Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
Konu | : | Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1700) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 24 .10.2023 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan "Çevre ve Şehirlik Bakanlığı" ibaresi "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını" şeklinde değiştirilmiş, (c) bendinde yer alan "yeni yerleşim alanı olarak" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir...
Rezerv yapı alanı... Bu kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere TOKİ'nin veya idarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanları rezerv yapı alanı; bu kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamada kullanılmak üzere TOKİ'nin ve idarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanları... "Bu maddeyle, 6306 sayılı Kanun'daki "rezerv yapı alanı" tanımından düzenleme yapılmıştır. Uygulamada açılan davalarda herhangi bir taşınmazın rezerv yapı alanı olarak belirlenebilmesi için meskûn alanlar dışında olması gerektiği yönündeki değerlendirme yapılarak hüküm kurulduğu görülmüştür. Hâlbuki, yerleşim yerlerinde yer alan parsellerin de rezerv yapı alanı olarak belirlenmesi mümkündür. Belirtilen sebeple 'rezerv yapı alanı' tanımında yer alan 'yeni yerleşim alanı olarak' ibaresi madde metinden çıkarılmıştır." diyorsunuz. Ayrıca, bu maddeyle, "Tanımlar" maddesinde de Kentsel Dönüşüm Başkanlığının tanımını ekliyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, "rezerv yapı alanı" tanımının değiştirilmesiyle, bu yasanın rant yasasına dönüşme ihtimalinin olduğunu söylemek istiyorum. Şehirlerdeki rantı yüksek alanlar "rezerv yapı alanı" denilerek kamulaştırılabilecektir. Rezerv alanı ilan etmek suretiyle deprem ya da doğal afet riski taşımadığı hâlde ev ve iş yerlerinin devlet mülkiyetine geçirilmesi, bireysel mülkiyet hakkının ihlal edilmesi gibi konular, Anayasa'ya aykırılık teşkil edecektir.
Bununla birlikte, bilindiği üzere, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin uygulanmasına başlamadan önce özerk bir yapıya sahip olup ardından Millî Savunma Bakanlığına bağlanan Genelkurmay Başkanlığının uhdesinde bulunan askerî alanlar ve askerî güvenlik bölgeleri mülkiyeti Maliye hazinesine bağlı ancak kullanım hakkı Genelkurmay Başkanlığına ait olan kamunun elinde bulunan alanlardır. Bu alanların tasfiyesi ve dönüşümüne yönelik ilk düzenlemelerden biridir bu; 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'dur. Afet gerekçesiyle her tür alanda dönüşüm yapma olanağı getiren söz konusu kanun gereğince, bir yandan kamu arazilerinin özelleştirilmesine yönelik zemin güçlendirilmiş, bir yandan da askerî alanların TOKİ ve belediyelere bedelsiz devri düzenlenmiş, diğer taraftan da askerî alanların rezerv yapı alanı olarak ilan edilip ardından konut, konut-ticaret veya ticaret alanı gibi kullanımlara dönüştürülmesine yönelik plan değişiklikleri art arda gündeme gelmiştir. Böylelikle, çok sayıda farklı nitelikteki askerî alan tasfiye edilmiştir ve edilmeye devam etmektedir.
"Rezerv alan" kavramı kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni bir yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere Bakanlıkça ya da Başkanlıkça belirlenen alanları tanımlamak için kullanılıyor yani kısaca rezerv yapı alanı, "yeni konut alanı" anlamına geliyor. Riskli olsun veya olmasın uygulama bütünlüğü gerekçesiyle tüm yapı stokunun bu yasa kapsamında olduğuna hiçbir şüphe yoktur ancak sadece yapılı çevre değil, aynı zamanda doğal çevre de "rezerv yapı alanı" kavramlaştırılması için de bu yasa kapsamına alınmıştır.
Bu kanun teklifiyle, rezerv yapı alanının kapsamı daha da genişletilmektedir; 2008 yılında tüm dünyayı vuran konut piyasalarındaki finansal krizden beslenen ve yapısal sorunlar, geç ekonomik göstergeler Türkiye açısından bir fırsat olarak görülmekte ve bu anlamda, afet, bu ekonomik fırsatçılığın bir gerekçesi hâline dönüşmektedir. Bu fırsatçılığın ortadan kaldırılması için en temel hak ve özgürlükler... Barınma hakkı da bunlardan bir tanesidir; daha önceki konuşmamda da ifade ettiğim biçimiyle, barınma bir temel haktır, barınma ve konutun bir yatırım aracı hâline dönüşmemesi gerekir.
Burada, "rezerv alan" tanımı 6306 sayılı Kanun'la birlikte geldi ama özellikle kriterleri konmadı; kentlerde bilimsel kriterlerle rezerv alanı ilan edilmiyor. Bu anlamda bulanık bırakıldığını belirtmek gerekiyor ve bugüne kadar da rezerv konut alanlarının büyük bir çoğunluğunun afet riski taşıyan bölgelerde değil, rantın yüksek olduğu bölgelerde ilan edildiğini dikkate aldığımızda, bu manada, özellikle de siyasal iktidara karşı bir güven problemi duyduğumuzu açıkça belirtmek istiyorum.
Yine, askerî alanların, özellikle de kentin genişlemesi ve değişimine ihtiyaç duyacak sosyal donatı, yeşil alan, spor alanları, kültür sanat gibi ya da belediye hizmet alanı, kamusal hizmet alanı gibi ayrılması gerekirken bu alanların büyük bir çoğunluğunun konut, konut artı ticaret ya da ticaret ya da AVM biçiminde yapılıyor olması da endişelerimizi katbekat arttırmaktadır.
Bilimsel kriterlere dayanmayan, kararlardan geçmeyen, üniversitelerle, meslek odalarıyla ve bu konularla ilgili uzmanların görüşlerinin de dikkate alınarak bu sürecin yeniden tanımlanmasına ihtiyaç vardır. Şehir merkezlerindeki, yasayla getirilen "rezerv alan" tanımının önümüzdeki süreçte çok ciddi toplumsal sorunlar açma ihtimalini bugün Komisyonun huzurunda söylüyorum. Bu mesele doğru yönetilemezse önümüzde çok sayıda riskli mahalle ve alan ortaya çıkacaktır. Sosyolojik ve toplumsal anlamda başka sıkıntılara yol açabilir.
Teşekkür ederim.