| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır'ın, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 13 .02.2016 |
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Komisyonun çok değerli üyeleri, saygıdeğer milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonumuzun siz değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Avrupa Birliği Bakanlığının 2016 Mali Yılı Bütçe Tasarısı'nı sizlerle birlikte değerlendirmekten büyük bir memnuniyet ve onur duyduğumu da ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yaşanan önemli gelişmelere ilişkin değerlendirmelerimi de sizinle paylaşacağım.
Avrupa Projesi'nin geleceği ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri açısından son derece yoğun ve tarihî bir süreçten geçiyoruz. Küresel düzeyde önemli değişimlerin yaşandığı, yakın coğrafyamızda stratejik düzleme etkisi uzun süre hissedilecek dönüşümlerin gerçekleştiği bir dönemin içinden geçmekteyiz. Bölgemizde ve küresel sistemde meydana gelen kırılmalar, Türkiye'yi gerek jeopolitik konumu gerek tarihsel birikimiyle her zamankinden daha fazla ön plana çıkarmış durumdadır.
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında bu yeni dönemin başlamasında elbette birden çok faktör etkili olmuştur. Avrupa Birliğinin karşı karşıya bulunduğu düzensiz göç krizi, terör tehdidi ve ekonomik kriz, Avrupa Projesi'nin kendi gelecek tasavvuru ve istikrarı bakımından Türkiye'nin önemini gözler önüne sermiştir. Köklü demokrasi geleneği, işleyen piyasa ekonomisi ve jeostratejik konumuyla Türkiye, Avrupa Birliğinin küresel ve bölgesel gücünü diriltmesi ve mevcut sınamalar karşısında etkili olabilmesi için en önemli aktörlerden biri konumuna gelmiştir.
Bugün gelinen noktada, belki de ilk kez Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği stratejik bir zeminde ele alınıyor ve yine belki de ilk kez ortak çıkarlar temelinde samimiyetle yoğun ve sonuç odaklı çaba gösteriliyor. Deyim yerindeyse Türkiye-AB ilişkilerinde kartlar yeniden dağıtılıyor. Nitekim, son dönemde Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde de ortak konuların geçmişe dönük değil, gelecek perspektifinden konuşulmasına olanak verecek yeni bir zemin yakalamış bulunuyoruz. Bu yeni zemin, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde bir paradigma değişimini de beraberinde getirmiştir.
Hiç şüphesiz, 64'üncü Hükûmetimiz bu paradigma değişimini yaratan koşulları doğru okuyarak zamanında attığı adımlarla, Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde yaşanan tarihî gelişmelerin de bir anlamda mimarı olmuştur. Hükûmetimizin kararlılığı Hükûmet Programına da yansımıştır ve Hükûmet Programında Avrupa Birliği üyeliğinin Türkiye açısından stratejik bir hedef olduğu kuvvetle vurgulanmıştır.
Hükûmetimizin kurulmasının hemen akabinde, Sayın Başbakanımızın katılımıyla 29 Kasım 2015 tarihinde Brüksel'de gerçekleşen ve bu formatta bir ilki teşkil eden Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi on bir yıl aradan sonra toplanan Türkiye'nin katıldığı ilk zirve olma niteliğinin ötesinde, ilişkilerde yaşanan paradigma değişiminin de en önemli göstergelerinden birisi olmuştur.
Zirve, öncelikle Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin geniş yelpazesini kapsayan ve her bir boyutunu sonuç alıcı bir zemine yerleştiren ortak siyasi iradeyi temsil etmektedir. Zirve sonucunda yayınlanan Ortak Açıklama Belgesi, 1999 yılında kazandığımız adaylık statümüz ve 2005 yılından itibaren taşıdığımız müzakere eden aday ülke olma konumumuza atfın yanı sıra, Ortaklık Konseyi ve Gümrük Birliğine de referans vermekte, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin bütünleşme dinamiğinde geliştiğini teyit etmektedir.
Zirvede, katılım müzakerelerinin yeniden canlandırılması, başta üst düzey siyasi, ekonomik ve enerji diyalogları olmak üzere, kritik önemi haiz alanlarda Türkiye-Avrupa Birliği üst düzey diyaloğunun güçlendirilmesi, vize serbestisi diyaloğu sürecinin hızlandırılması, göç yönetiminde yük paylaşımı, terörle mücadelede iş birliği, Gümrük Birliğinin güncellenmesi gibi ilişkilerimiz açısından çok önemli somut kararlar alınmıştır.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yaşanan bu ivmenin ülkemizin çıkarlarına hizmet edecek şekilde sonuç odaklı sürdürülmesi gerekmektedir. Özellikle zirvede alınan kararların hayata geçirilmesinde zamanlama konusuna büyük önem atfediyoruz.
Hükûmet olarak zirve sonuçlarını hayata geçirmek ve sürecin kontrolünü elimizde tutmak üzere kısa zaman içinde çok önemli adımlar attık. Bu noktada, zirve sonuçları kapsamındaki konular itibarıyla attığımız adımları ve yapacağımız çalışmaları sizlerle paylaşmak istiyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, Başkan size yarım saat verdi yalnızca. Ya süreyi uzatın, tamamını okuyacaksanız bir buçuk saat sürer. Onu Başkanla bir müzakere yapın bence.
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - İkazınız için teşekkür ediyorum. Tamamını okumayacağım ama siz söz verirseniz tamamını o kitaptan okuyacağınıza ben bunu kısaltarak okuyacağım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan karar veriyor.
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Yok, ben süreye uyacağım.
Teşekkür ederim.
Üst Düzey Diyalog Mekanizmaları
Şüphesiz ki, zirve kapsamında alınan en önemli kararlardan biri Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde diyalog kanallarının nitelik ve nicelik olarak geliştirilmesidir. Özellikle yılda 2 kez olmak üzere, düzenli Türkiye-Avrupa Birliği zirveleri gerçekleştirilmesine karar verilmesi ilişkilerimizde önemli bir aşamayı temsil etmektedir.
Avrupa Birliğiyle yapacağımız zirvelerin sadece tarafların bir araya geldiği ve aile fotoğrafı çektirdiği toplantılar olarak arşivlerdeki yerini almayacağı, somut kararların alınacağı bir mekanizma olarak işlemesi için de elimizden gelenin fazlasını yaptığımızı özellikle belirtmek istiyorum. Bu çerçevede, Hollanda Dönem Başkanlığında yapılması öngörülen ikinci Türkiye-AB zirvesinin çalışmalarına başlamış bulunuyoruz.
Düzenli olarak gerçekleştirilecek Türkiye-Avrupa Birliği zirvelerinin yanı sıra, kilit önemi haiz tematik konularda yapılması kararlaştırılan üst düzey diyalog toplantıları, Türkiye-AB ilişkilerinin geniş potansiyelini ortaya çıkaracaktır. Bu doğrultuda, zirvenin hemen ardından vakit kaybetmeksizin üst düzey diyalog toplantıları düzenlemeye başladık.
Nitekim, 25 Ocak 2016 tarihinde Ankara'da Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Birliği Komisyonu Başkan Yardımcısı Federica Mogherini ve Genişleme ve Komşuluk Politikasından sorumlu Avrupa Birliği Komiseri Johannes Hahn ve Dışişleri Bakanımızın ve bendenizin katılımıyla zirve sonrası ilk siyasi diyalog toplantısını da gerçekleştirdik. Siyasi diyalog toplantısı yeniden ivme kazanan Türkiye-AB ilişkilerinde ortak çalışma takvimimizin ortaya konması ve karşılıklı yükümlülüklerimizin hatırlanması açısından da oldukça verimli bir toplantı olmuştur. Bunu takiben, 16 Mart 2015 tarihinde üst düzey enerji diyaloğunun devamı niteliğindeki toplantı, 28 Ocak tarihinde iklim ve enerjiden sorumlu Avrupa Birliği Komisyonu Üyesi Miguel Arias Canete ve Enerji Bakanımız Sayın Berat Albayrak'ın katılımıyla İstanbul'da gerçekleştirilmiştir. Toplantıda ağırlıklı olarak Türkiye-Avrupa Birliği arasındaki enerji politika öncelikleri ve elektrik ve gaz bağlantıları, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve nükleer enerji alanlarındaki iş birliği ile 15'inci enerji faslının açılmasına ilişkin hususlar ele alınmıştır.
Son dönemde bölgemizde yaşanan gelişmeler dikkate alındığında, Avrupa Birliği'yle aramızda enerji alanında yüksek düzeyli bir diyalog mekanizmasının etkin şekilde işletilmesi için büyük gayret gösteriyoruz. Bu kapsamda, öncelikle ülkemizin 2030'a kadar enerji yatırımları ile TANAP gibi projelerin ele alınmasını arzu ediyoruz.
Zirvede Avrupa Birliğiyle mutabık kaldığımız diğer başka bir konu ise Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki güçlü ekonomik ilişkilerin daha da geliştirilmesine katkı sağlayacak üst düzey ekonomik diyalog toplantıları düzenlenmesi ve bu toplantıların iş çevrelerini bir araya getiren bir platform hâline gelmesidir.
Nisan ayında düzenlenmesi gereken ilk toplantıya Avrupa Birliği tarafından 5 komiser katılacaktır. İstihdam, büyüme, yatırım ve rekabetçilikten sorumlu Avrupa Birliği Komisyon Başkan Yardımcısı Katainen ve Ekonomik ve mali işler, vergilendirme ve Gümrük Birliğinden sorumlu Avrupa Birliği Komiseri Pierre Moscovici başta olmak üzere, çok sayıda komiserin katılımıyla bu toplantıların bir anlamda Türk ve Avrupa iş çevrelerini bir araya getiren oldukça önemli bir platforma dönüşmesini bekliyoruz. Bu şekilde, hem Avrupa Birliğinde yeni iş imkânlarının yaratılması, ülkemiz girişimcilerinin bunda önemli rol alması, Avrupa Birliğinden yatırımcıların da ülkemize olan ilgisini artırmak ve Türkiye-Avrupa Birliği arasındaki ticari, ekonomik ilişkileri de daha da geliştirmek bakımından önemli bir fırsat olması için gayret sarf ediyoruz.
Vize serbestisi diyaloğu ve geri kabul anlaşmasıyla ilgili olarak, Türk vatandaşlarına uygulanan Schengen vizesinin kaldırılması sürecinin hızlandırılması Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi'nin en önemli kararlarından bir tanesini teşkil etmektedir. Hükûmetimizin vatandaşlarımıza uygulanan Schengen vizesinin kaldırılması hedefi çerçevesinde, 16 Aralık 2013 tarihinde vize serbestisi diyaloğu ile geri kabul anlaşmasının aynı anda imzalanması suretiyle bu süreç resmen başlatılmıştır. Bu yeni platformda, Türkiye-AB Zirvesi'yle birlikte, daha önce 2017 yılı sonunda sonuçlandırılması öngörülen vize serbestisi diyaloğunun hızlandırılarak 2016 yılında tamamlanmasına ilişkin olarak Avrupa Birliği tarafıyla mutabakat sağlanmıştır. Bu şekilde, vize yol haritasında öngörülen 72 beklentinin gerçekleştirilmesiyle birlikte vizenin bu yılın ekim ayında kaldırılması mümkün hâle gelecektir. Bu 72 beklentinin tamamı mart ayı sonuna kadar, yasal düzenlemeler olsun, ulusal sözleşmelerin onaylanması olsun, idari açıdan atılması gereken önlemler olsun, gerçekleştirilecektir ve vizenin kalkması için Türkiye'nin üzerine düşen yükümlülükler tamamlanmış olacaktır.
Zirve kararları uyarınca, geri kabul anlaşmasının üçüncü ülke vatandaşları bakımından uygulama tarihini öne çekerek 1 Haziran 2016 tarihinden itibaren uygulamaya koyacağız ve üç aylık bir uygulama çerçevesinde de vizenin kalkmasına kadarki dönemde bu uygulamanın ne şekilde gerçekleşeceği konusunda bir fikir sahibi olmamız mümkün olacaktır. Bu doğrultuda şimdiye kadar atılan önemli adımlar var ve yol haritasında yer alan uluslararası sözleşmelerden 4'ü Meclisimiz Genel Kurulunda onaylanmış vaziyettedir. Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulma Sürecinde Bireylerin Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, İnsan Ticaretine Karşı Eyleme İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Suç Gelirlerinin Aklanması, Araştırılması, El Konulması ve Müsaderesiyle İlgili Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve Hükümlülerin Nakline Dair Avrupa Konseyi Sözleşmeleri Genel Kurulda kabul edilmiştir. Ayrıca, biyometrik veriye sahip kimlik kartlarına geçişin tamamlanması için gerekli kanun değişiklikleri de yapılmıştır. Kısa zaman içerisinde, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu başta olmak üzere ilgili kanunların çıkması ve diğer uluslararası sözleşmelerin onaylanmasıyla birlikte yol haritasında yer alan hukuki yükümlülüklerimiz karşılanmış olacaktır.
Burada bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Vize serbestisi, geri kabul anlaşmasının üçüncü ülke vatandaşları bakımından yürürlüğe girmesinden makul bir süre sonra gerçekleşmediği takdirde, Türkiye'nin geri kabul anlaşmasını anlaşmanın 24'üncü maddesi çerçevesinde feshetme hakkı mahfuzdur ve bu şekilde de bütün görüşmelerde ikisinin bir arada yürüdüğü ve herhangi bir şekilde vizede bir gecikme söz konusu olursa geri kabul anlaşmasıyla ilgili olarak da bu uygulamayı gerçekleştirme hakkımızı mahfuz tuttuğumuzu bildiriyoruz.
Burada, Türk vatandaşlarının Ekim 2016 itibarıyla Schengen ülkelerine vizesiz seyahat edebilmesine imkân verecek bu sürecin, Avrupa Birliğine tam üyeliğimizin önündeki en önemli engeli oluşturan ön yargıların aşılmasına da katkıda bulunacağına inanıyoruz.
Türkiye-Avrupa Birliği Ortak Göç Eylem Planı'nın harekete geçirilmesi ve hayata geçirilmesi zirvenin önemli çıktılarından bir tanesidir. Bu çerçevede, Türkiye'yle külfet paylaşımının gereklerinden biri olarak, Avrupa Birliğinin Türkiye'de geçici korumadan yararlanan Suriye vatandaşlarının ihtiyaçlarına yönelik olarak 3 milyar avro bu yıl için yardım sağlaması üzerinde mutabakata varılmıştır. Bu 3 milyar yardımın detayları üzerinde ve bir ihtiyaç listesini Avrupa Birliği Dönem Başkanlığına iki gün önce tevdi ettik. Bu ihtiyaç listesindeki hususlar üzerinde mutabakata varıldıktan sonra da bu mali kaynağın Türkiye'ye intikali çok kısa sürede gerçekleşecektir ve Suriyeli misafirlerimizin eğitim, sağlık ve barınma ihtiyaçları gibi çok önemli hususlarda etkin bir şekilde kullanılması için çalışmalara başlanılacaktır.
Diğer bir husus, düzensiz göç alanında gelişen iş birliğinin somut bir sonucu olarak, Sayın Başbakanımız, 17 Aralık 2015 tarihinde, Brüksel'de 10 Avrupa Birliği ülkesi lideriyle Fikirdaş Ülkeler Zirvesi'ne katılmıştır. Zirveye ayrıca Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Juncker, Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans da katılmıştır. Avrupa Birliği ülkelerine yönelen düzensiz göçün, Türkiye-Avrupa Birliği Ortak Eylem Planı çerçevesinde kontrol altına alınması konusunda çeşitli önlemler, ortak olarak neler yapılabileceği, ülkelere düşen, Avrupa Birliğine düşen sorumluluklar burada tartışılmıştır ve son dönemde illegal göçle mücadelede ortaya çıkan olumlu gelişmeler de bu kararların yürürlüğe konulmasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Diğer önemli bir husus, gümrük birliğinin güncellenmesidir. Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi sonuçlarında da yer verilen ve ilişkilerimizde önümüzdeki dönem önemli bir gündem maddesini teşkil edecek olan gümrük birliğinin güncellenmesi konusuna da özel olarak dikkatinizi çekmek istiyorum.
Ülkemizin gümrük birliğinin güncellenmesinden öncelikle beklentisi, başta serbest ticaret anlaşmalarına ilişkin sıkıntılar olmak üzere, ticari taşımacılık araçlarımıza bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin uyguladığı kara yolu kotaları ve gümrük birliğiyle ilgili konularda Avrupa Birliğinin karar alma mekanizmalarına katılım hususundaki sorunların çözümü için sürdürülebilir mekanizmaların oluşturulması ve bu şekilde Avrupa Birliğiyle ticaretimizin önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Gümrük birliğinin güncellenmesiyle, bugün Avrupa Birliğiyle 150 milyar doları aşmış olan ticaret hacminin 2 katına çıkması mümkün olabilecektir. Tabiatıyla, hâlihazırda, gümrük birliği ilişkimizin içinde olmayan tarım, hizmetler ve kamu alımları konuları dâhil edilecektir. Buna ilişkin olarak da hem Hükûmet çapında hem konuyla ilgili olacak kurumlar, sivil toplumla istişare hâlinde bu müzakerelerin ülkemiz yararına sonuç verecek şekilde sonuçlanması için çabalarımızı koordineli bir şekilde yürütmekteyiz.
Tabiatıyla önemli olan husus -çok önemli- ve bu yüzyılın belki de bütün ticari ve ekonomik yapısını değiştirecek TTIP Anlaşması bakımından da gümrük birliğinin güncellenmesi önem arz etmektedir. TTIP Anlaşması yürürlüğe girdiğinde, şayet ülkemiz Serbest Ticaret Anlaşmasını imzaladığında Avrupa Birliğiyle, bunun bize otomatik olarak uygulanmasını sağlayamadığımız takdirde TTIP Anlaşması'nın ülkemiz ticari ilişkilerinde olumsuz etkileri olabilecektir. Bu çerçevede, bunların da giderilmesi için gümrük birliğinin güncellenmesi önemli bir adım olarak önümüzde durmaktadır.
Katılım müzakerelerinde, iki yıl aradan sonra Türkiye-Avrupa Birliği hükûmetler arası katılım konferansının toplanması ve 17'nci Ekonomik ve Parasal Politikalar Faslı'nın müzakerelere açılması Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi'nde kararlaştırılan önemli adımlardan bir tanesidir. Ayrıca, zirve kararları çerçevesinde, 15'inci Enerji Faslı, 23'üncü Yargı ve Temel Haklar, 24'üncü Adalet, Özgürlük ve Güvenlik, 26'ncı Eğitim ve Kültür, 31'inci Dış Güvenlik ve Savunma Politikası Fasıllarının da açılmasına yönelik gerekli hazırlıkların bu yıl tamamlanacağı konusunda mutabakat vardır. Bu konuda da önemli çalışmalar yapılmaktadır. Siyasi karar alınır alınmaz bu fasılların açılabilmesini mümkün kılacak bütün teknik hazırlıklar tamamlanma aşamasına gelmiştir.
Türkiye'nin 2016 yılı reform odaklı ve Avrupa Birliği odaklı bir yıl olacaktır. Bu çerçevede, 64'üncü Hükûmet Programı'mızın reform odaklı olarak açıkladığı çok sayıda projenin ve değiştirilmesi planlanan yasaların Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizde bu yeni kazandığımız döneme denk gelmesi de aslında iki taraf için de çok olumlu bir gelişme olacaktır. Bu şekilde, siyasi reformlar bakımından olsun, iktisadi ve sosyal reformlar bakımından olsun, bugüne kadar gerçekleştirilen köklü dönüşümlerin 2023 hedeflerimiz doğrultusunda yeniden inşa edilecek yeni reformlar ve vatandaşlarımızın hak ve özgürlükleri olsun, günlük yaşamındaki çok daha müreffeh ve çok daha yaşamın kalitesini artıran reformlar olsun Avrupa Birliği sürecinin etkisiyle bu reformların kalitesinin artması imkânı da ortaya çıkacaktır.
Türkiye'nin reform sürecinin Avrupa Birliği katılım sürecinin özünü oluşturduğunu da bu vesileyle vurgulamak isterim. Halkımızın desteği ve yüce Meclisimizin de iradesiyle bu reformların hayata geçirilmesinde itici güç meydana gelmektedir. Bu kapsamda, geçtiğimiz on dört yıl zarfında 342 kanun, 1.917 ikincil düzenleme ve son bir yılda ise 6 kanun ve 135 ikincil düzenleme kabul edilmiştir ve bu çerçevede, geçen yıl yayınladığımız Avrupa Birliği İletişim Stratejimizi Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde son dönemde yaşanan yeni gelişmeler ışığında güncellediğimizi de burada vurgulamak isterim.
İletişim Stratejisi'nin yurt içi iletişim boyutunda, halkımızın Avrupa Birliğine katılım sürecine olan inancını güçlendirmeyi ve reformlara desteğini artırmayı hedefliyoruz. İletişim Stratejisi'nin yurt dışı boyutunda ise, Avrupa Birliği kamuoyunda ülkemize ilişkin bazı yanlış bilgilerden oluşmuş önyargıları kırmayı, karşılıklı güveni yeniden oluşturmayı ve Avrupa Birliği sürecindeki kararlılık, özgüven ve samimiyetimizi ön plana çıkarmayı amaçlıyoruz.
Şimdiye kadar, Avrupa Birliği İletişim Stratejimiz çerçevesinde, yurt içinde ve yurt dışında kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, özel sektör, üniversiteler başta olmak üzere, farklı paydaşlarla birçok başarılı çalışmayı yürüttük. Bu çerçevede, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, iş dünyası ve üniversitelerin katılımıyla da bu Sivil Toplum Diyaloğu toplantılarını gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Bugüne kadar, 62'nci Hükûmet döneminde İstanbul, İzmir, Konya, Adana, Bursa ve Antalya'da düzenlediğimiz Sivil Toplum Diyaloğu toplantılarımıza 64'üncü Hükûmet döneminde Samsun'da, Eskişehir'de düzenlediğimiz toplantılarla devam ettik. Geniş katılımlı bir toplantıyı 26 Ocakta Ankara'da gerçekleştirdik. 24 Şubatta da inşallah Kayseri'de bu toplantıları gerçekleştireceğiz.
Binlerce sivil toplum örgütünü temsilen, bugüne kadar 16 binden fazla sivil toplum temsilcisi bu toplantılara katıldı ve bir yandan Avrupa Birliği fonlarından nasıl yararlanılabileceği, proje eğitiminin nasıl gerçekleştirilebileceği, Erasmus imkânlarından nasıl yararlanılabileceği konusunda bilgilendirme yapılırken bir yandan da sivil toplum kuruluşlarının bu toplantılarda kürsüye çıkarak hür bir şekilde görüşlerini dile getirmeleri, vizyonlarını ortaya koymaları imkânı da ortaya çıkmış oldu.
Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı'ndan 2014-2020 döneminde, önceki dönemlerle kıyaslandığında sivil topluma daha fazla fon ayrılmasını sağladık. Bu kapsamda, yaklaşık 190 milyon avro tutarında kaynağın sivil toplumun ve Sivil Toplum Diyaloğu'nun güçlendirilmesi için kullanılmasını öngörmekteyiz.
Türkiye-Avrupa Birliği mali işbirliğine kısaca değinmek istiyorum. Bu mekanizmanın genel koordinasyonunu sağlamaktan sorumlu Avrupa Birliği Bakanlığıdır ve bu yapı içinde de Ulusal Mali Yardım Koordinatörü olarak büyük sorumluluklar üstlenmektedir. Finansmanı Avrupa Birliği fonlarıyla yapılacak olan proje önerilerinin adaylık süreci öncelikleri doğrultusunda değerlendirilmesi ve uygulamanın izlenmesi görevleri de Bakanlığımız tarafından yürütülmektedir.
2007-2013 dönemine ilişkin olarak ülkemize Avrupa Birliğinden tahsis edilen 4,79 milyar avro tutarındaki hibe, başta siyasi reformlar olmak üzere, sosyal politikadan gıda güvenliğine, çevreden ulaştırmaya, kırsal kalkınmadan eğitim ve kültüre kadar halkımızın yaşam standartlarını yükseltecek her alandaki projeler için kullandırılmıştır. Önümüzdeki dönemde, 2007-2013 yıllarını takip eden dönemde de 2020 yılına kadar yeniden 4,5 milyar avro tutarındaki bir mali yardım, hibe anlaşması imzalanmıştır.
Bunun dışında, tabiatıyla, yurt dışı teşkilatımızda Brüksel'deki Avrupa Birliği nezdindeki Daimî Temsilciliği'nde bir Daimî Temsilci Yardımcısı ve 4 Avrupa Birliği Müşaviri olarak görev yapmaktadır. Ülkemizin Avrupa Birliği üyeliğine hazırlanma sürecinde ve üyeliği sonrasında yapılacak çalışmaların yönlendirilmesine, izlenmesine, koordine edilmesine ilişkin bu çalışmalarda beşinci yılını tamamlamış bir yurt dışı teşkilatımız mevcuttur. Bunun dışında da İstanbul, Antalya ve İzmir'de de yurt içi temsilciliklerimiz vardır ve bu temsilciliklerimiz de bulundukları şehirler ve bu şehirlere civar illerimizde Avrupa Birliği fonlarından yararlanmak için gerekli projelerin hazırlanması bakımından ve Avrupa Birliğiyle ilgili çalışmalara yardımcı olunması bakımından görev ifa etmektedirler.
Bakanlığımıza bağlı Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı kamuoyunda yaygın olarak bilinen adıyla Ulusal Ajans olarak geçmektedir ve eğitim ve gençlik programları bakımından da önemli kaynakların kullanılmasında önde gelen bir kuruluştur. 2014-2020 döneminde eğitim ve gençlik alanlarının yanı sıra spor alanının da ilave edilmesiyle tek program çatısı altında birleştirilmiş ve "Erasmus+" adını aldığı alan bir önemli kaynak ortaya çıkmıştır.
Bu çerçevede, 2004-2013 döneminde yaklaşık 100 bin proje üretilmiştir. Bunların 24 bini kabul görmüştür ve 600 milyon avronun üzerinde hibe tahsisi gerçekleştirilmiştir. 81 ilimizde 400 bini aşkın vatandaşımız bunlardan yararlanmıştır, 300 binden fazla vatandaşımız ise yurt dışında eğitim, staj ve gönüllülük çalışmalarına katılmıştır. 2014-2020 döneminde ise yine yaklaşık 800 milyon avro tutarında bir kaynak kullandırılacaktır ve öncekine ilave 500 bin katılımcının program kapsamındaki faaliyetlerden faydalanması öngörülmektedir.
Türkiye Ulusal Ajansı yükseköğretim, okul eğitimi, meslek eğitimi, yetişkin eğitimi, gençlik alanlarındaki yaklaşık 2.500 projeye 188 milyon avro hibe tahsis etmiştir bu ilk iki yıl zarfında.
TÜRKAK Bakanlığımıza bağlı diğer bir kurumdur ve 2000 yılından bu yana verdiği akreditasyon hizmetiyle ülke ekonomisine destek olmuştur. TÜRKAK uluslararası anlaşmalar ve standartlara göre, deney, kalibrasyon ve tıbbi laboratuvarlar ile muayene, ürün, sistem ve personel belgelendirme kuruluşu ve yeterlilik deneyi sağlayıcılarını akredite etmektedir. 2015 yılı sonu itibarıyla, ekonominin değişik alanlarında faaliyet gösteren kamu ve özel kesimden yurt içi ve yurt dışından akredite edilen toplam 1.134 uygunluk değerlendirme kuruluşunun akreditasyonu geçerliliğini devam ettirmektedir ve geçtiğimiz yıllarda da TÜRKAK'ın faaliyetleri önemli ölçüde artmıştır. Örneğin, 2015 yılında, akreditasyon için ilk defa başvuran...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - ...bir önceki yıla göre yüzde 25 oranında artış göstermiştir ve buna göre yapılan denetim, eğitim, raporlama ve diğer faaliyetler de aynı şekilde artmıştır.
Sonuç olarak Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği katılım sürecinin yönetilmesi sorumluluğunu üstlenerek ülkemizin son yıllarda yaşadığı demokratik ve sosyoekonomik dönüşüm sürecine katkı sağlayıcı bir rol oynayan Avrupa Birliği Bakanlığı, Avrupa Birliğine tam üyelik hedefimiz doğrultusunda vatandaşlarımızın yaşam standartlarını en üst seviyeye çıkarmaya odaklanan bir anlayışla çalışmalarına devam etmektedir.
Bakanlığımızda uzman personel sayısı 2010'dan bu yana göreve başlayan Avrupa Birliği işleri uzman yardımcısı ve uzmanlarıyla toplamda 173'e ulaşmıştır. 337 olan toplam personel sayımız içinde kariyer meslek memurlarının oranı yüzde 51 seviyesinde dikkat çekici bir yer tutmaktadır. Yüzde 53'ünden fazlası 35 yaş ve altında olan kariyer memurlarımız kurumumuzda çalışmaya başladıktan sonra da meslekî gelişimine önem vermektedirler.
Bakanlığımızda kadınların iş hayatında temsili açısından da kamu sektöründe örnek teşkil edebilecek bir orantı vardır. Bakanlığımızdaki kariyer memurlarımızdan yüzde 55'ini, tüm çalışanların yüzde 53'ünü ve ana hizmet birimlerimizin yöneticilerinin ise yüzde 40'ını kadınlar oluşturmaktadır. Önümüzdeki yıllarda da bu konuya hassasiyetle yaklaşmaya devam edeceğiz.
Bu çerçevede 634 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle yapılan değişiklikle Bakanlığımıza bağlanan Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı için ayrılan ödenek de dâhil olmak üzere Bakanlığımıza 2016 yılı için toplam 318 milyon 725 bin Türk lirası ödenek tahsis edilmiştir. Tahsis edilen bu ödeneğin 254 milyon Türk lirası, ilgili kuruluşumuz olan Avrupa Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı için öngörülen tutar olup kalan 64 milyon 725 bin TL ise Bakanlığımız ve merkez ve yurt dışı teşkilatının ödenek toplamını oluşturmaktadır.
Sınır ötesi programlar içerisinde yer alan Karadeniz Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı için gerekli olan 2 milyon 270 bin TL tutarındaki ulusal katkı payımız da Bakanlığımızın 2016 yılı bütçesinin "sermaye transferleri" bölümünde yer almaktadır.
Yukarıda arz ettiğim hususlar temelinde Avrupa Birliği Bakanlığının Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığını da içeren 2016 yılı bütçe tasarısının 24 milyon 315 bin TL'si personel giderleri, 2 milyon 566 bin TL'si sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri, 24 milyon 711 bin TL'si mal ve hizmet alım giderleri, 260 milyon 780 Türk lirası cari transferler, 4 milyon 83 bin TL'si de sermaye giderleri ve 2 milyon 270 bin TL'si de sermaye transferleri olmak üzere toplam 318 milyon 725 bin TL olarak onaylarınıza sunulmuş bulunmaktadır.
Bu bütçe ödeneğimizin önümüzdeki dönem için Bakanlığımızın 2016 yılı performans programıyla belirlenen faaliyetleri ve 2016 yılı içerisinde gerçekleştirilecek projeler ve Avrupa Birliğine katılım süreci bağlamındaki stratejik hedeflerimiz çerçevesinde değerlendirilmesini takdirlerinize sunuyorum.
Sözlerime burada son verirken Avrupa Birliği Bakanlığının gerçekleştirdiği faaliyetlere ilişkin sunumum sırasında göstermiş olduğunuz ilgiye de teşekkür ediyorum ve şükranlarımı sunuyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakana sunumları için teşekkür ediyoruz.
Şimdi görüşmelere geçeceğiz ancak Sayın Bakan, görüşmelere geçmeden önce siz mi tanıtmak istersiniz yoksa arkadaşlarımız kendilerini mi tanıtsınlar? Bürokrat arkadaşlarımızın kendilerini tek tek tanıtmalarını rica edeceğim.
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - İzin verirseniz kendileri takdim etsinler.