KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Değerli arkadaşlar, herkese merhabalar, kolay gelsin.

Kısa kısa... Birincisi "Marmara Denizi'nde yetiştiricilik yok." dediniz ama umarım, ben yanılgı içinde olmam; bizim Mudanya ve Gemlik civarında yetiştiricilik ağlarını ben görüyorum yol kenarlarında. Bir incelemekte yarar olduğunu düşünüyorum.

İkincisi de sunumunuz gayet güzel. Ben sunumun bütününü dinlediğimde son slayta kadar, balıkçılığın hemen hemen bütün sorunlarının çözüldüğü, 2 milyar dolarlık bir ihracatın olduğu konusu elbette önemli ve kıymetli tabii. Tamamen paraya endeksli bir balıkçılığı öngörmüyoruz; bizim temel amacımız, denizlerimiz ne durumda? Yani denizlere rağmen, denizlerin dışında sadece su ürünleri ve balıkçılık meselesi üzerinden balıkçılığın sorunlarını ya da su ürünlerinin meselelerini çözmemiz çok mümkün değil. O yüzden bir bütüncül yaklaşım acaba bu Komisyonda ele alınabilir mi? Denizciliğin bütün meselelerini, Ro-Ro'sundan tutun da taşımacılığından tutun da kirliliğinden tutun da bütün bunlara bakmanın daha doğru olması gerekmez mi? Çünkü yetiştiricilik de avcılık da balık çeşitliliği de denizin içerisindeki diğer bütün organizmaların da bir bütün denizcilik yönetimiyle ilgili olsa gerek diye düşünüyorum. O yüzden, belki burada bu perspektiften de bu pencereden de bütüncül olarak denizciliğe bakmanın yararlı olacağını düşünüyorum, bütünüyle ele almak gerektiğini düşünüyorum. Belki Komisyonumuzun kuruluş amacının biraz kenarında durabilir bu ama bu Komisyonun amaca ulaşabilmesi için de böyle bir alanın mutlaka ve mutlaka açılması gerektiğini düşünüyorum.

Ve son olarak da zayıf yönlerimizi söylediniz ki bence herhâlde bu Komisyonun en önemli çalışma alanı bu olacak. Bu zayıf yönlerimizden hangileri üzerinden odaklanacağız bu çalışmayı yaparken, hangi sorunları çözeceğiz? Örneğin, burada özellikle balıkçı baskısının dışında, su kaynaklarının kirliliği mesela en çok üzerinde durmamız gereken ki bu aynı zamanda biraz önce bahsettiğim, denizciliğin bütünü üzerindeki bakış açımızı belirleyen bir şey olacak.

Girdi maliyetlerinin artışı meselesi, özellikle kültür balıkçılığı açısından bizim için çok önemli. Yani biraz önce Yunanistan'dan örnek verdiniz, bence Türkiye'deki yetiştiricilik meselesi de buraya doğru gidiyor. Bizim gördüğümüz çok net, böyle bir durum var. Bu yaz biraz bu yetiştiricilerle görüştük; üretim maliyetleri, yem maliyetleri nedeniyle aslında yetiştiriciliğin risk noktasına geldiğini, hatta bir kısmının bıraktığını da biliyoruz ve gözlemliyoruz. Dolayısıyla, bizim buralarda özellikle bu temel konularda çalışma yapacağımızı düşünüyorum.

Arzda ve fiyatta istikrarsızlık meselesinin de ötesinde 7 kilodan bahsettik, örneklediniz. Bir tarafta 30-40 kilo, belki de 50 kilo tüketen -işte yöresel avantajları da kullanarak- ama öbür tarafta gram bile balık yemeyen bir toplumuz. O yüzden, sadece işte ihracat üzerinden meseleye bakmamak; toplumun gerçekten sağlıklı bir toplum olabilmesi için balığı mutlaka tüketmesi açısından da Komisyonun bir sorumluluk alması, bunu özendirmesi ve bu hakkaniyetsiz dağılımı giderebilme çabasının da olması gerektiğini düşünüyorum.

Şu anda düşüncelerim böyle.

Teşekkür ediyorum.