliştirilecek, test edilecek ve üretilecektir. Bu kapsamda, mevcut helikopter projelerinden kazanılan deneyimlerle millî bir helikopter sanayisinin kurulması yönünde adım atılmıştır.

Bildiğiniz gibi, ATAK helikopterimiz var. ATAK Projesi kapsamında 10 adet helikopterin Silahlı Kuvvetlere teslimi gerçekleştirilmiştir. Helikopterimizi asimetrik savaş alanında dünyadaki operasyonel anlamda en iyi çözüm ve şimdiden ihracat potansiyeli yüksek bir proje olarak değerlendiriyoruz. Proje kapsamında 59 adet helikopter Türkiye'de üretilecektir.

Modern Piyade Tüfeği Projesi kapsamında, yurt içinde geliştirilen tüfeğin ilk kafilesinin Silahlı Kuvvetlerimize tesliminin ardından Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu ile 20 bin adet piyade tüfeği için seri üretim sözleşmesi geçen yıl temmuz ayında imzalanmıştır. Diğer yüklenici adayı olan Kalekalıp ile de 15.014 adet piyade tüfeğinin üretimine ilişkin sözleşme geçen yıl aralık ayında imzalanmıştır. HİSAR Projeleri kapsamında Türkiye'nin ilk millî hava savunma füze sistemleri geliştirilmesine devam edilmektedir.

Bir başka projemiz uydu projemiz. Çok yüksek çözünürlüklü GÖKTÜRK-1 uydumuzun nihai entegrasyonunun 2015 yılında ülkemizde kurulan Uydu Sistem ve Entegrasyon Tesisinde nihayet tamamlanarak 2016 yılı sonunda fırlatılmasını hedeflemekteyiz.

Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; Millî Savunma Bakanlığı 2016 yılı bütçe teklifini 26 milyar 451 milyon 504 bin TL olarak huzurlarınıza getirmiş bulunmaktayız. Bu bütçenin yüzde 51,2'sini personel giderleri, yüzde 9,1'ini Sosyal Güvenlik Kurumlarına devlet primi giderleri, yüzde 37,4'ünü mal ve hizmet alımı giderleri, yüzde 1,6'sını cari transferler ve yaklaşık yüzde 0,8'ini ise sermaye giderleri oluşturmaktadır.

Mal ve hizmet alımı giderleri kapsamında, 9 milyar 895 milyon 637 bin TL Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin barınma, beslenme, giyim gibi yasalarla belirlenmiş yasal istihkakları ile akaryakıt, yakacak, taşıma, ulaşım gibi tüketim mal ve hizmet alımlarına ve Stratejik Hedef Planı 2016 Yılı Programı modernizasyon ihtiyaçlarına planlanmıştır.

Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2016 yılı bütçe teklifi, savunma projelerinin haricinde kalan Müsteşarlık idari giderleri için toplam 57 milyon 377 bin TL'dir. Bu bütçenin yüzde 60,4'ünü personel giderleri, yüzde 7,5'unu Sosyal Güvenlik Kurumlarına devlet primi giderleri, yüzde 24,8'ini mal ve hizmet alımı giderleri, yüzde 1,8'ini cari transferler ve yüzde 5,4'ünü ise sermaye giderleri oluşturmaktadır.

Millî Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2016 yılı bütçe teklifleri, Türk Silahlı Kuvvetlerine verilen vazifeyi etkinlikle yerine getirecek kuvvet yapısının oluşturulması, çağın gereklerine göre geliştirilmesi, harbe hazırlık düzeyinin yükseltilmesi, ömür devri maliyet, işletme bakım ve sefer stoklarıyla idame ettirilmesi ve inşaat/altyapı yatırımlarıyla desteklenmesi amacıyla planlanmıştır.

Sözlerime son verirken, Millî Savunma Bakanlığımız ve Savunma Sanayii Müsteşarlığımızın 2016 yılı bütçelerinin ülkemiz için hayırlı olmasını diler, bütçemize şimdiden verecekleri katkı için Plan ve Bütçe Komisyonunun Sayın Başkan ve üyelerine teşekkür eder, saygıyla selamlarım.