| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) a) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b) Mesleki Yeterlilik Kurumu c) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, ç) Devlet Personel Başkanlığı d) Avrupa Birliği Bakanlığı e) Türk Akreditasyon Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 13 .02.2016 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakanım, şimdi, biliyorsunuz 2014 yılının kesin hesabını yani 2014'te Bakanlık olarak yaptığınız harcamaları denetleyeceğiz, nerelere ne harcama yaptınız, onlarla ilgili bazı konuları soracağız, hem de 2016 yılıyla ilgili bütçenizi yapacağız birlikte, onaylayacağız.
Bu arada da tabii, Avrupa Birliğini masaya yatıracağız, değerlendireceğiz, bazı eleştirilerimiz olacak. Eleştirilerimiz sizinle ilgili olmayacak ağırlıklı olarak ama eleştirilerimiz olacak. Neden sizinle ilgili olmayacak? Şöyle: Çünkü Avrupa Birliği üyelik süreci sadece sizinle ilgili bir konu değil, Bakanlığınızla ilgili bir konu değil, Hükûmetin bir konusu, ülkenin bir konusu, çok önemli bir konusu, devletin çok önemli bir konusu, diğer bakanlıkların da en az sizin kadar bu konuyla ilgili olarak uğraşmasını gerektiren bir konu. Ama size şöyle bir eleştirimiz olur: Siz, Bakanlar Kurulunda sık sık diğer bakanları fırçalayacaksınız, niye çalışmıyorsunuz, niye bana zorluk çıkarıyorsunuz, niye sıkıntı çıkarıyorsunuz demeniz gerekir sık sık. Yani bakıyorum, hakikaten, öyle de zorluklar çıkarılıyor.
Bakın, şimdi, bizim Plan ve Bütçe Komisyonu, Avrupa Birliği 2015 İlerleme Raporu'nda bizimle ilgili bir eleştiri var, "Türkiye Büyük Millet Meclisinin kamu harcamaları üzerindeki denetiminde herhangi bir iyileşme kaydedilmemiştir. Sayıştay raporlarını takip edecek teknik alanda uzmanlığa sahip bir komisyonun olmayışından ötürü kamu harcamalarının denetlenmesi yüzeysel kalmıştır." diyor. Biraz önce dedim ya 2014 yılını denetleyeceğiz, yapılan harcamaları. 2016 yılında yani yeni dönemle ilgili olarak da bir bütçe yapıyoruz. Bu ikisi farklı konular. Türkiye'de maalesef, Anayasa gereği biz ikisini birlikte yapıyoruz, sizin Bakanlıkta önemli değil ama projeci ve yatırımcı bakanlıklarda çok önemli. Geçmiş dönem, ki 2014 bütçesi 450 milyar liraya yakın harcaması olan, 425 lira civarında da geliri olan bir bütçe, bunun denetlenmesini bu on dakikalık süre içerisinde yapmak mümkün değil. Avrupa ülkelerinde, AB müktesebatında iki tane komisyon var, bir tanesi bütçeyi yapıyor, bir tanesi de denetimi yapıyor ve denetim anında yapılıyor, cari dönemde yapılıyor, bizdeki gibi bir yıl geçtikten sonra yapılmıyor, anında cari dönem içerisinde yapılıyor. Mesela, bunu hemen yakalayabilmemiz lazım, bunun bir engeli yok ama bunun yanı sıra çok önemli engeller var, siz de farkındasınız, çok iyi biliyorsunuz. Geçen yıl güzel bir söz söylemiştiniz, unutmuyorum, "Avrupa Birliği demek fasıllardan ibaret demek değil, Avrupa Birliği süreci fasıllardan ibaret değil." Öyle hakikaten, Avrupa Birliği süreci standartlarımızı yükseltmek demek, hukuk demek, her şeyden önce hukukun üstünlüğü demek, gıda güvenliği demek, yaşamın kalitesinin artması demek. Bunları görmemiz, bilmemiz lazım ve bu alanda da yapılan eleştirileri olumlu olarak almamız lazım.
Şimdi, 2015 Raporu'nda çok güzel eleştiriler var, çok yerinde eleştiriler var. Bunlarla ilgili olarak siz de en az benim kadar şikâyetçisinizdir, burada aile içerisinde konuşuyoruz, bunları hakikaten düzeltmemiz lazım, tabii ki yani bunu samimi olarak söylüyorum. Bir başkası da sizin yerinizde otursa, bizden birisi de olsa, bizim tabii, kültür seviyesi, eğitim seviyesi ve mevzuatımızla ilgili zorluklarla karşılaşacak, bunlar normal ama bunların bir şekilde hep beraber muhalefetiyle iktidarıyla aşılması lazım.
Şu raporun özeti bölümünde siyasi kriterlerle ilgili olarak "Uzun süren seçimlerin de etkisiyle reformların hızı yavaşlamıştır." diyor. Hakikaten yavaşladı, bu dönemde bayağı bir gerileme kaydettik. Şimdi, yeni dönemde bir yeni, yeni değil de eski iktidarın yüzde 50'lik yeni bir Hükûmeti var, normal olarak çok daha fazla bir enerjisi olmazı lazım, heyecanlı olması lazım, bu özellikle reformlar konusunda ama onu göremiyoruz. Bu konuda Hükûmetin daha fazla teşvik edilmesi lazım, biraz kamçılanması lazım belki, bir an önce bunların başlaması lazım.
Bakın, Hükûmetin bir eylem planı var, 64'üncü Hükûmetin, 216 eylem var burada, 216. Avrupa Birliği müktesebatıyla, bu fasıllarla ilgisi var mı bunların? Tek bir tane, Avrupa Birliğiyle ilgili ben bir eylem göremedim. Hâlbuki bunların size sorulması Bakanlık olarak, bunların birçoğu aslında fasıllarla ilgilidir, müktesebatla ilgilidir. O paralelde değişiklikler yapılması gerekirdi, sorulmamış, aynı paralelde olmamış. Mesela, bu, koordineli, iyi bir çalışma yapılmadığını gösteriyor. Sizin de müdahale etmeniz lazımdı buna. Daha uyumlu olabilirdi. Bazı planlar, bazı eylemler boşu boşuna yapılacak, belki yenilenecek, çok gereksiz olabilecek. Hâlbuki sizinle uyumlu bir şekilde, bu, koordineli bir şekilde yapılabilseydi çok daha iyi sonuç alınabilirdi, daha faydalı olabilirdi, böyle bir eksikliği var maalesef. Sizin de çok katkınız olurdu, eminim, sorulduğunda.
İlerleme raporunda en önemli konu da yine, yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin zarar görmesi ve hâkim ve savcılarla ilgili olarak yoğun bir siyasi baskının olduğunun tespiti. Bunlar çok önemli konular, maalesef, siz de biliyorsunuz. Yine, yolsuzluklarla ilgili olarak bir eleştirisi var: "Yolsuzlukla mücadeleyle ilgili olarak, Türkiye yolsuzluklarını etkili biçimde önlenmesi ve yolsuzlukla mücadele konusunda belirli düzeyde hazırlıklıdır ancak Türkiye'nin yolsuzlukla mücadele konusundaki izleme mekanizması yetersiz olmaya devam etmektedir. Yolsuzluk yaygın olmaya devam etmiştir. Yürütmenin kamuoyunca bilinen yolsuzluk davalarının soruşturma ve kovuşturma aşamalarına usule aykırı olarak etki etmesi büyük bir endişe konusu olmaya devam etmektedir." Çok çok kötü bunlar tabii ki, bunlar sizi, daha doğrusu Türkiye'yi yolundan alıkoyan, yavaşlatan unsurlar, bunların halledilmesi lazım. Siz ilerleme raporunu benden çok daha iyi biliyorsunuz, eksikleri var. Ben de bütün bakanlarımıza bu süreç içerisinde buradaki eleştirileri tekrar hatırlatıyorum, bunlarla ilgili yapmaları gereken ödevler olduğunu özellikle söylüyorum, diğer arkadaşlarım da, çok önemli gördüğümüz bir konu bu.
Sayın Bakanım, bu dönemde bu mülteci göçü nedeniyle, Avrupa'nın bir sıkıntı hissetmesi nedeniyle bize 3 bonus vererek süreç tekrar başlatıldı. Yani nedir? 3 milyar avroluk bir destek, ki mültecilere harcanmak üzere veriliyor bu. İkincisi, bu vize kolaylığı konusu. Bir de sürecin tekrar işletilmesi, askıya alınmıştı malum, tekrar işletilmesi. Ancak bu şekilde başlaması, bilmiyorum, ne kadar doğru olacak? Geçen yılı hatırlıyorum, hiçbir umudumuz yoktu, siz de olumsuz sözler söylemiştiniz Avrupa Birliğiyle ilgili olarak, bunu eleştirmiyorum, zaman zaman söylemek de gerekir, siyaseten gerekebilir. Ama çok kötü bir ortam vardı, olumsuz bir ortam vardı; bugün çok daha olumlu bir ortam olduğunu görüyoruz, hemen kasım ayı içerisinde Brüksel'e yapılan ziyaret de bunu gösteriyor. Ama bunun çok iyi değerlendirilmesi lazım. Yılda 2 kez zirve gerçekleştirilecek olması güzel ama böyle bir sebepten, sadece mültecilerle ilgili olarak bu işlerin başlamış olması beni endişelendiriyor gerçek anlamda. Bilmiyorum, şunu konuşabiliyor musunuz? Avrupa Birliği bir türlü siyasi bir güç olamadı, askerî bir güç olamadı. Bu konularla ilgili olarak Türkiye'nin rolünün çok daha fazla olacağı, onları çok daha fazla etkileyeceğimiz, gerçek anlamda siyasi bir güç hâline getirebileceğimiz, askerî bir gücünün Türkiye sayesinde olabileceği, bunlar hatırlatılamıyor mu, bunlar konuşulmuyor mu? Son dönemde bunlar gündeme gelmediği için söylüyorum, daha önceden gündeme gelmişti ama bu son dönemde bunlar gündeme gelmedi.
Sürem bitmeden önce bir de bu TÜRKAK konusuna girmek istiyorum, çok önemli bir konu, çok önemli bir kurum ama maalesef, çok fazla bilinen bir kurum değil Sayın Bakanım. Bu Akreditasyon Kurumunun çok daha fazla bilinmesi lazım. Sunumunuzda "Bağımsız ve tarafsız bir şekilde işlemlerini yürüten kurum." diyorsunuz. Yönetimini kim atıyor? Tarafsız ve bağımsızlığı atanmayla ilgili olarak da var mı, gerçek anlamda bir bağımsızlık söz konusu mu? Yoksa normal bir bürokratik, 657'ye tabi kişilerin atanmasıyla ilgili prosedür mü söz konusu? Onu öğrenmek isterim. Bir de TÜRKAK'ın hangi alanlara gireceğiyle ilgili herhâlde bir sınırlandırma yok yani sağlık alanına girebilir mi örneğin?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ek süre vereceğim Sayın Kuşoğlu, buyurun lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - İki dakika yeterli olacaktır.
BAŞKAN - Veriyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kadro adetini artırıp daha farklı alanlarda, sektörlerde çalışmasını temin etmek mümkün olabilecek mi onu öğrenmek isterim.
Yine, TÜRKAK uzmanlarınca, özellikle, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Arnavutluk gibi ülkelerin akreditasyon kuruluşlarının personeline eğitimler veriliyor ama kendi kuruluşlarımızı da, kurumlarımıza da benzeri şekilde eğitim verilmesinin ben yararlı olabileceğini düşünüyorum. Hatta bir gün Plan ve Bütçe Komisyonuna bir sunum yapabilirlerse memnun oluruz, biz de daha ayrıntılı bilgi sahibi oluruz. Çünkü, "akreditasyon" demek, seviyenin, kalitenin artması demek, bir norm ve standart yakalamak demek, kalitenin yükselmesi demek. Bunu hayatın her alanına taşıyabilmek lazım. Onun için çok önemsediğimiz bildirmek istiyorum.
Bir de TÜRKAK'ın gelirleri de var, giderleri de var malum. Bakıyorum, 2013 yılından itibaren her yıl... Mesela, 2013'te 7 milyon başlangıç ödeneği var, 14 milyon harcamış; 2014'te 8,9 başlangıç ödeneği var, 14 harcamış yine; 2015'te 10'luk bir başlangıç ödeneği var, 17 harcanmış. Yani, hep düşük olarak ödenek istemiş ve daha fazla harcama yapmış. Gelirleri de aynı şekilde, gelirlerinde de düşüklük var. Bu gelir ve gider tahminlerini daha doğru yapmak lazım. Bizim gelire sahip olan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika ek süre vereyim.
Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Geliri olan kuruluşlarımız, maalesef, gelir tahminlerini düşük tutarak -gider tahminlerini de- daha sonra o ödeneklerin kendileri tarafından kullanılmasını arzu ediyorlar ama kullanımında herhangi bir problem olduğunu sanmıyorum. Her zaman için bu tam olarak kullanabilirler. Bütçe prensipleri açısından bunun yapılmasının daha doğru olduğunu düşünüyoruz, bu tür gelir ve gideri olan kurumlara da hatırlatıyoruz. Bu gelir ve gider tahminlerinin daha gerçekçi olmasını sağlarsak memnun olurum.
Başkanım, çok teşekkür ediyorum toleransınız için, sağ olun.
BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum Sayın Kuşoğlu.
Sayın Paylan, buyurun lütfen.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tam ikram anında söz talihsiz bir şey oluyor Sayın Başkan.
BAŞKAN - İki dakika bekleyebiliriz, sorun değil tabii ki.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bir soru sorabilir miyim Sayın Bakana?
BAŞKAN - Sayın Bakan, Sayın Kuşoğlu'nun bir sorusu var.
Buyurun Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bir soru soracağım, deminki konuşmam sırasında unuttum.
Bir de bu, ilerleme raporunun ertelenmesi çok gerekli miydi, neden yapıldı? Onunla ilgili bilgi verebilirseniz memnun olurum Sayın Bakan.
Teşekkürler Sayın Başkan.