KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Başkanım, çok değerli Cumhurbaşkanı Yardımcımız, çok değerli milletvekillerimiz, çok değerli bürokratlarımız, basın mensuplarımız; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, On İkinci Kalkınma Planı'mızın ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Tabii, sözlerime başlamadan önce, İsrail, maalesef, Gazze'de bir soykırım yapmakta, oradaki okullardaki, çarşılardaki, hastanelerdeki çocukları ve kadınları, maalesef, şehit etmektedir, öldürmektedir. Buradan şuna gelmek istiyorum: Tabii, burada İsrail'in bu yayılmacı politikasına "Dur!" denilmesi lazım. Burada tabii ki Amerika'dan, İngiltere'den, Avrupa Birliğinden medet ummak oldukça gaflete düşmektir diye düşünüyorum. Burada esas yapılması gereken şey, İslam İşbirliği Teşkilatının bu olaya el koyması lazımdır. Burada bu olayı sadece Filistinlilerin sorunu olarak görmek, sadece Arapların sorunu gibi görmek büyük bir yanılgıdır diye düşünüyorum. Buradaki sorun -esas sorun yani- Orta Doğu'nun sorunudur ve tüm Müslümanların sorunudur. İsrail'in buradaki yayılmacı politikasında Filistin'le sınırlı kalmayacağını düşünüyorum. Bugün, bu problemi Filistin'in problemi olarak görüyorsak çok büyük yanılgı içinde oluruz. Yarın, bu, sırayla başka ülkelere de sirayet edecektir ve İslam İşbirliği Örgütü üyelerinin, 57 ülkenin bu konuda ciddi adımlar atması ve ciddi yaptırımlar getirmesi öncelikli hedefimizdir diye düşünüyorum.

Tabii ki kalkınma planları çok önemli, bir ülkenin beş yıl süreyle hangi alanlarda neyi hedeflediğini göstermesi bakımından çok önemli planlardır. Bu yapılan planlarda bazen hedefinize ulaşabilirsiniz, bazen ulaşamayabilirsiniz. Tabii ki bu planlar yapılırken o günün şartlarına, o günkü konjonktüre göre bu planlar yapılmaktadır. İşte, bazen diğer siyasi partilerden arkadaşlar dediler ki: "Sizin 2023 hedefleriniz vardı, işte, oradaki ihracatınız 500 milyar dolar, fert başına millî geliriniz 25 bin dolardı ve bunlarda hedeflerinizi tutturamadınız." Tabii, bizim hedeflerimiz arasında o dönemde yaşanan diyelim ki MİT krizi gibi olaylar yoktu, Gezi olayları yoktu, ondan sonra darbe girişimi yoktu ve arkasından dünyada yaşanan Covid pandemisi diye bir pandemi beklentisi ve ihtimali yoktu ve arkasından diyelim ki Ukrayna-Rusya savaşı gibi bilinmezlikler ve en son yaşadığımız ve 50 bin kardeşimizi kaybettiğimiz -Cenab-ı Allah'tan onlara rahmet diliyorum- gerçekten de çok büyük bir coğrafyayı etkisi altına alan ve 600 binden fazla bağımsız bölümün yıkılmasına neden olan büyük bir deprem ihtimali, bu kadar büyük bir deprem ihtimali yoktu. Bunlara baktığınız zaman tabii ki bunlar sizin hedeflerinize ulaşmanızı engelleyebiliyor ve buradan... Tabii ki şu var: Mesela, On Birinci Kalkınma Planı'nda, bizim burada 2023 hedeflerimiz var, biz burada ne yapmışız diye baktığımız zaman, gayrisafi millî hasılayı 1 trilyon 800 milyar dolar olarak hedeflemişiz; gerçekleşme tahminimiz ne? 1 trilyon 66 milyar dolar. Kişi başına millî gelirimizi 12.484 dolar olarak tahmin etmişiz ve bunun 12.415 dolar olarak gerçekleşmesi beklenmekte. İhracatımıza diyelim ki 266,6 milyar dolar bir hedef koymuşuz ve 255 milyar dolar olarak gerçekleşmesi ve hedefin de üzerine çıkması beklenmekte. İşsizlik oranlarını yüzde 9,9 olarak hedeflemişiz, yüzde 10,1 gerçekleşmesi beklenmekte. Yine, istihdamda diyelim ki 4,3 milyon ilave istihdam sağlanması beklenirken aşağı yukarı 2,7 milyon bir istihdam gerçekleşmesi öngörülmekte. Tabii ki bu son dönemde işte... Diğer bir hedef, turizm gelirlerimizi 65 milyar dolar olarak hedeflemişiz, tabii ki orada Covid süreci yaşandığında, 2019 sonu, 2020 ve 2021'de dünya kapandı, arkasından da Ukrayna-Rusya savaşı çıkmış olmasına rağmen bizim hedefimiz, bu yılki hedefimiz 55,6 milyar dolar gibi hedefte bir gerçekleşme beklemekteyiz. Dolayısıyla da bu bakımdan baktığımız zaman aslında bizim hedeflerimize uyma konusunda bir sıkıntımız yok ama beklenilmeyen bazı olaylar yaşanmakta. Diyelim ki -en basit bir örnek- şimdi, şeye bakıyorsunuz siz, mesela "SGK'ye aktarılan bütçe transferlerinin gayrisafi millî hasılaya oranı" diye bir hedef şeyimiz var; 2022'de 6,6; 2023'te 3,6; 2028'de 3,8 fakat işte, tüm siyasi partilerin istediği diyelim ki EYT kanununu çıkardığınız zaman bu hedeflerinizin hepsi altüst olabiliyor ve bu hedeflere ulaşmamız için bizim politikalarımızı uygularken muhalefet partilerinin de bu hedefleri etkileyecek söylemlerden, politikalardan ve beklentilerden uzak olması gerekmektedir.

Diğer bir konuşmacı milletvekilimiz "Niye 2053 hedefleri çiziyorsunuz yani bu çok uzak." dedi. AK PARTİ iktidarlarından önce, özellikle parlamenter sistemde hükûmetlerin bu kadar uzun dönemi olmadığı için belki o günlerde bu çok anlamlı gelmeyebilirdi; diyelim ki otuz yıllık bir perspektif çizmek ama yirmi yıldır iktidarda olan bir AK PARTİ'nin olması otuz yıllık bir perspektif çizmesine engel oluşturmamaktadır. Buradaki hedeflerimiz neydi? Bunu tabii ki konuşmacılarımız da ifade etti. Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek, satın alma paritesi bakımından ilk 5'in arasında yer almak, imalat sanayisinin millî gelirdeki yüzde 26'lardaki payını yüzde 30'lara çıkarmak, yüksek teknolojideki ürünlerin imalat içindeki payını -bu herhâlde yüzde 3,7'lerde zannedersem- yüzde 17'lere çıkarmak, net sıfır emisyon hedefi ortaya koymak, insani Gelişmişlik Endeksi'nde ilk 20 ülke arasına girmek, gelir dağılımında adaleti sağlamak, işsizlik oranlarını yüzde 5'in altına düşürmek, dünyanın en değerli 100 markası içinde en az 5 marka olmasını sağlamak, dünyanın en gelişmiş ilk 100 üniversitesi arasında 5 üniversitenin burada yer almasını hedeflemek, AR-GE harcamalarının millî gelire oranını yüzde 1,4'lerden yüzde 4'lere çıkarmak gibi hedeflerimiz var.

Tabii ki 2012 Kalkınma Planı'nda, burada baktığımız zaman, en önemli unsur, bizi yarınlara taşıyacak ve bizi güçlü hâle getirecek nitelikli insan ve nitelikli insan olduğu zaman... Ne demek bu? İyi yetişmiş, kaliteli ve aynı zamanda çağın gereklerine göre donanım sağlamış, ahlaklı ve vicdanlı insanlar yetiştirmek. Bu tabii ki sağlıklı toplum ve güçlü aileyi oluşturmaktadır. Burada istikrarlı büyüme bizim hedefimiz ve biz aşağı yukarı 2002 yılı ile 2022 yılı arasında 5,4 ortalama büyümüşüz; bu az bir büyüme değil tabii ki, bu kadar yaşadığımız badirelere rağmen. Eğer bu kadar yaşadığımız badireler olmasaydı, işte 2008'deki dünya krizi gibi şeyler olmasaydı biz bunu daha da yükseklere taşıyabilecektik. Geriye dönüp baktığımız zaman mesela Covid sürecinde 2019'da 1,8 miydi 1,9 mu, bir büyüme sağlamışız ve diğer taraftan 2020'de 11,4 civarında, 2022'de 5,4 büyüme sağlayarak dünyada büyümede en ön sıralarda yer almış bir ülkeyiz. Tabii ki Türkiye'mizde her yıl aşağı yukarı, yanılmıyorsam 1 milyon- 1 milyon 200 bin civarında bebek dünyaya gelmekte ve o kadar kişiye istihdam gerekmektedir; onun için de büyüme mutlaka şarttır.

Diğer taraftan "Yeşil dönüşümle ilgili burada neyi kastettiğinizi tam anlamadım?" dediler. Tabii ki bunun sayısına takıldılar ama yeşil dönüşümdeki amaç yani hem teknolojideki dönüşümü sağlamak; mesela elektrikli araba gibi, diğer taraftan da mesela bizim elektrik kurulu gücümüz 30 bin megavatlardan 103 bin megavatlara çıktı. Buradaki, güneş ve rüzgâr enerjisindeki kurulu gücümüz 20 bin megavatlara çıktı. Buradaki hedef nedir? 50 bin megavatlara çıkarmak. Yani buradaki maksadımız, esas amacımız budur.

Diğer taraftan tabii ki orman varlıklarımızı artırma gibi yani doğadaki yeşili koruma anlamında da diğer önemli hedeflerimiz var. Afetlere dirençli yaşam alanları oluşturmak... Tabii ki çok büyük depremler yaşadık, önceden de tabii, ülkemizde çok büyük depremler yaşandı ve şehirlerimizi âdeta yeniden inşa ediyoruz. Bu kolay bir iş değil, yani yüzyıllar boyunca siz şehirler yapmışsanız bu yapıları tekrar yıkacaksınız, yerlerine depreme ve afetlere dayanıklı binalar yapacaksınız.

Diğer taraftan, adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim anlamında tabii ki adaletle ilgili ve demokrasiyle ilgili pek çok adımlar AK PARTİ iktidarında atıldı ve bu konuda pek çok reformlar yapıldı ve diğer taraftan, seçme yaşındaki birtakım indirmeler yine AK PARTİ iktidarlarında yapıldı ve diğer taraftan, kadın fırsat eşitliği gibi, kadınların istihdamda yerinin artması gibi önemli mesafeler katedildi. Bugün kadınlarımızdaki istihdam oranı aşağı yukarı yüzde 35'ler civarında ve kadınlarımızdaki üniversiteleşme oranı bugün erkekleri de geçerek yüzde 49'lar civarına çıkmıştır. Tabii, bu anlamda baktığımız zaman kalkınma planının hedefleri oldukça büyük.

Tabii ki bu Covid salgını sürecinde ve Ukrayna-Rusya savaşı sürecinde dünyaya bakıyorsunuz ne kadar büyümüş diye. Dünya 2019 ila 2023 arasında ortalama yüzde 2,5 büyümüş, gelişmiş ülkeler 1,4 büyümüş, gelişmekte olan ülkeler 3,3 büyürken biz 4,7 büyümüşüz. Dünya ticareti -tabii ki bu sürede daralma olmuş- yüzde 1,9 artmış, 2024-2028 arasında yüzde 3,5 artması beklenmektedir.

Yine, işsizlik oranlarına baktığımız zaman; gelişmiş ülkelerdeki işsizlik oran aşağı yukarı 6,5 seviyelerinde, biz ise 2028'in sonunda 7,5 seviyelerine indirmeyi hedeflemekteyiz.

Tabii, diğer bir taraftan, bu plan dönemindeki temel hedeflerimizden bir tanesi de bu dönemde 5 milyon kardeşimizi istihdam etmeyi amaçlıyoruz. Yine, yurt içi tasarruflarımızı yüzde 30'dan yüzde 32'lere çıkarmayı planlıyoruz. Burada, tabii, bir önemli nokta da imalat sanayisindeki büyümeye baktığımız zaman, Türkiye 2002 ila 2022 döneminde 5,4 büyürken imalat sanayisi 6,1 büyümüştür. Bu, şunu göstermektedir: Tabii ki bizim sanayimiz, imalatımız ve üretimimiz her geçen gün artmaktadır. Bunu tabii ki şehirlerimizde var olan ve yeniden kurulan organize sanayilere ve buradaki fabrika ve işletme sayılarına, KOBİ sayılarına baktığımız zaman da görmekteyiz arkadaşlar.

Diğer bir husus, tabii, gayrisafi millî hasıla içindeki payda tarım yüzde 6,5'unu, sanayi yüzde 26,4'ünü, hizmetler yüzde 56,6'sını oluşturmaktadır. Buradaki sanayi üretimimizi biz ne kadar artırabilirsek o kadar daha güçlü bir ülke oluruz. Tabii ki ben ekonomist değilim, mutlaka arkadaşlar benden çok çok iyi bilecektir ama kabaca baktığımız zaman, işte, burada 2022'deki ihracatımız 254,2 milyar, ithalatımız 363,7 milyar dolar ve cari işlemler dengesi 48,9 milyar dolar iken 2028'de ihracatımızın 375,4 milyar dolar, ithalatımızın 481,4 milyar dolar ve cari açığımızın da 2,8 milyar dolara düşmüş olduğu görülmekte. Tabii, ben buna ilk baktığım zaman, nasıl bu kadar, böyle olacak diye baktığım zaman, tabii ki burada turizm gelirlerinin 100 milyar dolara çıkması önemli ve diğer taraftan, tabii ki doğrudan yatırımların gelmesiyle beraber bu rakamları yakalayabileceğimizi düşünüyorum.

On İkinci Kalkınma Planı'mızın ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bu planın hazırlanmasında emeği geçen başta Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, Strateji ve Bütçe Başkanımıza ve tüm ekiplerimize ve Maliye Bakanlığımıza teşekkür eder, hepinizi hürmetle saygıyla selamlarım.