KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Evet.

Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; öncelikle yeni dönemin ben de hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'a da, Sayın Başkana da başarılar diliyorum.

Sayın Başkan, sunumunuzu dinledik. Aslında, burada, ben şöyle değerlendiriyorum: Bir bürokratın, iktidarın yaratmış olduğu yirmi bir yıllık süreçteki enkazla ilgili bir düzeltme çalışması içerisinde olduğuna dair bazı samimi ifadelerde bulunduğuna dair bende bir kanaat oluştuğunu ifade etmek isterim. Yine kanaatim, kendinden önceki Merkez Bankası yöneticilerinin, başta Sayın Başkanın olmak üzere ve de kendisine talimat veren iktidarın Başkanının, Cumhurbaşkanının, Genel Başkanının vermiş olduğu talimatlarla gelinen süreçle ilgili aslında bir tespit yapıldığı ve bu tespitle buradan bir çıkış arandığına dair zımni ifadeler olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda baktığınızda, bugüne kadar iktidar tarafından göreve getirilmiş bürokratların pek yapmadığı bir davranış olduğunu samimi olarak gördüğümü ifade etmek isterim.

Şimdi Sayın Başkan, sizin başta enflasyon olmak üzere hayat pahalılığıyla ilgili burada yaptığınız tespitleri gördük ve yine yüksek enflasyonun, kur korumalı mevduatın getirdiği maliyetle ilgili tespitlerin, sizden önceki bu görevlerde yer alan değerli arkadaşların maalesef yanlış politikalarından kaynaklandığını burada ifade etmek istiyorum. Genel anlamda ise yirmi bir yıllık AKP iktidarının bugün ülkede ekonomiyi içinden çıkılmaz hâle getirmesi nedeniyle artık sokakta, piyasada insanların yaşamasının zor olduğu bir dönemi yaşadığımızı burada ifade etmek zorundayım.

"Yüksek enflasyon" deyince artık vatandaşın cebine giren paranın eridiği, bir cebine giren paranın öbür cebinden çıktığı bir dönemdeyiz. Özellikle emeklilerimiz... Hâlâ en düşük emekli maaşının 7.500 TL olduğu ülkemizde en düşük ev kirasının da bugün neredeyse 10 bin TL'ler seviyesinde olduğu bir dönemde gerçekten yüksek bir enflasyonla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Tabii, burada, siz enflasyonu düşüreceğinize dair söylemleri hep ön plana çıkardınız ve yine samimi bir ifadeyle de enflasyonun 2024 yılı mayıs itibarıyla normal seviyesine ulaşacağı, yatay seviyeye ulaşacağı, 2025 yılında da düşmeye başlayacağı, 2026 yılında da tek haneli rakama ineceğine dair de ifadede bulundunuz. Yani aslında şunu gösteriyor: Vatandaşa gerek Merkez Bankası Başkanı olarak sizin gerekse önceki günlerde Komisyonumuzun önceki Başkanı, şu anki Cumhurbaşkanı Yardımcımızın da ifade ettiği gibi takvim aşağı yukarı aynı takvim yani yaklaşık iki yıl, üç yıl bu ülkede yüksek enflasyonla devam edecek bir dönemin içinde olacağımızı ifade etmektesiniz resmî ağızdan. Yani buradan vatandaşlarımıza şunu söylemek gerekir ki artık hayat pahalılığı altında vatandaşlarımız ezilmeye devam edecek, orta direk şu an kalmadı bu iktidar sayesinde. Ekonomisi bozuk olan vatandaşlarımız, geliri düşük olan vatandaşlarımız iktidarın yarattığı bu tablodan dolayı da inim inim inlemeye devam edecek.

Şimdi, "yüksek enflasyon" dedik ve yine "faiz politikalarında değişiklik" dedik. Ben size şunu söyleyeyim Sayın Başkan: Sizin bu düzeltmeye çalıştığınız... Biraz önce bir arkadaşımız da sordu "Bu kararı alırken size bir telkinde bulunuldu mu?" diye. Şimdi, ülkemiz belli bir süre "Faiz sebep, enflasyon sonuç." söylemiyle ekonomi gündemini yaşadı. Yani ülkenin önemli ekonomisti, bugün ülkeyi yöneten Sayın Cumhurbaşkanı "Ben ekonomistim." dedi; evet, onun yarattığı travmayla "Faiz sebep, enflasyon sonuç." bağlamında yüksek enflasyonu gördü bu ülke. Siz göreve geldiniz yani o yükseltilen daha doğrusu önce aşağıya doğru çekilen faizle enflasyonun gereksiz bir şekilde yükseltildiğini ve böylelikle de piyasaya hâkim olunamadığını gördük. Şimdi, bundan geri adım atılarak "Ben ekonomistim." diyenin ekonomist olmadığını, burada uygulamalarınızla aslında tersini ispat etmeye çalıştığınızı ben size buradan ifade etmek istiyorum.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Nas da gitti, nas da!

CAVİT ARI (Antalya) - Dolayısıyla nasın da artık burada, ekonomide maalesef sayenizde yani iktidarın sayesinde nasın da artık uygulama imkânı kalmadığını, doğru olmadığını hep beraber yaşayarak gördük.

Sayın Başkan, bu ülke öyle bir hâle geldi ki bakın, seçim yaşadık 14 Mayısta ve 28 Mayısta, o günlerde 14 Mayıs ve 28 Mayıs günlerinde motorin -yani mazot- ve benzin, biri 19,40 TL, biri 21,20 TL'lerde; bugün ise yani hatta aradan belki bir ay bile geçmeden bu ülkede bu iktidar sayesinde ilk defa 40 TL'leri gören benzin, mazotu yaşadı. Vatandaşımızın hani bir zamanlar "Ya, zamdan bana ne, ben 50 TL'lik alıyorum." diye böyle sosyal medyadan da çokça paylaşılan bir söylemi vardı biliyorsunuz, artık o vatandaşımızın bile "Ben 50 TL'lik alıyorum, zamdan etkilenmiyorum." diyenin bile 1,5 litre benzin alamadığı bir döneme düştü, bunu da bu iktidar başardı, bunu da söylemek istiyorum.

Şimdi, bir ay içinde bunu nasıl başardınız anlaşılır gibi değil yani seçim öncesi 19 TL, 20 TL olan benzin bugün 40 TL. Bakın, sizin sunumunuzda Brent petrolün yüzde 24 arttığını ifade ettiniz; Türkiye'de ise benzine, mazota yüzde 100 zam geldi sayenizde.

Yine, dolar ve euro bazında bakarsak aynı günlerde yani mayıs ayı itibarıyla baktığımızda işte dolar 20,7; euro 27 TL'lerden bugün 30 TL'lere yaklaşan rakamları görüyoruz yani yaklaşık yüzde 35 ortalamalı oranlar var. Yani buralara da baktığınızda bu ekonominin ne kadar kötü yönetildiğinin açık göstergeleridir. Yani aslında ekonomik olarak bugün vatandaşımız can çekişiyor.

Sayın Başkanım, bu enflasyon nedeniyle bugün vatandaşımızın geliri yok denecek kadar, özellikle de sabit gelirli vatandaşlarımızın hâli perişan. Yani bu, iktidarın hüneri yani sizin değil iktidarın hüneri. Benim eleştirilerimin birinci muhatabı iktidardır, benim muhatabım iktidar. Yani iktidar bugün ülkeyi batırdı. Bugün sabit gelirli, başta emekli olmak üzere şu an can çekişiyor iktidarın sayesinde. Sokağa çıktığınızda herkesin şu an hâli perişan; ev kiraları gelmiş en an az 10-15 bin TL'lere, çiftçi aynı şekilde sorun yaşıyor. Kısacası herkes büyük sıkıntı içerisinde.

İşte bu ülkenin kaynaklarının yatırıma, üretime harcanmadığı... Sadece başta kur korumalı mevduat olmak üzere kamu-özel iş birliklerine ülke kaynaklarının bugüne kadar -bu iktidar döneminde- aktarıla aktarıla gelmesi bunda en önemli etkendir. Önceki dönemde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, toparlayalım.

Buyurun lütfen.

CAVİT ARI (Antalya) - 27'nci Dönemde önceki Merkez Bankası Başkanı ve onun temsilcisi arkadaşla biz burada bu kur korumalı mevduat sisteminin Merkez Bankası üzerine olan maliyeti konusunda tartışma yaptık ve sonuçta da CHP Grubu olarak biz bu salonu terk ettik. En önemli sebep Merkez Bankasının maliyeti açıklamamasıydı. Şimdi bir kanun çıktı, yakın tarihte bir kanun çıktı; bu kanunla şeffaf bir şekilde yani günlük ödemelerin görüldüğü hazine üzerinden bu yük alınarak Merkez Bankasına aktarıldı. Şimdi burada bana göre iki sonuç çıkıyor ortaya. Yani burada Merkez Bankası tarafından çokça para basma yöntemiyle bu ödemeler mi yapılacak yoksa kamuoyundan işte önceki gerekçelerle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum Sayın Başkan, son cümlem

...efendim, işte özel bir kanun hükmüne tabi olduğu, işte gizliliği var, sır saklamak yükümlülüğü var gibi gerekçelerle yıl sonuna kadar bu kur korumalı mevduat maliyeti halktan yani hepimizden saklanacak mı, bu saklanmaya devam edecek mi? En önemli konuların birisi de budur. İkinci konu buydu. Üçüncü dinamit de şu aslında: Kur korumalı mevduat sisteminden çıkılmaya çalışılsa yaratacağı ayrı bir erozyon var mıdır, yok mudur diyorum. Size ve ekibinize de ülke adına başarılar diliyorum.

Teşekkür ederim.