| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | On İkinci Kalkınma Planının (2024-2028) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/770) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 24 .10.2023 |
BURAK DALGIN (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sizinle yemek arasında duran tek şeyim, o yüzden hızlı bir şekilde konuşacağım.
Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, sayın milletvekilleri, değerli bürokratlar ve basın mensupları; şimdi "kalkınma" deyince benim aklıma orta direk geliyor çünkü bir çadırı nasıl ortasındaki direk ayakta tutuyorsa toplumu da bir orta direk ayakta tutuyor. Demokratik hukuk devletinin de onun sigortası da orta direk; güçlü, sürdürülebilir, kapsayıcı kalkınmanın temeli de orta direk; toplumun azami refah ve mutluluğu da orta direkten kaynaklanıyor. Şimdi, 40 milyon kişilik orta direk maalesef bir taarruz altında bugün; imkânları, fırsatları, hak ve hürriyetleri maalesef baskı altında. Biz bu kalkınma hedeflerimize ulaşmak için bunu değiştirmek durumundayız.
Birinci olarak imkânlarla başlayayım; mesela ücretler: Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşuna bakalım. Son beş senede ISO 500'ün faaliyet kârı 6 katına çıkmış. Halbuki buradaki kişi başına ücretler sadece 3 katına çıkmış. Bunun neticesinde 2019'a kadar katma değerin yarıdan fazlası ücretlere giderken şimdi artık dörtte 1'i neredeyse ücretlere gidiyor yani hakikaten ücretlerin baskılandığını görüyoruz. Mesela vergiler: Tüketimden alınan dolaylı vergilerin toplamı bizim vergilerimizin üçte 2'si. Hâlbuki Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın da çok iyi bildiği gibi, OECD ülkelerinde bu tamamen tersi. Üstelik yüksek enflasyona rağmen gelir vergisi dilimlerini yeterince güncellemiyoruz. Neticede sadece kâğıt üstünde artan birtakım ücretler var, hâlbuki bunlar reel olarak azalıyor, bir de üstüne arttığı için daha yüksek vergi oranına tabi oluyorlar, hakikaten ciddi bir şekilde ücretler de baskılanıyor. Mesela servet transferi: Robin Hood'u hepimiz biliriz, zenginden alıp fakire veriyordu. Kur korumalı mevduat tamamen tersini yaptı, sıradan vatandaştan aldı, yüksek mevduat sahiplerine bir servet transferi yaptı. İşin imkânlar kısmı böyle.
İkinci olarak gelelim fırsatlar kısmına. İlk aklıma gelen şey -meşhur- 2 anahtar; 1 ev, 1 araba, orta direğin geleneksel hayalidir. Şimdi, bugün, ortalama ev fiyatları olmuş birkaç milyon lira -takip bile edemiyoruz artık- giriş seviyesi bir araba olmuş 1 milyon lira. Onları da geçtim, 1 tane telefon almak için gelişmiş ülkelerde bir hafta, on gün çalışmak kâfi, Türkiye'de neredeyse aylarca çalışmak gerekiyor. Yani, bu varlık fiyatlarıyla ilgili ciddi bir sorun var.
Bir başka örnek, istihdam imkânları: Malum her sene 1 milyon gencimiz çalışma çağına geliyor, yüzde 75'i OECD'deki gibi çalışmaya katılsa 750 bin tane iş bulmamız lazım. 750 bin ne demek? ISO 500'de, Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşunda bu kadar insan çalışıyor. Her sene bir tane ISO 500 kurmamız lazım, sıfırdan, bir daha, bir daha; buna hazır mıyız? Hakikaten büyük bir zorluk yani çözmemiz gereken bir konu.
Bir başka şey, eğitim kalitesi: Dünyadaki fırsatları yakalamak için İngilizce şart. Millî Eğitim Bakanlığı -Allah selamet versin- onlarca yıldır, milyonlarca saat, milyarlarca lira İngilizce eğitimine para harcadı, neticede bizi getirip bıraktıkları yer Avrupa sonunculuğu. Allah'tan bu YouTube var, yabancı filmler var da çocuklar İngilizce öğrenebiliyorlar. Şimdi, fırsatlar kısmı da böyle.
Son olarak gelelim hak ve hürriyetlere: Konuşuldu zaten bu. Hukukun üstünlüğünde dünyada ilk 100'de değiliz, Demokrasi Endeksi'nde dünyada ilk 100'de değiliz, Basın Özgürlüğü Endeksi'nde ilk 150'de değiliz, internet özgürlüğünde Zimbabve'nin gerisindeyiz, Bangladeş'in gerisindeyiz "Özgür Değil" kategorisindeyiz.
Özetle, herhangi bir kalkınma planının odağı orta direk için imkânları yükseltmek, fırsatları artırmak ve hürriyetleri genişletmek ekseninde gelişmeli diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.