| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | On İkinci Kalkınma Planının (2024-2028) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresinin (3/770) Birinci Bölümü |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 23 .10.2023 |
BURAK DALGIN (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli milletvekilleri, bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, planın hayırlı olmasını diliyorum, emeği geçenlerin eline sağlık. Kalkınma Planımıza üç açıdan bakalım: Birincisi; vasatlıktan çıkış. Ben doğduğumda Türkiye, dünyanın 18'inci büyük ekonomisiydi; bu yaşa geldim, 19'uncu büyük ekonomi oldu. Ben ilkokula başladığımda Türkiye, Güney Kore'yle aynı seviyedeydi; bu yaşa geldim, Güney Kore'nin kişi başı millî geliri bizi 4'e katladı. Bundan on beş sene önce Orta ve Doğu Avrupa'yı kapsayan 2 tane yatırım fonu kurdum; Türkiye ile Polonya aynı seviyedeydi. Aradan on beş sene geçti, Polonya, bizim 2 katımıza çıktı. Birileri basıp geçiyor. Dünya nüfusundaki payımız malum, aşağı yukarı yüzde 1, ekonomisindeki payımız da yüzde 1, ticaretindeki payımız da yüzde 1. Yani karşımızda maalesef bir vasatistan tablosu var.
Şimdi, eğri oturalım doğru konuşalım, buradan çıkmamız lazım ama adım adım olmayacak bu çıkış, başkalarını takip ederek de olmayacak; bir sıçrama stratejisine ihtiyacımız var. Planda, bunun nasıl yapılacağını çok görmedim yani temenniler veya hedefler var ama nasıl yapılacağı konusunu belki yarın birazcık daha konuşuruz.
İkincisi; itibar meselesi, yahut kredibilite daha güncel bir deyimle. Bunu nasıl kazanacağız? 2023 hedeflerinden çeşitli arkadaşlarımız bahsettiler, malum, hedeflerin aşağı yukarı yarısındayız; 2 trilyon dolar millî gelir hedeflendi, 1 trilyon dolardayız; 25 bin dolar kişi başına millî gelir hedefi, 12.500 dolardayız; 500 milyar dolar ihracat, 250 milyar dolarla yarısındayız. Tersine kriterlerde de "İşsizlik yüzde 5." denmişti, yüzde 10'da; "Enflasyon düşük, tek hane." denmişti, artık neredeyse -o rivayet muhtelif ama- yüzde 65 diyelim resmî rakamlarla. Şimdi, hedefler konar, olursa olur olmazsa olmaz pek diyemeyiz. Sayın Cumhurbaşkanının güzel bir sözü var "Türkiye'nin anonim şirket gibi yönetilmesini istiyorum." diye. Ben, özel sektörden gelen bir arkadaşınız olarak, hedefleri bu kadar sapan yönetimlere hissedarlar pek iyi gözle bakmazlar, o yüzden bu işin değişmesi lazım diye düşünüyorum.
Uzun vadeli meseleler böyle, kısa vadeli meselelerde de maalesef yeterli bir performansımız yok çünkü Merkez Bankası her sene yüzde 5 enflasyon hedefiyle başlıyor, sonra peyderpey yukarıya doğru gidiyor. Dolar kuru da benzer; OVP'de bundan iki sene önce, ortalama tahmin, bu yıl için dolar kuru 10 liraydı. Nereye geldiğimizi görüyoruz. Yani önümüzdeki yıllar için bir kredibilite oluşturmak için bunun değişmesi lazım çünkü en acısı, ömrümüzden seneler geçiyor. Türkiye'nin kişi başı millî geliri bugün on sene önceyle aynı seviyedeyse hakikaten arada on senelik kaybolan yıllarımız var.
Sayın Mehmet Şimşek bayağı önemli seyahatler yapıyor hem yurt dışı hem yurt içi aktörleri ikna etmek için; burada bir itibar açığı var, bunun telafi edilmesi lazım diye düşünüyorum.
Üçüncüsü ve belki de en önemlisi, temenniler ile sahadaki gerçeklerin uyumu çünkü temenniler var, hepsi de çok kıymetli şeyler. Burada 5 tane önemli eksen belirlenmiş, hakikaten tebrik ediyorum heyeti. Bunların hepsi de birbirinden değerli ve kıymetli adımlar ama tabii, biliyorsunuz, bal demekle ağız tatlanmıyor, bunların nasıl yapılacağına bir bakılması lazım. Çok kısa üzerinden geçelim, vakit darlığımız da var. Şimdi, "İstikrarlı büyüme, güçlü ekonomi" deniyor. Şimdi, dolar kuru ve kamu borcu beş senede 5'e katlandı. Nasıl olacak bu iş? "Yeşil ve dijital dönüşüm" deniyor. Şimdi, internet hızında biz dünyada ilk 100'de yokuz. Ülkemiz Sanayi 4.0'ı bırakın, Sanayi 2.0 seviyesinde İSO'nun bir araştırmasına göre. Ülkeyi yarına taşıyacak bu yeşil dönüşümü, dijital dönüşümü yapacak insanlar beyin göçüyle yurt dışına gidiyorlar. Şimdi, demek ki saha ile temenniler arasında bir kopukluk var.
Üçüncü hedef; nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum. Şimdi, bizim öğrencilerimizin yüzde 40'ı okuduğunu anlamıyor. İngilizce konuşmada Avrupa'da sonuncu durumdayız. Allah'tan bu YouTube veya yabancı film yayınlayan kanallar var -çünkü Millî Eğitim Bakanlığı İngilizce öğretemiyor, bu kadar senedir, elli senedir okullarda İngilizce öğretmeye çalışıyorlar, öğretemediler- yabancı filmler ve videolarla çocuklar en azından İngilizce öğreniyorlar. Üniversitelilerimiz her gün barınma krizinden şikâyetçi.
"Afetlere dirençli yaşam alanları" deniyor, çok doğru. Şubat ayındaki depremi hep beraber, çok acı bir şekilde tecrübe ettik. İstanbul ve çevresi de malum ciddi bir deprem riski altında fakat biz kentsel dönüşüme Bağdat Caddesi'nden başlıyoruz, Türkiye'de kentsel dönüşümün başlayacağı yer Bağdat Caddesi mi? Değil.
Son olarak, belki de en önemli olarak "Adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim" deniyor. Çok doğru fakat biz demokraside ilk 100'e giremiyoruz dünyada, hukukun üstünlüğünde ilk 100'e giremiyoruz, basın hürriyetinde ilk 150'ye giremiyoruz, internet hürriyetinde "özgür değil" kategorisindeyiz; Zimbabve'nin gerisinde, Bangladeş'in gerisinde, Kolombiya'nın gerisinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Dalgın, toparlayın lütfen.
BURAK DALGIN (Balıkesir) - Şimdi, bu planın temenniden ibaret kalmaması için bütün bu alanlarda icap eden adımların atılması şart, yoksa bundan beş sene sonra Meclisin 29'uncu Döneminde birileri burada On Üçüncü Plan'ı konuşurken üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri, aynı kavramları tekrar ederler; ülkemiz de ilerlememiş olur.
Bu vesileyle çok teşekkür ediyorum, planın hayırlara vesile olmasını diliyorum.