| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/5017) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 27 .03.2023 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım. Değerli milletvekilleri...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Başkanım yalnız burada "Yaparsa şu yapar, bu yapar." gibi... Burası teknik bir Komisyon, burada propaganda yapılmaz, bunu öğrenemedik. Biz yapmıyoruz, arkadaşlar yapıyor, istismar ediyorlar. Ayıptır yani hakikaten ayıptır!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Tanal'a söz verdim.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Evet yani artan enflasyon karşısında, ekonomik sıkıntılar karşısında Yargıtay, Danıştay üyelerinin ve Başkanlarının maaşlarının iyileştirilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ama şimdi ilk önce Yargıtay ve Danıştay üyelerine seçilebilmek için koşullar nedir? Birinci sınıf yargıçlığa ayrılmış olacak, üç yıllık görev yapmış olacak ve Hâkim Savcılar Kurulu tarafından seçilmiş olacak. Şimdi, iyi niyetli olarak Yargıtaya ve Danıştaya getirilen üyeleri, hâkimleri tenzih ediyorum, onları ayırıyorum, bir tarafa koyuyorum ama gerçekten bu, bu şekilde mi? Yani Yargıtay ve Danıştaya gelen hâkim ve savcılar gerçekten liyakat esaslarına göre geliyor mu, gelmiyor mu? Liyakat esaslarına göre gelen insanları bir tarafa koyuyorum Sayın Elitaş ama diğer taraftan siyasi saiklerden dolayı gelenler var ve torpille gelenler var.
Şimdi, birinci sınıfa ayrılmış olan ve uzun süreden beri birinci sınıfta olan yargıçların bu Yargıtaydaki ve Danıştaydaki başkan ve üyelerden ne farkı var, bilgi açısından mı eksik, kıdem açısından mı eksik, hangi yetersizliği var da onlara sadece Yargıtaya veya Danıştaya seçilmiş olanlara siz bu maaşı vereceksiniz de birinci sınıfa ayrılmış olan yargıçlara vermeyeceksiniz? Bu, yargıda eşitsizliği getirir. Bir sefer Yargıtaydaki, Danıştaydaki üyelerin yani güzide dediğimiz üst yargı organlarımızın üyelerinin kendilerini düşünerek diğer yargıçları düşünmemesi bir adaletsizliktir. Bunu kendi içlerine sindirmemeleri gerekir.
Şimdi, aynı şekilde, evet, arkadaşlarda iş yükü yoğun. Şimdi -Yargıtaydaki, Danıştaydaki arkadaşlarımız bilirler- Sayın Elitaş'ın Kayseri'deki ilçelerine gidin, bakın; oradaki asliye hukuk hâkimleri, sulh ceza hâkimleri, asliye ceza hâkimleri her birine bir kâtip düşüyor, istinaf mahkemelerinde bulunanların kâtipleri yok. Yargıtaydaki bulunanların kâtiplerinden tutun ve aynı şekilde tetkik hâkimleri... Mesela tetkik hâkimleri bundan faydalanamıyor. Tetkik hâkimleri bu işin yükünü çekiyor. Yani bu kadar eşitsizlik, bu kadar adaletsizlik olabilir mi? Siz kalkacaksınız, üstünlerin hukukuna ek bir ücret getireceksiniz ama esas işi yapan aşağıdaki istinaf mahkemesi, Anadolu'daki, taşradaki hâkim ve savcılardır. Yani taşradaki hâkim ve savcıları ikiye ayırıyoruz; bir, siyasi saiklerden dolayı sulh cezaya tayin edilenler var, siyasi saiklerden dolayı cumhuriyet savcılıklarına gelenler var, siyasi saiklerden dolayı ağır cezaya gelenler var; bunların bir eli yağda, bir eli balda. Hatta siyasi saiklerden dolayı gelen savcıların özel korumalarından tutun, araçlarına varıncaya kadar hepsi var, diğerlerinin yok. Yani yargıdaki bu kast sistemini, çürümüş olan bu sistemi düzeltmek lazım. Evet, yani biz burada Yargıtay üyelerinin, Danıştay üyelerinin maaşının yükselmesine karşı değiliz; yetersiz ama diğer yargıçların, diğer savcıların da alması gerekir. Hakikaten burada hakkını, hukukunu savunamayan tek bir meslek grubu var Değerli Başkanım, o da yargıçlardır ve savcılardır. Mesela deprem bölgesine tüm kamu görevlileri gitti, bu taşradaki tüm hâkimler gönüllü gitti; tek bir ücret almadılar, ceplerinden paralarını harcadılar, gönüllü gittiler; onların dertleri para vesaire değil, dertleri bu kamu hizmetini yapabilmek. Ama yüksek yargıçlardan bir tanesi gitti mi deprem bölgesine? Allah rızası için ya, oradaki otopsilerin, oradaki tespitlerin hepsinin ceremesini çeken alttaki yani birinci sınıfa ayrılmamış olan diğer yargıçlar ve birinci sınıfa ayrılmış olan yargıçlar.
İstinaf mahkemesi... Peki, istinaf mahkemesindekilerin günahı ne? İş yüküne baktığımız zaman, bakın, kamu görevlilerinin tamamından öğretmeninden vesaire kimi alırsanız alın hepsi ek mesai ücreti alıyor, fazla ücret alıyor. Fazla mesai ücretine bakan yargıç kendi mesaisinin ücretini alamıyor, kendi davasına bakamıyor. Böyle bir adaletsizlik olabilir mi? Yani diyecekler ki bana efendim ya işte, taşradaki bilirkişi ücretini alıyor. Keşif ücreti arkadaşlar 90 liradan 120 liraya yükseltildi ve bilirkişi ücreti 570 liradan 1.300 liraya yükseldi yani 30 lira yükselme yapıldı. Kaldı ki o hâkim ve savcıların hepsinin işi bilirkişilik de değil. Çok istisnai bir durum. Ek bir gelirleri yok. Mesela daha önce, ilk, bundan on dört yıl önce bir yargıcın mesleğe atıldığı zaman aldığı ücret -bugünkü asgari ücretin katıyla- 6 asgari ücretin karşılığıydı, on dört yıl önce mesleğe atanan bir yargıç. Bugünkü bir yargıcın aldığı bir maaş 29 ile 30 bin arası. Ben size bir örnek vereyim: Şu anda Mecliste bulunan bir danışmanın aldığı ücret 26 bin, benim bir yargıcımın aldığı ücret 29 bin. Ya, yazık günah arkadaşlar! Bu yargıçlar okuyacak, bu yargıçlar araştıracak, bu yargıçlar... Yüksek yargıçlara İngiltere'de açık çek veriliyor, açık çeki veriyor yüksek yargı üyesine "Git, senin ne ihtiyacın varsa bunu harca." diyor, benim ülkemde biz bunun pazarlığını yapıyoruz. Bana sorarsanız yüksek yargıçlara devletin açık çek vermesi lazım, ihtiyacını düşünmemesi lazım; diğer yargıçları da bu ekonominin, bu enflasyonun altında ezdirmemek lazım.
Şimdi, Bakanlık ne yapıyor? Teftiş gönderiyor. Teftişi gönderiyor, oradaki o adliyenin eksiğine bakmıyor Sayın Başkanım. Keşke... Biraz önce Hâkimler ve Savcılar Kurulundan kimse var mı burada dedim, dışarı çıkmışlardı ama isimlerin arasında vardı. Giden müfettişler oradaki yargıcın, savcının eksiğini aramaya bakıyor, kalkıp o adliyenin eksiğine bakmıyor ki; bilgisayar gelmemişse muhatap oradaki hâkim, oradaki savcı. Ya, aynı zamanda o bölgede bulunan adalet komisyonu başkanıyla başsavcıları, hâkim ve savcıları sürekli teftişle tehdit ediyorlar. Yazık günah arkadaşlar, bu insanları köleleştirilmiş koşullarda çalıştırmayınız. Bu yargıyı bu kadar itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yok. Bu gerçeklerle karşı karşıya kalalım. Bu yargı bizim yargımız. Devlet bir şekilde yıkılır: Adaletsizlikle yıkılır. Ama adaletsizliğin ta kendisi şu anda Hâkimler ve Savcılar Kurulunun içerisinde var. Ya arkadaşlar...
Yani mesela, ben burada Sayın Başkana bir sitem edeyim: Siz burada "Evet, herkesi çağırdık." diyorsunuz ama Yargıçlar Sendikası niye olmadı, niye getirilmedi dernek olarak? Yani bakıyoruz, yargı içerisinde 2 tane dernek var. Yani "sarı sendika" deriz, sarı dernek de olmuş durumda. Yargıda efendim, şu cemaat, şu yapılandırma olmaz; yargı, daha doğrusu, devlet hukukla yaşar. Şu cemaatin yapısıyla, bu cemaatin yapısıyla eğer yaşarsak işte yargının geldiği pozisyon hakikaten çok kötü.
Geçmişte bu şekildeki bu kast sistemi, birinci sınıfa ayrılmış olan tüm yargıçlar...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli Tanal, son cümlenizi alalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum.
Sabrınız için teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Son cümle şu: Evet, buradaki birinci sınıfa ayrılmış olan tüm yargıçların, tetkik yargıçların, diğer yargıçların da enflasyon altında ezdirilmemesi lazım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkürler.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Mesela, Başkanım, kast sisteminin anlaşılabilmesi açısından -Yargıtay üyeleri burada var- Yargıtay binasında tetkik hâkimleri, tetkik savcıları Yargıtay üyeleriyle aynı yerde yemek yiyemiyor ya arkadaşlar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok teşekkür ediyorum Sayın Tanal. Sağ olun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bu kast sistemini yıkmak lazım.
Ben hepinize sabrınız için teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.