KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Girmiyorum ama bu ayıba karşı da ne yapılabilir ya!

Sayın Vekilim, bakın, TÜRKONFED'in bir çalışması var, ciddi bir çalışması var.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bir hakaret var mı Başkanım? Sadece soru soruyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Müdahale etmeyin diyorum ben de. Hakaret yok da... Bak, hâlâ devam ediyorsunuz, lütfen ya.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Soru sormuyorsun.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Alay ediyorsun, soru sormuyorsun.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Soru soruyorum.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sorunu bilmek için bilgi sahibi olmak lazım, bu okumadığın rapordan soru soramazsın.

Sayın Vekilim, TÜRKONFED'in bir çalışması var, olası zararı 51,1 milyar dolar olarak hesaplıyor. Onun dışında, Merkez Bankasında bir arkadaşımız var -deprem döneminde o da DPT'deydi- onun yaptığı bir çalışma var, o günkü şeyden bu rapora katkısı olan, onun da aşağı yukarı bulgusu bu tutarda. Eski Hazine Müsteşarının yaptığı bir çalışma var, o da aşağı yukarı 48 milyar dolarlık bir hasar sonucu ortaya çıkacak maliyet buluyor; bunun içerisinde yapılan yardımları vesaireyi, dışarıdan gelecek olası yardımları vesaireyi düştükten sonra kalan kısmı. Dolayısıyla net finansman ihtiyacı ortalama 50 milyar dolar civarında ama bunu 80-85 milyar dolara kadar çıkarıyorlar; onu da şuradan yapıyorlar. 950 milyar dolar millî gelir var, bölgedeki 11 ildeki sanayinin durumu, sanayiden aldığı pay, ihracattan aldığı pay, istihdama yaptığı katkıyı vesaireyi hesaplıyorlar da 85 milyar dolar... Dolayısıyla sizin bize böyle bir tahminle gelmeniz ve bu tahminden sonra da kurulacak olan fonla ilgili olarak oraya devletin katkısı... Bunun ne kadarını bütçeden karşılayacağız? Devletin katkısı nedir? Bunu bize söyleyebilirdiniz ve dışarıdan gelecek olan yardımı elbette tahmin edemezsiniz ama önceki dönemde yaşanan bir deprem var, o depremde gelen yardım var, onu bugünkü koşullara göre "inflate" edebilirdiniz yani bugüne taşıyabilirdiniz ve oradan da bize bir şey söyleyebilirdiniz. Dolayısıyla bu fon kurulup ve Resmî Gazete'de yayınlanıp işlevsel hâle geldiğinde kaynağının ne olacağını üç aşağı beş yukarı görebilir ve buradan da bu insanlara... Sizin şimdi taahhüdünüz şu: Bir yıl içinde bütün evleri yapacaksınız. Bir yıl içinde diyelim ki bu evleri yapacaksınız, kaynak var mı, bu fona gelecek mi? Bunları söyleyebilirdiniz ama bunların hiçbiri maalesef yok. Yapılan çalışmaları bile okumamışsınız; ayıp! Ayıbın da ötesi, günah diyeyim ya!

Onun dışında, bu ülkenin fon tecrübesi var. Bu fon tecrübesine göre 1941-1979 arasında bu ülkede 42 fon kurulmuş, 80-83 arasında 26 fon, 84-89 arasında 41 fon kurulmuş. Lafı uzatmayayım, bu fonlar o kadar büyümüş, o kadar büyümüş ki maalesef bizi 2001 krizine götüren yolun taşlarını bu fonlar döşemiş. Bakın, 1986 yılında fonların toplam gelirleri 3,2 trilyon TL -bu, o günkü para birimi üzerinden- konsolide bütçe geliri, vergi geliri 5 trilyon 99 milyar; bunun oranı, bütçe gelirine oranı yüzde 54. Yani bütçe yapıyorsunuz, yaptığınız bütçenin yüzde 54'ü kadar kamu kaynağı bütçenin kontrolü dışında. Toplam bütçe gelirlerine baktığımızda, gelir 7 trilyon 15 milyar, bunun payı da yüzde 45; millî gelirden aldığı pay da 8,1. 1988'e geldiğimizde, bu rakamlar, fon geliri 9,1 trilyon, konsolide bütçenin geliri 14 milyon 58 bin ve konsolide bütçe gelirine oranı 16,18.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Yılmaz, buyurun, tamamlayın.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Dolayısıyla millî gelirden aldığı pay da 8,8. Bütçenin, vatandaşın geliri kontrol dışına çıkarılmış ve bizi de 2001 krizine götüren yola döşenen taşlar bunlar. 1995 yılında 100 tane fon var ve yine, 1987 yılında bu fonların kontrolü için bir yasa öneriliyor fakat bu yasa da hiçbir derde derman olmuyor. O nedenle sizin bu kanun teklifine önerimiz şu: Ben bu fonun kurulmasına şiddetle taraftarım. Ancak bu fonun -müstakil bir fon olarak geçmişte yaşadığımız tecrübeler çerçevesinde ve o günkü uygulamaların da içinden gelen birisi olarak- bütçe içerisinde kurulmasını istiyorum. Hazineden gelen, Maliyeden gelen bütçe uzmanları bunu düşünsünler ve müstakil bir fon yerine bütçenin içerisinde ilgili bir fasıl açılsın, o faslın altına da yurt dışından gelecek olan yardımlar... Ki burada en önemli husus onlar; bu paralar ademitahsis usulüyle istenilen yere harcandığı için, görmedikleri için, istemedikleri için bu yardımları yapmak istemiyorlar ama biz bunu düzenleyebiliriz. Dolayısıyla bütçeye ilgili bir fasıl açılsın, o faslın altına da yabancıdan gelen yardımlarla ilgili bir fasıl açılsın ve bunun tamamı Sayıştay kontrolüne tabi tutulsun. Ancak yabancıların yaptığı yardımlarla ilgili olarak gerekirse özel bir dış denetimi sağlansın onları, tatmin etmek için. Eğer böyle olmazsa biz 2001 krizine gittiğimiz yolda -ki o kriz sizi iktidara getirdi- böyle bir şeyi, disiplinsizliği yaşayabiliriz. Bu, bütçe içerisinde olmalı ve bu mümkün. Dolayısıyla bütçe içerisine koyduğumuz zaman -bizim bütçenin ekinde (E) cetveli var- (E) cetvelinde bütçeye koyduğumuz ödeneklerin nerede, nasıl, kimin tarafından harcanacağıyla ilgili düzenleme var ve (E) cetveline de bu düzenleme yapılabilir ve dolayısıyla fon müstakil olarak orada çalıştırılabilir. Ben fonun ayrı bir "entite" olarak kurulmasına şiddetle karşıyım ve Türkiye'de geçmiş tecrübeleri de görerek mali disiplinsizliğe ve bir krize yol açacağını düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.