Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, (2/1669) esas numaralı Kanun Teklifi'nin Komisyonda görüşülme usul ve esaslarına ilişkin açıklaması |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 12 .10.2023 |
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.
Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, önümüzde gene bir kanun var; bu kanun, torba kanun. Hani, geçen sefer görüştük, hatırlıyorsunuz, Meclis açıldıktan sonra, Sayın Başkan, bir daha torba kanun gelmeyecekti? Bu konuya ilişkin olarak bir mutabakat sağladığımızı düşündük. Diğer partilerimizin, siyasi grupların da bu konuda destekleri oldu ve bunun üzerine bir mutabakat sağlandı diye biliyorum ama gene ne yazık ki bir torba kanunla karşı karşıyayız.
Bakın, bu torba kanun sistemi son derece yanlış bir sistem. Dünyanın her yerinde de bugün üniversitelerde okutulan bir hukuk var; parlamento hukuku. Parlamento hukuku, özellikle hem dünyada hem Türkiye'de bugün üniversitelerimizde daha çok yüksek lisans ve doktora seviyesinde verilen bir ders ve orada parlamento hukukunda parlamentoların nasıl çalışacağı, -ki parlamento hukuku içinde iç tüzük de bu açıdan önemli- nelere uyması gerektiği, kanun yapma teknikleri; bunların hepsi konuşuluyor. Fakat çok ilginçtir, teorisiyle... Herhâlde oradaki bir hocayı çağırsak bizim burada yaptığımız bu kanun yapma tekniğini görmüş olsa hayrete düşecekler ve diyeceklerdir ki: "Ya nasıl uygulama? Biz bunun teorisini okutuyoruz, siz burada pratikte hiç buna uymayan bir iş yapıyorsunuz." Birbiriyle ilişkisiz kanunları bir arada görüşüyoruz burada. Bu son derece gayriciddi bir yaklaşım.
Bakın, Meclisin parlamento hukuku aslında bizim ta 1877'den beri devam eden parlamento geleneğimiz içinde de var; 1877 tarihli Heyet-i Ayan Nizamname-i Dâhilîsi, 1927 tarihli TBMM Dâhili Nizamnamesi ve hâlâ meri olan, yürürlükte olan 1973 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü var; aynı zamanda, yazılı hukuk kurallarının da dışında, parlamentoların çalıştığı bir süreç içinde, zaman içinde oluşan gelenekler ve teamüller var. Bu torba kanun çok geriye doğru gitmiyor aslında; sanıyorum, bu belki 20, 21'inci Dönemde -tam olarak bunun araştırılmasını da yapmak istiyoruz, o konuda da bilgilenirsek memnun oluruz, buradan Komisyonumuza da bu konuda bir görev verelim- yani o zaman başlamış torba kanun, ondan önce kanunlar kendi bütünlüğü içinde görüşülüyordu. Yani bu son derece yanlış bir teknik.
İkinci olarak, gene bununla bağlantılı söyleyeyim; bu, kanun yapma tekniğine de aykırı. Bakın, iki tip kanun var bizim mevzuatımızda da; kod kanunlar ve çerçeve kanunlar. "Kod kanun" demek, kendi içinde bütünlüğü olan bir kanun demek, onun kendi içindeki o bütünlüğü içinde görüşülmesi, birbiriyle ilişkili maddeler demek. "Çerçeve" ise birbiriyle ilişkisiz olan kanunlar demek. Bizim aslında sistemimiz kod kanunu benimsemiştir, İç Tüzük'ümüz de kod kanunu benimsemiştir. Burada, önümüze gelen bu kanun teklifi içinde ilk 6 madde ve geçici madde kod kanuna uyuyor çünkü kendi içinde bütünlüğü var. Zaten bakın, ilginç olan da şu, kanunun adı şu: "Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve..." deyip ondan sonra "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına" demiş. Fakat ilginç olanı şu: Bu böyle yazılmış başlığa, bunun başka kanunları da içerdiği söylenmiş ama amaç ve kapsama, 1'inci maddeye baktığımız zaman şunu görüyoruz: "Bu kanunun amacı -bütün kanunu söylüyor tabi ki- konutların gerçek ve tüzel kişilere, turizm amaçlı kiralanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir." Diğer kanunlar, çerçeve kanun olarak gelen maddeler burada yok, kanunun amaç ve kapsamı içinde değil bir kere; kanun, bu gelen teklif kendi içinde son derece ciddi çelişki içeriyor, istikrarsızlık taşıyor. Hani şu olabilir: Bir kod kanun olur, gelir... Bütünlüğü içinde gerçekten ilk 6 ve geçici; ilk 7 madde bir kod kanun. Amaç tamamen burada konutların turizm amaçlı kiralanmasına yönelik. Ve onun uygulanmasına yönelik bir iki tane madde de gelebilir. Ama ondan sonra, o maddeden sonra birdenbire başlıyor birçok konuda; ajanstan tutun turizme teşvike, Kapadokya Alanı'na kadar bir sürü konuda burada, önümüze düzenlemeler gelmiş. Yani bu sistem, kanun yapma tekniğine son derece aykırı bir sistem. Türkiye gibi -legalistik sayılıyor bu literatürde, parlamento hukukunda- mevzuat eksenli ülkeler arasında sayılan ülkemize, Türkiye'ye böyle bir kanun yapma tekniği, sistemi yakışmıyor.
Diğer taraftan şunu söylemek lazım: Parlamentonun ihtisaslaşması çok önemli, nitekim de zaten İç Tüzük'te buna ilişkin karar alınmış, birçok komisyon kurulmuş. O Komisyon da... Aslında biz hepimiz şunu biliyoruz ki: Bir anlamda, komisyonlar parlamentonun mutfağı esas itibarıyla; konular, gelen düzenlemeler teknik boyutlarıyla komisyonlarda konuşuluyor, sonrasında Genel Kurula çıkıyor. Genel Kuruldaki görüşme ona göre baktığınız zaman, daha formel bir biçimde ve bu kadar ayrıntı içermeyen bir yapıda. Şimdi, burada bakıyorsunuz, normalde komisyonlarımız kurulmuş, mesela Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu var ki bana göre tali komisyon olarak belirlenmiş ama asli komisyon olarak belirlenmesi gerekiyordu. Plan ve Bütçe Komisyonunun burada, önümüze gelen kanun teklifinde asli komisyon olmasının hiçbir mantığı yok yani burada bir kısım vergiye ilişkin, mali haklar, ekonomik hükümler, cezalar, idari para cezaları, eğer bunlar varsa, bu mali hükümleri içerdiğini söylüyorsak o bütün kanunlarda var, bütün komisyonlarda görüşülen işlerde var zaten. Yani bu kanun, bu gelen kanun teklifi bizimle ilgili değil; burada, bunun gitmesi gereken yer, doğru olan adres asli komisyon olarak Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu olmalıydı ve orada ayrıntısıyla görüşülmeliydi. Hadi bir an için şöyle söyleyelim: Tamam, asli komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi. İyi ama tali komisyon görüşmesini yapmamış, niye çalışmıyor tali komisyon? O zaman parlamento hukukunu gene ayaklar altına alıyoruz. O zaman niye tali komisyon var? Yani sonuç itibarıyla, böyle bir mantığın ihtisaslaşma üzerinden kurgulandığı ve komisyonlar oluşturulurken görev ve bilgi alanlarına göre belirlendiği bir yapı var ama bakıyorsunuz, burada, orada konunun uzmanı olan arkadaşlarımız var; şimdi, geldiler. Özellikle bize bu kanun geldiği andan itibaren, sunulduğu andan itibaren Meclis gündemine gelince kendileri de söylediler yani "Nedir, biz bu konuda ne yapabiliriz yani tali komisyon olarak?" fakat anlaşılıyor ki tali komisyon çalışmamış.
O konuya ilişkin olarak, Sayın Başkan, tali komisyondan size gelen bir metin var mıdır? Size gelen bir cevap varsa onu lütfen arkadaşlarımıza, burada, komisyon üyesi arkadaşlarımıza dağıtalım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Şimdi, değerlendirmemi siz tamamladıktan sonra yapacağım.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Tamam. Hayır, onun da dağıtılmasını özellikle rica ediyorum sizden.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Evet, Komisyonumuza intikal eden bir yazı vardır. Onunla alakalı ben burada Komisyonumuza bilgi vereceğim.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Tamam, tamam. Onu, o konudaki bilgiyi de istiyoruz.
Yani burada anlaşılan bu ki o komisyon, hadi tamam, asli komisyon olmadı... Aslında şunu beklerdim o komisyondan: "Bu komisyonun asli komisyonu biziz, bunu biz görüşmeliyiz çünkü bu bizim görüştüğümüz bir şey ve belki de önceki yıllarda... Çünkü burada bir kısım kanunlar var, onlarda değişiklikler yapılıyor, bazıları Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiş. Bu bizim, biz bunu görüşmeliyiz, bu konudaki hafıza biziz. Bu konu geçmişte şöyle şöyle bir seyir izledi." diye orada oluşan hafızayı... "Biz biliyoruz, o yüzden bizde olması gerekir." demesi gerekirken öyle bir şey olmamış; tali komisyon olarak bile görüşmemişler, "Görüşmeyeceğiz." yazısı gelmiş. Şimdi, bunu kabul etmek mümkün değil; bu, parlamento hukukunu ayaklar altına almaktır.
Böyle bir sistem, değerli milletvekilleri, bizim Parlamentonun çalışma usulüne ilişkin ciddi anlamda toplumda, kamuoyunda olumsuzluklar oluşturuyor, sıkıntılar oluşturuyor. Madem -biz hep söylüyoruz- Anayasa var bir taraftan. E, İç Tüzük de Meclisin anayasasıdır ve İç Tüzük'te kapsamlı biçimde bunların hepsi ortaya konmuştur. Mecliste tali komisyonlar: İç Tüzük'ümüzde, Meclis İçtüzüğü'nde "Tali komisyonlar çalışmaz." diye bir hüküm yok. Hatta on günlük bir süre vardır İç Tüzük'te; o gelir, ondan sonra konuşulur. Bu anlamda da dediğim gibi hem tali komisyon görüşmemiş, ondan sonra da bize de asli komisyon olarak gelmiştir.
Yani özetlersem, hem torba kanun olarak görüşülmesi hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanun yapma tekniğine aykırılıklar, esas komisyon olarak bizim olmamız, tali komisyonun çalışmamış olması bu anlamda da bu görüşeceğimiz kanun teklifini de bana göre ciddi anlamda hukuken, hukuki olarak sakatlamaktadır. Bunu belirtmek istedim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.