| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı hakkında (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Orman ve Su İşleri Bakanlığı b) Orman Genel Müdürlüğü c) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ç) Meteoroloji Genel Müdürlüğü d) Türkiye Su Enstitüsü e) Ekonomi Bakanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 12 .02.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, Ekonomi Bakanlığımızın çok değerli temsilcileri, değerli basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, öncelikle hayırlı olsun, Allah hayırlı hizmetler nasip etsin.
Tabii, Ekonomi Bakanlığı, bizim yakından çalıştığımız bir kurumdu biz de devlette çalışırken. Benim de çok değerli promosyon arkadaşlarım var, sizinle beraber çalışıyorlar. Onlar hakikaten sizin için çok önemli bir fırsat.
Şimdi, Sayın Bakan, bu isim konusunda ben de biraz vakit geçirmek istiyorum. Bu "Ekonomi Bakanlığı" ismi hakikaten çok yanlış oldu. 2011 yılında çıkan bu kanun hükmünde kararnamelerle zaten doğru bir şey yapılmadı pek ama belki de en büyük yanlış da sizin Bakanlığınızın isminde yapıldı. Ama, Allah'tan, ismi böyle koyduk diye içerisiyle oynamadılar da yine de işte kısmen idare ediyor. Fakat, tabii, ismi "Ekonomi Bakanlığı" olunca ekonomi bakanlarımız da... Sayın Zeybekci ilk Ekonomi Bakanı oldu, tütünle ilgili bir fiyat ayarlaması vardı, onun enflasyon üzerindeki etkisi tartışılıyordu, ilk beyanatı öyle bir şey oldu. Çok talihsiz bir beyanattı. Teknik olarak çok ciddi açığa düştü çünkü Ekonomi Bakanlığının konusu değildi. Böyle şeylere girmemek lazım. Dedi ki: "Arz-talep kendisini dengeler, fiyatlar enflasyona yansımaz." Hâlbuki tütünde öyle bir şey yok. Yani, sigara zaten yüzde 75'i vergi olan bir şey, fiyatla falan vergi artışını absorbe edemezsiniz. Böyle bir şey olmuştu. O yüzden, siz, çok şükür, şimdiye kadar Ekonomi Bakanlığı ismine çok aldanmadan gidiyorsunuz, umarım böyle gider. Tabii, bu işi düzeltmek lazım, bunun doğrusu bunun düzeltilmesi. Mesela, en son Orta Vadeli Program açıklandı, siz yoktunuz. Hâlbuki Ekonomi Bakanıysak... Artık Orta Vadeli Program bir ekonomik programa dönüştürülmüş, sadece ekonomi var orada ama siz yoktunuz.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yurt dışındaydım o zaman.
ERHAN USTA (Samsun) - Yurt dışındaydınız ama yurt içinde olsaydınız olur muydunuz, onu bilmiyorum çünkü siz yoktunuz, Sanayi Bakanı da yoktu. Orada, ekonomi, planlama, kalkınma, hazine ve maliye şeklinde giden bir yapı oluşturmuşlar. Yani, o yüzden, bu işin düzeltilmesi lazım Türkiye açısından. Eğer hakikaten...
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Bir dahakine sizden izin alıp ondan sonra gidecek yurt dışına Sayın Bakan.
ERHAN USTA (Samsun) - Tabii, benim de sizden izin alıp o zaman konuşmam lazım. Siz sürekli böyle...
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Yok, konuşmana müsaade ediyoruz.
ERHAN USTA (Samsun) - Ediyorsunuz değil mi? Teşekkür ederim yani hakikaten sağ olun, eksik olmayın.
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Siz de eksik olmayın.
ERHAN USTA (Samsun) - Yani büyük lütuf yapıyorsunuz. Yani sizin tabii başka söyleyecek bir şeyiniz olmadığınız için böyle arada bir sataşarak işi idare etmeye çalışıyorsunuz.
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Sataşmıyorum.
ERHAN USTA (Samsun) - Çok doğru bir şey değil yaptığınız.
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Sizin yaptığınızın doğru olmadığını söylüyorum.
ERHAN USTA (Samsun) - Konuşmam kendimi bağlar. Sayın Bakanın bir rahatsızlığı varsa cevap verir. Sizin oradan müdahale etmenizi gerektirecek herhangi bir durum yok. Size bir şey söylersem o zaman müdahale ederseniz. Çok arzu ederseniz size de söylerim.
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Söylersen cevabını alırsın.
ERHAN USTA (Samsun) - Yani sizin onda sıkıntınız olmaz zaten, söylemediğimiz hâlde cevap yetiştirdiğinize göre yani öyle bir sıkıntınız olmaz.
Şimdi, bunun yanlışlığı şurada. O zaman biraz açalım ki mevzunun ne kadar önemli olduğunu belki Sayın Vekil de idrak eder. Çünkü bakın bu ilk yapıldı, bir sürü uluslararası toplantılarda sıkıntı oldu. Sayın Bakan onu hatırlamayacaktır çünkü o zaman Bakan değildi ama biz devletteydik. Yani Ekonomi Bakanı olunca toplantılara... Siz bugüne kadar hiç G20'de Ekonomi Bakanları Toplantısına katıldınız mı Sayın Bakanım? Sizden önceki ekonomi bakanları katıldı mı?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - G20 zamanında ben Bakan değildim.
ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, sizden öncekiler de katılmadı. Yani IMF, Dünya Bankası toplantılarına ekonomi bakanları... Antalya'ya gidilmiş olabilir kendi ev sahipliğimizdeki...
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Avustralya'da vardım ama.
ERHAN USTA (Samsun) - Avustralya'daki toplantı, biz G20'ye ev sahipliği yapacağımız için, bir yıl öncesi orada çok geniş kapsamlı katılındığı için.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sorduğunuz için söylüyorum.
ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, hayır, anladım. Sayın Bakanım, ben bunda sizin bana hak verdiğinizi düşünüyorum da fazla uzatmak yanlısı değildim hani arkadaşlar şey yapınca.
Şimdi, düzeltilmesi lazım veya şunun yapılması lazım: Hakikaten bir Ekonomi Bakanlığı lazım bu ülkeye ama "Ekonomi Bakanlığı" ismi konulmaksızın başka kurumlar tarafından götürülüyor. Eğer böyle olacaksa, bu isim kalacaksa da bunun altını Ekonomi Bakanlığına göre dönüştürüp, diğer bakanlıkların da bu tür fonksiyonlarını burayla birleştirip bir şeyler yapmak lazım yani hakikaten buraya o zaman Ekonomi Bakanlığı hüviyeti kazandırmak lazım. Yoksa ismi başka, altı başka şey çok doğru bir şey olmuyor.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Peki, Kalkınma Bakanlığı olsun.
ERHAN USTA (Samsun) - Kalkınma Bakanlığında da problem var, onu da pazar günü söyleyeceğiz.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Orada da problem var...
ERHAN USTA (Samsun) - Orada da problem var.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Orada KHK çalışıyor.
ERHAN USTA (Samsun) - Arkadaşlar, KHK'lar hakikaten çok sıkıntı yarattı. Bakın, işin içerisini bilen herkes o KHK'lar... Bakın, burada evvelsi gün görüştük, Gümrük ve İç Ticaret. Allah aşkına böyle bir şey olabilir mi ya? Yani gümrük ile iç ticaret birleştirildi. Böyle çuvaldan rastgele çeksen bu kadar kötü çıkmaz, hiç olmazsa bir tanesi doğru olurdu.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Müsteşar Yardımcısıydı ya.
ERHAN USTA (Samsun) - Müsteşar yardımcısına kim bıraktı bu işi? Bakanlara bırakmadı ki?
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen hatibe müdahale etmeyin.
ERHAN USTA (Samsun) - Yok, önemli değil yani arkadaşların bence yapıcı o şeyleri, problem değil.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Kötü bir şey konuşmuyoruz.
BAŞKAN - Efendim, bırakın, hatip konuşmasını tamamlasın.
ERHAN USTA (Samsun) - Eğer Ekonomi Bakanlığı olacaksanız burada istihdamdan bahsetmemiz lazım, enflasyondan bahsetmemiz lazım, para politikasını konuşmamız lazım, kamu maliyesini konuşmamız lazım, maliye politikasını konuşmamız lazım, onların hiçbirisini konuşmuyoruz. Zaten sunumunuz da "Bu bakanlık Ekonomi Bakanlığı değil." diyor, sunum zaten onu söylüyor çünkü Ekonomi Bakanlığı sunumlarında bunlar olur. Sizin yaptığınız yanlış demiyorum yani isimle ilgili şu anda Bakan olarak sizi suçlayamayacağımıza göre yapılan şey bu anlamda doğru, isim yanlış. İsmin düzeltilmesi için de sizin Bakan olarak bence gayrette bulunmanız lazım. Daha doğrusu, diğer yanlışların hepsinin birlikte düzeltilmesi lazım.
Sayın Bakanım, şimdi sunumunuzda ihracatla ilgili bir kısım hususlar var ama yeteri kadar ithalat yok. Tabii, bu alışık olduğumuz bir şey bizim. Sizden önceki bakanlarımız da sanki orası bir ihracat bakanlığıymış gibi, Dış Ticaret Müsteşarlığı döneminde de sadece böyle ihracat konuşuldu, ithalat konuşulmadan bu oldu. Tabii bu da bir yanlışlık, temel bir yanlışlık çünkü ihracat ile ithalatı birbirinden ayırma imkânımız yok. Hele hele bizde şimdi dışa bağımlılığın yani ihracatın da ithalata bu kadar bağımlı olduğu veya üretimin ithalata bu kadar bağımlı olduğu bir ekonomide bütün hedeflerimizi, ihracatla ithalatı, hedef ve analizlerimizi aynı anda vermemiz lazım. Yani birazdan 500 milyar doları konuşacağız. Bakın, 500 milyar dolar ihracat hedefi konulurken onun ilkinde de hiç ithalat yoktu. 500 milyar dolar değil, Türkiye 1 trilyon dolar ihracat da yapabilir ama diyelim ki karşılığında 3 trilyon dolar ithalat yapacaksanız o zaman 1 trilyon dolar ihracat yapabilirsiniz. İhracatı ithalattan bağımsız konuşamazsınız. Sonradan, daha sonraki zorlamalarla veya geliştirmelerle diyelim -yanlış hatırlamıyorsam- 800 milyar dolar civarında...
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bülent Bey söyledi biraz önce. Bülent Bey söylemişti konuşmasında.
ERHAN USTA (Samsun) - Bülent Bey de "600 milyar dolar." dedi, 600 milyar dolar değil. İhracat stratejisini, yanlış hatırlamıyorsam, İbrahim Bey bilir...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - 1,1 dış ticaret hacmi olacak.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 1,1'di zaten.
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam, başlangıçta yoktu, daha sonrasında diyorum.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yok, başından beri vardı.
ERHAN USTA (Samsun) - Hayır efendim, hayır. Bakın, bunun ilk raporları kurumlarınızda var, bürokrasinize sorabilirsiniz, başlangıçta yoktu.
Şimdi, dolayısıyla, ihracat ile ithalatı aynı anda konuşmamız gerekiyor. Bu, son hâlinde var Sayın Bakanım siz bana itimat edin.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Peki.
ERHAN USTA (Samsun) - Son hâlinde, sonradan konuldu yani hiç ithalat konuşulmadan hatta o zaman şu eleştiriler yapıldı: Ya, hani bunun ithalatı ne? İthalatını da söyleyelim, ihracat o zaman.... Ondan sonra da bir ithalat hesabı yapıldı.
Şimdi, sunumuzla ilgili diğer bir husus: 2016'lar. Eğer ben kaçırmadıysam 2016 ihracat, ithalat, dış ticaret, cari açık -yok değil mi- hedeflerini göremedim sunumuzda, onlardan hiç bahsetmediniz. Hâlbuki 2016'ya ilişkin bunlar bilinmeyen şeyler değil, Orta Vadeli Program'da var, onlardan farklı şeyler söylemeyeceksiniz ama yine de sizin sunumunuzda olması daha iyi olurdu çünkü onun üzerinden değerlendirme yapardık. İnsanın aklına şöyle geliyor: Yani siz oradaki rakamlara katılmıyorsunuz gibi bir şey geliyor. Tabii, öyle bir şey olacağını zannetmiyorum.
Şimdi, tabii şu dürüstlüğü bütün analizlerimizde hepimizin yapması gerekiyor. Şu açıdan dürüst olmakta fayda var: Şimdi, Sayın Bakan, ihracattaki düşüşün veya ihracattaki sapmanın nedenlerini açıklarken üç tane unsur söylediniz. Bir tanesi de emtia fiyatları. Emtia fiyatlarından da... Ne kadar dediniz? 12 milyar dolar civarında -yanlış hatırlamıyorsam- bir sapmanın nedenini açıklarken...
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Emtia fiyatlarından "12,9" dedik. 2,4 de bölgesel.
ERHAN USTA (Samsun) - Evet, euro/dolar paritesinden kaynaklanan 12,6; emtia fiyatlarından 9,1; bölgeseldeki siyasi istikrarsızlık da 2,4. 24 milyar dolarlık bir açıklama yaptınız. Peki, size ben şunu sorsam o zaman: Bu emtia fiyatlarındaki düşüş cari açık analizinizde niye yok, ithalat analizinizde niye yok? En fazla orada oldu. Şimdi, yani bu dürüstlüğü göstermek lazım.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İthalatta da var aslında, sayfanın içinde var.
ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, o şekilde vurgu yok yani bunu bizim atlamamız mümkün değil.
Şu dürüstlüğü de göstermeniz lazım: "Yani bizim ihracatımız işte 36 milyar dolardan şuralara geldi buralara geldi." Ya, o geldiği yıllardaki fiyat değişimi neydi? Şimdi "Fiyat negatife gitti." diyoruz değil mi? Yani bunlar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, buyurun efendim.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, bakın, o fiyatlara şöyle bir bakalım. İhracat fiyat değişimleri. 2003 yılında yüzde 12,7. Bunun anlamı ne Sayın Bakanım? İhracatınız hiç değişmese bile mal olarak, sadece fiyattan, değer olarak ifade ettiğinizde, 2002'de 100 olan ihracatınız 112,7 dolara çıkıyor bakın. Yani 2003 yılında 12,7 ihracat fiyat değişimi var. 2004 yılında 16,6. Yani yine söyleyelim: Diyelim ki 2002 yılında 100 dolar olan bir tane ürün satıyorsunuz, şunu satıyorsunuz -böyle bir şey satamıyoruz maalesef de- 100 dolar. Bunun 2003'teki adına -yine bir tane satıyoruz yani hiçbir şey değişmedi reelde- biz 112,7 dolar diyoruz. "İhracatımız yüzde 12 arttı." Yani benim gırtlağım patlıyordu "Kardeşim bu fiyattan geldi kendimizi kandırmayalım bu ihracat artışı." diye. O zaman Hükûmet, sayın bakanlar böyle "İhracat attı." Ondan sonra aynı 100 dolara devam ediyoruz, bu 100 dolar olan şeyi, 1 tane satıyoruz ürünü yine, 2004'te değere bir 16,6 daha koyun, 12,7'nin üzerine 16,6 koyun, yüzde 28-29'a gelir, kümülatifi yüzde 30'a gelir bileşik gittiğiniz zaman. Yani 2002'de 100 dolar olan bir telefonun 2004'te değeri 130'a çıkıyor. "Bizim ihracatımız yüzde 130'a çıktı." diye biz bas bas bağırdık. Ha bağırdık, iyi yaptık bağırdığımıza diyelim ki, yani yanlıştı, çünkü bakın buna sonradan kendimiz de inanmaya başladık ama şimdi gerçek hayatla yüzleşmeye başladık. İhracattaki fiyattaki o yüksek fiyat artışları -12'ler, 16'lar, yüzde 6'lar, 7'ler hepsini çıkardım buraya yıl yıl- onlar gitti, kayboldu küresel krizden sonra, biraz gitti, biraz geldi, şimdi makulleşti, hatta negatife döndü. Ha, şimdi ne demeye başladık: "Efendim, aslında bizim miktar olarak ihracatımız artıyor da, fiyattan kaynaklanıyor." Bu dürüstlüğü on iki yıldır niye sizin Hükûmetinizin bir tane bakanı göstermedi Sayın Bakanım? Yani bunu içinize sindirebiliyor musunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Yok muydu o zaman...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen sözlerinizi tamamlayın.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkanım, benim bir otuz dakikaya ihtiyacım var, lütfederseniz.
Şimdi aynı şey, dünya ticaret hacmi. Efendim, şimdi diyoruz ki: "Ya dünya ticaret hacmi kötüye gidiyor. İşte bu şartlarda bile..." Sayın Koçer de öyle dedi: "Bu ihracat büyük başarıdır, bilmem nedir." filan. Dünya ticaret hacmindeki artışlara bir bakalım geçmiş yıllarda, bizim ihracatımızın çok arttığı dönemlerde.
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - "Başarı" dedim ama "Bilmen nedir." demedim.
ERHAN USTA (Samsun) - Pardon, affedersiniz, kısaltmak için... Başarıyı da söyledim de.
2003 yılında 5,4; 2004 yılında yüzde 11 dünya ticaret hacmi artışı, 2005 yılında yüzde 7,7; 2006'da yüzde 9,2; 2007'de yüzde 7,9; ondan sonra küresel krizde 2,9'a düşüyor, 2009'da eksi 10,3 oluyor, ondan sonra 12,5; 6,7 diye gidiyor.
Şimdi, buralarda biz iç ve dış ticaretimizi konuşurken, ihracatımızı konuşurken dünya konjonktürünün olumlu yanlarından hiç bahsetmedik. Ama şimdi 3'lere düşmeye başlayınca "Dünya ticaret hacmi daralıyor, o yüzden ihracatımız daralıyor." demeye başladık. Yani bunlar dürüstlük değil, burada dürüst olmakta fayda var. Sonra ne oluyor biliyor musunuz? Sadece siyaset yapmakla kalınmıyor bunlardan sonra, sonrasında kendimiz de inanmaya başlıyoruz, ondan sonra iş kötü oluyor, memleket açısından olup biteni toparlama imkânı olmuyor.
Şimdi, bir diğer şey yani hangi birini söyleyeceksiniz... Şimdi, o yüzden vakte ihtiyacımız var diyoruz. Bunları bugün konuşmazsak başka konuşamayız. Bunları en iyi konuşulacağı Ekonomi Bakanlığı. Biliyorsunuz, ben bunları zaman zaman diğer bakanlıklarda da konuşuyorum.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Sayın Usta, içi dolu bir Bakanlık ki konuşacak çok şey var.
ERHAN USTA (Samsun) - Elbette.
Sıkıntılar çok, Bakanlıkla ilgili değil bazı şeyler, bakanlardan kaynaklanıyor birçoğu, ben size söyleyeyim.
Şimdi, euro/dolar paritesi... Bir mazeret daha: "12,6 milyar dolar euro/dolar paritesinden gitti." filan diye başladık. Peki, bu euro/dolar paritesi 1999'da kaç lira çıktı? 1,17 çıktı. 2000'de kaç oldu? 0,87'ye kadar düştü. Siz devraldığınızda 2002'de 0,90'larla devraldınız. Ondan sonra işte Allah'ın lütfu; euro/dolar paritesi 1,59'a, 1,60'a kadar çıktı. Belki de şu son dönem hariç, hükûmetleriniz döneminde ortalama 1,40-1,45 yani şuradan bakmak lazım. Şöyle bir ortalamadan bakınca bana 1,40 gibi geliyor. İbrahim Bey bu işleri daha iyi becerir ama herhâlde öyle bir şey olabilir.
BAŞKAN - Beni karıştırmayın Sayın Usta, tarafsızlığımı muhafaza etmek mecburiyetindeyim.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Euro/dolar paritesiyle çalışıldı, gayet güzeldi. Şimdi euro/dolar paritesi 1,10'lara filan düşünce "Efendim, yani ne yapacaksın? İşte, ihracat euro/dolar paritesinden düşüyor." Daha da düşecek belki ama bunun olması gereken yer belki burası, belki öbürleri size bonustu.
Şunun için söylüyorum yani hep aynı şeyi söylüyorum, ben bunu çok çok söyledim, bunu ben devlette çalışırken kendi bakanlarıma da söyledim, açın sorun çalıştığımız bakanlara: Ya, dürüst olmak lazım, şu dürüstlüğümüzü bir koruyalım. Yani işte ne oldu? Fiyat, euro/dolar, dünya ticaret hacmi, dünya büyümesi... Şimdi sizin konunuz olmadığı büyümeye filan girmiyorum. Yani "Biz çok iyi büyüdük." dediğimiz zaman da dünya bizden daha yüksek büyüdü, onlardan bahsetmedik. Şimdi büyüme düşmeye başladı: "Efendim, ne yapacaksın, dünya büyümesi düşüyor." Bunlar olmaz, bunları kabul etmek çok mümkün değil.
Şimdi, Türkiye ekonomisi... Sayın Bakanım, Ekonomi Bakanlığı olduğu için bir miktar ihracat tabii ekonomiyle, büyümeyle yakından alakalı. Uzun süredir aslında Türkiye ekonomisi adı konmamış bir krizde, bunu görmemiz lazım. Ekonomi tıkandı, yanlış iktisat politikalarımız oldu, betonlaşma ve işte, diğer tarafında düşük yurt içi tasarruf, düşük yatırım -yani tasarrufun düşük olduğu için yatırım yapamıyorsun- yüksek cari açık, ondan sonra var olan kaynakların üretken alanlara değil de üretken olmayan alanlara yönlendirilmesi Türkiye ekonomisini geldiğimiz noktada düşük büyümeye...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, on altı dakika oldu. Bakın, size dört dakika daha vereyim ama lütfen benden daha fazla süre istemeyin, olur mu?
ERHAN USTA (Samsun) - İnşallah, söz vermiyorum ama inşallah.
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Böyle bir şey yok ki, on dakika.
BAŞKAN - Efendim, lütfen, istirham ediyorum sizden.
ERHAN USTA (Samsun) - Kendinize müdahale ettirmeyin.
BAŞKAN - Efendim, ben sizden bir istirhamda bulundum. Bakın, gerekli esnekliği de gösterdiğimi siz de takdir edersiniz. Lütfen... Anlıyorum, söylediğiniz konular kuşkusuz önemlidir ama burada da bir çalışma düzenini sağlamamız lazım. İstirham ediyorum.
Bakın, on altı dakika konuştunuz, dört dakika daha vereyim, ondan sonra lütfen bitirin sözlerinizi.
Sürekli müdahale etmek istemiyorum, o bakımdan...
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam, teşekkür ederim.
Yani zaten bir şey kalmadı, insicam filan kalmadı.
Şimdi, yani, anlıyorum tabii, tepkinin nedenini anlıyorum; sizin için değil, arkadaşlar için tepkinin nedenini anlıyorum, ağır geliyor.
BAŞKAN - Sayın Usta, efendim, bakınız, arkadaşlar filan değil, ben sizden bir şey istirham ediyorum, lütfen...
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Bakanım, 2015 büyümesi sizi yanıltmasın. Türkiye ekonomisinin yüzde 4 civarında büyüyeceği tahmin ediliyor ama bu, inanın, büyük ölçüde net ihracattan yani emtia fiyatları ve özellikle enerji fiyatlarındaki düşüşten kaynaklanıyor ve bu bir defalık bir etki yani bu etkiyi 2016'da biz göremeyeceğiz, ona göre bütün hesabımızı kitabımızı yapmamız lazım. Dolayısıyla, burası bu anlamda...
Şimdi, ciddi finansman sorunları var -hangi birine geleceğiz- ödemeler dengesinin finansman tarafına bir bakmamız lazım. Burada, üzerimdeki zaman baskısını düşünerek şu 500 milyar doları sona bırakayım. En son ödemeler dengesinin finansmanına bir bakalım Sayın Bakan; 32,2 milyar dolar. Bir defa, o zaman, siz bana sorarsanız veya farklı bir şey söylerseniz şey yapayım: Cari açıkla mücadele başarısızdır. Yani burada, konuşmanızda "Başarılı bir cari açık mücadelesi." demek son derece, bana göre yanlış. Başarısızlığı şu: Enerji fiyatlarından gelen ve kalıcı olmayacak -büyük ihtimal- bir husus var, bunu görmemiz lazım. İkincisi de talebi kısarak elde edilen bir şeydir ve bu kalıcı değildir. Yani yapısal hiçbir tedbir alınamamıştır, alınmamıştır cari açıkla mücadelede, o yüzden cari açıkla mücadele başarısızdır. Cari açık bu şekliyle, yapısal tedbirlerimizi almadığımız sürece, bakın, Türkiye ekonomisi büyümeye başladığında -eğer büyütebilirsek Türkiye ekonomisini- tekrar cari açık çok yüksek boyutlara ulaşacaktır. O ikazı ben şimdiden yapmak istiyorum.
32,2 milyar dolar cari açığı dahi finanse edemedik, bunun farkındayız, değil mi? Yani 9,7 milyar doları net hatadan geliyor, istatistiki hata kaynağı belirli belirsiz ama net hata sağlıklı bir finansman değildir yani buna güvenilmez. Bugün pozitif olur, yarın bu negatife döner, dolayısıyla buna sağlıklı finansman diyemeyiz. Kalan 11,8 milyar dolar rezerv düşüşünden geliyor. 2 defa üst üste rezerv azalışını Türkiye ilk defa yaşıyor. Bakın, bu önemli bir husus. Türkiye 2 defa, iki yıl üst üste rezervden harcayarak finansman yapıyor. Yani bizim toplamda sağladığımız sağlıklı finansman sadece 10,8 milyar dolar ve bu, 2016'da maalesef daha da zorlaşacak çünkü FED'in olası kararları bizi önümüzdeki dönemde daha da sıkıntıya sokacak.
Şimdi gelelim şu 500 milyar dolar meselesine. Önce, 2015 yılında Orta Vadeli Program'da geçen yıl hedefiniz 173 milyar dolardı, şu anda 143,9 gerçekleşti, 29,1 milyar dolar bir yılda hedefte sapma.
Şimdi, bugün burada 500 milyar doları söylemediniz. Ama şunu söylerseniz konuşmayı çok çabuk bitirebiliriz: "Bundan sonra 500 milyar dolar hedefini zikretmeyeceğiz, biz bu hedefi revize edeceğiz veya vazgeçtik." derseniz 500 milyar dolar analizine devam etmeyeyim.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Et, devam et.
ERHAN USTA (Samsun) - Peki.
Çünkü birkaç gün önce söylemişsiniz, gününü tam almamışım ama şu kâğıda "Elitaş" yazmışım: 500 milyar dolar, 2 trilyon dolar, 1,5 dünya ticaret hacmi hedefini söylemişsiniz.
Şimdi, Sayın Bakanım, ben bunu şöyle ifade ediyorum: Şu 500 milyar dolar yalanından da artık vazgeçmek lazım. Niye? Bakın, 500 milyar doları koy, önce 2015'in, geçen yıl ile bu yıldaki 29 milyar dolar, 30 milyar dolar sapmayı söyledik. 2011 yılında seçime giderken 2015 hedefiniz ne, ihracat hedefiniz? Sadece ihracatları söylüyorum: 201 milyar dolardı, şimdi 143,9. Yani 201 milyar dolar dedik, sonradan düşürdük, en son 173'e düşürdük, 143,9 olarak gerçekleşti. Şimdi, 2018 hedeflerine bakalım: 500 milyar dolarlık hedefi... Daha sonra, en son 10'uncu Kalkınma Planı'nda 500 milyar dolar hedef konulurken, daha önceden konuldu da orada da teyit edilirken...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen iki cümleyle bağlayın, istirham ediyorum.
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
2023 için 500 milyar dolar hedefi konulurken 2018 ihracat hedefi 277,2 milyar dolardı. Şimdi, 2018 hedefine en son yayınladığınız Orta Vadeli Programda kaç diyorsunuz Sayın Bakanım? 201,4. Yani baz ne kadar aşılmış durumda? 75,8 milyar dolar. 277'den 500'e giderken yüzde 80 artışın aynısını, o iddialı rakamın aynısını varsayalım. Yani "O kadar artışı gerçekleştireceksiniz." desek bile, şu anda sizin hedefiniz olan 201'in üzerine bu yüzde 80 artışı koyduğumuzda gelecek maksimum nokta 363 milyar dolardır. Tabii, yüzde 80, oradaki artış çok iddialı yani şimdi yapamadığımızı beş yıl sonra katlaya katlaya 20 katıyla nasıl yapacağız, onu düşünmek lazım.
Hesabı anlatabildim mi Sayın Bakanım? Yani sadece bazdaki sizin kendi veriniz. 277'yi 201'le revize ediyorsunuz, 277'in üzerine yüzde 80 artışla 500'ü bulacağım diyorsunuz. Yüzde 80 artışınızı aynen alıyorum, koruyorum; 201'in üzerine koyduğumda geldiğim nokta 363 milyar dolar. Bundan sonra hâlâ 500 milyar doları konuşabilecekseniz, bunu sizin insafınıza bırakıyorum.
ERHAN USTA (Samsun) - Avrupa Birliği...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Çok teşekkürler Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) - Son cümlem: Avrupa Birliği pazarı çok önemli, biz bu pazardan çok kolay vazgeçtik; geçmiş konuşmalar için söylüyorum. İşte pazar çeşitlemesi yaptık komşu ülkelerle; bunların hepsine katılıyorum, pazar çeşitlemesi çok önemli, komşu ülkeler stratejisi çok önemli. Ama, Avrupa Birliği pazarından bir ara o kadar kolay vazgeçtik ki... Hâlbuki Avrupa Birliği pazarı bizim açımızdan çok önemli, üretimimizin teknoloji seviyesi açısından, disiplini açısından, kalite açısından, ekonomideki kayıt dışılık açısından; bundan kolay vazgeçmemek lazım.
Artık, sözlerimin bir kısmını son kısımda şey yapacağım.
Teşekkür ediyorum.