Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş'ın, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) hakkında sunumu |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 12 .02.2016 |
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım, Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi sevgi, saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Yoğun bir süreç başladı. Bu süreç içerisinde hafta sonu demeden, yağmur kar demeden 2016 yılı bütçesini yapmak için gayretler gösteriyorsunuz. Uzun zamandır bu Komisyona girmemiştim. 2004-2007 yılları arasında Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliği yapmıştım. Şimdi bu Komisyonda bulunmaktan, sizlerle, arkadaşlarımla beraber olmaktan da büyük mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Değerli Komisyon üyelerim, kısaca dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisinin genel görünümüne değindikten sonra, Ekonomi Bakanlığının bütçesi ve projelerimiz hakkında sizlere bilgi vermeye gayret edeceğim.
Bildiğiniz gibi, dünya hem ekonomik hem de siyasi olarak son derece zor bir dönemden geçiyor. En önemli ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği hâlen bir ekonomik durgunluk içinde. Gelişmekte olan ülkelerde dahi bir ekonomik yavaşlamayı gözlemliyoruz. Tüm bu gelişmelerle birlikte çevre ülkelerde yaşanan siyasi problemler de ticaretimizi doğrudan doğruya olumsuz olarak etkiliyor. Küresel ekonomideki zayıf büyüme performansı ihracat ve ithalattaki canlılığı da negatif etkiliyor. Toplam mal ticareti hacminin miktar bazında 2015'te yüzde 2,8, 2016'da yüzde 3,9 artması bekleniyor; değer bazında ise küresel ticaret 2015'in ilk on bir ayında yüzde 11,2 geriledi. Bu gerilemede doların önemli para birimleri karşısında değer kazanması ve başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki düşüş etkili oldu. 2015 yılında bir önceki yıla göre ihracatta Amerika Birleşik Devletlerinin yüzde 7,1, Avrupa Birliğinin yüzde 12,9, Çin'in yüzde 2,9, Japonya'nın yüzde 9,4 ve Güney Kore'nin yüzde 8 daralma yaşadığını görüyoruz.
2015 yılında Türkiye ihracatına baktığımızda, yüzde 8,7 değer bazında gerileyerek 143,9 milyar dolarla 2015 yılı ihracatını kapattık, ithalatımız ise yüzde 14,4 gerileyerek 207,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş oldu. Böylece dış ticaret açığımız yüzde 25,2 azalarak 63,3 milyar dolar olurken ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 65,1'den yüzde 69,5'e yükseldi.
Yine bu noktada bir konunun altını çizmek istiyorum. Türkiye, 2015'te hem çevre ülkelerden daha hızlı büyümüş hem de cari açığını düşürmüştür. 2015 yılında ihracatımız miktar bazında bir önceki yıla kıyasla yüzde 2 artış kaydetmiştir yani 2015'te daha fazla mal satmamıza rağmen -az önce değindiğim gibi- dolar kuru ve emtia fiyatlarındaki aşağı doğru gelişmelerden dolayı kıymet bazında ihracatımız azalmıştır.
Türkiye ekonomisi son iki yıldır cari açıkla mücadelede takdire değer bir performans sergilemekte. Cari açıktaki aşağı yönlü hareket 2015 yılında da belirgin bir şekilde sürmektedir. Cari işlemler açığı 2015'te bir önceki yıla göre yüzde 26,1 gerileyerek 32,2 milyar dolara düştü. Bu değer son altı yıldaki en düşük cari işlemler açığıdır. Bu azalmada düşük petrol fiyatları ve ithalattaki azalış kadar, disiplinli bir şekilde uygulamakta olduğumuz makro ihtiyati politika tedbirlerimizin de payı büyüktür. Cari açıktaki bu olumlu eğilim sonrası yüzde 4,4 olan orta vadeli plan cari açık/gayrisafi yurt içi hasıla oranı hedefini rahatlıkla yakalayacağımızı düşünüyorum.
Şimdi, dilerseniz, sektörlerin 2015 yılındaki performansını inceleyelim: Tekstil ve hazır giyim sektörünün 2015 yılında 15,1 milyar dolar ticaret fazlası verdiğini görüyoruz. Otomotiv ana sanayisi ihracatımız 12,8 milyar dolar, ithalatı ise 11,8 milyar dolar olarak gerçekleşti; otomotiv yan sanayisinde ise 3,3 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. Bu sektörde yerli katkıyı arttırmak için, Bakanlık olarak başta teşvik politikalarımız olmak üzere çalışmalar yapıyoruz. Tarım ürünlerinde ise 2015 yılında 28 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmine ulaşılmış ve 5,6 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verilmiştir. Kimya sektöründe ise geçtiğimiz yıl 22,9 milyar dolar dış ticaret açığı emtia fiyatlarındaki düşüşün de etkisiyle yüzde 14 azalarak 19,7 milyar dolara geriledi. Demir çelik sektörü için 2015 yılı oldukça sıkıntılı geçti. Ülkemizin demir-çelik ihracatı 12 milyar dolar, ithalatı 17,5 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Mal ticaretini özetledikten sonra, küresel ticarette giderek önemi artan hizmet ticaretine de değinmek istiyorum. Bilindiği gibi, Türkiye, hizmet ticaretinde küresel ölçekte son derece rekabetçi bir konumundadır. Özellikle turizm ve müteahhitlik sektörlerimizin küresel arenada ön plana çıktığını görüyoruz. 2015 yılı mal ticaretinde olduğu gibi, küresel hizmet ticareti için de zor bir yıl oldu. 2015'te hizmet ihracatımız 46,2 milyar dolar oldu. Bu dönemde turizm gelirlerimiz yüzde 9,9; taşımacılık gelirlerimiz yüzde 9,4 azaldı. Aynı dönemde, hizmet ithalatımız 22,3 milyar dolar, net ticaret fazlamız ise 23,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Müteahhitlik ve teknik müşavirlik sektöründe 1972 yılından bu yana 2015 yılı sonu itibarıyla yurt dışında 107 ülkede 322,6 milyar dolar değerinde 8.693 proje üstlendik. 1972-2002 döneminde otuz yılda üstlenilen toplam proje bedeli 46 milyar dolarken 2003-2015 yılları arasında bu rakam 276 milyar dolar olmuştur. Söz konusu rakam yurt dışındaki toplam işlerin yüzde 85'ine tekabül etmektedir. Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhitlik firması arasında 42 firmamızın yer alması bizleri gururlandırmaktadır.
Ülke gruplarına göre ihracatımıza baktığımızda, 2015'te Avrupa Birliği en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz bölge olmuştur. Avrupa Birliğini Yakın ve Orta Doğu takip etmektedir. İhracat için birkaç örnek vermek gerekirse, Almanya'ya olan ihracatımız yüzde 11,4 azalırken, ABD'ye olan ihracat yüzde 1 artış göstermiştir. Yine, Meksika yüzde 10 artış kaydederken, Etiyopya yüzde 16, Avustralya yüzde 3,3 artış göstermiştir.
Ülke gruplarına göre ithalatımıza baktığımızda, 2015 yılında ihracatta olduğu gibi, ithalatta da Avrupa Birliği en fazla ithalat gerçekleştirdiğimiz bölge oldu. AB'den sonra en fazla ithalat yaptığımız ülke grubu Uzak Asya ülkeleri oldu. İthalat için birkaç örnek vermek gerekirse, Çin'den olan ithalatımız binde 2 azalırken, Kanada'dan yüzde 16, Şili'den yüzde 22, Arjantin'den de yüzde 28 oranında düşmüştür.
2015'te ülkemizden 239 ülke ve gümrük bölgesine ihracat gerçekleştirilmiştir. 2015'te özellikle Almanya, İtalya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerine yaptığımız ihracattaki azalışın esas sebebinin euro/dolar paritesindeki sert düşüş olduğunu hatırlatmak isterim. İhracatımızda ilk on sırada yer alan ülkelerden İngiltere, İsviçre, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Arap Emirliklerine ihracatımız artmıştır.
Aynı şekilde, 2015'te 237 ülke ve gümrük bölgesinden ithalat gerçekleştirdik. İthalatımızda ilk on sırada yer alan ülkelerin hepsinden ithalatımız geriledi. Burada, özellikle Rusya ve İran gibi ülkelerden yaptığımız ithalat, emtia fiyatlarındaki düşüşten etkilendi.
2015 yılında 81 ilimizin 80'inden ihracat gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bizi çok sevindiren bir husus da 2002'de Türkiye ihracatında oldukça düşük oranlarda pay alan illerimizin ihracat paylarını yükseltmeleri oldu. 2002'de İstanbul haricinde 8 ilimizin Türkiye'nin ihracatındaki payı yüzde 1'in üzerindeyken 2015'e gelindiğinde bu sayının 13'e yükseldiğini görüyoruz. 2002 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan il sayımız 5 iken, şimdi bu rakam 15'e yükseldi.
2015 yılında ihracatımızın düşüşünde üç ana unsur etkili oldu: Bir, euro/dolar paritesindeki gerileme; iki, emtia fiyatlarındaki düşüşler; üç, çevremizde yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler. İhracatımızda parite kaynaklı 12,6 milyar dolar gerileme kaydedildi. Eğer parite 2014 yılı seviyesinde kalsaydı hemen hemen 2014 yılındaki ihracat değerini yakalamış olacaktık. Emtia fiyatları kaynaklı ihracat düşüşü 2015 yılı genelinde 9,1 milyar dolar seviyesinde olmuştur. Bölgemizde yaşanan siyasi istikrarsızlık, ekonomik ve güvenlik sorunları hepimizin malumu. Yaptığımız çalışmalar neticesinde yaşanan tüm bu gelişmelerin ihracatımız üzerindeki etkisinin yaklaşık 2,4 milyar dolar seviyesinde olduğunu görüyoruz.
Son yıllarda TL ile dış ticaretin artırılması konusuna Bakanlık olarak ciddi önem veriyoruz. 2002'de dış ticaretimizin binde 6'sını TL ile yapıyorduk, 2015 yılında bu oran yüzde 5,6'ya yükselmiştir. TL'nin payı dış ticaretimizde ne kadar artarsa firmalarımızın döviz kuruna duyarlılığı azalacak ve cari açığımızın finansmanı da o derece iyileşecektir.
Ekonomi Bakanlığı olarak başlıca önceliklerimizden bahsetmek gerekirse, yatırım, üretim, istihdam, ihracat zincirini kuvvetlendirmek, ihracatımızın yapısal dönüşümünü 2023 hedeflerine ulaşmak üzere hızlandırmak, ticari markalarımızın gücünü ve tanınmışlığını artırmak, yatırım ortamını hem iç hem dış yatırımcılar için iyileştirip nitelikli doğrudan yabancı yatırımları çekmek ve böylece uluslararası rekabet gücümüzü artırmak, ülkemizde daha fazla katma değer yaratıp net ihracatımızın büyümeye katkısını artırmak, ithalata olan bağımlılığımızı azaltıp politikalarımızı yerli üretim ve sanayiyi desteklemek amacıyla yeniden kurgulamak, uluslararası tanıtım, fuarlar, ticaret ve alım heyetleri, AR-GE, inovasyon, tasarım ve markaya ağırlık veren yüksek teknolojili üretim ile birim fiyatı daha yüksek ihracat yapmak, tüm illerin üretim potansiyelini harekete geçirerek bölgesel kalkınmışlık farkını gidermek, küresel ticari gelişmelere proaktif uyum sağlamak ve bu çerçevede ileri teknolojili ürün ihracatımızın payını yüzde 4'ten yüzde 15'e yükseltmek, kültür coğrafyamızla ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirip bu ülkeler ile daha etkin çalışmaktır.
Bu önceliklerimiz kapsamında, Ekonomi Bakanlığı olarak merkez teşkilatımızda 1.718, taşra teşkilatımızda 549 personelle çalışmaktayız. Yurt dışı teşkilatımızda ise 250 ticaret müşaviri/ataşesi kadromuz mevcut bulunmakta olup hâlihazırda 164 merkezde 335 ticaret müşaviri, ataşesi ve yerel personelden oluşan bir ekiple hizmet vermeyi sürdürmekteyiz.
Şimdi sizlere Bakanlığımızın son dönemdeki çalışmaları hakkında bilgi vermek istiyorum: Burada son derece önemli olduğunu düşündüğüm "Türkiye" markası çalışmasına değinmek istiyorum. Bahis konusu olan marka Türkiye'nin kendisidir. Biz tüm dünyaya açık bir davet yapıyor ve ülkemiz insan kaynağının gücünü, hizmet sektörümüzün kalitesini, kültürümüzü, sanatımızı keşfetmeye çağırıyoruz.
Bu kapsamda iki ay gibi bir sürede yaptığımız çalışmalarla 150 milyon kişiye bu davetimizi ulaştırdık. İhracatçı sayısını artırmak, mevcut ihracatçılarımızı daha kurumsal hâle getirmek ve markalaşmayı ve tasarımı desteklemek amacıyla Bakanlık olarak ihracatçılarımızın yanındayız. Bu bağlamda, 2015 yılı olarak baktığımızda 257 millî katılım ve 2.723 bireysel katılım fuar organizasyonu kapsamında 5.063 firmaya 189 milyon TL destek aktarılmıştır. 60 ülkede toplam 176 sektörel ticaret heyeti organizasyonu gerçekleştirilmiştir. Firmalarımızın 69 ülkedeki 1.371 ofis/mağaza deposu için 71 milyon TL kira ve tanıtım desteği verilmiştir. Ülkemizin pazarlama, dağıtım, lojistik üssü vazifesini görecek Türkiye Ticaret Merkezleri desteğimizin altyapısı da olgunlaşmıştır. Bu bağlamda, ilk etapta Dubai ve Tahran'da Türkiye Ticaret Merkezleri açılacaktır.
2023 ihracat hedeflerimize ulaşmamızda yüksek katma değerli ihracat, inovasyon, markalaşma ve tasarım en önem verdiğimiz kavramlar olarak ifade etmiştim. Bu bağlamda, 2015 yılında 15 farklı sektörde, 21 adet tasarım yarışması düzenlenmiştir Bakanlığımızın destekleriyle 2015 yılında İzmir, Adana ve İstanbul olmak üzere üç faklı ilde İnovasyon Haftası etkinliklerinin dördüncüsü düzenlenmiştir. İnovasyon gönüllülerini bir araya getirerek AR-GE proje pazarları sayısı 11'e ulaşmıştır.
2015 yılı ortasında uygulamaya geçen destek kapsamında, 28 tasarım ve ürün geliştirme projesine destek verilmiştir. 2016 yılında ise desteğin yaygınlaşması ve başvuru sayısının da önemli ölçüde artması beklenmektedir.
Bir marka destek programı olarak "Turquality Programı" kapsamında 175 firmanın 187 markasına 369 milyon TL destek sağlanmıştır. "Turquality" firmalarımızın ihraç birim fiyatlarının Türkiye ortalamasının yaklaşık 3 katı olması, markalı, katma değerli ihracata verdiğimiz önemin ve bu çerçevede geliştirdiğimiz politikaların ortaya koyduğu önemli bir başarı göstergesidir. Kümelenme esasına dayalı geliştirilen 242 farklı uluslararası rekabetçiliği geliştirme projesi için 5.235 firmayı destek kapsamına aldık, söz konusu projelere toplam 27 milyon TL destek verdik. Bu anlattığım bütün destekler kapsamında yani ihracatta devlet destekleri kapsamında 2015 yılında 1 milyar 160 milyon TL ödeme gerçekleştirdik. Verilen desteğin ihracata oranı ise binde 3 civarındadır.
Ekonomi Bakanlığı olarak, 1 Mayıs-31 Ekim 2015 tarihleri arasında İtalya Milano'da düzenlenen EXPO Milano 2015 organizasyonuna "Geleceğin Gıdası İçin Tarihin İrdelenmesi" temasıyla ülkemiz katılımının koordinasyon görevini başarıyla yürüttük. Yine, 2017 yılında Astana'da gerçekleştirilecek olan enerji temalı EXPO organizasyonunda ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek için çalışmalara başladık.
Firmalarımızın yeni pazarlara girmesine ya da mevcut pazarlarda pazar paylarını artırmalarına yardımcı olmak amacıyla ticari bilgi hizmeti sunuyor ve ülke raporları hazırlıyoruz. Hâlihazırda 150 ülke raporu ve 49 ülke profili düzenli olarak güncellenerek Bakanlığımızın web portalından firmalarımızın istifadesine sunuluyor. Bu çerçevede, ihracatçılarımıza 7/24 hizmet veren İhracat İletişim Noktası, çağrı merkezi diyebileceğimiz bu noktalar üzerinden alıcı bilgileri, pazar bilgileri ve dış ticaret düzenlemelerine ilişkin bilgileri hızlı bir şekilde sunuyoruz.
Bildiğiniz gibi, 2023 yılında 150 milyar dolarlık hizmet ihracatı gerçekleştirilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sağlık turizminden ulaştırmaya, yazılımdan gastronomi, teknik müşavirlik ve eğitim sektörlerine kadar ülkemizin öncü hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren markalaşma ve ihracat potansiyeline sahip tüm kuruluşlar Bakanlığımız destek programlarından yararlanabilmektedir.
Çok değerli Komisyon üyeleri, AB'yle ticari ilişkilerimizin temelini oluşturan gümrük birliğinin güncellenmesi ticaret diplomasisi politikamızdaki en önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Bu çerçevede, gümrük birliğini ilgilendiren alanlarda karar alma mekanizmalarına dâhil olmak, serbest ticaret anlaşmalarının AB'yle eş zamanlı yürürlüğe konmasını sağlayacak bir mekanizma tesis etmek ve ayrıca, bazı Avrupa ülkeleri tarafından ülkemize uygulanan kara yolu kotalarının kaldırılması temel hedeflerimiz arasındadır. Ayrıca, güncelleme paketinin önemli bir unsuru olarak hizmetler, kamu alımları ve tarım alanlarında da müzakereler yürüteceğiz.
Avrupa Birliğinin ortak ticaret politikasına uyum kapsamında, hâlen 18 Serbest Ticaret Anlaşması (STA) yürürlüktedir. Ayrıca, hâlihazırda 12 ülke/ülke grubuyla STA müzakerelerimiz devam etmektedir. 10 ülke/ülke grubu nezdinde de STA müzakerelerine başlama girişiminde bulunduk. Bugün itibarıyla, ihracatımızın yarıdan fazlası gümrük birliği ve STA ortaklarımızla gerçekleştirilmektedir.
Ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirmek üzere girişimde bulunduğumuz ülkeler içinde ABD ayrı bir önem arz etmektedir. Bu çerçevede, AB ile ABD arasında sürdürülen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması sürecini yakından takip ediyoruz.
Ekonomik ve ticari ilişkilerin hukuki altyapısının kurulması en öncelikli konularımızdan birisidir. Bu kapsamda, 2015 yılında 9 ülkeyle Karma Ekonomik Komisyonu ve Ekonomik ve Ticari İşbirliği Komite toplantıları gerçekleştirdik. 2016 yılında ise 53 KEK ve JETCO toplantısı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Pakistan'la geniş kapsamlı bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalanması hususunda mutabık kaldık. Çin, Japonya ve Hindistan'la ikili ticari ve ekonomik ilişkilerimizin geliştirilmesi için eylem planları çalışmalarını yürütüyoruz.
Türk ve Afrikalı iş çevrelerini bir araya getirmek üzere 2016 yılının son çeyreğinde İstanbul'da Türkiye-Afrika İş Forumu'nu gerçekleştirmek amacıyla çalışmalara başladık.
İran'la 2014 yılında imzaladığımız Tercihli Ticaret Anlaşması'ndan da yararlanarak ikili ekonomik ilişkilerimizi daha fazla geliştireceğiz.
15-18 Aralık 2015 tarihlerinde Nairobi'de düzenlenen Dünya Ticaret Örgütü 10'uncu Bakanlar Konferansı'na Başkanlığımda bir heyetle iştirak edilmiştir. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşması, İslam İşbirliği Teşkilatı Tercihli Ticaret Sistemi ve Gelişen Sekiz Ülke Tercihli Ticaret Anlaşması'nı uygulamaya koymamız ülkemizin bölge ticaretinden alacağı payı artıracaktır.
Bakanlığımızla iş birliği hâlinde, OECD tarafından İstanbul'da rekabetçilik merkezi kurulacaktır.
Dünya Ticaret Örgütü Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması 14 Ocak 2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda uygun bulunmuştur. Anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte ülkemiz ihracatçılarımızın hedef pazarlarda karşılaştığı engellerin bertaraf edilmesi, işlem maliyetlerinin azalması beklenmektedir.
Öte yandan, 2013 yılından bu yana ABD ve AB gibi önemli ticaret ortaklarımız dâhil, 23 DTÖ üyesi ülkeyle birlikte uluslararası hizmet ticaretinin tabi olacağı koşulları şekillendirecek Hizmet Ticareti Anlaşması'nın müzakerelerinde aktif şekilde rol alıyoruz.
Gelişen Türkiye artık sadece doğrudan yatırım almakla kalmıyor, aynı zamanda, yurt dışına önemli hacimlerde yatırımlar gerçekleştirerek ekonomik ilişkilerini derinleştiriyor. Türkiye'de yerleşik gerçek ve tüzel kişilerin gerçekleştirdikleri yurtdışı yatırım stoku 2014 yılı sonu itibarıyla 33,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Hükûmetimizin son on üç yıllık dönem içerisinde yürüttüğü istikrarlı ve öngörülebilir politikalar sayesinde ekonomide güven ortamı oluşmuş ve uluslararası doğrudan yatırım girişleri bu dönemde kayda değer bir biçimde yükselmiştir. 1975-2002 yılları arasında ülkemize gelen doğrudan yatırım tutarı toplam 15,1 milyar dolar iken bu miktar 2003 yılından bu güne kadar geçen sürede 165,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Şu hususu özellikle vurgulamak isterim ki 1975-2002 yılları arasındaki toplam yirmi yedi yıllık süre içerisinde sadece 15,1 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım gelmişken bu miktar sadece 2015 yılında 16,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu da Türkiye'nin uluslararası yatırımcılar açısından cazip bir ülke olduğunun kanıtıdır.
Tıpkı dış ticarette söz konusu olduğu gibi, doğrudan yatırımlarda da en önemli ortağımız, 2015 sonu itibarıyla toplam yatırım girişleri içerisinden aldığı yüzde 57,6'lık payla Avrupa Birliğidir.
Değerli Komisyon üyeleri, üretim yapımızda dönüşümün gerçekleştirilmesi ve sanayimizin AR-GE içeriği yüksek bir yapıya ulaşabilmesi amacıyla yatırımcılarımıza çok etkili destekler sağladık ve sağlamaya da devam edeceğiz. Bu çerçevede, yatırımların teşviki konusunda ilgili kurumların ve STK'larımızın önerilerini topluyoruz, teşvik sistemimiz üzerinde kapsamlı bir şekilde çalışıyoruz. Bu hedef temelinde, 2015 yılı içerisinde yatırım teşvik sistemimizde önemli değişiklikler gerçekleştirdik. Bu kapsamda yaptığımız bir düzenlemeyle, yüksek teknolojili sanayi sınıfında yer alan ürünlerin üretimine yönelik yatırımları ve yenilenebilir enerji ekipmanları yatırımlarını öncelikli yatırımlar kapsamına aldık. Böylece söz konusu yatırımların 1, 2, 3 ve 4'üncü bölgelerde yapılsa dahi 5'inci bölgede uygulanan desteklerden yararlanmasını sağlamış olduk.
Ayrıca yatırımcılarımızın yatırım döneminde diğer mevcut faaliyetlerinden elde edecekleri kazançlarına yüzde 80'e varan oranlarda vergi indirimi hakkı uygulanarak vergi indirimi desteğinden yararlanma süresini kısalttık.
2015 yılı içerisinde sabit yatırım tutarı 103,1 milyar TL olan toplam 4.587 adet yatırım teşvik belgesi verdik. Bu yatırımlar gerçekleştiğinde toplam 148.427 kişilik ilave istihdam imkânı sağlayacağız.
Bölgesel gelişmişlik farklılıklarının azaltılması amacı çerçevesinde teşvik sistemimizi bölgeler itibarıyla değerlendirdiğimizde geçtiğimiz yıl düzenlenen belge sayısının yüzde 11,2'sinin, istihdamın ise yüzde 15,7'sinin 6'ncı bölgede yer aldığı görülmektedir.
Öte yandan, ülkemizin yüksek teknolojili AR-GE içeriği yüksek ve yüksek katma değerli bir üretim sistemine geçmesini, özellikle ara malı veya ürünlerde ithalat bağımlılığının azaltılmasını ve sürdürülebilir bir cari açık hedefine ulaşabilmesini temin etmek üzere stratejik yatırımların teşviki uygulaması kapsamına giren yatırımları ülkemizin hangi bölgesinde gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin yüksek destek yoğunluğuyla destekliyoruz. 2012 Hazirandan itibaren yeni karar döneminde desteklenen toplam 25 adet yatırım gerçekleştiğinde 13,5 milyar dolar daha az ithalat yapacağımızı ve cari açığımızın da aynı miktarda azalacağını öngörüyoruz.
2015 yılında faiz desteği kapsamında 1.959 yatırım projesi için 174 milyon TL ödeme yaptık. İstihdam destekleri kapsamında ise tamamlanan yatırımlar için yaptığımız ödeme tutarı 217 milyon TL'dir.
Ülkemiz yatırım çeken ülke olmasının yanı sıra son yıllarda sermaye ihraç eden bir ülke konumuna da ulaşmıştır. Bu durum, gerek ülkemize gelen uluslararası yatırımcıları gerekse de yurt dışında yatırım yapan Türk firmalarını korumak için sağlam bir yasal altyapının oluşturulmasını gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede ülkemizin yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması imzaladığı ülke sayısı 95'e ulaşmıştır.
Bakanlığımızın görev alanı içerisinde olan en önemli konulardan birisi de serbest bölgelerdir. 19 serbest bölgemizde 2015 yılı sonu itibarıyla toplam ticaret hacmi 20,3 milyar dolara, istihdam ise 62 bin 234'e ulaşmıştır. Serbest bölgelerin ülke ekonomisine hedeflenen katkıyı sağlaması için uluslararası yatırım çekme, üretimi, ihracatı artırma ve teknoloji transferi amaçlarına yönlendirilmesi gerekiyor. Bu amaçla 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı 6 Ocak 2016 tarihinde Başbakanlığa sevk edilmiştir.
İhracata dönük üretim stratejisi çalışmaları kapsamında yatırım, üretim, ihracat zincirine bir bütün olarak yaklaştık. Bu yönde yapılan çalışmalarımız arasında "Girdi Tedarik Stratejisi" dediğimiz GİTES yer alıyor. GİTES bakış açısı Türkiye'nin önümüzdeki dönemine yön verecek temel resmî belgelere de yansıtıldı. GİTES'le girdi temininde güvenliğin ve sürekliliğin sağlanmasını, rekabetçiliğin ve ihracatın artırılmasını, ithalata olan bağımlılığın azaltılmasını, ara malı üretiminde yetkinliğimizin güçlendirilmesini, daha fazla katma değerin Türkiye'de bırakılmasını amaçlıyoruz.
Şimdi de sizlere Bakanlığımızın ithalatı yöneten politika araçlarından bahsetmek istiyorum. ithalat politikalarıyla yerli üreticinin korunmasının yanında tüketicilerin temel ihtiyaçlarının kaliteli ve ucuza karşılanması, spekülasyon ve manipülasyonların engellenmesi ve sanayimize ucuz girdi sağlayarak rekabet gücünü yükseltici nitelikteki uygulamalar yapılmasını da hedefliyoruz. Bu maksatla ithalatta gümrük vergileri ayarlanmakta, gerektiğinde sanayimizin ihtiyacına göre askıya alınmakta ve tarife kontenjanı açılmaktadır. İthalatın bir yerli üretim dalı üzerinde neden olduğu zararı ve/veya zarar tehdidini bertaraf etmek amacıyla yerli üreticilerin başvurusu üzerine ticaret politikası savunma araçlarını etkin şekilde uygulamaktayız. İthalatta korunma önlemlerine ilişkin mevzuat kapsamında 5 ürün grubunda tüm ülkelere yönelik korunma önlemi uyguluyoruz. Korunma önlemleri kapsamında ithalatın değeri 2015 yılı itibarıyla 9 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, beş dakika daha verirseniz yeterli olur.
BAŞKAN - Tabii ki Sayın Bakanım.
Buyurunuz.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ayrıca alınan damping önlemlerinin etkinliğinin de zaafa uğratılmaması çerçevesinde dampinge karşı önleme tabi 10 ürün grubunda 12 ülke menşeli 22 önlemin etkisiz kılınmasına karşı önlem alındı. Bunun yanı sıra tekstil ve konfeksiyon ürünleri ile ayakkabı ithalatında teknik mevzuat ve standartlara uygunluğunun denetimi yapılıyor.
Son dönemde yine yerli üreticilerimizi ithalatın olumsuz etkilerine karşı korumak amacıyla ilave gümrük vergisi uygulaması başlattık. Başta tüketim malları olmak üzere ülkemizde üretimi bulunan ancak ithalatı hızla artan bazı eşya gruplarına yönelik olarak yürütülen çalışmalar sonucunda ilave gümrük vergisi uygulamaları yürürlüğe konuldu.
Ayrıca, bir malın ithalatında kaydedilecek gelişmelerin izlenmesi amacıyla ithalatta gözetim uygulamasına gidilebiliyor. Bu kapsamda 137 adet gözetim tebliği yayımlanmıştır.
Bahsetmiş olduğum tüm bu politika araçlarıyla ithalatta almış olduğumuz önlemlerin toplam ithalata oranı yüzde 14,9'dur. Burada esas hedef, ithalatta haksız rekabetin önlenmesi ve yurt içinde rekabetçiliğin geliştirilmesidir.
Piyasaya arz edilen ürünlerin insan sağlığı, can ve mal güvenliği, ayrıca çevrenin korunması yönünden uygun olmaları esastır. Ekonomi Bakanlığı olarak ihracatta ve ithalatta ürünlerin denetimini yapma ve yaptırma, ayrıca yurt içinde piyasa gözetimi ve denetimi uygulamalarının koordinasyonunu ve çalışmalarını sürdürüyoruz. İthalatta ürün güvenliği denetimleri Bakanlığımızca geliştirilen Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi üzerinden yürütülmektedir. 2015 yılında fiilen denetlenen 190.826 ürünün 6.444 adeti mevzuata aykırı bularak iç pazarımıza arz edilmesini engelledik.
Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; 2016 vizyonumuzu kısaca sizlerle paylaşmak gerekirse, öncelikle ihracatımızı artırmak, net ihracatın büyümeye katkısını pozitif tutabilmek, yerli ve yabancı yatırımları hem niteliksel hem de niceliksel açıdan iyileştirmek, serbest bölgeleri özellikle yabancı yatırımlar için daha cazip kılmak ve müteahhitlik alanında finansman imkânlarını geliştirmek için Bakanlık olarak önümüzdeki dönemde mevcut çalışmalarımıza ilave adımlar atacağız. İhracat alanında mevcut desteklerin etkinliklerini artırmaya dönük çalışmalarımıza hız katacağız, katma değer artışı ve yüksek teknolojiyi destekleyen, hedef pazarları doğrudan dağıtım kanalları hâline getirecek yeni enstrümanlar üzerinde çalışmaktayız. Bu çalışmalarımızı en kısa zamanda sonuçlandıracağız. İhracatçıların finansmanı kapsamında ihracat kredileri ve sigortacılık anlamında yeni enstrümanlar sağlanması bu yıl önceki yıllardan daha önemli bir konu.
Müzakeresi yürütülen tercihli ticaret anlaşmaları ve serbest ticaret anlaşmaların tamamlanmasına ve hedef ve öncelikli ülkelerde ikili müzakerelerin yoğunlaştırılmasına devam ediyoruz. Bu yıl da bu konu önceliklerimizden biri olacak. Ticaret heyetlerinin sayıca artırılması ve üst düzey temaslara ağırlık verilecek.
İthalat alanında ise başta Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız olmak üzere tüm Bakanlıklarımızla iş birliği içerisinde ithalatın her aşamasını yakından takip ederek gerekli önlemleri alıyoruz.
Öncelikle, ülke olarak haksız rekabet yaratan damping fiyatlı ve/veya sübvansiyonlu ithalat yoluyla yerli üretime zarar veren ithalata karşı etkin önlem alan ülkeler arasında olduğumuzu memnuniyetle ifade etmek isterim. Bununla birlikte, ithalattan kaynaklanan haksız rekabete karşı yerli üretim dalını korumak için alınan damping önlemlerinin etkinliğinin tesisi ve zaafa uğratılmaması için gerekli izleme ve inceleme faaliyetleri titizlikle yürütülecektir.
Yatırımlar alanında ise özellikle ithalata bağımlılığı azaltacak yatırımların teşvikine yönelik düzenlemelere ağırlık vereceğiz. Bu kapsamda yatırım ortamının iyileştirilmesine dönük çalışmalara devam edeceğiz. Ayrıca 2016 yılı ve sonrasındaki yıllarda büyümeye yatırımların katkısını artırmak için yerli sermayenin yatırım iştahını artıracak ve mevcut desteklerin etkililiğini güçlendirecek bir yapı kurmayı istiyoruz.
Öte yandan, serbest bölgelerimizi uluslararası sermaye için bir cazibe merkezi hâline getirmek istiyoruz. Bu kapsamda, biraz önce ifade ettiğim gibi, düzenlemeler yapacağız.
Müteahhitlik alanındaysa, 2016 ve önümüzdeki dönem yurt dışı müteahhitlik sektörümüz açısından iş yaptığımız pek çok ülkede düşen petrol gelirleri sebebiyle zor geçebilecek yıllar aktif bir politika oluşturmamız ve pazarlarımızı çeşitlendirmemizi gerekiyor. Bu anlamda firmalarımızın daha fazla zorluk yaşadıkları alanların başında gelen teminat tedariki ve proje finansmanı alanındaki özel finansman paketlerinin oluşturulması önceliklerimiz arasında yer almaktadır.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; Bakanlığımıza ait 2014 yılı Sayıştay Başkanlığı Düzenlilik Denetimi Raporu'nda yer verilen 5 adet bulgu Bakanlığımızca, Maliye Bakanlığı ve Sayıştay denetçileriyle koordinasyon hâlinde özenle takip edilmiş olup bulgulara ilişkin gerek mevzuat değişikliği gerekse uygulama değişikliği anlamında konu titizlikle takip edilmektedir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Özellikle DFİF'le ilgili bilgi varsa Sayın Bakan, söylerseniz iyi olur.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ayrıca, Sayıştay denetçilerince düzenlenen 2014 Yılı Performans Denetimi Raporu'nda kurumumuz uygulamalarından övgüyle söz edilmiş olup Sayıştay denetçilerince dile getirilen 10 adet bulgu ile ilgili olarak Sayıştay denetçilerinin önerileri doğrultusunda gerekli düzenlemeler yapılmaktadır. Bütün bu amaçlar ve faaliyetler doğrultusunda kullanılmak üzere Ekonomi Bakanlığının 2016 yılı bütçesi 2015'e göre yüzde 13,56 artışla toplam 1 milyar 682 milyon 707 bin TL'dir. Bu meblağın 198 milyon 121 bin TL'si personel giderlerine, 23 milyon 179 bin TL'si SGK devlet primi giderlerine, 76 milyon 326 bin TL'si mal ve hizmet alım giderlerine, 1 milyar 356 milyon 537 bin TL'si cari transferlere, 17 milyon 544 bin Türk lirası sermaye giderlerine ve 11 milyon Türk lirası borç verme tertibine tahsis edildi.
Bakanlığımız bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, değerli Komisyon üyelerini, Sayın Başkan sizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.