KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Değerli Bakan Yardımcısı ve saygıdeğer bürokratlar ve diğer temsilci arkadaşlarım; ben de öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Bu yeni yasama döneminin Plan Bütçe Komisyonundaki ilk yasa görüşmelerindeyiz.

Değerli arkadaşlar, şimdi, ben bu yasa teklifini şöyle özetlemek istiyorum: Bakın, kanunun teklif adı" Konutların Turizm Amaçlı Kiralanması..." Şimdi, değerli arkadaşlar, ülkemizde şöyle bir acı gerçek var: Bir taraftan son dönemlerde özellikle dışarıdan gelen göçlerle başlayan ve yine pandemi süreciyle de bazı yeni seçeneklerin arandığı bir ülkede -yüksek gayrimenkul fiyatları- özellikle daire fiyatlarının çok yükseldiği ve kiraların da artık önüne geçilemez bir hâle geldiği, bulduğu daireyi kaç paraysa bugün kiralayanın yarın aynı fiyata daire bulamadığı bir dönemi yaşıyoruz. Ve bu süreçte öyle ki bakın, bu yüksek kiralar altında gençlerimizin ev bulamadığı için düğünlerini ertelediği günleri yaşıyoruz. Öğrencilerimiz ev bulamamakta veya bir memurun belli illere, özellikle de başta Antalya olmak üzere tayin istemediği bir dönemi yaşıyoruz. 800 memurun tayin olup da tayinini geri çektirmek için mücadele ettiği bir şehrin milletvekiliyim. Şimdi, böyle bir dönemde yani kiraların bir taraftan yükseldiği bir dönemde, bir tarafta da yeni alternatif seçeneklerle beraber oluşan -adına turizm dersek- bir süreç gelişti. Yine bunların en çok yaşandığı, bu seçeneğin en çok yaşandığı yerlerden biri de Antalya.

Şimdi, ben, burada, bu düşüncelerimi paylaşırken başta Sayın Bakan Yardımcısına sormak istiyorum çünkü bu konuda verilecek cevabı özellikle Antalya'da ve başka illerimizde de bekleyen çok sayıda vatandaş var. Bakın, bu kanun teklifinin 2'nci maddesinde "konut" diye geçen tanımlamada "Tapu sicilinde konut olarak kayıtlı olan veya üzerinde konut amaçlı kat irtifakı bulunan her türlü bağımsız bölümü." ihtiva ettiği kanundaki "Tanımlar" bölümünde yazılı. Şimdi, sorum şu: Her ne kadar -temel- esas itibarıyla karşı olsak da bugün ülkede yaşanan bir gerçek var, o da özellikle göz yumulan veya süreç içerisinde yapılan -adına ister "müstakil ev" deyin, ister "villa" deyin, ne derseniz deyin- bu taşınmazları -gerekse atadan kalma evlerini- kullanan vatandaşlarımız, şimdi bu müstakil evlerini kiraya vermekteler yani "villa turizmi" denilen bir uygulama var şu an ülkemizde. Ve bunların çoğunluğu da maalesef ki imar hukuku hükümlerine tabi olarak yapılmadığı için yapan kişilerce bir taraftan hem ilgili belediyenin veya çevre şehircilik müdürlüklerinin keseceği cezaya razı olarak hem de eğer mahkemeye sevk edilirse alacağı cezayı da göze alarak yapılan konutlar. İşte, bu konutlar, bu kapsama dâhil mi, değil mi? Çünkü bunların yasal izni olmadığı için... Şu an kapsama dâhil mi, değil mi; bunu bekleyen vatandaş var. Her ne kadar bunlar kaçak yapı olarak yapılsa da iktidar bunları bir taraftan siyasi malzeme olarak kullanıp seçimlerde oy deposu olarak görmeye devam ederken bir taraftan Maliye bu binalar yapılır yapılmaz vergi kaydı çıkartarak bu binalardan da vergi almakta. Bakın, bunlar vergiye tabi binalar, böyle bir durum var. Değerli arkadaşlar, bu konuda vatandaşın bir cevap beklediğini sizlere ifade etmek istiyorum.

Şimdi, başa dönersek, bunun dışında kalan taşınmazlar yönüyle yani herhangi sıradan bir konut olarak kullanılan bir dairenin bu yasa kapsamında kiralanabilir olması hâlinde -başlangıçta söylediğimiz- yüksek kiralar altında ev bulamayan vatandaşlarımız ile evini bu koşullara uygun hâle getirip gerekli izinleri aldıktan sonra, herhangi bir binada, herhangi bir sitede evi olan kişinin yüksek kira beklentisi arasında sıkışan bir süreç bizi beklemekte. Vatandaşımız bir taraftan kiralayacak, ev arayacak ama bir taraftan da diğer vatandaşımız bu kanundan yararlanarak bir anlamda kendi evini turizm faaliyeti yaptığı bir konut hâline döndürmüş olacak. Kısacası, bu kanunun getirdiği farklı farklı sonuçlar olacak arkadaşlar. Tabii, buraya neden gelindi? Kamuoyundaki bazı gelişmelerden. Özellikle -biraz önce de söyledik- başta yabancılar olmak üzere ülkeye o kadar kontrolsüz şekilde geldi ve konut sahibi oldular ki... Bir yabancının komple siteyi satın alıp da otelmiş gibi çalıştırdığı kamuoyuna yansıyınca bu konularda bir adım atma ihtiyacı olduğu ortaya çıktı.

Şimdi -bir taraftan bu kanun teklifi gelirken- ben yine size sormak istiyorum -biraz önce bir Sayın Vekilimiz de sordu- bu düzenlemeyi aslında destekliyor musunuz veya bu düzenlemeyi önlemek mi istiyorsunuz? Ben bu konuda bir netlik göremedim çünkü eğer destekliyorsanız koşulları gerçekten çok ağır ve yine müeyyideleri de gerçekten çok ağır.

Öyle şehirler var ki, öyle yerler var ki. Örneğin, Antalya'da Alanya ilçemiz; Alanya ilçemizde yabancıların çok sayıda taşınmaz satın aldığı bilinmekte ama bunun yanı sıra da bizim vatandaşlarımızın yine kiralama yöntemiyle kendi konutlarını kiraya verdiklerini de biliyoruz.

Otellerle ilgili zaten yeterli beklenti karşılanamadı. Bu dönem esnafımız turizmden gerektiği gibi bir geliri -yani sokaktaki bizim esnafımız adına söylüyorum- hak ettiği payı alamadı. Şimdi, bunun önlenmesi veya zorlaştırılmasının da buralarda bu günlük kiralama, haftalık kiralamalardan beklentisi olan esnafımız açısından da gerçekten büyük bir risk oluşturacağını da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bunun yanı sıra bu kanun teklifinde değerli arkadaşlar şunu görüyoruz: Turizm Bakanlığı özellikle sahil kesiminde -ki çoğunlukla Cumhuriyet Halk Partili belediyeler- bugün arıtma tesisleri ve katı atık tesisleri üzerinden -bakın- yani neredeyse bunların işletmeciliğine soyunan veya da işletmelerini kiraya veren bir sürece girmek üzere. Turizm Bakanlığının turizm alanlarını desteklemesi ve buralardaki altyapıların bu anlamda çözümü noktasında destek olması önceliklidir, doğrudur. Örneğin, bu anlamda Antalya'da ve bildiğim kadarıyla da Muğla'da örnek projeler yapıldı. Belediyelerle yaptıkları protokollerle bu yapıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, devam edin lütfen.

CAVİT ARI (Antalya) - Belediyelerle yapılan protokollerle bu işler yapıldı. Doğrusu da budur, doğrusu da budur ve bunların devam etmesi gerekir ama Bakanlık asli görev olarak belediyelere yani büyükşehirlere ait olan bu konulara şimdi el atarak... Belediyenin esas görevinde olan bir konuya şu an Bakanlık olarak el atmakta ve ayrıca bu işi üstlenip bir taraftan da ya kendisi işletecek -ki kendisinin işletmesi de çok zor, kanunda da burada açıkça yazılı- ya da işletmecilere devredecek yani buradan da bir ticaret üretilecek. Bunlar sistematik olarak baktığınızda çok doğru değildir, bu işler belediyelerin işidir. Siz kendiniz işletme ya da kendi aracılığınızla birilerine işletmecilik devretme yerine oradaki belediyelerle bugüne kadar olduğu gibi bunu belli bir uzlaşı içerisinde yapma yöntemini sürdürmenizin daha doğru olacağını ifade ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Şimdilik geneli üzerinde sözlerimi tamamlıyorum, maddeleri üzerinde de devam ederiz diyorum.

Teşekkür ediyorum.