KOMİSYON KONUŞMASI

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun saygıdeğer üyeleri; konuşmama başlamadan önce, dün vefatının 76'ncı yıl dönümü olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla anıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Yorucu bütçe sürecinde Plan ve Bütçe Komisyonumuza da kolaylıklar diliyorum.

Saygıdeğer üyeler, konuşmamda kısaca dünya ve Türkiye ekonomisindeki genel görünüme değinip, ardından Bakanlığımızın çalışma ve projelerinden bahsetmeye çalışacağım.

Dünya, 2008 yılında bu günlerde küresel krizin en hareketli dönemini yaşıyordu. Aradan altı yıl geçti ve hâlâ dünya ekonomisi krizin etkilerini üzerinden atabilmiş değil. Ekonomimiz açısından en önemli bölge olan Avrupa Birliğinde bu yıl hafif çaplı bir iyileşme yaşadık ve bu da ekonomimize ihracat kanalında çok olumlu yansıdı. Fakat maalesef Avrupa ekonomisindeki bu iyileşme, son üç dört ayda deflasyon ve resesyon beklentilerindeki artış sebebiyle yavaşlamış durumda. Avrupa Merkez Bankası, faizleri sıfırın altına indirdi ve ayrıca yeni bir parasal genişleme programı başlattı.

Krizin başladığı ABD'de ekonomik gidişat hem büyüme hem de istihdam açısından oldukça iyi durumda. ABD'de ilk üç çeyrekte yaşanan büyüme, beklentilerin oldukça üzerinde. Ekimin son haftasında parasal genişleme süreci tamamen sona erdirildi ve artık 2015 yılı ortası ya da sonuna doğru faiz oranlarında artış öngörülüyor.

Çin ekonomisinde son yirmi yılda yaşanan hızlı büyüme, son birkaç yıldır ve özellikle de bu yıl hız kesmiş durumda. Japonya, yeni Başbakan Abe döneminde başlattığı parasal genişleme sürecine 31 Ekim 2014 günü daha da ağırlık vereceğini açıkladı.

BRIC üyelerinin büyümelerinde yavaşlama görüyoruz. Bu, diğer ekonomik göstergelerine de olumsuz şekilde yansıyor. Gerek cari dengelerinde gerek istihdam piyasalarında farklı boyutlarda bozulmalar görüyoruz.

Hemen yanı başımızdaki Avrupa krizinden 2010-2013 döneminde zarar gören ihracatımız, bu yıl özellikle Rusya-Ukrayna sorunu, Irak, Suriye, Mısır, Libya'daki malum gelişmeler sebebiyle de olumsuz etkileniyor.

İşte bu gelişmeler çerçevesinde 2013 ile 2014 genel olarak karşılaştırıldığında, dünyada ekonomik büyümenin ivme kazanmadığını görüyoruz. 2013'te yüzde 3,3 olan küresel ekonomideki büyümenin 2014'te de bu düzeyde kalacağı, 2015'te ise yüzde 3,8'e yükseleceği tahmin ediliyor.

Küresel ticaretin de durgunlaştığı bir dönemdeyiz. Dünya toplam mal ve hizmet ticaret hacminin 2014'te yüzde 3,8, 2015'te yüzde 5 artması bekleniyor. Grup olarak yükselen ekonomiler, gelişmiş ekonomilere göre daha yüksek artış oranlarıyla dünya ihracat ve ithalatına dinamizm kazandırmaya devam etse de hızları eskisi gibi değil.

En başta söylediğim gibi, bizim için Avrupa'daki durum önemli. 2012 ve 2013 yıllarında küçülen avro bölgesi, çok istikrarlı olmasa da büyüme patikasına girdi. Bu yıl binde 8 büyümesi beklense de gerçekleşme muhtemelen bunun altında kalacak. 2015'te avro bölgesinin yüzde 1,3, Avrupa Birliğinin yüzde 1,8 büyümesi bekleniyor. 2013 yılında avro bölgesindeki 18 ekonomiden 8'i kriz öncesi reel gayrisafi yurt içi hasıla düzeyine dönebildi, kalan 10'u hâlâ kriz öncesinin gerisinde. Avro bölgesindeki işsizlik 2014 Eylül ayı itibarıyla yüzde 11,5 düzeyinde. Neredeyse her 4 kişiden 1'inin işsiz olduğu İspanya ve Yunanistan'da bu durum toplumsal tahribatlara yol açıyor ve sosyal huzuru da bozuyor.

Dünyaya şöyle bir göz attıktan sonra şimdi de Türkiye'mizde neler oluyor, bir de buna bakalım: Türkiye olarak 2013'te yüzde 4,1 büyüdük. Gayrisafi yurt içi hâsıla 822 milyar dolara ulaştı. Orta Vadeli Program'da, 2014'te yüzde 3,3 oranında büyüme gerçekleşeceğini öngörüyoruz. 2014'ün ilk yarısında yüzde 3,3 büyümeyi yakaladık. Öncü göstergeler 4'üncü çeyrek büyümemizin iyi geleceğinin işaretini veriyor, yüzde 3,3'lük hedefi rahatlıkla yakalayacağımızı, belki bunun bir nebze üstüne çıkacağımızı da görebiliyoruz.

2013'te ülkemizde kişi başına düşen gelir 10.807 dolara ulaştı. 2002 yılında bir Türk vatandaşı ortalama olarak bir AB vatandaşının yüzde 36'sı kadar bir gelire sahipken, 2013'te bu oran yüzde 55'e yükseldi. Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile AB vatandaşları arasındaki refah farkı azaldı. Sadece büyüme değil artan gelirin dağılımı da bizim için çok önemli. Türkiye, 2003 yılında düşük-orta gelirli ülkelerden yüksek-orta gelir düzeyine yükselmişti. Birkaç yıl içinde yüksek gelirli ülkeler ligine girmeye hazırlanıyoruz.

Türkiye'de gelirin düzeyi yükselirken dağılımı da daha adaletli bir yapıya kavuştu. Tabii gelir dağılımında istediğimiz düzeyde değiliz. Ama şunu net olarak söyleyebilirim ki, 1990'lı yıllarda gelir dağılımının en hızlı bozulduğu OECD üyelerinden biri olan Türkiye, 2000'li yıllarda dağılımın en hızlı iyileştiği OECD üyesi oldu. Sizin de bildiğiniz gibi 2002'de nüfusumuzun yüzde 3'ü günlük 2,15 doların altında bir gelire sahipken, bu oran 2012'de hemen hemen sıfırlandı. 2002'de nüfusumuzun yüzde 30'u günlük 4,3 doların altında gelire sahipken, bu oran ise 2012'de yüzde 2'ler seviyesine indi.

Bizim için önemli konulardan ve de Bakanlığımızın son aylarda esas çalışma alanlarından biri net ihracatın büyümeye katkısını pozitif tutabilmek. Bu yılın İlk 6 ayında yüzde 3,3'lük büyümemizin yüzde 2,7 puanı net ihracattan geldi. Tahminlerimiz yıl genelinde bu rakamın yüzde 2'nin üzerinde olacağını gösteriyor. Hedefimiz net ihracatın katkısını sürekli pozitif seviyelerde tutmak olacak. Biliyoruz ki, daha fazla yatırım ve üretim yoluyla dengeli ve sürdürülebilir büyümenin cari açığımızı yüzde 3 düzeyine çekmenin kilidi buradan geçiyor. Bakanlık olarak bu konuda çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Tabii, ekonominin büyümesindeki başlıca amaçlardan biri istihdam yaratmak, işsizliği azaltmak. Bunu başaran bir ekonomiyiz. Krizin başlangıcından bu yana Avrupa'da istihdam 4,4 milyon azalırken Türkiye olarak Ocak 2009'dan bugüne istihdam artışımız 7 milyon civarında. Dünyada istihdam artış hızında Türkiye birinci sırada yer alıyor.

2014'te Türkiye'nin iş gücü ve istihdam hacmi şimdiye kadarki en yüksek seviyeye çıktı. 2014'te son açıklanan temmuz istatistiklerine göre iş gücü hacmimiz 29 milyon 276 bine ulaştı. İstihdamımız 26 milyon 410 bin kişiye yükseldi. Aynı dönemde işsiz sayımız 2 milyon 867 bin oldu.

Burada bir noktanın altını özellikle çizmek istiyorum: İş gücü hacmimiz son bir yılda 1 milyon 758 bin kişi artmış. Ekonomimiz bunun 1 milyon 262 binine yani yüzde 72'sine istihdam yaratmış. Bu, oldukça yüksek bir oran ve istihdam artışımız ilk 7 ayda yüzde 5,1 düzeyinde, yüzde 5,1'lik istihdam artış hızı hem 2012 hem de 2013 yıllarındaki istihdam artış hızından daha yüksek. Dolayısıyla, ekonomi yavaşlıyor ve işsizlik artıyor gibi yorum yapmak doğru değil, iş gücü hacmindeki olağandışı artış işsizlikteki artışın temel sebebi.

2014 yılında bizim için en önemli gelişme cari açıkta yaşandı. 2014 ocak-ağustos döneminde cari açık yüzde 35,4 azalarak 29,6 milyar dolar oldu. Cari açıktaki bu 16,2 milyar dolarlık iyileşmenin 9,2 milyar doları mal ve hizmet ihracatı artışından, 6,4 milyar doları mal ve hizmet ithalatındaki azalıştan kaynaklanıyor. Bu rakamlarla yıl sonu cari açığın gayrisafi yurt içi hâsılaya oranı yüzde 5,7'nin altına inebileceğini de öngörüyoruz. Ekonomimizin dengeli büyümesi açısından bu durum bizim için son derece önemli.

Türkiye, 2013'te 151,8 milyar dolar mal ihracatı, 251,7 milyar dolar mal ithalatı yaptı. Dış ticaret açığımız neredeyse 100 milyar dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 60,3 oldu. Böylece Türkiye, 2013 yılında dünya mal ihracatında binde 8,1 ve mal ithalatında ise yüzde 1,3 paya sahip oldu.

Orta Vadeli Program'da ihracatımızın 2014'te 160,5 milyar dolara ve 2015'te ise 173 milyar dolara yükseleceği, ithalatımızın da 2014'te 244 milyar dolara düşeceği, 2015'te 258 milyar dolara yükseleceği öngörülüyor.

Ekim ayı geçici gümrük rakamlarını dikkate aldığımızda ocak-ekim döneminde ihracatımız yüzde 5,7 artarak 131,8 milyar dolar oldu. İthalatımız ise aynı dönemde yüzde 4,1 azalarak 199,1 milyar dolara geriledi. Bu arada ihracatın ithalatı karşılama oranı 6,2 puan artarak yüzde 66,2 seviyesine çıktı. İhracatın ithalatı karşılama oranı ekim ayında yüzde 68 olarak gerçekleşti. İhracatta yıl sonu Orta Vadeli Program hedefi olan 160,5 milyar dolara ulaşılmasını, ithalattaki 244 milyar dolarlık beklentinin ise birkaç milyar dolar aşağıda gerçekleşmesini bekliyoruz.

Hâl böyleyken diğer ülkelerde ne oldu? Eylül verisini açıklamış Dünya Ticaret Örgütü üyesi 30 ülkeye baktığımızda, 2014 ocak-eylül döneminde bu ülkelerin mal ihracatının ortalama yüzde 2,9 arttığını görüyoruz. Görüldüğü üzere Türkiye, 2014'ün ilk 9 ayında yakaladığı yüzde 5,5'lik ihracat artışıyla dünya ekonomilerinin çok büyük çoğunluğunu geride bırakmış durumda.

2002-2013 döneminde yıllık ortalama ihracat büyüme performansımıza baktığımızda ise ülkemizin yüzde 14 ile dünyada ihracat açısından çok büyük başarılara imza atmış ülkelerin yer aldığı 16 ülke içinde 3'üncü olduğunu görmekteyiz. Türkiye olarak biz, bu yıl 9 aylık dönemde 239 ülke ve bölgeye ihracat yaptık. 2013'ün aynı döneminde ihracat yapılmayan 6 ülke ve bölgeye ihracat gerçekleşti. 9 ayda ihracatı yapılan toplam 97 faslın 76 tanesinde ihracatımızı artırdık. Motorlu kara taşıtlarında yüzde 9,4; elektriksiz makinelerde yüzde 7,8; tekstilde yüzde 7,5; hazır giyimde yüzde 11,2; tarımsal ürünlerde yüzde 4,7 ihracat artışını gerçekleştirdik. Bu ihracat performansında sadece büyük merkezlerin değil 81 ilimizin emeği var. Yine aynı dönemde bütün illerimiz ihracat gerçekleştirirken geçen senenin aynı dönemine göre 46 ilimiz ihracatını artırmayı başardı. Uygulamaya koyduğumuz politikalar sayesinde ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her bölgesinde gelişen ihracatçı illerimizin yıldızı parlıyor. 2002'de 31 bin 731 ihracatçı firmamız varken, 2013'te bu rakam 60 bin 117 firmaya ulaşarak bir rekor kırdı. 2014 yılı ocak-eylül döneminde ise ihracatçı sayımız geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 artışla 58 bin 146 olarak gerçekleşti. Birkaç örnek verecek olursak, 2002'de Türkiye ihracatının yüzde 58,2'sini İstanbul gerçekleştirirken diğer illerimiz yüzde 41,8'ini gerçekleştirdi. Bu yılın ilk 9 ayında İstanbul'un payı yüzde 51,9'a indi, diğer illerin payı ise yüzde 48,1'e çıktı. Buna karşılık Ankara'nın payı yüzde 4,2'den yüzde 5,3'e, Gaziantep'in payı yüzde 1,7'den yüzde 4,1'e, Kocaeli'nin payı yüzde 3,5'ten yüzde 5,7'ye, Manisa'nın payı yüzde 0,9'dan yüzde 1,3'e yükseldi. Konya, Sakarya, Mardin, Hatay, Kahramanmaraş gibi illerin aldığı payda ciddi sıçrama yaşandı. Artık ihracatta Anadolu'nun sesi daha gür yükselmeye başladı.

2014 ocak-eylül döneminde ihracatımızın yüzde 43,7'sini Avrupa Birliğine, yüzde 21,9'unu Yakın ve Orta Doğu'ya, yüzde 8,8'ini Afrika'ya, yüzde 10,1'ini diğer Avrupa ülkelerine, yüzde 7,3'ünü diğer Asya ve yüzde 6,3'ünü Amerika kıtasına yaptık. Bu yıl AB'ye ihracatımızdaki artış bizi en çok sevindiren gelişmelerden biri oldu. AB'ye ihracatımız 9 aylık dönemde yüzde 12,1 arttı. Bu noktaya dikkatinizi özellikle çekmek istiyorum: AB'nin dünyadan ithalatı sadece yüzde 5 artarken, bizden ithalatı yüzde 12,1 oranında arttı. Rusya, Ukrayna, Mısır, Libya ve Irak'taki siyasi gelişmeler bu yılki ihracat performansımızı zayıflatan dış risklerdi. Bu senenin ilk 9 ayında Rusya'ya ihracatımız yüzde 11,6, Ukrayna'ya yüzde 19, Mısır'a yüzde 4, Libya'ya yüzde 22,8 ve Irak'a ihracatımız ise yüzde 5,6 oranında daraldı. Tabii, bu ülkelerin dünyadan ithalatında da aslında çok ciddi düşüş olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Rusya'nın dünyadan ithalatında yüzde 5,8, Ukrayna'nın ithalatı yüzde 24,7, Mısır'ın ithalatında ise yüzde 9,7 düşüş var.

İhracatın katma değer anlamındaki en önemli bir göstergelerinden bir tanesi de kilogram fiyatları. İhracatımızın katma değeri kilogram fiyatımız bu yılın ilk yarısında ortalama olarak 1,66 dolar oldu ve şimdiye kadarki en yüksek değerine ulaştı. Geçen yılın ilk yarısında kilogram fiyatımız 1,53 dolardı. 1,66 dolar noktasına 2009 yılındaki 1,16 dolardan geldik yani kilogram fiyatlarımızı 5 yılda yüzde 43 oranında artırmayı başarabildik. Tabii ki hedefimiz bu nokta değil bunu kilogram fiyatını 3 doların üzerine çıkarabilmek.

Çok önem verdiğimiz bir konu da dış ticaretimizde Türk Lirasının payını artırmak. 2002 yılında dış ticaretimizin binde 5,9'unu yani binde 6'sını TL ile yapabilirken, 2013 yılında bunu yüzde 4,15'e çıkardık. Bu yaklaşık 17 milyar dolara denk geliyor. 2014'ün ilk 9 ayında TL'nin dış ticaretimizdeki payı ise yüzde 4,61 oldu. 9 ayda 186 ülkeye 5,1 milyar dolar karşılığında TL ile ihracat, yaptık. 135 ülkeden ise 8,7 milyar dolar karşılığı ithalatı ise TL ile yapmayı başardık. TL'nin payı dış ticaretimizde ne kadar artarsa firmalarımızın döviz kuruna duyarlılığı azalacak ve cari açığımızın finansmanı da o denli iyileşecek.

İthalata bakıldığında bu yıl yüzde 4,2 düşüş olduğunu da görüyoruz, ithalatımızdaki ilk 10 faslın 4'ü geriledi. Bu gerilemenin ekonomimiz büyümeye devam ederken ve ihracatımız artarken yaşanan bir gerileme olduğunun altını özellikle çizmek istiyorum. 2014 ocak-eylül döneminde önemli bir kısmını altının oluşturduğu kıymetli metaller, taşlar ithalatımız yüzde 63 oranında düşerek 12,9 milyardan 4,85 milyar dolara geriledi. Motorlu kara taşıtları ithalatımız yüzde 10,4, demir ve çelik ithalatı yüzde 4,8 düşerken 13,3 milyar dolara ulaştı, elektriksiz makineler ithalatımız yüzde 7,1 daralarak 20,5 milyar dolar seviyesine geriledi. Diğer taraftan, ithalatımızın yaklaşık dörtte 1'ini oluşturan mineral yakıt ve yağ ithalatımız ilk 9 ayda 0,7 yani yüzde 1'in altında artarak 41,7 milyar dolar oldu.

Bakanlık olarak ithalatın bazı mallarda düşürülmesine yönelik adımlar da atıyoruz. Özellikle Türkiye'de üretilen-üretilebilen mallar hedefimizde. Amacımız, yerli sanayiyi korumak ve geliştirmek, Türkiye'de üretimi artırmak.

Ekonomi Bakanlığı olarak, mal dış ticaretinin yanı sıra hizmet ticareti de esas faaliyet alanlarımızdan biri.2013'te hizmet ihracatımız 46,6 milyar dolar ile rekor kırdı. Türkiye, dünyada, hizmet ihracatında yüzde 1, hizmet ithalatında ise binde 5 paya sahip. 2014 Ocak-Ağustos döneminde, hizmet ihracatımızda yüzde 8,8 artışla 32,9 milyar dolara ulaştık. Gerek turizm, gerekse ulaştırma gelirlerimizde ciddi artış yakaladık. İthalatımız 16,4 milyar, net ticaret fazlamız ise yaklaşık olarak 16,5 milyar dolar. Bu yıl ağustos ayında yıllıklandırılmış bazda hizmet ihracatımız 49,3 milyar dolar seviyesinde. Sene sonunda inşallah 50 milyar doları aşarak rekorumuzu yenileyeceğiz.

Hizmet ticaretinden de sorumlu Bakanlık olarak cumhuriyetimizin 100'üncü yılında 150 milyar dolar hizmet ihracatına ulaşmayı hedefliyoruz.

Türkiye olarak üretim ve ihracatın ithalata bağımlılığını azaltmak, ülkemizdeki katma değeri ve teknoloji altyapısını yükseltmek zorundayız. Ekonomi Bakanlığı olarak; bu amaçla, bir yandan üretim, ihracat ve yatırımları artırmaya dönük çalışmalarımızı sürdürüyor, diğer taraftan ithalatı yöneten politikalar oluşturuyor ve yürütüyoruz.

Bakanlık olarak bütün bunları gerçekleştirmek için başlıca önceliklerimiz:

Bizi 2023 hedeflerimize ulaştıracak etken bir ekonomik yapı kurmak,

Yatırım, üretim, istihdam, ihracat zincirini kuvvetlendirmek,

Ticari markalarımızın gücü ve bilinirliğini artırmak, güçlenen Türkiye algısı ile markalarımızı desteklemek,

Yatırım ortamını hem iç hem dış yatırımcılar için iyileştirip, nitelikli doğrudan yabancı yatırımlar çekmek ve böylece uluslararası rekabet gücümüzü artırmak,

Ülkemizde daha fazla katma değer yaratıp, net ihracatımızın büyümeye katkısını artırmak,

Gelişmiş ülkelerin standardında ve kalitesinde daha fazla üreterek cari açığımızı azaltmak,

İthalat bağımlılığımızı azaltıp, ithalat politikalarımızı yerli üretim ve sanayiyi desteklemek amacıyla kurgulamak,

Uluslararası tanıtım, fuarlar, ticaret ve alım heyetleri, ARGE, inovasyon, tasarım ve markaya ağırlık veren yüksek teknolojili üretim ile birim fiyatı daha yüksek ihracat yapmak,

Tüm illerin üretim potansiyelini harekete geçirerek bölgesel kalkınmışlık farkını gidermek,

Dünya ekonomisinin yeniden şekillendiği dönemde söz konusu gelişmelere proaktif uyum sağlamak, ikili ve çoklu ticari ve ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek,

Kültür coğrafyamızla ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirip bu ülkelerle daha etkin çalışmaktır.

Bu anlayışla, merkez ve taşra teşkilatımız ile birlikte 110 ülkede 160 merkezde toplam 250 kadroya sahibiz ve bu kadrolarımızla ülkemizi temsil ediyoruz. Ticaret müşavirliklerimiz ve ataşeliklerimizin ülkelere göre dağılımını ülkelerin önemine göre şu anda yeniden planlıyoruz.

Ekonomi Bakanlığı olarak son dönemdeki çalışmalarımız hakkında kısaca bazı bilgiler vermek istiyorum.

2023 yılı Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı ile 500 milyar dolar mal ihracatı ve 1,1 trilyon dolar mal dış ticaret hacmine ulaşmayı dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer almayı ileri teknolojili ürün ihraç payımızı yüzde 4'lerden yüzde 15'e yükseltmeyi ve ihracatımızın ithalatı karşılama oranını yüzde 80'lere yükseltmeyi hedefledik. Benzer şekilde 2023'te hizmet ihracatında 150 milyar dolarlık bir hedefimiz de ayrıca var. Hizmet ticaret hacminin de 240 milyar dolar olmasını bekliyoruz. 500 milyar dolarlık mal ihracatı hedefimize ulaşabilmemiz için yıllık ortalama ihracat büyümemizin yüzde 12,7 olması gerekiyor. Şunu da unutmamak gerekiyor ki: Türkiye, 2002-2013 döneminde yıllık ortalama yüzde14 ihracat artışı da yakaladı. Bu performansı tekrar gerçekleştireceğimize inancımız tam. Tabii bu süreçte işimizin daha zor olduğunun da farkındayız. İnovasyon ve ARGE'ye dayalı, katma değerli, yüksek teknolojili bir ihracat yapısına geçişi de tamamlamalıyız.

2023 hedeflerimize ulaşmada son derece önemli olduğunu düşündüğüm bir nokta ise "Türkiye markası" çalışması. Ülkemizin tanıtımına yönelik tüm faaliyetlerde kullanılmak üzere, ortak bir logo, slogan ve tanıtım stratejisini içeren, dünyadaki "güçlü Türkiye" algısını pekiştirmeyi hedefleyen bu çalışmayla artık sanayimizin gücünü, hizmet sektörümüzün kalitesini, insan kaynağımızı, kültürümüzü, sanatımızı dünyaya "Turkey Discover the Potential" logo ve sloganıyla tanıtacağız.

İhracatçı sayısını artırmak, mevcut ihracatçılarımızı daha kurumsal hâle getirmek ve markalaşmayı ve tasarımı desteklemek amacıyla; Turquality ve marka destekleri; yurtdışı birim, marka ve tanıtım faaliyetleri desteği; tasarım desteği; fuar destekleri; uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi destekleri; pazara giriş belgeleri destekleri; pazar araştırması ve pazara giriş destekleri ile ne ölçekte olursa olsun bütün ihracatçılarımızı üç aşamada planladığımız ihracatta devlet yardımları sistematiğimizle destekliyoruz. Bu destek mekanizmalarını ise sürekli olarak günün gerektirdiklerine uygun şekilde güncel tutuyoruz. Buna birkaç örnek vermek istiyorum. Biz Ekonomi Bakanlığı olarak Türkiye'de tasarım ve inovasyon kültürünün oluşturulması ve yaygınlaştırılması, ihracatçı şirketlerimizde tasarım departmanlarının kurulmasını önemli buluyoruz. Bu amaçla yeni tasarım ve inovasyon desteği üzerinde çalışıyoruz. Türkiye ticaret merkezleriyle ülkemizin, ihracatçı firmalarımızın ve Türk ürünlerinin tanıtım üssü, depo, antrepo hizmetleri ile lojistik merkezi, hukuki ve mali danışmanlık hizmetleri ve pazara giriş mihmandarlık hizmeti icra eden yeni ve süreklilik arz eden bir yapı oluşturmayı hedefledik.

BAŞKAN -Yarım saatlik süre dolmak üzere, biraz daha özetlerseniz.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Sadece 3 dakika mı kaldı efendim?

BAŞKAN - Evet yarım saatten...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - İhracatımızın kompozisyonunda yüksek teknolojili ürünlerin payını artırmak için özel çaba ve destek sağlayacağız.

Fuar desteklerimizden hazır bahsetmişken, Bakanlığımızın görevlerinden biri de Expo'ları düzenlemektir. 1 Mayıs-31 Ekim 2015 tarihleri arasında Milano İtalya'da düzenlenecek olan Expo Milano 2015 organizasyonuna ülkemizin katılımı konusundaki çalışmalara ivedilikle başladık. Buna ilişkin proje çalışmalarımızı tamamladık. Ayrıca 2017 Kazakistan Enerji Expo'su çalışmalarımızı da başlattık.

Malumunuz, expo organizasyonları, düzenlenen ülkelere çok ciddi ekonomik katkılar sunuyor. Bu minvalde, en son 2020 için başvurduğumuz expo organizasyonuna 2025 yılı için tekrar aday ülke olarak çalışmalarımızı başlattık. Daha önce 2 defa İzmir özelinde denediğimiz başvurumuzu bu defa bölgesel bir anlayışla Expo Ege 2025 projesi olarak bu organizasyona ev sahipliği yapmak istiyoruz.

İhraç ürünlerimizin tanıtımı, pazar payımızın arttırılması, ticari ve ekonomik iş birliğinde ilerleme sağlanması amaçlarıyla, ticaret heyeti, sektörel ticaret heyeti, alım heyeti ve özel nitelikli alım heyeti programları da düzenliyoruz.

Ayrıca, ihracatımızda önem arz eden belirli sektör veya ürünlerin yurtdışında tanıtımı amacıyla ihracatçı birliklerimiz bünyesinde oluşturulan sektörel tanıtım grupları marifetiyle yurtdışında tanıtım faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. İhracatçılar için alıcı bilgileri ile pazar bilgilerinin ve dış ticaret düzenlemelerinin yer aldığı bu sistemimize çağrı merkezimiz üzerinden de ulaşılabiliyor. Bu kapsamda, ihracat bilincini tüm ülke sathına yaymak için illerde seminer ve konferanslar düzenliyoruz. Bugüne kadar 81 ilin 68'inde seminer düzenledik, yıl sonunda bütün illerimizde bunu tamamlamak istiyoruz.

Sadece ihracatımızın değil, genel olarak ekonomik durum ve gidişatımızın konuşulduğu, Ekonomi Bakanlığı olarak sağladığımız desteklerin paylaşıldığı, illerdeki üniversite, sivil toplum kuruluşları ve firmaların katılımı ile ekonomi zirveleri düzenlemeye başladık. Geçtiğimiz aylar içerisinde İzmir, Aydın ve Samsun'da geniş katılımlı ekonomi zirveleri düzenledik. Bundan sonra da bu kapsamdaki zirveleri Şanlıurfa ve Diyarbakır ile devam ederek Türkiye'nin farklı illerinde gerçekleştirme arzusundayız.

Daha önce de arz gibi 2023 hizmet ihracatı hedefimiz 150 milyar dolar. Bu genel hedefe bağlı olarak; 2023 yılında film ihracatımızı 1 milyar dolara, sağlık turizmi gelirlerimizi 20 milyar dolara, uluslararası öğrenci sayısını 100 bine ve buna bağlı gelirlerimizi 2 milyar dolara ve yazılım ihracatını 10 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyoruz.

Bu hedefe en etkili biçimde ve en kısa sürede ulaşmak amacıyla bir destek programını yürürlüğe koyduk. Bu program ile "sağlık turizmi, film, eğitim ve bilişim" kilit sektörler olarak belirlendi. Bu 4 hizmet sektöründe yurtdışı pazarlara giriş ve tanıtım faaliyetleri Bakanlığımızca da destekleniyor. Diğer hizmet sektörlerine yönelik çalışmalarımız da hızla devam ediyor.

Hizmet ihracatında önemli sektörlerimizden birisi yurtdışı müteahhitlik ve müşavirlik hizmetleridir. Müteahhitlerimiz bugüne kadar yurtdışında 104 ülkede 294,9 milyar dolar değerinde 7 615 proje üstlendi. Üstlenilen proje bedeli 2002 yılındaki 2,6 milyar dolar seviyesinden, 2013 yılında 32,5 milyar dolara yükseldi. 2014 yılında üstlenilen yurtdışı projeler ise 17,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu performanslarıyla müteahhitlik sektörümüz bugün dünyada Çin'den sonra ikinci sıradaki yerini gururla alıyor.

Lojistik sektöründe ise ihracatçılarımızın elverişli maliyetlerle ve süratli bir şekilde hedef pazarlara ulaşmalarını sağlayacak yeni ulaşım güzergâhları tespit etmeye ve sektörün sorunlarını süratle çözmeye çalışıyoruz.

Lojistik çalışmaları sayesinde, hedef pazarlara ulaşımda Kızıldeniz'den Körfez Ülkelerine, Gürcistan'dan Rusya'ya, Hazar Denizinden Orta Asya'ya yeni ihraç güzergâhlarının tesis edilmesi yönünde de çaba sarf ediyoruz.

Çok önemli bir ihraç pazarımız olan Irak'a taşımalarımızın kesintisiz bir şekilde devam etmesi için Irak ve İran'ın ilgili makamları nezdinde girişimlerimiz de bulunuyor, Irak'a ihracatımızın aksamaması için devamlı olarak da gayret sarf ediyoruz.

İhracatı ve dış ticaret hacmini artırmak için dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle ikili ticari ilişkilerimizi de geliştiriyoruz. İkili ticari ve ekonomik ilişkilerimizde en temel mekanizma karma ekonomik komisyon ve JETCO toplantılarıdır. 2013 yılında ikili ticari ve ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek adına 23 adet karma ekonomik komisyon toplantısı ve JETCO benzeri toplantı gerçekleşti. 2014 yılında bugün itibarıyla bu sayı 16'dır. Üst düzey ikili görüşme sayısı 2013 yılında 139 iken, 2014 yılı Ekim sonu itibarıyla bu sayı 120'ye ulaştı.

2014 yılında olduğu gibi 2015 yılında da ikili ilişkiler açısından temel hedef, talep açısından pazarın büyük ölçüde doygunluk yaşadığı geleneksel Avrupa Birliği pazarının dışında Türkiye'nin tarihi bağları ve coğrafi konumu itibarıyla kültür coğrafyamız olarak tanımlanan; Orta Asya, Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya, Kuzey ve Orta Afrika'yı da içine alan geniş bir bölgede ekonomik ve ticari anlamda etki alanımızın genişletmektir.

2015'de ikili iş birliğimizi ve ticari ilişkilerimizi çok fazla geliştirmeyi planladığımız ülkelere yönelik farklı açılımlarımız da olacak. Örneğin, hedef ülkeler arasında yer alan Kazakistan'la ekonomik ortaklık anlaşması yapılmasını da hedeflenmekteyiz. En önemli 4'üncü ihracat rotamız Rusya Federasyonu ve öncelikli ülkeler arasında gördüğümüz Türkmenistan'la da halihazırda tercihli ticaret anlaşmasının alt yapısı oluşturulmaktadır. Çalışmalarımız belli bir coğrafya ile de sınırlı kalmıyor; Avustralya ve Yeni Zelanda ile de benzer anlaşmalar üzerinde çalışıyoruz ve resmî görüşmelere de başladık. 2015 yılında yeni açılımlar ve yeni fırsatlar arayışı içinde olmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda, gözlemci statümüzün olduğu Pasifik İttifakı, Avrasya Ekonomik İşbirliği ve Şangay İşbirliği Örgütü ile ilişkilerimizi de geliştirmek üzere çalışmalarımız devam ediyor.

Çok taraflı boyutuyla, 2015 yılına yönelik olarak vurgulanması gereken 2 önemli faaliyetimiz var: Birincisi, Türkiye'nin G20 dönem başkanlığını üstlenecek olması. Bu bağlamda ticaret bakanları toplantısı da dâhil olmak üzere, pek çok etkinliğin ev sahipliği ve organizasyonu ülkemiz tarafından yapılacaktır. Ticaretle bağlantılı konuların sorumluluğu ise Bakanlığımızda olacaktır.

Bir diğer büyük proje ise, 160 ülke Ticaret ve Ekonomi Bakanları ve heyetlerinin katılımının öngörüldüğü, Dünya Ticaret Örgütünün kuruluşunun 20'nci yılına rastlayacak olan Dünya Ticaret Örgütü 10'uncu Bakanlar Konferansına 2015 yılında ülkemizce ev sahipliği yapılması. Gerçekleşmesi hâlinde, konferans, Ekonomi Bakanlığının şimdiye kadar düzenlediği en büyük organizasyon olacak.

2023 hedeflerine ulaşılmasında ve ülkemizin küresel değer zincirinde var olabilmesinde özel sektörün dış ekonomik ilişkilerdeki gücü çok daha önemli hâle gelmiştir. Bu kapsamda DEİK, eylül ayında yapılan bir düzenlemeyle özel sektörün daha etkin katılım göstereceği bir yapıya kavuşturuldu. DEİK'te 41 olan kurucu özel sektör kuruluşunun sayısı 99'a çıkartıldı. Ticaret ve sanayi odaları ile ihracatçı birlikleri de kurulda yer alma fırsatı buldular. Artık dış ekonomik ilişkilerimizde, tüm yönetim kurulu üyelerinin seçimle geleceği, tüm özel sektör kuruluşlarımızın söz sahibi olacağı güçlü bir çatı örgütümüz var.

AB'yle aramızdaki gümrük birliği, dünya ekonomisinde yaşanan büyük dönüşüm karşısında artık yetersiz kalıyor. Ülkemizi tam üyeliğe taşıyacak geçici bir düzenleme olarak görülen gümrük birliği, dengesiz bir yapıda tesis edilmiş; tam üye olmadan ortak ticaret politikası uygulama yükümlülüğünü üstlenen ülkemiz, gümrük birliği ile ilgili karar alma mekanizmalarının dışında; daha da önemlisi, gümrük birliği kararında, Türkiye'nin serbest ticaret anlaşmalarını AB'yle eş zamanlı tamamlamasını sağlayacak bir mekanizma maalesef oluşturulmamıştır.

Gümrük Birliği'nin günümüz şartlarına adapte edilerek güncellenmesi amacıyla 2014 yılının başından itibaren AB'yle yoğun bir çalışma ve temas sağlandı ve bununla ilgili Türkiye'nin serbest ticaret anlaşmalarının karar alma sürecine katılımı, kara yolu kotalarının sorunlarının çözümü, anlaşmazlıkların hâlli mekanizmasının oluşturulması ve hizmetler ile kamu alımlarının karşılıklı pazar açılımı için müzakere süreci başlatılmasıyla ilgili görüşmeler gümrük birliği makamlarıyla hızlı bir şekilde sürdürülmektedir. Kasım ayı başında göreve gelen yeni Komiser Malmström ile süreci hızlandırmayı ve müzakerelere 2015 yılında başlamayı öngörmekteyiz.

ABD ve Avrupa Birliği arasında TTİP müzakereleri şu anda devam ediyor. ABD ile Avrupa Birliği TTİP müzakerelerini 2015 yılı sonunda bitirmeyi, 2016 yılında onaylamayı, 2017 yılında da yürürlüğe koymayı hedefliyor. Bu düzenlemeye taraf olmak adına ülkemiz gerek ABD'yle gerek Avrupa Birliğiyle yoğun şekilde temaslarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca İran'la, Türkiye olarak çok kapsamlı bir tercihli ticaret anlaşmasını da bu arada yaptık.

Başta komşu ve çevre ülkeler olmak üzere 32 adet ülkeyle veya ülke grubuyla serbest ticaret anlaşması imzalandı. Bunların 11 tanesi Avrupa Birliği sebebiyle feshedildiği için hâlâ 17 ülkeyle serbest ticaret anlaşmamız devam ediyor. Ayrıca Lübnan STA'sı Lübnan tarafının, Kosova, Malezya ve Moldova STA'ları ise her iki tarafın iç onay süreçlerinin tamamlanmasını müteakip yürürlüğe girecek.

Bunun yanında Gana, Faroe Adaları gibi ülkelerle STA müzakerelerini tamamladık. Yakın zamanda anlaşmaların imzalanmasını da bekliyoruz. Şu anda 13 ülke ve ülke grubuyla ülkemiz serbest ticaret anlaşmaları müzakerelerine devam ediyor. 10 ülke grubu nezdinde de STA müzakerelerine başlama girişiminde de bulunduk.

Bugün itibarıyla ihracatımızın yarısından fazlasını Gümrük Birliği ve STA ortaklarımızla gerçekleştirmekteyiz. Mal ihracatının yanı sıra hizmet ihracatımızı da arttırmak ve ülkemize yabancı sermaye çekmek amacıyla hizmetler, yatırımlar ve hatta kamu alımlarını içeren kapsamlı ve derin STA'lar müzakere ediyoruz. Güney Kore STA'sı çerçevesinde hizmetler ve yatırım fasıllarına dair müzakereler tamamlandı. Hâlen Singapur, Japonya, Ukrayna, Meksika ve Peru ile hizmetleri de kapsayan STA'ların müzakerelerini sürdürmekteyiz.

Diğer önemli bir kalem ise, doğrudan yabancı yatırımı ve teknoloji girişini hızlandırmak; firmaları ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek amaçlarıyla kurulmuş olan 19 serbest bölgemiz faaliyetlerine devam ediyor. Bu bölgelerde 2014 yılı eylül ayı itibarıyla, 497'si yabancı, 1.660'ı yerli olmak üzere toplam 2.157 firma faaliyette bulunuyor. 2014 Ocak-Eylül döneminde serbest bölgelerde toplam ticaret hacmi 16,9 milyar dolar oldu ve 62 bin 844 kişi şu an itibarıyla istihdam ediliyor.

Diğer taraftan, serbest bölgelerin yüksek teknolojili ve doğrudan yabancı yatırımları çekecek şekilde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, tekrar bir on dakika daha verelim. Tamamlayabilirseniz iyi olur.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - On dakikada toparlarız inşallah.

2023 hedeflerine uygun şekilde yeniden yapılandırmak üzere kanun teklifimizi çok kısa bir sürede yüce Meclise arz edeceğiz.

Bakanlık olarak, yurtdışında yatırım yapan firmalarımıza, yurt dışı şirket satın almalarındaki danışmanlık hizmetlerinin karşılanması aşamasında 200 bin dolara kadar teşvik de veriyoruz.

Yurt dışındaki yatırım stokumuz 2013 sonu itibarıyla 33,4 milyar dolara ulaştı. Yatırım stokumuzun 2023 yılı sonunda 100 milyar dolara ulaşmasını da hedeflemekteyiz. Nitekim bu çerçevede, girdi tedarik güvenliğinin sağlanması, tedarik maliyetinde etkinliğin artırılması ve cari açığın azaltılmasına katkı sağlanması amacıyla Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) kapsamındaki yurt dışı yatırımlara destek verilmesi yönünde hazırlıklar son aşamaya geldik. Bu kapsamda yurt dışında yatırım yapacak olan, yurt dışında teknoloji ve yüksek teknolojide yurt dışında firma satın alacak olan firmalarımızın yurt dışı danışmanlık hizmetlerine desteğin yanında bunlara yurt dışında satın almalarda destek anlamında faiz desteği de vermeyi planlıyoruz.

2023 hedeflerimiz için önemli uygulamalarımızdan bir tanesi de 2012 yılı Haziran ayında yeni bir anlayışla uygulamaya koymuş olduğumuz proaktif teşvik sistemimizdir. Bugüne kadar geçen iki yılı aşkın bir sürede teşvik sistemimiz sayesinde yatırımlar anlamında önemli kazanımlar elde ettik.

Bu doğrultuda teşvik sistemimiz içerisinde yer alan stratejik, büyük ölçekli ve öncelikli yatırımların teşviki uygulamalarımız da özellikle büyük önem taşımaktadır. Stratejik yatırımların teşviki uygulamamız kapsamında bugüne kadar 13,4 milyar TL tutarında 14 yatırım projesi için belge düzenledik. Bu kapsamda yapılacak yatırımlar tamamlandığında yaklaşık olarak 11,5 milyar dolarlık ithalatı da bu şekilde engelleyeceğimizi öngörüyoruz. Yine 5. Bölge desteklerini uyguladığımız öncelikli yatırımların teşviki uygulamamız kapsamında ise bugüne kadar 25,1 milyar TL tutarında 1.146 adet belge düzenledik. Bu belgelerle 64.746 kişinin de istihdamını öngörüyoruz.

2014 yılı, teşvik sistemimizde önemli değişiklikleri gerçekleştirdiğimiz bir yıl oldu. 5 mevzuat değişikliği gerçekleştirdik. Gelen talepleri ve ihtiyaçları gözeterek dinamik ve sürekli güncellenen bir teşvik sistemimiz var. 20 Haziran 2012 tarihinden 2014 yılı ekim ayı sonuna kadar olan 28 aylık dönemde 179,3 milyar TL tutarında 10.723 adet yatırım teşvik belgesi düzenledik. Düzenlenen teşvik belgeleriyle 397.793 kişilik istihdam öngördük.

Bölgeler itibarıyla değerlendirdiğimizde 1. Bölge, belge adedi, sabit yatırım tutarı ve istihdam açısından ilk sırada yer alıyor. 6. Bölge ise belge adedi açısından 4. ve 5. Bölgeleri de geride bırakmış durumda. İstihdamda ise 6. Bölgenin yüzde 187'lik artışla 1. Bölge hariç diğer bölgeleri geride bıraktığını görürsek teşvik sistemimizin ne derece önemli sonuçlar aldığını da böylelikle tespit etmiş olduk.

Yabancı sermaye anlamında da baktığımızda, ülkemize 2002 yılına kadar toplam 14,6 milyar dolar doğrudan yabancı yatırımı gelirken, 2003 yılı başından 2013 sonuna kadar, hatta 2014 yılına kadar gelen toplam doğrudan yabancı yatırım sayısı 145,1 milyar dolar. 2014 yılı kayıtlarına baktığımız zaman ise bu yabancı sermaye yatırımlarında yüzde 9,8'lik bir artışı 2013 yılına göre gerçekleştirdik. Diğer önemli bir rakam ise Türkiye'yle ilgili, ülkemizle ilgili, gelen yabanca yatırımların yüzde 70'inin Avrupa Birliği kaynaklı olması.

Yabancı sermayenin güvenini sağlama konusunda, yatırımların karşılıklı teşviki ve korunmasıyla ilgili de dünyada 90'ın üzerinde ülkeyle de bu anlamda anlaşma imzaladık.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sektörler Sayın Bakanım...

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Efendim?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Avrupa Birliğinden gelen yatırım hangi yatırımlar?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bunlarla ilgili de dökümleri veririm şimdi.

Sizlerin de bildiği gibi, yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili de Hükûmetimiz çok yoğun bir şekilde çalışıyor ve bununla ilgili sorumluluk da Ekonomi Bakanlığımızda. Türkiye olarak önceliğimizde üretimin ve ihracatın dışa bağımlılığını azaltacak, yurt içi katma değeri artıracak bir yapı oluşturmaya çalışıyoruz. Bu yönde yapılan en somut çalışmalarımız arasında Girdi Tedarik Sistemimiz yer alıyor. Yani kısa adı GİTES ile girdi temininde güvenliğin sağlanması, rekabetçiliğin ve ihracatın artırılması, ithalata olan bağımlılığın azaltılması, ara malı üretiminde yetkinliğimizin güçlendirilmesi, sanayi için önemli ham madde ve girdilere adil fiyatlardan sürdürülebilir erişimin güvence altına alınması çalışmalarımız devam ediyor.

GİTES Eylem Planı, toplam 37 hedef ve 91 eylem içermektedir. Bu eylemlerde önemli mesafeler de katedildi. GİTES Eylem Planında kaydedilen gelişmelerin ve sonraki dönemde atılacak adımların değerlendirileceği 9'uncu İhracata Dönük Üretim Stratejisi Değerlendirme Toplantısını da aralık ayı içinde gerçekleştireceğiz.

Konuşmamda değindiğim politika araçlarının hepsi aslında ortak bir amaca hizmet ediyor: Mal ve hizmetlerde üretimi ve ihracatı artırmak, üretim ve ihracatın ithalata bağımlılığını azaltmak, ülkemizdeki katma değeri artırmak. İthalatı yöneten politika araçlarımız da yurt içi piyasaların düzgün işlemesinde ve gelişmesinde de önemli rol oynuyor.

Sayın Başkan, saygıdeğer Komisyon üyeleri; ithalat politikalarıyla yerli üreticinin korunmasının yanında tüketicilerin temel ihtiyaçlarının ucuza ve sağlıklı karşılanması, spekülasyon ve manipülasyonların engellenmesi ve sanayimize ucuz girdi sağlayarak rekabet gücünü yükseltici niteliklerdeki çalışmalarımıza da devam ediyoruz. Bu maksatla, ithalatta gümrük vergileri ayarlanmakta, gerektiğinde sanayimizin ihtiyacına göre askıya alınmakta ve tarife kontenjanı açılmaktadır.

Diğer taraftan, ithalatın bir yerli üretim dalı üzerinde neden olduğu zararı veya zarar tehdidini bertaraf etmek amacıyla yerli üreticilerin başvurusu üzerine veya resen ticaret politikası savunma araçlarını etkin şekilde uygulamaktayız. Bu uygulamalara ilişkin istatistiki bilgiler şu an yansıda gösterilmeye çalışılıyor ama herhâlde arkada daha rahat görülebiliyor.

İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Mevzuat toplam 7 ürün grubunda ithalatı denetleyen çalışmalarımız var. Ayrıca, İran menşeli 6 ürün grubunda da korunma önlemi uyguluyoruz. Korunma önlemleri kapsamındaki ithalatın değeri önlem alındığı yıl itibarıyla 1,7 milyar dolar. Ayrıca, bir malın ithalatında kaydedilecek gelişmelerin izlenmesi amacıyla ithalatta gözetim uygulamasına da gidebiliyoruz. Bu kapsamda 129 adet gözetim tebliği yayımlandık. Söz konusu tebliğler kapsamındaki ithalatın değeri yaklaşık 20 milyar dolar.

Öte yandan, hâlihazırda 21 değişik ülke menşeli 52 ürün grubunda 116 adet damping ve sübvansiyon önlemi yürürlükte bulunuyor. En çok önlem alınan ülkelerin başında Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan ve Endonezya geliyor. Başta tekstil ve maden, metal ve plastik olmak üzere farklı sektörlerde damping önlemleri uygulanıyor.

2013 yılında dampinge ve sübvansiyona karşı önlem uygulanan ürünlerin tüm ülkelerden ithalatı 7 milyar dolar, önleme tabi ülkelerden ithalatı ise 2,1 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bununla birlikte, ithalattan kaynaklanan haksız rekabete karşı yerli üretim dalını korumak için alınan damping önlemlerinin etkinliğinin tesisi ve zaafa uğratılmaması için gerekli izleme ve inceleme faaliyetlerini de titizlikle yürütüyoruz. Bu kapsamda, dampinge karşı önleme tabi 9 ürün grubunda 10 ülke menşeli 19 adet önlemin etkisiz kılınmasına karşı önlem alındı.

Bunun yanı sıra, tekstil ve konfeksiyon ürünleri ile ayakkabı ithalatında sağlığa zararlı azo boyar maddeler kullanılarak üretilmiş ürünlerin Riske Dayalı Denetim Sistemi vasıtasıyla denetlenmesi suretiyle ithal ürünlerin yürürlükteki teknik mevzuat ve standartlara uygunluğunun denetimini de ayrıca yapıyoruz.

Ayrıca, 15 Eylül 2011 tarihinden bu yana bazı tekstil eşyası ithalatında yüzde 20, bazı konfeksiyon eşyası ithalatında ise yüzde 30 ilave gümrük vergisi uygulanıyor. Tekstil ve konfeksiyon ürünlerindeki bu ilave gümrük vergisi uygulaması yürürlüğe konulduğu yıldan bir önceki yıl yani 2010 itibarıyla 3,5 milyar dolar tutarındaki ithalatı da kapsıyor. 2014 yılı Ağustos ayından başlamak üzere ise ayakkabı ithalatında yüzde 10 ile yüzde 50 arasında değişen oranlarda ilave gümrük vergisini de tahsil ediyoruz.

Yine, bilindiği üzere, Çin, sahip olduğu ham çelik kapasite fazlasından dolayı demir-çelik ürünleri ihracatını artırma çabasında. Dolayısıyla 2014 yılı Ağustos ayından itibaren Çin'in Türkiye'ye filmaşin ve inşaat demiri ihracat teklifleri artış gösterdi. Yeterli miktarda yerli üretimi bulunan ve her iki üründe de ülkemiz net ihracatçı konumunda olduğundan 2013 yılında 4,8 milyar dolar inşaat demiri ihracatı, 563 milyon dolar filmaşin ihracatını gerçekleştiren ülkemiz dünyanın bir numaralı inşaat demiri ihracatçısıdır. Ülke ekonomisine önemli katkı sağlayan sektörün Çin'den gelen ithalat baskısı karşısında rekabet gücünü koruyabilmesi için yaptığımız çalışmalar neticesinde yüzde 12 ve 15 olan demir-çelikten filmaşinler ile inşaat demirinin gümrük vergilerini yüzde 30 ve 40'a yükselttik. Söz konusu uygulama 18/10/2014 tarihinde yürürlüğe girdi.

Ekonomi Bakanlığı olarak ürün güvenliği alanında da kritik bir kamu hizmeti vermekteyiz. Ürün güvenliği alanındaki uygulamaların temel amacı, ürünlerin ilgili standart ve teknik düzenlemelere uygunluğunun denetimidir. Bu uygulamayla ilgili standart ve teknik düzenlemelere uygunluğunu denetleyerek bir yandan tüketicimizin sağlık ve güvenliğini korumak, diğer yandan yerli ürünlerimizin kalitesini arttırarak iç piyasada ve ihraç pazarlarında daha çok tercih edilmelerini sağlamaktır.

Piyasaya arz edilen çok sayıda tüketici ve sanayi ürünü, Bakanlığımızın koordinasyonunda ilgili Bakanlık ve kuruluşlar tarafından da denetlenmektedir. Her geçen yıl giderek artan sayıda denetim yapılmakta, bu sayede daha çok oranda güvensiz ürün tespit edilerek bunlarla ilgili gerekli işlemler yapılmaktadır.

Diğer yandan, Bakanlığımız ithalat aşamasındaki ürünlerin denetiminde doğrudan görev yürütmektedir. Bunun için de risk analizi yaparak ürünlerin ülkemize girişinde denetlenmesini sağlayan, dünyanın her yerinden e-imzayla 7 gün 24 saat ulaşılabilen elektronik Dış Ticarette Risk Esaslı Denetim Sistemi olan TAREKS'i kurduk. Avrupa'dan ve ülkemizin iş dünyasından kamu hizmeti ödülleri alan ve bürokrasiyi azaltan TAREKS'ten bugün itibarıyla 30 bini aşkın firma ve bunlara ait 45 bin temsilci yararlanıyor. Denetimlerimiz sonucunda güvensiz ve uygunsuz bulunan ürünlerin ülkemize girişi de engelleniyor.

Kamuoyunda piyasa gözetimi ve denetiminin önemine dikkat çekmek ve denetimlerin sonuçlarını halkımıza duyurmak için Bakanlık olarak 2013 yılı Piyasa Gözetimi ve Denetimi Raporu'nu geçtiğimiz ay yayımladık. Bu rapora göre, 2013 yılında piyasada denetlenen toplam sanayi ürünü parti sayısı bir önceki seneye göre yüzde 53 oranında artışla 118.724 oldu. Arasında tıbbi cihazlar, kozmetikler, elektronik ürünler, kırtasiye ürünleri, kişisel koruyucu donanımların da yer aldığı bu ürünlerin yüzde 12'sini teşkil eden 14.134 parti ürün güvensiz ve uygunsuz bulundu. Güvensiz bulunan ürünlere piyasaya arzı yasaklama, toplatma, bertaraf etme veya düzeltici önlemler uygulandı.

Ürün güvenliği ve denetimi alanında daha etkin ve ileri bir aşamaya geçmek istiyoruz. Bu amaçla Bakanlığımız koordinasyonunda yetkili Bakanlık ve kuruluşlarımızla 2015-2017 dönemi için Ulusal Piyasa Gözetimi ve Denetimi Stratejisi'ni belirledik. Bunun da ötesinde, Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Taslağı'nı hazırlayarak Başbakanlığa sevk edilmek üzere hazır hâle getirdik.

Bütün bu amaçlar ve faaliyetler doğrultusunda kullanılmak üzere Ekonomi Bakanlığının 2015 yılı bütçesi 2014'e göre yüzde 1,87 artışla 1 milyar 481 milyon 672 bin TL. Bunun 179 milyon 27 bin TL'si personel giderlerine, 19 milyon 618 bin TL'si SGK devlet primi giderlerine, 71 milyon 463 bin TL'si mal ve hizmet alım giderlerine, 1 milyar 185 milyon 44 bin TL'si cari transferlere, 16 milyon 520 bin TL'si sermaye giderlerine ve 10 milyon TL'si borç verme tertibine tahsis edildi.

Sözlerime son verirken Ekonomi Bakanlığının yeni web portalini de sizlere tanıtmak istiyorum. Yakında kullanıma açılacak olan bu web portalimiz... Bu kapsamlı yeni portalle dünyada ve Türkiye'de... Türkiye'miz için tabii, çok net bir şekilde görmenizi de istiyorum. Bundan sonra bütün Komisyon üyelerimiz, bu konuyla ilgili tüm profesyoneller, ülkemizde bütün milletvekillerimiz herkes için bir kullanım alışkanlığı yapacak olan bir web sitesi tasarladık. Çok yakın bir sürede ekonomiye ilgili dünyada ve Türkiye'de ne gelişiyorsa ve ne oluyorsa bu portalden anlık bir şekilde bütün dünyanın her yerinden bilgilerin aktarıldığı bir şekilde görme imkânımızı sağlayacağız. İnşallah bunu da biz mobil cihazlarınıza da indirilmesini bizler sağlayacağız.

Sayın Başkanım, çok değerli Komisyon üyeleri, ben öncelikle sabrınız için çok teşekkür ediyorum. Planladığımızdan çok daha uzun bir sunum oldu, bir saate yaklaşan bir sunum oldu. Ben tekrar teşekkür ederek saygılarımı sunuyorum ve bu sabrınızı da inşallah Ege'mizin güzel kuru incirleriyle de telafi etmeye çalışacağımızı bildiriyorum.

Saygılar sunuyorum.