| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) a) İçişleri Bakanlığı b) Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı c) Emniyet Genel Müdürlüğü ç) Jandarma Genel Komutanlığı d) Sahil Güvenlik Komutanlığı e) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü f) Millî Savunma Bakanlığı g) Savunma Sanayii Müsteşarlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 14 .02.2016 |
KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım; İçişleri Bakanlığı bütçesinin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Ülkemizde "iç işleri" deyince yaşadığımız süreçte akla ilk gelen, kaos, çatışma, kan, gözyaşı, sokağa çıkma yasaklardır. İstikrar dediğimiz bu muydu, cidden merak ediyorum. Her gün şehit haberleriyle ocaklar sönüyor. "Bu kaos bitsin artık, evlatlarımız ölmesin." dedik. Biz şehit haberleri almaktan yorulduk, annelerin göz pınarında yaş kalmadı ama hâlâ Hükûmet aklını başına devşirip yüce Mecliste ortak bir çözüm için bir araya gelmekten imtina ediyor. Bu nasıl bir anlayıştır, oldukça merak ediyorum.
İşçi, sokağa çıkıyor haklarını istemek için; biber gazı, cop. Öğretmen, özlük hakkının iyileştirilmesini istiyor, şiddet görüyor. Kadınlar, kadın cinayetlerine dur demek için sokağa çıkıyor, bu kez yine polisten şiddet görüyor ve hatta milletvekilleri dâhil sokaklarda polis şiddetine maruz kalıyor. Kolluk güçleri milletin değil, sanki iktidarın bir güvenlik kolu gibi kullanılmak istenmekte. Bunun için de ülkemizde ne yazık ki hukuk ayaklar altına alınmaktadır. Bu anlayış ne zaman son bulacak, gerçekten bu halk merak etmektedir.
Özgürlükler ülkesi olduğumuzdan, Avrupa Birliği hedeflerinden, ileri demokrasiden, istikrardan söz edip duruyorsunuz. Huzur, bu kadar baskı ve şiddetin olduğu bir ortamda asla olmaz arkadaşlar. Avrupa Birliği uyum raporu Türkiye'deki hak ihlallerinin özellikle üzerinde durmaktadır. Ülkede hukuksuzluğu, savaş ortamını aratmayacak uygulamaları bizden çok, dünya da merakla izlemektedir ama gel gör ki Hükûmet hâlâ Avrupa kriterlerinden ve Avrupa'ya girişten bahsetmektedir.
Sayın Bakanım, sivil halkın güvenliği sizden sorulmaktadır ama siz sivil halkı görmezden geliyorsunuz. Ülkede AKP iktidarı döneminde âdeta savaş koşullarını aratmayacak gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Kentlerde büyük patlamalar, kaybettiğimiz yüzlerce yurttaşımız; Reyhanlı'da, Diyarbakır'da, Ankara'da, Sultanahmet'te önceden alınmayan önlem ve tedbirler yüzünden onlarca insanımızı kaybettik ancak ders de çıkarmadık. Çıkarılacak ders, çıkarılması gereken ders, istihbarat zafiyeti ve devletin bu olayları önemsemeyişi. Ama, bugüne kadar, hiçbir kimse çıkıp kamuoyuna hesap da vermiyor. Yüzlerce insan ölüyor, bir sorumlu istifa edemiyor. İşte, gerçekten ileri demokrasinin olduğu ülkelerde Sayın Bakanım, istifalar da oluyor. Peki, bunun sonucunda sorumlular bulundu mu? İstihbarat Teşkilatımız ne iş yapıyor? Ankara'nın göbeğinde IŞİD militanları cirit atarken, İstanbul'un en merkezî yerinde bombalar patlarken İstihbarat Teşkilatımız neredeydi? Ama, Twitter'dan Cumhurbaşkanına hakaret edenleri tek tek bulup haklarında davaların açılması sağlanıyor, bu ülkede böyle ince işler de yapılıyor ama ne hikmetse kentlerin göbeğinde IŞİD çetelerini, bombacılarını bir türlü bulamıyoruz.
Ve bir diğer eksiğimiz de IŞİD terör örgütünü gecikmeli tanıyan bir Hükûmetten söz ediyoruz değerli arkadaşlarım. Yüzlerce canımızı yitirdik. Peki, IŞİD'in Türkiye örgütlenmesine yönelik ciddi bir soruşturma, yüce Mecliste bir araştırma komisyonu kuruldu mu? Hayır. Hükûmet yaptığı çalışmalarla bilgi veriyor ve kamuoyu da bununla -maalesef- öğrendiklerini, bildiklerini tekrar edip duruyor.
Bu ülke MİT tırları meselesini yaşadı. Tırlarda silah gönderip "insani yardım" dediniz. İllegal sevkiyat yapılan silahın nasıl bir insani yardım niteliği vardır, bunu merak ediyoruz. Silah, savaş malzemesi değil midir Sayın Bakanım? Bu silahlar hangi savaşa destek için gönderildi? Tır dolusu silahları ortaya çıkaran gazetecilerin cezaevinde olmasına, yargılanmasına vicdanen ne diyorsunuz? Ve bu gazetecilerin suçlandıkları konu casusluk. Bunun peşinde olsalardı, bu bilgileri cesurca kamuoyuna yazarak özgür gazetecilik görevini yapmaz, yabancı servislere parayla, akçeyle satma yolunu denerlerdi. Silahı taşımak suç değilse haberini yapmak, gazetecilik yapmak neden suç oluyor? Vicdanen rahatsız olmuyor muyuz? Hırsızlıkla, yolsuzlukla mücadele mi? Ağza bile alması yasaklanmıştır. Yaparsa, ya darbeci olur ya paralelci. Sizin suç kavramınız, suç tanımınız nedir, gerçekten merak ediyoruz.
Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakanım; ülkemizin bir yanında savaşı aratmayan bir ortam, sokağa çıkma yasakları, bodrum katlarında ölen insanlar, ekmek alırken başından vurulan yaşlı beyler, sokak ortasında vurulan küçük çocuklar. Önce "çözüm süreci" dediniz, pazarlık masasına oturdunuz; şimdi, yine şehit haberleri alıyoruz, her geçen gün içimiz ağlıyor. Çözüm sürecinde neyi çözdüğünüzü çok merak etmekteyiz.
"Analar ağlamıyor.", "Şehit cenazeleri gelmiyor."u dillerden düşürmediniz ama artık kendimize gelelim. Askerimiz, polisimiz şehit olmaya, yurttaşlarımız ölmeye, analar da ağlamaya devam ediyor. Millî onur ve haysiyetin zerresiyle nasiplenmiş kim olursa olsun, bu durumdan kahrolmalıdır. Teröre karşı birlikte ortak akılla mücadele edeceğiz ve bunun hukuk içerisinde yapılması mutlak ve mutlak bu ülkede hayata geçmelidir. Bölgede silahlar depolanırken, hendekler kazılırken Hükûmet ve ilgili birimler -merak ediyorum- neredeydiler? Diyarbakır'da, Cizre'de ve farklı ilçe ve illerde yaşananlar kamuoyuna şeffaf bir şekilde anlatılmalı, Türkiye bu yaşadıklarımızı bilmeli, ibret de alıyorsa, ders de çıkarıyorsa bundan sonraki nesillerle bunlar paylaşılmalıdır.
Sayın Bakanım, İçişleri bütçesini konuşurken hazır gündeme düşen bir konu, 10 milyon liralık TOMA siparişi konusu. Bu konuda açıklamanız ne olacak, bilemiyorum. Katmerciler şirketine 10 milyon liralık TOMA siparişi verildiğini öğrendik. Bu şirketin Bakanlığınızla ticari bir bağı var mıdır? Son dönemlerde hızla büyümesinde Bakanlığınızla ilgili ticari ilişkilerinden dolayı bir katkı sağlanmış mıdır? Bunu da öğrenmek istiyoruz.
Polis, jandarma, görevini yaparken dilsizdirler, aldıkları devlet terbiyesi ve meslek disiplininden dolayı tartışmaların asla tarafı olmamaya özen gösterirler. Kendilerini, Hükûmetin, tüm yurttaşların savunması gerektiğini düşünürler, yoksa söyleyecekleri elbette çok şeyler vardır. Hiçbir hükûmet kamu görevlilerinin bir yarısını iyi, diğer yarısını da asla hasım ve kötü ilan etmemelidir. Nedir bu husumet, nedir bu kin, garaz, öfke? Bu teşkilat milletin bağrından çıkan sizlerin, bizlerin evladı değil mi arkadaşlar?
Sayın Bakanım, bu devletin itibarı, çalışanlarını aç bırakmayan ve onlara adil davranan dürüst yönetimlerle mümkündür. Milyarlarca dolarlık israf yatırımlarıyla devlete itibar kazandırdığını düşünen AKP Hükûmeti, uyguladığı yanlış politikalarla hem dış itibarımızı sıfırlamış hem de ülkemizi tüm risklere açık hâle getirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlayalım.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Davutoğlu'nun sıfır sorundan kastı anladık ki meğer sıfır itibarmış. Geldiğimiz noktada, Suriye politikalarının yanlış olduğunu söylemiştir. Günaydın demiyorum, iyi akşamlar diyorum. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu bunu yıllar önce söylemiş, "Çözümün adresi yüce Meclis." demişti. Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu'nun Esad takıntısı hem bu coğrafyayı ateşe atmış hem de kesin sayıları bilinmemekle birlikte neredeyse milyonlarca Suriyelinin ülkemize sığınmasına vesile olmuştur. Kapımız zor durumda olan insanlara elbette açıktır, açık da olmalıdır; sözümüz yok ama benim insanlarımın, benim milletimin hakkı, huzuru, güvenliği ve sağlığı da riske atılmamalıdır.
Şehirlerimizde suçlar artmış, asayiş bozulmuştur; sokağa çıkma güvenliği kalmamıştır. Gündüz vakti bile ev ve iş yerleri soyulur hâle gelmiştir. Hani, derler ya "Saldım çayıra, Mevla'm kayıra" anlayışıyla sokağa bırakılan bu göçmenlerin mutlaka kontrol altına alınması, onlara da insani ortamların hazırlanması ülkemizin görevidir.
Sayın Bakanım, hudut güvenlik, Avrupa Birliği Sınır Entegrasyonu Projesi ülkemizde uygulanıyor, siz de söylemiştiniz. Ne durumda? Bu konu hakkında heyetimiz bir bilgi sahibi olursa son derece sevinir, eksiğimizi de gideririz.
Sınır güvenliğimize mezhepsel yaklaşılmış ve Türkmenlerin hassasiyeti ayrıca da yok sayılmış...
BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Toparlıyorum efendim.
"İnsanlara iyilik yapayım." derken insanlar yerinden yurdundan edilmiş. Oysa, bölgede hakemlik görevi gibi bir görev varken Hükûmetinizde bu şansı da elimizden yitirdik Sayın Bakanım. Yurdumuzun kapılarını, sınırlarını dışarıya açarak ülkemizin güvenliğini de tehlikeye attık ama endişeliyiz, bizim güvenliğimizi Amerika mı sağlayacak? Şüphelerimiz var, Suriye'den gelen vatandaşlara yarın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verecek misiniz? "Arap kardeşlerimiz" diye dillerimize doladığımız kardeşlerimiz hiçbirini kabul etmiyor, Arap ülkelerine doğru yönelen mülteci de yok, ne garip. Tek Müslüman, bu coğrafyada biz değiliz. Bizim de sorumluluklarımız var. Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt, daha birçok zengin Arap ve Müslüman ülkeler var. Onlarla, hani, hep birlikte kardeştik, birlikte ağlıyor, birlikte belli paylaşımlarımız oluyordu ama onlar kapılarını açmadılar. Çok mu zenginiz? Değiliz ama tarihin bize verdiği sorumluluk var. Bu anlamda, Hükûmetin bağrını açmasından da rahatsız değilim, son derece de mutluyum.
Sayın Bakanım, sunumunuzda "Bir bölüm derneklere proje bazlı yardım yaptık, yapmaya da devam edeceğiz." dediniz. Bu derneklerin isimlerini söylerseniz sevinirim. Ayrıca, ülkemizde kayıp insan sayısı kaçtır? Aile içi şiddet ve kadına karşı işlenen suçlar bazında yeterli uzman kadromuz var mıdır? Var ise yeterli midir?
Yine, ülkemiz bazında 5 bin adet...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Tokat) - ...otomobil ve benzeri araçlar toplatıldı, ithal araçlar. Bunlar ve bunları ülkemize sokan firmalar...
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz efendim.
Sayın Durmaz, bir dakika süre vereyim, toparlayalım, olur mu?
KADİM DURMAZ (Tokat) - Tabii, efendim.
Arkadaşlar, bunlar üzerindeki araçların paketlerini eksik gösterip devletimize vergi de ödememişlerdir ama nihai kullanıcıların elinden bu araçlar toplatılmıştır. Devleti vergi zafiyetine uğratan bu kurum ve kuruluşlar hakkında şu ana kadar yapılmış bir soruşturma var mıdır?
Sayın Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri ve Sayın Bakanım; Türkiye demokrasisi özgürlük, insan hakları ve hukuk devleti bakımından derin bir kriz içindedir; bunu sadece bizler demiyoruz, dünya da demektedir. Bu derin krizde, Sayın Bakanım, şahsınızda İçişleri Bakanlığı baş aktördür ve önemli bir aktördür. Çünkü İçişleri Bakanlığının emrinde ülkemizde sayıları yüz binlerce, kuvvet kullanma hakkı, yetkisi ve güvenlik güçleri vardır. Tabii, bu meşru bir yetki ama ülkemizde yaşananlar Sayın Bakanımın meşruiyetten yoksun kolluk güçlerini kullandığı noktasında da endişeler vardır. Bu endişeleri yüreğimizde hissediyoruz, bu bütçe vesilesiyle tekrar düşünülmesini, demokrasiden, hukuktan, insan haklarından ülkemize karşı sorumluluğumuzdan asla vazgeçmeyeceğimizin bilinmesini ve 2016 yılı bütçemizin ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.