Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında bilgilendirme sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 03 .10.2023 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Teşekkür ederim.
Öncelikle değerli hemşehrimiz Merkez Bankası Başkanımızı da tebrik etmek istiyorum. Bir Malatyalının Türkiye'nin en önemli kamu...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Elâzığlı değil miydi?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Malatyalı.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Elâzığlı diye biliyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Amerikalı falan değil, Malatyalı, Amerika'da okumuş ama.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ben Elâzığ diye biliyorum da tamam, Malatya.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Kendisine sorabiliriz, Özal ailesinden Sevgili Bakanımızın, Hüsnü Doğan'ın yakını olduğunu biliyorum. Öncelikle tebrik ediyorum. Tabii Malatyalı olunca Sayın Bakanım, dolayısıyla biraz...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Başkan yanlış mı biliyor yani?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Elâzığlı olmasına daha çok seviniyor Malatya da onun için söyledim.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi o rekabeti tekrar gündeme getirmeyelim. Elâzığ ile Malatya arasında yıllardan beri devam eden müthiş bir dostluk ilişkimiz var, çok severiz birbirimizi Gakkoşlarla, Elâzığlılarla. Onu söylemek istiyorum.
Şimdi tabii, Allah size kolaylık versin. Tabii, burada sizi çok eleştirecek değiliz ama maalesef "Faiz sebep, enflasyon netice." diyen bir ekonomi bilimine şahitlik ettik. Sizden önce, burada, hiç unutmuyorum, 21 Aralık akşamı Plan ve Bütçe Komisyonunda kur korumalı mevduat sistemine geçildiği söylenince -kulakları çınlasın şu anda aramızda yok- milletvekillerimi büyük bir sevinç ve büyük bir bayram yaptılar, tam da bu salonda; sonra sağ olsun benim hemşehrilerim, Malatyalılar dolar düştü diye davul zurna çalıp halay çektiler, Allah onlara da selamet versin ama geldiğimiz durum hakikaten trajikomik. Şimdi kur korumalı mevduattan -Sayın Şimşek'in gelmesiyle birlikte- çıkılacağına yönelik işaretler verildi, yine aynı grup alkışlamaya devam etti.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bizim aslında Türkiye'nin, Demirel'in de ifadesiyle çok büyük bir bela var, her şeyin kaynağı dediğimiz enflasyon belası var maalesef. Merkez Bankasının da en önemli görevi hem enflasyon hem fiyat istikrarını sağlamak ancak bugün Türkiye'ye döviz girsin diye faiz artırılıyor ancak şu anda gelen giden yok. Faiz arttıkça bir yandan kur artıyor. Haziran ayından beri dolardaki artış yüzde 30'u geçti. Hem Maliye Bakanı hem de Cumhurbaşkanı Yardımcısı maalesef Körfez ülkelerinde, farklı ülkelerde ellerini açmışlar, dileniyorlar. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanının "Londra tefecileri" dediği tefecilerin de sofralarından kalkmıyor bizim bakanlar.
Bir önemli rakam var, hazirandan bu yana toplam üç aylık enflasyon yüzde 25 olmuş, bu; tarihî bir rekor. Bu rakam daha önceki dönemlerde görülmüş bir rakam değil, hem faizler hem kur hem de enflasyon artıyor. Yani politika çerçeveniz buna işsizliğin de artışını ekleyecektir. Bence en büyük tehlike de odur. İşsizliği, faizleri, döviz kurunu, enflasyonu; hepsini birden artırabilecek bir politik deneyimin içerisinde olduğunuzu da hatırlatmak isterim.
Şimdi, orta vadeli programdan hem de Merkez Bankasının açıklama ve raporlarından anlaşıldığı kadarıyla ekonomi yönetimi iç talebi kısarak enflasyonu kontrol altına almayı hedeflemekte. Bunun ne kadar sağlıklı bir yaklaşım olduğu tartışmalıdır. Ayrıca bu yol için sadece faiz artışlarına ve kredilerdeki sınırlamaya bel bağlanmış gözüküyor. Maalesef, şu anda faizler olağanüstü artmış olmasına rağmen piyasada insanlar krediye ulaşamıyor. Bunu da sizin bilgilerinize sunmak istiyorum. Tabii, faizlerdeki bu kadar artış, enflasyonun bu kadar artması, işsizliği de artıracak gibi gözüküyor. TEPAV'ın Türkiye Ekonomik Görünüm Raporu'na göre işsiz sayısının 2025'te 4,9 milyona çıkabileceği öngörülüyor. Emekçiler, yüksek enflasyon karşısında reel gelirlerini kaybederek yeterince bedel ödedi. 1,6 milyon kişinin daha işsiz kalması olası gözüküyor.
Şimdi, daha fazla sözü uzatmadan... İktidar değişince, yeni Bakan gelince, Sayın Merkez Bankası Başkanı, değerli yardımcıları ve ekibi gelince sanki Türkiye'de bir iktidar değişimi olmuş gibi hava verilmeye başlandı. Tam zıt politikalar izleniyor, reel ekonomiye dönüş sözleri söyleniyor, sanki geçtiğimiz dönem CHP iktidardaydı. Bu dönem iktidar değişti, yeni arkadaşlar geldi gibi bir hava verilmeye çalışılıyor ancak ben şunu söylemek isterim: Ekonominin patronu "Ekonomiyi bilen ben, ben." diyen olduğu sürece ekipler değişse de sonucun çok değişmeyeceğini umuyorum. Umuyorum, siz daha uzun yıllar görevde kalırsınız. Merkez Bankası koltuğu maalesef 23 Nisanda çocukların oturduğu koltuğa dönüştü, sık sık değişiyor koltuklar. Umarım siz başarılı olur, uzun süre oturursunuz.
Şimdi, bu iktidar döneminde yani 28 Mayıstan sonra kamuda tasarruf genelgeleri çıkarılıyor, kamuda tasarruf yapılacağı gözüküyor. Ben buradan birkaç şeyi de gündeme getirmek istiyorum: Acaba kamuda tasarruf, sarayda tasarruf yapılacak mı? Sarayın harcamalarında tasarrufa gidilecek mi? Örneğin o alışık olduğumuz araç konvoylarında, koruma ordusunda kısıtlamaya gidilecek mi? Bunları merak ediyorum.
Yine, Sayın Şimşek'in bir genelge yazdığı günlerde danışmanının da çift maaşlı olduğu ortaya çıktı, basın danışmanı Sibel Tokgöz'ün çift maaşlı olduğu ortaya çıktı. Bu çift maaş uygulamasına... Çift maaş aslında artık normal oluyor. 4-5 maaş uygulaması aslında AKP iktidarının Türkiye'ye hediye etmiş olduğu büyük bir sorundur. Maalesef tek maaşlı kimse yok; kimi saray danışmanı, kimi farklı yerlerde danışman. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bir taraftan Mehmet Şimşek "Kamuda tasarruf." diyor, diğer taraftan basın danışmanının bile 2 maaşlı olduğu ortaya çıkıyor.
Şimdi, enflasyonla ilgili birkaç rakam paylaşacağım: İlk basın toplantısı yaptığınız zaman size bir gazeteci "Çarşıya pazara çıktınız mı?" diye sormuştu. Acaba Sayın Başkan, çarşıya pazara çıktınız mı, gezdiniz mi pazarda? İnşallah sizi tanımamışlardır çünkü bu fiyat artışlarında teyzeler terlikle kovalayabilir ekonomiyi yönetenleri.
Şimdi, tabloya baktığımız zaman hakikaten dana etinin fiyatı bir yılda yüzde 132 artmış; taze meyveler yüzde 112, sebze yüzde 82 artmış. Bir ülkede suyun fiyatı yüzde 67 artar mı? Bunu da takdirlerinize sunuyorum.
Yine, burada umarım çarşıya pazara çıktığınız zaman emeklilerle, özellikle 7.500 TL alan emeklilerle karşılaşmazsınız. Hem asgari ücretli hem emekli hakikaten enflasyonun altında ezilmekte, artan zamların, memur maaş zamlarının da enflasyon karşısında bir değeri kalmamaktadır. Bunu da sizlere ifade etmek istiyorum.
Yine, benim bir kızım var -daha doğrusu bir oğlum, bir kızım var; Allah herkesin evlatlarını bağışlasın- eskiden 200 lira verdim mi bir hafta benden para istemiyordu. Şimdi, 200 lirayı veriyorum "Baba, dalga mı geçiyorsun?" diyor. 200 liraya taksiye binilmiyor. Maalesef Türk parası herhâlde tarihin en değersiz dönemini yaşıyor. Şimdi, 2009'da 200 TL tedavüle girdiği zaman 200 TL'yle 131 dolar alınıyormuş, şu anda 200 TL'yle 7,27 dolar alınabiliyor. Bakın, Türk lirasının geldiği hâl bu.
Şimdi size bir şey sormak istiyorum: Türk lirasından sıfır atacak mısınız, sıfır atmayı düşünüyor musunuz? Şimdi 200 TL'nin bir değeri kalmadı, çocuklar bile almıyor, 10 yaşındaki çocuklar bile 200 lirayı almıyor. Acaba yeni banknot basacak mısınız? Örneğin 500 TL'lik, 1.000 TL'lik banknot basacak mısınız? Basacaksanız seçimden sonra mı basacaksınız, seçimden önce mi basacaksınız? Herhâlde siyasi tercih olarak seçimden sonra basılır. Bunu da merak ediyorum çünkü hakikaten artık 5 lira, 10 liranın hiç kıymeti kalmadığı gibi 200 liranın da hiç kıymeti kalmamış durumda.
Bu kur korumalı mevduat hesaplarına şimdiye kadar yaptığınız ve yapmayı öngördüğünüz ödemeler ne kadar? Arkadaşlar sordu ben de sormak istiyorum. Acaba bir kambura dönüşmüş bu uygulamadan bir yol kazasına uğramadan çıkış haritanız var mıdır? Fiyat artışlarına rağmen kurdaki ve enflasyondaki yükseliş devam ediyor. Ekonomiyi yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek işsizlik sarmalına sokmakla ilgili bir çekinceniz var mı? Erdoğan, Meclis açılış konuşmasında, büyümenin ekonominin öncelikle hedefi olduğunu açıkladı. Enflasyonu kontrol altına almaya çalışan sizin öncelikleriniz ile Sayın Erdoğan'ın öncelikleri arasında bir çelişki var mı? Çelişki varsa planlarınızın arkasında durabilecek misiniz Sayın Başkan?
Faizdeki artışların işsizlikte yaratacağı artışla ilgili bir projeksiyonunuz var mı yoksa ne olursa olsun işsizlik bizi ilgilendirmez mi diyor musunuz? Yerel seçim öncesinde bu konuda Erdoğan'ı da yakından izlediğimizi söylemek istiyoruz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayalım Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, dev şirketlerin kârlarındaki patlamanın enflasyon üzerinde etkisini ölçtünüz mü? Bu ara saygın ekonomistler bunu tartışıyor. Buna ait bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Çünkü bu kârların enflasyonu arttırdığıyla ilgili çeşitli sözler söyleniyor.
Şimdi bir de Sayıştay raporuna yansıyan uzun süredir yapılan çalışmayla ilgili bir şey söylemek istiyorum: Özel sağlık sigortasının yasal düzenlemelere aykırı olduğu söyleniyor. Son Sayıştay raporuna göre 2022'de bir sigorta şirketine sözleşme kapsamında 69,8 milyon liralık ödeme yapıldığı söyleniyor.
Sözcü gazetesinin haberine göre 2013 yılından beri yapılan özel sağlık sigortasına bankadan yapılan ödemeler 357 milyon lirayı bulmuş durumda. Merkez Bankası hangi özel şirketle anlaşma imzalıyor? Sizin döneminizde sözleşme devam edecek mi? Sayıştayın uyarılarına rağmen bu uygulama devam edecek mi?
Son olarak, Türkiye ciddi bir barınma problemiyle karşı karşıya. Tabii, büyük illerde; İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerde kiralar asgari ücretin 2 katını, 3 katını bulmuş durumda. Ben Malatya'nın, deprem bölgesinin, depremi yoğun yaşayan, âdeta kenti yıkılan bir ilin milletvekiliyim, Malatya'nın Milletvekiliyim. Bizdeki problem daha da katlanarak büyüyor. Bir tarafta ev bulunamıyor, diğer tarafta kiralar çok yüksek; kiralar yüksek olduğu hâlde insanlar yüksek kirayı vermeyi göze alsa bile ev bulunamıyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle deprem bölgesinde barınma olağanüstü bir problem. Hâlâ enkazların kalkmadığını görüyoruz; hâlâ köylerde, şehir merkezinde maalesef yüzde 10'lar civarında olduğunu görüyoruz enkaz kaldırmaların. Kış geldi, umarım bu sorun Türkiye'nin gündemine gelmiş olur çünkü hakikaten çok önemli bir durum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, bir cümleyle bitiriyorum.
Bunu da hem Komisyonumuzun hem de sizlerin dikkatine sunmak istiyorum. Deprem bölgesindeki barınma problemi yaşamsal. İnsanlar konteyner bulamıyor; tekrar çadıra mı gidecekler, ne olacak hâlleri belli değil. Burada sizin gündeminize getirmiş oldum.
Ben tekrar size ve ekibinize başarılar diliyorum. Umarım başarılı olursunuz; umarım Türkiye geçmiş iktidarın, sizden önceki iktidarın, sanki başka siyasetin getirmiş olduğu enkazdan inşallah kısa sürede kurtulur.