KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Öncelikle, Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, değerli hemşehrimize de başarılar diliyoruz, hayırlı olsun diyoruz.

Şimdi, tabii, bu hayırlı olsundan sonra Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızı dinlerken kendimi bir anda Kuzey Avrupa ülkelerinde sandım, İsveç'te sandım. Tabii, İsveç deyince de Sayın Başkanım, şöyle bir şey aklıma geliyor: Bu İsveç'i NATO üyeliğine bugün Kemal Kılıçdaroğlu... Kabul etti, önce "Kabul etmem." diyordu, böyle afişler asıyordu, sizin bu sözcüleriniz, Yeni Şafak vesaire, İsveç'in NATO üyeliğine girmesiyle ilgili Kemal Kılıçdaroğlu'nu suçluyorlardı ama büyük bir çarkı daha bugün görmüş olduk. Sayın Erdoğan daha önce "Ben burada olduğum sürece İsveç NATO'ya giremez." diyordu, İsveç NATO'ya girmiş oldu.

Bir de tabii, ortağınız var, Sayın Bahçeli, onu da söyleyeceğim ama şimdi bu çarklarla ben daha çok şeyler göreceğimizi de düşünüyorum. Yakında, gerçi Sisi'yle barışıldı biliyorsunuz, rabia gitti, rabia baybay, gitti rabia, geldi Sisi. Şimdi, yakında Esad'la barışılacak eğer biraz daha paraya sıkışılırsa okyanus ötesine gidilebilir diye düşünüyorum ben. Peki, siz öyle diyorsunuz da ortak ne diyor bugün? Sayın Bahçeli "İsveç, PKK'nın Avrupa'daki mağarasıdır, Kandil neyse Stockholm aynısıdır." diyor ama patron da İsveç'i yani PKK, Kandil'in Avrupa'daki mağarasını NATO'ya üye yapıyor. Bunu da kamuoyunun takdirlerine sunmak istiyorum.

Şimdi, tabii, Sayın Bahçeli başka bir şey daha demiş bugün Sayın Kalaycı. Sayın Devlet Bahçeli diyor ki: "8.077 TL emeklilere verilmesi gerekir." Yani memura verilen 8.077 TL'nin emeklilere de verilmesi gerekir diyor.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Karşı mısınız?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Vallahi biz hazırız Sayın Kalaycı, elinizi tutan yok Sayın Aksu, verin vallahi destekleyeceğiz; verin 8.077 lirayı, biz destekleyeceğimizi söylüyoruz. Hiç öyle grupta nutuk atmanın anlamı yok. Biliyoruz ki bu bütçeyi beraber yapıyorsunuz, biz hodri meydan diyoruz. Hodri meydan, gelin verin, vallahi beş dakikada... Konuşma da yapmayacağız Sayın Başkanım, bu önerge konusunda Sayın Başkanım, Sayın Türeli, konuşma da yapmayacağız. Gelin hemen geçirelim, önergeyi verin, altına biz imza atacağımızı belirtmek istiyorum.

Şimdi, bu bir başka soru değerli arkadaşlar, tabii, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı bunun depremle ilgili olduğunu söyledi. Vallahi depremle ilgili gözüküyor ama deprem sanki fırsata çevriliyor gibi şey var içimizde. Aslında bu ek bütçe, yaşadığımız bu ekonomik buhranın ve seçim ekonomisinin sonucudur başka bir anlamı yok. Bu enkazı bu iktidar yarattı, seçime kadar gizledi, şimdi faturayı yoksullara ödetmeye çalışıyor. Değerli arkadaşlar, bakın, şurada bir şey var, gerekçede diyor ki: "Ortaöğretim öğrencilerine verilen burs ve harçlıklar, Aile Destek Programı, ücretsiz doğal gaz tüketimi, aday çırak ve çıraklar ile işletmelerde mesleki eğitim gören staj veya tamamlayıcı eğitime devam eden öğrencilerin ücretleri için ödenecek devlet katkısı ödemelerindeki artış..." Değerli arkadaşlar, hatırlarsanız bunu bütün Türkiye'ye "doğal gaz bedava" diye billboardlara girdiniz, "öğrencilere burs" diye bütün billboardları süslediniz. Ya, bunu görüyordunuz, bunu görüyordunuz ama seçime kadar bunu gizlediniz. Madem vatandaşın cebinden gidecekti, madem ek bütçeyle fakir fukaranın cebinden gidecekti bunu niye billboardlara sundunuz? Bunun da büyük bir ikiyüzlülük olduğunu söylemek istiyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız biraz önce hakikaten çok güzel bir sunum yaptı ama keşke o rakamlar ile Türkiye'nin gerçekleri aynı olsa, keşke Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının söylemiş olduğu tablo ile pazar aynı olsa, sokak aynı olsa, örneğin emeklinin durumu aynı olsa, dul ve yetimin durumu aynı olsa, keşke sokakta yaşayanların durumu aynı olsa. Ayrıca bir başka gösterge daha var değerli arkadaşlar, bakın, bizim ülkemizin durumu Avrupa'dan daha iyiyse, ekonomik koşullarımız daha iyiyse, ekonomik açıdan daha güçlüysek... Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının zamanının çoğu Türkiye'de değil Orta Doğu ülkelerinde geçiyor; maşallah bir gün Birleşik Arap Emirlikleri'nde, bir gün Katar'da, önümüzdeki hafta Suudi Arabistan'da, yakında Mısır'a gider, başka zengin ülke var mı, bilmiyorum, daha aşağıda Burundi Cumhuriyeti, oralara kadar da gidecek gibi gözüküyor Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız. Hayırlı yolculuklar diliyoruz, Allah kaza bela vermesin de bu kadar durumumuz iyiyse bu Birleşik Arap Emirlikleri'ne, Katar'a, Suudi Arabistan'a niye el açtık? Bu Kaşıkçı'yı katleden katil Suudi Arabistan'a mesela niye el açtık?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Türkiye kimseye el açmaz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Nasıl el açtık; dileniyoruz, dileniyoruz, kapı kapı geziyoruz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Türkiye kimseye el açmaz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kapı kapı vallahi billahi geziyoruz. Ya, bu kadar iyiydik de Kaşıkçı'yı öldüren...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - "El açmak" ne demek ya?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Ök, Kaşıkçı'yı öldürdü ya "Bu bedende bu can olduğu sürece o Suudi Arabistan'la ilişki kurmam." diyordu. Başka bir şey daha diyordu: "Ben o Sisi'yle aynı masaya oturmam." Şimdi 27 Temmuzda hep beraber Sisi'yi karşılayacağız. Gitti, gitti rabia, gitti.

Değerli arkadaşlar, Türkiye şu anda Orta Doğu ülkelerinde, demokrasinin olmadığı...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, sizi bütçe kanunuyla alakalı konuşmaya davet ediyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Aynen, bütçeyi konuşuyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Bütçenin gerçek yüzünü ortaya koyuyor Sayın Başkanım.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Aynen, tam da bütçenin gerçeklerini konuşuyorum. Bütçe dediğiniz siyasettir, siyasetin ta kendisidir.

Şimdi, arkadaşlar, hakikaten Türkiye'nin durumu iyiyse Sayın Şimşek'le... Ben tabii Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısını hakikaten hemşehrilerim kadar çok severim, çok kibar insandır. Çok yüklenmek de istemiyorum ama... Ne yapsın, onun da eli mahkûm, o ne yapsın? Ona da bir şey diyemiyoruz.

Şimdi, gitmişler, Orta Doğu ülkelerinde, demokrasinin olmadığı paranın çok olduğu ülkelerde dileniyorlar.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Yapma.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ha, biz biliyoruz ki onlar da -Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Katar- kimseye bedava para vermez. Ne yapar?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Gerçekten, el açmak, dilenmek ne demek? Asla Türkiye öyle bir ülke değil. Bu sizin hayal ettiğiniz ülke, Türkiye öyle bir ülke değil.

VELİ AĞBABA (Malatya)- Gelir, buradaki varlıklarımızı alır mı? Vallahi alır. Ya, borsayı sattık. Başka? Gidin İstanbul'a, âdeta Katar Cumhuriyeti'ne dönüşmüş durumda Türkiye, geldiğimiz o. Dileniyor muyuz? Vallahi dileniyoruz, utanıyorum, üzülüyorum ama dileniyoruz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Senin liderin...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Dün efelenenler, dün Birleşik Arap Emirlikleri'ne efelenenler, Suudi Arabistan'a efelenenler şimdi süt dökmüş kedi gibi randevu istiyorlar. Önce altyapıyı Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız ve Mehmet Şimşek yapıyor, sonra Sayın Cumhurbaşkanı gidecek, para isteyecek; geldiğimiz durum bu. Eskiden "Türkiye'yi 70 sente muhtaç ettiniz." diyordu ya, şimdi Türkiye'yi Araplara, demokrasinin olmadığı ülkelere...

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Sayın Ağbaba, Genel Kuruldan bütçeye dön.

VELİ AĞBABA (Malatya) - ...Arap ülkelerine, Birleşik Arap Emirlikleri'ne, Katar'a, Suudi Arabistan'a muhtaç duruma getirmiş durumdasınız. Aslında Türkiye ekonomisinin özeti bu.

Şimdi, değerli arkadaşlar, seçim ekonomisi diyoruz, aklınıza hiç şey gelmiyor. Bakın, bu kur korumalı mevduatı savunmanın fakirin daha fakirleşmesini, zenginin daha zenginleşmesini ya da zengin demeyelim, tefecilerin daha zenginleşmesini savunmaktan başka bir anlamı yok. Ya, getirdiği yük ortada. Hâlâ bu kur korumalı mevduatı nasıl savunuyorsunuz, bilmiyorum. Aslında bu ek bütçeye "kur korumalı mevduat bütçesi" de diyebiliriz.

Değerli arkadaşlar, hiç aklınıza şey geliyor mu ya, hani fakire fukaraya vergi geliyor, KDV geliyor, ne bileyim, işte temizlik ürünlerine vergi artışı geliyor, tuvalet kağıdının KDV'sini yüzde 8'den yüzde 20'ye yükseltiyorsunuz. Türkiye, tuvalet kâğıdının vergisine muhtaç duruma gelmiş arkadaşlar. Hiç aklınıza geliyor mu acaba tasarruf? Tasarruf var ya tasarruf, siz bilmezsiniz de tasarrufu fakir fukara yapıyor. Örneğin, Türkiye'de 125 bin tane makam aracı var, inin araçlarınızdan, inin ya da 14 tane uçak var, inin uçaklardan ya da saraylar var ya da bu şatafat var.

Değerli arkadaşlar, bakın -Sayın Başkan çok iyi bilir, Sayın Bakan da çok iyi bilir- Türkiye kamu kurumlarının kiracı olduğu mülklerden bugün çıksın, vallahi bu bütçeye gerek kalmaz. Maalesef, Türkiye'de bir şatafat ekonomisiyle, bir israf ekonomisiyle karşı karşıyayız, devlet âdeta çiftlik gibi yönetiliyor; şatafattan, ihtişamdan, savurganlıktan tasarruf yok ama fakir fukaraya bindirmek var.

Şimdi, ben, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının da söylemiş olduğu rakamların aksini söyleyecek birkaç rakamı sizlerle paylaşmak istiyorum: TÜRK-İŞ haziran verilerine göre, değerli arkadaşlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, hemen...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - İki dakika ilave veriyorum.

Sayın Ağbaba, buyurun lütfen.

VELİ AĞBABA (Malatya) - ...4 kişinin aylık gıda harcaması 10.373 TL, gıdayla birlikte tüm temel harcamalar için hanesine girmesi gereken toplam gelir tutarı ise 33.789 TL, bir çalışanın aylık yaşam maliyeti 13.471 TL; asgari ücreti biliyorsunuz. DİSK verilerine göre sağlıklı ve dengeli beslenmenin maliyeti günlük 335 lira, açlık sınırı 10 bin TL'yi geçti.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bu verileri diğer konuşmamda vereceğim, hem de daha fazla sizin zamanınızı almayayım; birkaç rakamı daha sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bu bütçede tahsil edilecek ekstra vergilerin üçte 2'si tüketicilerden, üçte 1'iyse gelir vergisi mükellefleri ile şirketlerden ve mülk, varlık sahiplerinden alınacak vergilerden oluşuyor. Yurttaşlar, mal ve hizmet tüketimlerinde 2023 için başlangıçta öngörülen 203,6 milyara ek 310 milyarlık daha KDV ödeyecek. Akaryakıt, doğal gaz, taşıt alımları, alkollü içki -bu alkollü içkiyi ne kadar çok seviyorsunuz- sigara, dayanıklı tüketim... Arkadaşlar, devleti alkolik yaptınız, devlet alkolik oldu; içilen 5 duble rakının 4 dublesini devlet içiyor, 1 dublesini vatandaş içiyor. Son beş yılda yüzde 1.543 zam geldiği söyleniyor yani ek bütçeye baktığımız zaman, tahsilatlara baktığımız zaman, aslında burada depreme ayrılacak paranın da yeterli olup olmadığı konusu tartışılır. Bu konuyla ilgili de düşüncelerimi birazdan söyleyeceğim.

Son bir şey daha söyleyeceğim Sayın Başkan, hemen sözümü tamamlıyorum. Ödeneklere göre Cumhurbaşkanının önceki maaşı 100.750 liraymış, ek bütçeyle eklenen 39.333 lira, artış yüzde 39, toplamda 140 bin TL'ye ulaşıyor Cumhurbaşkanının maaşı; 86 milyon geçim sıkıntısı yaşarken yüzde 39 zam yapılıyor. Hadi Devlet Bahçeli'nin önerisini kabul etmiyorsunuz, Cumhurbaşkanına yapılan aynı zammın ben emeklilere de yapılmasını talep ediyorum.

Şimdilik teşekkür ediyorum.