Komisyon Adı | : | (10/ 5,6,8,22,58) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Mustafa Altuğ Atalay'ın, balıkçılık ve su ürünleri sektörünün ülkemizdeki durumu, Genel Müdürlük olarak bu sektörde yaptıkları ve yapacakları çalışmalar ile sektörün güçlü ve zayıf yönleri hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 19 .10.2023 |
BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Sayın Başkanım, değerli Divan, milletvekili arkadaşlarım, Genel Müdürüm ve daire başkanlarımız; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, sayın vekilimiz söyledi; geçen toplantıda bunun bir siyasetüstü bir Komisyon olması gerektiğini, siyaseti zaten Mecliste yapıyoruz ama burada siyaset değil, Türkiye'nin gerçek ihtiyacı olan sürdürülebilir su ürünleri ve balıkçılıkla ilgili çalışmalarımızı yapmamız gerektiğini söylemiştik. Geçen Komisyon seçim öncesiydi, tabii, hâliyle, seçim yaklaştığı için Komisyon çalışmaları yaparken arada seçimle ilgili siyaset yapılabiliyor. Bu, tamamen bütün arkadaşlarımızdan gördüğümüz, siyasetüstü bir Komisyon.
Ben Genel Müdürlüğümüze yaptığı sunum için teşekkür ediyorum. İnşallah, bu Komisyonla birlikte çok daha güzel işlere imza atacağız.
Sayın Genel Müdürüm, az önce, Bakanlığın aslında işlevsel anlamda en büyük ama Bakanlığımızın en küçük birimi olduğunu ifade ettiniz yani bu aslında Türkiye adına üzülecek bir şey çünkü Türkiye'deki tarım alanları ne kadarsa su ürünleri alanı da o kadar, tarımla eş değer ve nasıl bir Tarım Bakanlığı varsa bence su ürünleri, balıkçılık ve denizcilik bakanlığının olması lazım. En küçük birim değil, bu birimin Türkiye'yi yönetecek en büyük birim olması gerektiğini zaten Komisyondaki arkadaşlarımızla da ara ara konuşuyoruz, ortak bir kanıdır bu.
Benim de birtakım sorularım olacak. Bu Bakanlığımızın küçük biriminin bütçesi yeterli midir? Türkiye'nin en yüksek bütçeli ihracat kaleminin olduğu bir noktada bütçe olarak Sayın Genel Müdürlüğümüz bu bütçe altında eziliyor mu? Onu sormak istiyorum.
Gıdayla ilgili de az önce bir açıklama yaptınız, gıda kontrolüyle ilgili. İhracat noktasında, tamam, Avrupa, Japonya, Rusya gıdayla ilgili kontrolleri istedikleri için biz çok şeyi başardık aslında ama iç piyasaya sunulan ürünlerin bu Komisyonun da bir görevi olması gerektiğine inanıyorum, iç piyasaya sürülen işleme fabrikasındaki ürünlerin ben tamamen gıdaya ve insanlık adına bir terör niteliğinde olduğunu düşünüyorum çünkü her gün binlerce kişi... Sadece gıdayla ilgili, özellikle alerjen içeren su ürünleri sektörüyle ilgili işleme fabrikalarının da -tabii ki sizinle alakalı değil ama su ürünleriyle alakalı kısmının- tekrar bir revize edilmesi, Avrupa standartlarına çekilmesi gerektiğine inanıyorum.
Böyle kısa kısa başlıklar almıştım. Dünyada ihracat noktasında 1,7 ile 2 milyar dolarlık bir hedef. Evet, Rusya savaşı etkiledi, Japonya bizi bıraktı, Türk somonu... Hep dediğim bir şey vardı, geçen Komisyonda da söyledim yetiştiricilik kısmının planlı ve ölçekli yapılması gerektiğini. Evet, şuraya yetiştiricilik yapalım ama plansız ve ölçeksiz yapıldığı zaman hem ülke ekonomisine ilerleyen zamanda hem de yatırımcıya büyük bir külfet getirdiğini düşünüyorum çünkü plansız olursa... Japonya bizden şu anda alabalığı almıyor, Rusya bıraktı. Bu üreticilerin şu anda depolarında tonlarca alabalık var ve satış noktasında, bu ülkede, şu anda, girdi maliyetlerinin bu kadar yüksek olduğu yerde satışla ilgili zorlanacaklar, belki önümüzdeki dönem birçok yetiştirici faaliyet değiştirmek zorunda kalacak; bunu da tabii ki istemeyiz.
Bu 1,7 ve 2 milyar dolarlık hedefler doğrultusunda, su ürünleri mühendislerimizi hep dile getiririz; Türkiye'de su ürünleri mühendislerimizin birçoğu yufkacı, ayakkabı boyacısı ya da bir yerlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu Bakanlığa su ürünleri mühendislerinin imza yetkisiyle ilgili yazılı talebiniz oldu mu? Onu sormak istiyorum çünkü kendiniz ve ekibiniz de su ürünleri mühendisi, bürokrat olduğunuz için imza yetkiniz var ama sahada olsanız, maalesef, imza yetkisi olmayan Türkiye'deki 15 bin su ürünleri mühendisinden birisi olacaktınız. Bununla ilgili yazılı bir çalışmanız var mı?
Bir de soracağım, bu balıkçı barınaklarının ihaleleri yapıldı mı, hâlen bekliyor mu? Bilgim olmadığı için soruyorum çünkü geçen komisyonda konuşmuştuk.
Sayın Genel Müdürüm "Balıklarla ilgili kota getiriyoruz." demiştiniz. Hangi balıklara kota geldi, kota uygulaması var mı? Onu da merak ettim.
Karadeniz en bereketli havza olarak görülüyor ama şu anda yapılan çalışmalarda Avrupa'nın en kirli denizi; Avrupa'nın en kirli denizi olurken de belki de dünya sıralamasında hızla yükseliyoruz. Bu bereketli Karadeniz havzası yakında başımıza dert, hani müsilaj denilen şeylerin Karadeniz'de çıktığı, kirliliğin... Eskiden büyüklerimiz "Denizler çöpleri yutar." derdi ama şu anda denizler o attığımız çöpleri, atıkları, evsel ve endüstriyel atıkları dahi kusmaya başladı, yakın bir tarihte Karadeniz de bunu yaşayacaktır diye düşünüyorum.
Girdi maliyetleriyle ilgili bir çalışması var mı Genel Müdürlüğümüzün? Çünkü yetiştiricilik olsun, avcılık olsun çok ciddi girdi maliyetlerinin altında ezilmiş durumda. ÖTV'siz mazot... Mazot artışlarını, bu fiyatı vatandaşa yansıtmamak adına ÖTV'li kısmı zamlardan yedikleri için ÖTV'siz mazot ve normal mazot arasında şu anda çok büyük bir fark yok yani ben sezon açılışı olmasına rağmen kendim de dâhil denize çıkmaz olduk çünkü her çıktığımız maliyet o balıkçılarımızın denizlerde daha da hırslanmasına, daha da saldırmasına sebebiyet veriyor çünkü girdi maliyetleri çok yükseldi.
Bir sorum daha olacak, hep sorarım bunu. Ülkemizde Et ve Balık Kurumu vardı, şimdi Et ve Süt Kurumuna dönüştü. Bu balık kurumu nerede? Çok merak ediyorum. Bu balık kurumuyla ilgili bir çalışmanız var mı?
Bir de Türkiye'de tarım ürünleri olsun, fındık olsun, pirinç olsun, tarım ürünleriyle ilgili bir taban fiyatı var. Balıkta taban fiyat çalışmanız var mı? Her sezona başlarken balıkçı o sezon bir balığı en düşük fiyat ne kadara satacak, bunu bilmesi lazım diye düşünüyorum; bilmediği takdirde aracıların elinde -geçen gün bir yazı paylaşmıştım, hamsi Çanakkale'de 16-20 TL arasında, balıkçıdan alınırken nihai tüketici 80-100 lira gibi bir fiyata aldı- yani bir balık taban fiyatının olmaması, bu, elden ele geçerken nihai tüketicinin de en yüksek fiyattan yemesinin ülkemiz açısından ben son derece sakıncalı olduğunu düşünüyorum.
Daha konuşacak çok şeyimiz var, ben Genel Müdürlüğümüzü bu yaptığı slayt gösterisi ve çalışmalarından dolayı kutluyorum. Hep birlikte çalıştık, inşallah, bundan sonraki süreçte de daha güzel şeylere imza atmak için burada beraber olacağız.
Teşekkür ediyorum Komisyona da.