KOMİSYON KONUŞMASI

OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Diyarbakır) - Aslında Ayşegül Doğan'ın sorusunun aşağı yukarı aynısını sorma niyetindeydim. O sorunca cevaptan çok tatmin olmadığımı hissettiğim için söz aldım çünkü sorunun cevabını almış hissedemedim kendimi açıkçası.

AYŞEGÜL DOĞAN DAĞLI (Şırnak) - Alamadık.

OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Diyarbakır) - Bunun anlaşılabilir nedenleri olabilir ama ben bütün bu sunuma ilişkin olarak yanlış anlamadıysam bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum ve oradan hareketle bir şey söyleyeceğim. Bizim AB Uyum Komisyonu olarak Türkiye-AB ilişkileri ne noktada duruyor? Ne gibi gedikler, zaaflar var? Bunlar nasıl giderilebilir? Uzman teşkilatı olarak devletin Dışişleri Bakanlığından -hepiniz çok değerli diplomatlarsınız, onu zaten biliyoruz, şahsen de tanışıyoruz çok uzun yıllardır, ondan bir kuşkumuz yok- bize bu bakımdan zenginleştirici bilgi aktarımı çok yararlı olur diye düşündüm ama genel sunumda da ben mevcut dış politikamızın birtakım unsurlarının fazla öne çıktığı hissiyatına vardım yani Türkiye'nin stratejik öneminden yola çıkarak -her zaman vurgulanan- Türkiye'nin jeopolitik gayrimenkul değerinin özellikle vurgulandığı ve o bağlamda Türkiye-AB ilişkilerinin ele alındığı gibi bir anlayışa vardım. Oysa, Sayın Vekilin az önce istediği gibi, belki bazı teknik bilgilerle donansak, nerede eksiğimiz var, nerede fazlamız var, onları görüp tadat etsek daha faydalı olabilir. Çünkü şöyle bir husus var: Yani Avrupa Birliğinin bütün zaafları, eksiklikleri, Avrupa devletlerinin tek tek ve Avrupa Birliğinin toplam olarak çifte standart, ikiyüzlülük, politika zaafları, sapkınlıkları; bunların hepsi hakkında burada her birimiz çok uzun süre konuşabiliriz ve malumun ilamı gibi olabilir, burada bir sorun yok. Yani sizin Avrupa Birliğine işaretle söylediğiniz her sözün fazlasını ben kendi payıma da söyleyebilirim ama jeopolitik ve stratejik bağlantı noktasının dışına çıkarak -çünkü Avrupa Birliği netice olarak bir kolektif güvenlik örgütü değil- bütün çifte standartlarına, şusuna busuna rağmen, "değerler Avrupası" kavramı her şeye rağmen varsa o bağlam içinde bizim Türkiye olarak ilişkilerimizi ayarlamamız gerekiyor. Ve bizim kendi zaaflarımız nerededir? Siz uzman kuruluş olarak işte "Avrupalılar karşısında bizim zayıf noktalarımız şudur." derseniz yasa yapıcıları olarak bizlere daha faydalı bir katkıda bulunursunuz müşahedesindeyim.

Bir şey söyleyerek tamamlayayım. Ben Vaclav Havel'i -eski Çek Cumhurbaşkanı- şahsen tanıyorum, yakından tanıdım; şahsiyeti, nasıl bir rol oynadığı yakın tarihte, bilenlerin malumudur ve yıllar önce rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'la birlikte Prag'da bulunduğumuz sırada yanımda Osman Kavala vardı ve Vaclav Havel'le Osman Kavalı'nın talebi üzerine, rahmetli Sayın Cumhurbaşkanından izin alarak tanışıp bir sohbet etmiştik orada. Şimdi aradan yıllar geçti, "Vaclav Havel Ödülü" diye Avrupa Konseyinin, Parlamentosunun özel bir değer verdiği ödülün Osman Kavala'ya verilmiş olması beni çok duygulandırdı. Ertesi gün Dışişleri Bakanlığımızdan Avrupa Konseyini, Parlamentosunu çok ağır bir şekilde suçlayan, bu ödülü Osman Kavala'ya verdiği için... Ki az önce Sayın Bakan Yardımcısı "Ben yargıya taalluk eden konularda konuşmak niyetinde değilim." dedi ama Dışişleri Bakanlığının bildirisi tam da yargıya taalluk eden bir konu hakkında pozisyon alıp beyanda bulunan bir şeydi. Ve sizlerin hepinizin yakından tanıdığı, bazılarınızın birlikte çalıştığını bildiğim, şu anda Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul Milletvekili olan -bu salonda değil ama az önce kendisiyle beraberdik- Namık Tan, sosyal medyada o bildiri üzerine "Osman Kavala'ya Vaclav Havel Ödülü verilmesi konusunda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığımızın aşağıdaki utanç verici açıklamayı yapmaya icbar edildiğini düşünüyorum. Meslektaşlarımdan hiçbirinin, kurumumuzun itibarını sarsan böyle bir açıklamayı kaleme almış olabileceğine inanmıyorum." dedi. Namık Tan burada olsaydı belki daha ayrıntılı bir şekilde pozisyonunu, bunu niye yazdığını söylerdi.

BAŞKAN BURHAN KAYATÜRK - Evet, teşekkür ederim.

OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Diyarbakır) - Tamamlıyorum, tamamlıyorum Sayın Başkan.

Şimdi, Dışişleri Bakanlığı olarak siz, bizlere Avrupa Birliğine ilişkin kendi aksaklıklarımızı anlatmak yerine bir de böyle bir bildiriye imza atmışsınız ve kendinizin son derece seçkin bir mensubu, İsrail Büyükelçiliği yapmış, Washington Büyükelçiliği yapmış, müsteşar yardımcılığı yapmış, Dışişleri sözcülüğünde bulunmuş, şu anda da milletvekili Namık Tan'dan, sizi de sakınarak yazılmış, sosyal medyada böyle bir ibarenin muhatabı durumundasınız.

Tekrar dönersek Türkiye'nin insan hakları, demokratik ilkeler konusunda Avrupa Birliği noktasındaki zaafları nelerdir? Avrupa Birliğinin bize karşı ikili tutumlarının biz farkındayız ama biz ne yaparsak bunları aşabiliriz ve Avrupa Birliğini bize karşı kolsuz ve kartsız bırakırız? Bu konularda bizi aydınlatırsanız çok makbule geçer; bu kadar.

Teşekkür ediyorum.