İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, buradaki tartışmalarda da ortaya çıktı ki çözüm süreci iyi mi kötü mü, bir kafa karışıklığı var. Bu konuda, bir musibetin bin nasihatten daha iyi olması gerekirken, bugün içinde yaşadığımız musibetin bize birçok ders öğretmesi gerekirken, tersi yönde bir algı yüklenmesinin olduğunu ifade etmek istiyorum.

Gördüğüm kadarıyla, AKP sırasında da bu çözüm sürecine yönelik var olan bu algı baskısı nedeniyle, artık, çözüm sürecini tamamen vebalı şekilde ele alan bir yaklaşım var.

Şimdi, ben şunu anlamakta zorlanıyorum: Çözüm süreci olmasaydı, zaten iki buçuk yıl boyunca bugün yaşadıklarımız yaşanacaktı. Yani bugünkü tablonun bizi çözüm sürecine geri götürmesi gerekirken, tam tersi yönde bir tartışmaya yol açıyor.

Bu silahlanma, yığınak meselesi... Siz Orta Doğu'yu bilen bir siyasetçisiniz, yani Orta Doğu gibi bir coğrafyada, bir hafta içerisinde toplumsal kesimleri öyle bir silahlandırırlar ki günde 50-100 kişinin öldüğü iç savaş ortamına sürüklenirsiniz. Bu, maalesef ülkemiz için de önümüzde olan bir risk.

Şimdi, böyle bir tablo varken, özellikle AKP içerisinde sizin gibi arkadaşların, bu çözüm sürecinin önemine dair kendi emeklerine sahip çıkmama gerekçesini ben anlayamıyorum.

BAŞKAN - Sayın Baluken, soruyu da alayım.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Evet.

Bu konuda, çözüm süreciyle ilgili sizin düşünceniz, tutumunuz kamuoyu tarafından da merak ediliyor, bir onu soracağım.

İkincisi, Türkiye'de birçok darbe mekaniğini işletmiş bir yapı şu anda Kürt illerinde sahada, en hafif tanımıyla "Ergenekon" diyeyim ki sizin Hükûmetiniz döneminde de "darbeci" olarak tanımlanmıştı ve bugünkü ölümlerden de çok mutlu olduklarını söylüyorlar.

Benim şahsi düşüncem, ellerinde bıçakla Hükûmetinizin de en zayıf anını bekliyorlar. Siz böyle bir darbe dinamiğiyle karşı karşıya olduğunuzu düşünüyor musunuz? Bu iş birliğinin nereye kadar gideceğini tahmin ediyorsunuz?

Teşekkür ederim.